Görüş Bildir
Haberler
Bir Kuşağı Ağlatan Kitap Mavi Saçlı Kız'dan Alıntılarla Kısa Bir Hayatın Öyküsü

etiket Bir Kuşağı Ağlatan Kitap Mavi Saçlı Kız'dan Alıntılarla Kısa Bir Hayatın Öyküsü

Mavi Saçlı Kız kitabı, kanser hastalığından dolayı hayatını kaybeden Burçak Çerezcioğlu'nun vasiyeti üzerine günlüğünün basılmasıyla piyasaya çıkmıştı. Genç kadının yaşam mücadelesi, samimiyeti ve kullandığı dili öyle güzel, öyle gerçekti ki; kitap 80 küsür baskıya ulaştı.

Yediden yetmişe herkesi ağlatan ve derinden etkileyen bu kitaptan alıntılarla Burçak Çerezcioğlu'nu yad edeceğiz.

İçeriğin Devamı Aşağıda

"Burçak Çerezcioğlu, 16 yaşında lösemiden öldüğünde, cesareti, sevgiyi ve yaşamı tanıyordu. Bu kitapta, kısa bir yaşamın kederini, güzelliğini, acısını, bir savaşı okuyacaksınız."

"Burçak Çerezcioğlu, 16 yaşında lösemiden öldüğünde, cesareti, sevgiyi ve yaşamı tanıyordu. Bu kitapta, kısa bir yaşamın kederini, güzelliğini, acısını, bir savaşı okuyacaksınız."

"Yaşam ve ölüm arasındaki çizgi bazen çok incelebilir. Bu çizgide yaşanan hayatlar vardır. Can yakıcı hayatlar."

"Yaşam ve ölüm arasındaki çizgi bazen çok incelebilir. Bu çizgide yaşanan hayatlar vardır. Can yakıcı hayatlar."

Kitap işte bu şekilde başlıyordu; tüm gerçekliği ve yaşanmışlığıyla.

Lakin ilk sayfalardan sonra söz Burçak'a geçtiğinde, 14 yaşında bir gencin heyecanına, öfkesine, kafa karışıklıklarına ve neşesine şahit oluyordunuz! Günlüğünü henüz bir ortaokul öğrencisiyken tutmaya başlamıştı.

Bu şirin ailenin en küçük kızıydı; kitabın ilk başlarında didiştiği ablaları, hastalık döneminde en büyük destekçileri oldular.

Bu şirin ailenin en küçük kızıydı; kitabın ilk başlarında didiştiği ablaları, hastalık döneminde en büyük destekçileri oldular.

Kemik ağrıları yüzünden hastaneye gitmesi ile başladı her şey.

Uzun süre hastalığına tanı konulamadı. Hastanelerde geçirilen bir yıla yakın zamandan sonra lösemi teşhisi kondu. Mücadele o günden itibaren başlamıştı.

Uzun süre hastalığına tanı konulamadı. Hastanelerde geçirilen bir yıla yakın zamandan sonra lösemi teşhisi kondu. Mücadele o günden itibaren başlamıştı.

Hastalığı boyunca sürekli günlük tutan Burçak yaşadığı tüm korkuya ve bedensel acıya rağmen sürekli umut dolu şeyler yazıyordu. Acılarından çok, hayallerinden ve dostluklarından bahsediyordu.

"Ulaşılmazlıklar aslında öylesine güzeldir ki, işte budur isteği tutku yapan..."

"Ulaşılmazlıklar aslında öylesine güzeldir ki, işte budur isteği tutku yapan..."

2 yıl süren tedavi sürecinin ardından doktorlar artık yapılacak bir şeyin kalmadığını ve 'son dileğini' gerçekleştirmeleri gerektiğini ailesine açıkladılar.

İçeriğin Devamı Aşağıda

"Belki sana aptalca gelebilir ama istedikten ve uğraştıktan sonra her şeyi yapabilir ve ne istersen olabilirsin."

"Belki sana aptalca gelebilir ama istedikten ve uğraştıktan sonra her şeyi yapabilir ve ne istersen olabilirsin."

Böylece ailesi Burçak'a 'hastalığı yendiği için ödül olarak' onu her zaman hayal ettiği Amerika seyahatine çıkaracaklarını söylediler.

"Sabaha değin oturup bekliyorum karanlıkta, başına karanlık şeyler gelmesin diye..."

"Sabaha değin oturup bekliyorum karanlıkta, başına karanlık şeyler gelmesin diye..."

Anne ve babası onu üzmemek için acılarını yüreklerine gömdüler. Tüm tedavi süreci boyunca güçlü ve umutlu kalmaya çalıştılar.

"Ağlamak ne güzelmiş meğer yasak olunca, anladım."

"Ağlamak ne güzelmiş meğer yasak olunca, anladım."

Babası hislerini şiire dökerken, annesi ise kitapta yer alan bir mektubunda kendi ailesine güçlü görünmek için ağlayamadığından bahsediyordu.

"Neden hepimiz hayatı dolu dolu yaşamak yerine, hayatı monoton bir halde yaşıyoruz. Eğer yaşamak buysa biz yaşamıyoruz. Muhakkak bir şeylerin elimizden kayması ve acı günlerimi yaşamamız gerek sanki? Bunlar ders olmadan anlayabilsek yaşamanın değerini, her şey çok daha güzel olurdu."

