Fenerbahçe - Krasnodar Maçı İçin Yazılmış En İyi 10 Köşe Yazısı
UEFA Avrupa Ligi son 32 turunda Fenerbahçe, 1-0'ın rövanşında Krasnodar ile 1-1 berabere kalarak, Avrupa'ya veda etti.
18 yıldır aynı hikaye - Erman Toroğlu
Fenerbahçeliler 18 yıldır aynı şeyleri dinliyor. Ama 3 aydır maç yapmayan bir Rus takımı gelip seni eliyor. Hem de tereyağ gibi hakemle.
Aslanım, koçum, sen en büyüksün. Biz şike yapmadık. Herkes şike yaptı. Hakem hakkımızı yedi. Herkesi mahkemeye vereceğiz. Futbol Federasyonu'nda Beşiktaşlı kimse kalmayacak. Futbol Federasyonu, Galatasaray'ın istediklerini yapıyor. Tahkim ve Disiplin Kurulu'ndaki bütün Fenerliler istifa etsin. MHK Başkanının acilen istifa etmesi gerekir. Ne yaptımsa F.Bahçe için yaptım. İnşaattan da anlarım futboldan da anlarım. Federasyonun yaptığı ihale geçersiz. İhalede fesat var. Naklen yayınlar böyle yapılmamalı. Bütün takımlar şike yapıyor. Biz temiziz. Hakemler aleyhimize düdük çalıyorlar.
Bunlar benim hatırladığım cümlelerin bir kısmı. 18 yıldır bunları dinliyoruz. 18 yıl sonra Krasnodar isimli bir Rus takımı geliyor.
Anlamak mümkün değil - Mehmet Demirkol
Fenerbahçe, baskı kurmaya çalıştığı zaman, önde pas seçenekleri kıt olduğundan top tutma sorunu yaşayan ve dolayısıyla basit top kayıpları yapan bir takım.
Advocaat bunu bilmesine rağmen riski aldı. ‘Önde baskı yaparım’ dedi. Ya da yönetimin bu konudaki baskılarına boyun eğdi. 0-1’in rövanşında aradığınız, yemeden atılacak bir golse bu riski bu kadar erken almak doğru değil.
Fenerbahçe, bildiği plandan kopmamalıydı. 2. bölgeye kadar bekle. Orada bas. Baskı yiyorsan ileri vur. Risk alma.
Ne yaptın Advocaat - Ömer Üründül
Advocaat deneyiminde bir hoca, bu oyunu görüp gerekli hamleyi nasıl hemen yapamaz?
Krasnodar gücü sınırlı bir takım. İlk maçta da teşhis ettiğim gibi en büyük saha içi rahatsızlıkları, geriden topla çıkarken riskli paslarla fazla top kayıpları yapıp, defansta dengesiz yakalanmalarıydı. Bu aslında Fenerbahçe için çok önemli bir avantajdı. Fenerbahçe de beklenildiği gibi hırslı bir başlangıç yaptı maça... İlk 5 dakikada öyle bir girişimler oldu ki, gol 'geliyorum' diyordu. Ama defanstaki basit hata sonucu rakip şok birgolle beklenmedik anda önemli bir skor ve moral avantajı yakaladı. Fenerbahçeli futbolcular da bu golle tam bir şoka girdi. Bu kaosta Krasnodar golden hemen sonrakaçırması atmasından daha zor olan net bir pozisyonu değerlendiremedi.
Sonra Fenerbahçe yoğun bir baskı kurup devre sonuna kadar tempoyu sürekli yükseltti. Benim bir türlü anlamadığım bir konu var. Ben beğenmeyebilirim ama Advocaat deneyiminde bir hoca, bu oyunu görüp gerekli hamleyi nasıl hemen yapamaz?
Bir ‘istifa’ hikayesi - Gürcan Bilgiç
Böyle maçlarda tur bıçak sırtındadır. Yemeden, atacaksınız... Kalede kaleci bile yokken iki net fırsatı kaçıran Moussa Sow, maçın kötüsü, Krasnodar kalecisi Kritsyuk ise iyisidir.
Sorun elenmekte değil, bu durumları defalarca yaşadı Fenerbahçe. Üstelik elenen takımın alkışlanarak soyunma odasına gönderildiği çok maç da oldu. Ama Fenerbahçe seyircisini tribünlerden uzaklaştıran, ya da maç hala devam ederken 'istifa' diye bağırtandinamiklere bakıldığında, gerçek sorun bulunacak. Sow kalede kaleci bile yokken topa hınç içinde olmadan, akıllıca vursa, Fenerbahçe turu geçecek, herkes önüne bakacak, 'kurada kim çıkacak' diye bekleyecekti. Veya Skrtel topu rakibe değil de, kendi arkadaşına atabilse ilk yarı bittiğinde hala tur ümidi korunacaktı. Ama yine değişen bir şey olmayacak. Fenerbahçe'yi yönetenler kendilerine hiç sormamışlar; 'Bu tribünler neden boş' diye. Kendilerince en önemli şey olan 'Kumpas davası' bir gün sonra görülecekken, o büyük direnişin sahibi olan Fenerbahçe taraftarı neden stadı doldurmadı, neden bu hamlenin arkasında olmadı diye de sormazlar muhtemelen.
İflas - Mert Aydın
Fenerbahçe için sezon şubat ayı sonunda Ziraat Türkiye Kupası'ndan ibaret mi kalacaktı?
Bu maçın anlamı öylesine büyüktü ki birçok taraftar, yönetime alınmayan mesajlar vermeyi bırakıp stada gelmişti.
İyi de yapmışlardı.
Hangi hocayla ne oynayacaklarını anlayana kadar ligde puanları kaybeden futbolcuların şefkate ihtiyacı vardı.
Oyunun başında bu ilginin gereği yapılmış baskı kurulmuştu.
Haklı olduğunu düşündüğüm penaltı itirazı tribünleri iyice alevlendirmişti.
İşte Martin Skrtel o sırada birkaç yıl önce o dönemki takım arkadaşı Steven Gerrard'ın yaptığına nazire yaptı.
İngiliz'in ayağı kaymıştı. Skrtel ise göz göre göre topu rakibin ayağına attı.
Soğuk duş etkisi yaratan bir gol. Sonrasında Fenerbahçe, yarı alanına kapanan rakibe baskıyı kuruverdi..
Advocaat ne zaman risk alacak? - Serkan Akcan
Fenerbahçe kadrosu Advocaat’ın her maç sonunda yerin dibine soktuğu kadar yeteneksiz oyunculardan kurulu değil. Önce bu konuda bir anlaşalım. Bu oyuncu grubunun Krasnodar’dan, Karabük’ten, Kayseri’den daha kötü olduğunu iddia edecek bir tane futbol aklı olabilir mi? Biraz fazla işçilik isteyen bir kadro denir ama asla Advocaat’ın itibarsızlaştırdığı kadar düşük kalite bir kadro değil. Bu turun geçilememesinde fatura öncelikle Advocaat’ı yazar.
Çift ön libero virüsü
Çift ön liberolu sistem Pereira’nın Fenerbahçe’ye bulaştırdığı bir virüs. İki yıldır bu virüs Fenerbahçe’yi hasta etti, yataklara düşürdü, tribünleri boşalttı. Taraftarı kimse suçlamasın, dün Krasnodar’a karşı tribünler takımı maçın içinde tuttu. Advocaat’ın en büyük günahı şikayet ederken çözüm üretmemesi. Fenerbahçe için hücum futbolu imkansız değil. Taraftarı karamsarlığa itmenin alemi yok. Arkada 4’lü oynamak garantici bir kafanın ürünü. Çünkü daha defansif bir sistemdir. Önüne de iki defansif orta saha koymak için Pereira ya da Advocaat olmaya gerek yok. Antrenörlük biraz ince işçilik gerektirir. Topal’ı geriye çekip maça 3’lü başlasa İsmail’i önde tutabilecek, Sow’u RvP’nin yanına sokup 2. santrfor yapacak, Fenerbahçe’nin dünyası değişecek.
Kaliteyi güç ortaya çıkarır - Rüştü Reçber
Aslında her şey mükemmel başladı. Bir tarafta yoğun bir taraftar desteği diğer tarafta istekli ve iştahlı olan futbolcular...
