Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Bayburt Nüfusunun 5 Bin Artması Makul mü? | Tarhan Erdem | Radikal
Bütün yurttaşları birebir ilgilendiren bu konuda, denetim ve şeffaflığın sağlanmasını bulmalı ve yürürlüğe koymalıyız.
Cuma günü, Hürriyet'in internet sayfasında; HDP’nin, Bayburt ve Muş nüfuslarının yanlış ilan edildiği iddiasıyla Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) başvurduğu haberi yayımlandı. Ertesi gün, HDP Grup Danışmanı Atilla Fırat ’tan, Hürriyet'in haberinin ayrıntıları ve YSK’ya yapılan şikayet metni bulunan bir mail aldım.
YSK, 2 Şubat’ta illerin çıkaracağı milletvekili sayısını, Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 4’üncü maddesinde tanımlandığı biçimde belirlemiş ve 5 Şubat tarihli Resmi Gazete’de yayımlamıştı. Bu karara göre, Muş ilinde 3, Bayburt ilinde 2 milletvekili seçilecektir.
Milletvekili aday listeleri kesinleşmiş ve oy pusulaları basılmaya başlanmıştır.
Devletin Parasını Herkes Yesin Ama Meslek Hastası İşçi Yemesin! | Melis Alphan | Hürriyet
28 yaşındaki Zafer Açıkgöz taşeron sağlık işçisiydi. Geçen yıl İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi'nde çöp boşaltırken eline enjektör battı. Buna rağmen çıplak elle kanalizasyon temizlemeye zorlandı. Enfeksiyon kaptı. Hepatit B teşhisi kondu. Bir mektup yazdı:
'Biliyorum, arkamdan iki gün ağlayıp üçüncü gün unutacaksınız. Hayatınıza hiçbir şey olmamış gibi devam edeceksiniz.
Benden önce her sene ölen 1500 işçi gibi.
Soma'da ölen 301 maden işçisi gibi.
İş buldum, ekmek buldum diye sevinirken, güvenlik önlemlerinin alınmamasından, gerekli eğitimin verilmemesinden, altyapı eksikliğinden canımdan oldum.
Sevdiklerinizle mutlu bir yaşam sürmek, evlenmek, çocuk sahibi olmak istiyorsanız; var olan şartların, eğitimlerin tamamlanmasını isteyin.
Çalışma Bakanlığı başta olmak üzere tüm sorumluların yasalarca cezalandırılması en büyük dileğimdir. Ceza alsınlar ki aynı hatalar yaşanmasın.
Güle güle...'
Bu satırları yazdıktan birkaç gün sonra karaciğer yetmezliğinden öldü.
Mess ve Müfettişler Yanıltıyor, Renault İşçilerinin Eylemi Hukuka Uygundur | Aziz Çelik | T24
Bursa’da Renault işçilerinin 15 Mayıs’ta başlattığı iş bırakma eylemi sürüyor. İşçiler bir yandan iş bırakırken öte yandan üyesi oldukları Türk Metal Sendikasından istifa etti. İşçiler Türk Metal tarafından imzalanan toplu iş sözleşmesine tepki gösteriyor ve sözleşmenin gözden geçirilerek ücretlerinin iyileştirilmesini istiyor.
Ancak işçilerin bu meşru eylemi karşısında, eylemin “kanunsuz” olduğuna dair yanıltıcı ve yıldırmaya yönelik iddialar gündeme gelmeye başladı. Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) tarafından yapılan açıklamada olayların yasa dışı bir boyuta ulaştığı iddia edildi. MESS açıklamasında işyerinde üç yıllık bir toplu iş sözleşmesi imzalanmış olduğu ve bu tür eylemlerle toplu iş sözleşmesinin değiştirilmeye çalışılmasının yasa dışı olduğu ileri sürüldü.
Öte yandan işçilerle görüşen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişlerinin de direnen işçilere eylemlerinin kanunsuz olduğunu ve tazminatsız olarak işten atılabileceklerini söylediği belirtildi.
