Dünyanın İlk Büyük Beden Mankeninin Gençlikteki Haline 'Keşke Söyleyebilseydim' Dedikleri
Emme, ilk büyük beden manken, moda tarihinin en ikonik kadınlarından biri. Ancak onu dergilerde ve televizyonda gören kadınlar için çok daha fazlasıydı. Emme, salsılmaz bir özgüvene sahipti. 90'larda zayıf bir kadın olmayan birine göre 'farklı' olmak onu rahatsız etmiyordu.
Hatta, şeklini ve bedenini kucaklamış bir insandı. Refinery 29'dan derlediğimiz mektubuna göre, bu noktaya gelene kadar çok aşamadan geçti. Mektubu da gençliğindeki problemli kıza yazdı.
Sevgili Emme...
Bu mektup, uzun süredir biriken bir şey. 15 yaşındaki kızımla sohbet ederken her gün kafama takılıyor. Onun bir kadına dönüşmesini izliyorum, dünyanın bu konuda ona aşıladığı mesajları yavaş yavaş kendine katışını, medyanın, ünlülerin hatta annesinin gözüyle kendine bakışını... Kendi kendine bu profile ne kadar uyduğunu ölçüyor. Tüm bu karşılaştırmalardan ve endişeden kurtarmak istiyorum onu. O mücadeleyi çok iyi biliyorum çünkü.
Sonra seni düşünüyorum, ergen halimi. Yatak odasının zemininde ağlayıp kendini bir çift Calvin Klein pantolonuna sığdırmaya çalışıyorsun. O Brooke Shields reklamında gördüğün kot işte, içine girebilmeyi umut ediyorsun ancak olmayacağını biliyorsun. Çünkü sen Brooke Shields değilsin. Bunu ne kadar çabuk anlarsan, Emme olarak hayatın o kadar erken başlayacak. Seni yerden kaldırmak için hangi sihirli sözleri söylemem gerekiyor?
O evde işler kolay değildi, biliyorum. Annen sürekli diyet yapıyordu, üvey baban da kilo kontrolüyle takıntılıydı, seninkiyle bile. Düzensiz beslenmesinin arkasında kendi çocukluk travmalarıyla baş etmeye çalışıyordu. Kendi çilesini etrafındakilere saçıyordu. Bu, zorbalarda da aynı şekilde işliyor. Canları yanmış, bu yüzden başkalarının canını yakıyorlar. Ancak o zamanlar bunu nasıl bilebilirdin ki? Tek bildiğin, seni koşulsuz sevmesi gereken insanlar için vücudunun kabul edilemez olmasıydı.
Okulda, işler biraz daha farklıydı. Orada, vücudun 'yağlı' değildi, güçlü ve kabiliyetliydi. Sen bir atlettin, sporlarda başarı gösteriyordun. Yıldız bir kürekçi oldun ve sonuç olarak Syracuse Üniversitesi'nden tam atletik burs aldın. O zaman bile vücudundaki potansiyeli göremiyordun.
Başka hiç kimse de doğruyu göremiyordu. Koçların gücünü ve yeteneğini alkışladı, sahiplenmen için seni cesaretlendirdi, ama içinde, çocukluğundan gelen dersleri hatırlıyordun. Sen güçlü olmak istemiyordun; sen zayıf olmak istiyordun. Diyet içeceklere dadanıp her öğünün kalorilerini tek tek hesaplıyordun, sonrasında antrenmana gidip hepsini yakmaya çalışıyordun. Spora doğuştan yeteneğini herkes takdir ediyordu, ama atletizm düzensiz yeme alışkanlıklarını arkasına sakladığın bir maskeydi.
O zamanlar, yeme bozuklukları hakkında çok konuşmazdı insanlar, özellikle senin gibi kızlar üzerine. (Yıllar sonra, mankenliğe başladıktan kısa bir süre sonra, ilk maaşını aldığın gibi terapiye gideceksin. Terapistin: 'Gayet normal görünüyorsun. Sıradaki!' diyecek.)
Yine de yardıma ihtiyacın olduğunu anlayacaksın. Sonrasında büyük beden mankenlik dünyasına girmene ve herkes tarafından kabul edilmene rağmen, kimsenin sana kilo vermen gerektiğini söylememesine rağmen yardıma ihtiyacın olduğunu bileceksin. Zamanı gelecek, o terapisti bulup yardım alacaksın. Yıllarca aklında tuttuklarını tamir etmeye başlayacaksın. Sonunda benim şu an olduğum kadın haline geleceksin: yaratıcı, anne, yazar, konuşmacı ve senin gibi kızlar için bir savaşçı.
Eğer o gece odanın kapısını tıklatma şansım olsaydı ve seni orada kot pantolonla cebelleşirken bulsaydım, şunları söylerdim: Olmayan şey pantolonlar, sen değilsin. Sahip olduğun vücutla harika şeyler yapacaksın. Sevişmek için kullanacaksın onu. Doğum yapacaksın. Kariyer yapmana yardımcı olacak. İnsanlara bu kollarla sarılacaksın, çocukların koşup gövdene sarılacaklar. Hayatının gelecek olan etkileyici ve güzel kısmına taşıyacak seni bu vücut. Bu yüzden lütfen, savaşmayı bırak onunla.
Bu sana benden bir avans olsun, hatta dışarıdaki tüm gençlere. Çünkü, yerde yatıp farklı olmayı dileyen tek genç siz değilsiniz. Diğerleri hak ettiğiniz sevgi ve saygıyı göstermiyorsa, siz gösterin kendinize. Bilin ki o zorbalar kendi acılarıyla baş etmeye çalışıyorlar. Kendi dertleriyle bırakın onlar uğraşsın, başkasının derdini üstlenmeyin.
Kendini başkasının kalıbına sokmaya da çalışma. Eğer pantolonlar olmuyorsa giyme. Vücuduna uyacak kıyafetler bul. Hayatına ve 'sana' uyacak kıyafetler bul. Kendini savun, zaten sonrasında sesin zorbalarınkini bastıracak. Kendini, seni seven ve saygı duyan insanlar arasında bulacaksın. Ancak bunu önce kendin yapmalısın.
Keşke bu savaşı vermek zorunda kalmasaydın. Keşke kimse kalmasa. Ama biliyorum, içinde var. Hadi yerden kalk kızım. Şimdiden başla, ne kadar çabuk o kadar iyi. Aynaya bak ve kendine 'Ben buyum. Kabul et ya da git.' de. Sonra ortaya çık ve dünyaya söyle aynılarını.
Sevgiler,
Emme.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
"Giyinmek" sadece belli beden ölçülerine sahip insanların tekelinde olmamalı! Böyle lanse edilmemeli dünyaya! Biz bunu savunmalıyız! Hem de öyle bir savunmal... Devamını Gör