Şutlar, karamboller derken futbol heyecanımız yerine gelmişken, bir hata ile gelen gol hem Kadıköy’deki hem de ekran başındaki Fenerbahçelileri şok etti. Kolay değil, yenilen golden sonra yemeden üç gol atmak için çok daha kararlı, çok daha agresif bir futbol oynayabilmen lazım. Bunları başarabilmek için de takımın güçlü olması gerekli. Fakat Fenerbahçe’deki en büyük eksik, gücün azlığıydı. Güçlü olursan koşarsın, geri gelirsin, ileri gidersin, mücadele edersin, ayakta kalırsın, önde basarsın ve rakibi boğarsın. Güçlü olmayınca bu saydıklarımızın çok azını yapabilirsin.
İstifaname - Zeki Uzundurukan
Ülker Stadı'na gelen taraftarın turu geçme isteği, sahadaki futbolcularından ve kenardaki teknik heyetten daha fazlaydı.
Yaklaşık 20 bin civarındaki sarı-lacivertli taraftar, sahada adeta yürüyen Fenerbahçe'yi ateşlemek için müthiş bir destek verdi.
Şunu kesinlikle söyleyelim; Fenerbahçeli futbolcular da Advocaat da ilk maçtan hiç ders çıkarmamış. Rakip analiz edilmemiş. Smolov, Krasnodar'ın en etkili silahı. Neden bu oyuncuya sıkı markaj uygulamak aklınıza gelmedi Advocaat!
Rusya'daki ilk maçta golü erken yedin tamam da; dün evinde yine aynı hatayı yaptın! Bu Advocaat, hiç rakip analizi yapmaz mı? Senin turu geçmek için goller bulman gerekirken, amatörce bir hata yüzünden golü yiyorsun! Rusya'da ilk 11 oynattığın Emenike'yi dün kadroya dahi almıyorsun...
Advocaat hediye etti - Serkan Reçber
Fenerbahçe mutlak kazanması gereken bir maça aslında tam da istediği gibi başladı. Krasnodar'ın attığı gole kadar olan bölümde coşkulu, arzulu oynadı. Oyunu rakibe en çok kabul ettirdiği anlarda ise Skrtel'in hatasında çok erkenden gol yedi.
Ardından 15-20 dakika boyunca takım sahada duygusal anlamda bozuldu.
Sarı-lacivertlilerin bu bölümde maçtan koptuğunu söyleyebiyiriz. Daha sonra ise özellikle taraftarın maçın adeta içine girerek takımı ateşlemesiyle oyuncular tekrar coşkuyla saldırmaya başladı ve Kanarya golü buldu. Devamında da çok iyi baskı kurulmasına rağmen devre sona erdi.
Advocaat'ın ikinci yarıya da aynı 11'le devam etmesi ise onun kalitesine ve tecrübesine hiç yakışmadı. Önünüzde en az 2 gol bulmanız gereken bir 45 dakika var ve oyuna müdahale etmiyorsunuz!
Stoper oyun kuramazsa... - Uğur Meleke
Rakibin tutkulu koçu Shalimov, iyi oynadıkları birinci maçın sonunda rövanş için de planlarının hazır olduğunu söylemişti.
Belli ki kastettiği plan, “önde pres”miş. Smolov’un 7’deki golü de, 18’de kaçırdığı yüzde yüzlük fırsat da dahil, ilk yarıda verilen bütün açıklar, çıkarken kaptırılan toplarla geldi. Maalesef çözemedik bu arızayı maç devam ederken.
Korkunç ezber
Oysa hücum pres yapan rakibe karşı üretilebilecek planlar dünyanın her yerinde aynı: Bekler taç çizgilerine kadar açılır ki çıkış alanı genişlesin. Ön liberolar, stoperlerin içine girer gerekirse, pas trafiğini başlatabilmek için.
Gerçi Türkiye’de yüzyıllık korkunç bir ezber var, “oyunu ön liberolar kurar” diye.
Hayır, oyunu ön liberolar kurmaz, önce stoperler kurmayı dener. Kuramazsa, dün ilk yarıda yaşanan çaresizliği yaşarsın işte.
Kenardan buna müdahale edilebilirdi.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
fenerbahçeli arkadaşların bir anda artan basketbol sevgisinin sebebini bende anladım, çok kötü bir maç izledim, üzüldüm.