Diyanet Teftiş Göreve | Çiğdem Toker | Cumhuriyet
Diyanet İşleri Başkanlığı’na (DİB) 2015 bütçesinden 5.7 milyar TL ödenek ayrıldı.
DİB bütçesi, büyüklük olarak her yıl en az üç bakanlığı geride bırakıyor.
Ne vakit kuruma ayrılan bütçe büyüklüğü tartışılsa, aynı savunma yapılır:
“Bütçenin yüzde 90’ından fazlası personel harcamalarına gidiyor.”
Sanki din hizmeti vermek, personel harcamalarının sorgulanmasına engelmiş gibi yapılan bu savunmanın, neden anlamlı olmadığı dün ortaya çıktı...
Frankfurt’taki 6 No’lu sandıkta mükerrer oy kullandığı iddiasıyla hakkında tutanak tutulan ve aynı zamanda sandık başkanı da olduğu belirtilen Hasan Tüfek, bir Diyanet personeli.
Frankfurt Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşeliği’nde görevli Tüfek’in, Dietzenbach Fatih Camii imamı olduğu bilgisi yer alıyor.
Siz Kimsiniz, 'Biz' Kimiz? | Levent Gültekin | Diken
AK Parti yöneticileri ve onlara destek veren İslamcı aydınlar, yazarlar şöyle diyorlar:“Bizler inanan insanlarız.” “Bizim bir davamız var.” “Bizde makama talip olunmaz.” “Bizde küslük olmaz.” “Biz, hakkın rızası için çalışıyoruz.”
Son olarak da Yeni Şafak yazarı Hayrettin Karaman geçtiğimiz günlerde mealen şöyle yazdı: “AK Parti’nin lider kadrosu gerçek Müslüman. Onlarla aynı şakiledeniz (aynı dinden). Muhalefetin şakilesi farklı olduğu için Ahmet Davutoğlu’nu anlamıyorlar. Biz ‘şâkiledaşlarımızı’ anlıyoruz.”
Söylenenlere bakarsanız, hükümet mensupları ahlak abidesi insanlardan oluşuyor sanırsınız.
Mursi'ye Ölüm Cezası Neden Yanlış Ve Neden Korkutucu? | Murat Yetkin | Radikal
Yalnızca idam cezasının çağdaş dünyada yeri olmaması gerektiği, devlet eliyle cinayet olduğu için değil, aynı zamanda Mursi'nin idamı Ortadoğu'da her şeyi daha da içinden çıkılmaz hale getirecek olması nedeniyle de yanlıştır.
Neticede Mısır’ın ilk seçilmiş Cumhurbaşkanıydı Muhammed Mursi; bir yıl geçmeden devrilmiş, şimdi de iktidarı döneminde kendisini protesto edenlerin öldürülmesine neden olmaktan cezalandırılıyordu.
Ama idam cezası istenip 20 yıl verilmesi, biraz da olsa Mısır’da işlerin yumuşayabileceği yolunda yorumlanmıştı.
Ne de olsa ölüm cezası söz konusu olmadıkça hatadan dönülmesi de mümkündü, yanlışları düzeltme yolları aranması da.
Örnek mi? Yasadışı PKK lideri Abdullah Öcalan idam edilmiş olsaydı, Kürt sorununa siyasi çözüm arayışı için bugün bir muhatap bulmak ne kadar mümkün olacaktı?
Hayatı Sadeleştir, Başka Çaren Yok! | Mehveş Evin | Milliyet
Dünyanın herhangi bir yerindeki, herhangi bir kültür - turizm merkezine gidin. İnsanların, kumsalda yatarken bile anın tadını çıkarmaktansa telefonla oynadıklarına; ilk kez gezdikleri bir yerde etrafına bakacaklarına seri bir şekilde ‘selfie’ çektiğine, rehberin söylediklerini dinlemektense videoya çektiğine şahit olacaksınız.
Sinir bozucu, ama gerçek...
Modern insan, gününün büyük çoğunluğunu bilgisayar ve cep telefonunun başında geçiyor. Artık televizyon seyrederken bile sosyal medya kullanıyoruz. Yemeğin tadını çıkaracağımıza tabağın fotoğrafını çekip “paylaşıyoruz”.
Popülaritemizi, hatta piyasa değerimizi birebir ilişkilerle değil, takipçi sayımızla ölçüyoruz.
Anında beğeniyor, yorum yapıyor, paylaşıyor; hepsine aynı anda yetişmeye çalışıyoruz. İyi de tüm bunları yapmaya çalışmak beynimizi, hayatımızı nasıl etkiliyor?
İşsizlik Artıyor mu, Azalıyor mu? | Seyfettin Gürsel | Zaman
Geçtiğimiz hafta TÜİK şubat dönemi işgücü istatistiklerini yayınladı. Böylelikle 2014 Şubat’ında TÜİK’in hesaplama yönteminde bazı değişiklikler yaparak oluşturduğu yeni seri, bir yılını tamamlamış oldu.
Ancak işsizlik konusunda medyanın içinde bulunduğu kafa karışıklığında bir değişiklik olmadı. Kimine göre işsizlik artıyor çünkü son bir yılda artış var, kimine göre ise düşüş var. Bu kafa karışıklığı, bir yandan TÜİK’in birden fazla rakam yayınlamasından, bir yandan da her siyasal eğilimin işine gelen rakamları öne çıkarmasından kaynaklanıyor.
Eğer işsizliği olabildiğince nesnel bir şekilde takip etmek istiyorsanız tek yol mevsim etkisinden arındırılmış rakamları izlemek zorundasınız. Bir de genel işsizlik ile tarım dışı işsizlik ayırımını dikkate almanız gerekir. Genel istihdamı ve işsizliği tarım kesimi önemli ölçüde etkiler. Yakın geçmişte yaşadığımız gibi tarım istihdamının arttığı bir dönemde işsizlikte düşüş meydana gelebilir.
Ailenizin Hekimi Bu Hafta Eylemde | Osman Öztürk | BirGün
Sağlık “Reformu”nun iddialı projesiydi.
Nuh Nebi’den kalma sağlık ocakları kapatılıp aile hekimlikleri kurulacak…
Herkesin bir aile hekimi olacak…
Kişinin her türlü sağlık sorununu doğumundan ölümüne kadar takip edecek…
Çat kapı evlere girip çıkacak, aile fotoğrafında yer alacaktı.
Kokuyu ilk baş küçük dolandırıcılar aldı.
“Açın, biz ailenizin hekimiyiz.” diyerek evlere giriyorlar, kan alma bahanesiyle bayıltıp ne var ne yok soyuyorlardı.
Metod öyle tutmuş, öyle yaygınlaşmıştı ki, olaya Asayiş Şube el attı.
Aile hekimi kılığına giren sivil polisler kapıları çalıp tansiyon ilacı dağıttı…
Sorgusuz sualsiz hapı yuttuklarını görünce de vatandaşları aile hekimliği dolandırıcılığına karşı uyardı.
Hadi Bakalım Durdurun da Görelim | Saygı Öztürk | Sözcü
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, başbakanlığı döneminde yapmadıklarını, AKP yönünden seçimin sıkıntıya girmesinden sonra yapar oldu. Cami avlularında mitingler, elinde Kuran-ı Kerim’li mitingler de yine Cumhurbaşkanlığında kısmet oldu. Yeminine bağlı bir cumhurbaşkanının tarafsız olması gerekir. Ancak Cumhurbaşkanı isim vermeden AKP’ye oy için meydanlarda. Bunu eleştirenler için “Benim il il gezmemden rahatsız oluyorlar. Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) şikayet ediyorlar. Beni meydanlardan alamazsınız, susturamazsınız” diyor.
Cumhurbaşkanı hakkında YSK’ya şikayetler yapılıyor. Nitekim, YSK’ üyelerinden Ahmet Tuncay ve Ünal Demirci, Cumhurbaşkanının konuşmalarıyla halkın oyunu etkilemeye çalıştığını kararlarında belirttiler. En iyisi bu konuda nereden nereye gelindiğine bakalım.