"Neden hepimiz hayatı dolu dolu yaşamak yerine, hayatı monoton bir halde yaşıyoruz. Eğer yaşamak buysa biz yaşamıyoruz. Muhakkak bir şeylerin elimizden kayması ve acı günlerimi yaşamamız gerek sanki? Bunlar ders olmadan anlayabilsek yaşamanın değerini, her şey çok daha güzel olurdu."

Son günlerini geçirmesi için götürüldüğü Amerika'da ise bir mucize oldu! Burçak iyileşti!

"Hayatım boyunca yaptığım, ayakta kalmak, mutlu olmak, başarabildiğim tek şey daha güzel, daha mutlu günleri beklemek oldu. Her zaman bir şeyleri bekleyerek yaşıyorum."

"Hayatım boyunca yaptığım, ayakta kalmak, mutlu olmak, başarabildiğim tek şey daha güzel, daha mutlu günleri beklemek oldu. Her zaman bir şeyleri bekleyerek yaşıyorum."

Ardından sağlıklı bir genç olarak okuluna, arkadaşlarına geri döndü. Günlük tutmaya devam ediyordu. Anılarını, dostluk ve aşk ilişkilerini, tüm gençlik heyecanlarını paylaşıyordu.

Müzik, gençlik, sevgi dolu bir defter dolduruyordu.

İçeriğin Devamı Aşağıda

"İstanbul insanı yiyip bitiren bir şehir. Çok kalabalık, çok pis, çok gürültülü. Bir de sanki İstanbul'un üsütünde kara bir bulut varmış gibi, huzurlu bir şehir değil bence. İnsanları sürekli mutsuz. Sabah sokağa çıktığınız da yüzü gülen kaç kişi görebiliyorsunuz?"

"İstanbul insanı yiyip bitiren bir şehir. Çok kalabalık, çok pis, çok gürültülü. Bir de sanki İstanbul'un üsütünde kara bir bulut varmış gibi, huzurlu bir şehir değil bence. İnsanları sürekli mutsuz. Sabah sokağa çıktığınız da yüzü gülen kaç kişi görebiliyorsunuz?"

İzmir'i, Bodrum'u seviyordu. İyileştikten sonra bol bol gezdi.

"Bir güç var ve bu güç bizi bir araya getirdi. Ben yaşamdan bıkmış, hiç yaşama isteği olmayan biri, sen ise yaşama gücünle iyileşmiş, yaşam dolu birisin..."

"Bir güç var ve bu güç bizi bir araya getirdi. Ben yaşamdan bıkmış, hiç yaşama isteği olmayan biri, sen ise yaşama gücünle iyileşmiş, yaşam dolu birisin..."

Gençliğinden yıllar çalan hastalığı, onun genç ve heyecanlı kalbini yoramamıştı. Hastanede tanıştığı Tim ile çok şirin bir çift oldular.

"Her zaman, herkes bir şekilde sevdiklerini kaybediyor, ayrılıyor onlardan; ya acı, ya ölüm, ya mesafe, ya vefasızlık, sonuçta bir şeyler ayırıyor insanları..."

"Her zaman, herkes bir şekilde sevdiklerini kaybediyor, ayrılıyor onlardan; ya acı, ya ölüm, ya mesafe, ya vefasızlık, sonuçta bir şeyler ayırıyor insanları..."

Sevgi dolu biriydi. Hastalıktan kurtulduktan sonraki yaşantısı boyunca, arkadaşlarını tanıdık, onunla beraber eğlendik, Hakan'a kızdık.

Bu arada saçlarını uzattı, maviye boyadı. Artık 'Mavi Saçlı Kız' olmuştu.

"Hiçbir zaman, hiçbir yerde bulamam mutluluğu, çünkü o içimde. Boşuna aramamalı onu. Boşuna kaçmamalı. Kaçmak, sadece kendinden kaçıştır. Sadece..."

"Hiçbir zaman, hiçbir yerde bulamam mutluluğu, çünkü o içimde. Boşuna aramamalı onu. Boşuna kaçmamalı. Kaçmak, sadece kendinden kaçıştır. Sadece..."

Lakin iki yıl sonra, hiç beklenmedik bir anda yeniden hastalandı. Ateşinin yükselmesi sebebiyle acilen hastaneye kaldırıldı.

Hastalık aniden nüksetmişti.

Doğum gününe 4 gün kala 1995 yılında hayatını kaybetti.

Doğum gününe 4 gün kala 1995 yılında hayatını kaybetti.

Mavi saçlarıyla beraber defnedildi.

Vasiyeti üzerine, kitabın kapak fotoğrafını ablası seçti.

İçeriğin Devamı Aşağıda

“İster acıklı, ister mutlu; ister uzun,ister kısa... Film bitiyor bir gün. Olması gereken, olması gerektiği zamanda oluyor... O an ışıklar yanıyor... Perdedeki görüntüler sona eriyor. Seyrettikleriniz hayal oluveriyor...”

“İster acıklı, ister mutlu; ister uzun,ister kısa... Film bitiyor bir gün. Olması gereken, olması gerektiği zamanda oluyor... O an ışıklar yanıyor... Perdedeki görüntüler sona eriyor. Seyrettikleriniz hayal oluveriyor...”

Gençlik yıllarımızda en gerçek hikayesi ile mücadeleyi, sabrı ve sevgiyi öğrettiği için teşekkür ediyoruz.

Ruhu şad olsun!

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
1543
1230
142
41
24
18
9
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın