Bilim İnsanlarına Göre Kişiyi Olduğundan Daha Zeki Algılamamıza Yol Açan 10 Sebep
'İyi bir ilk izlenimin asla ikinci bir şansı olmaz'.
Her ne kadar bir insanı tanıyabilmek yıllara varan uzun bir süreç gerektirse de, 'ilk izlenim' dediğimiz şey gerçek; ve kırılması en zor algılardan da bir tanesi. Yeni tanıştığımız kişilerin üzerinde oluşturduğumuz, ve onların da bizlerin üzerinde oluşturduğu bu intiba, zihnin el hareketlerinden nesnelere, bakışlardan sözcüklere kadar hemen her şeyi algısında kodlama sistemine dayanıyor.
Buna göre, karşımıza çıkan bir kişinin zeki olup olmadığına dair edindiğimiz ilk izlenimde, bakın nasıl garip ve beklenmedik şeylerden etkileniyoruz 👇🏼
Araştırmalara göre, biriyle tanıştığımızda kendisi hakkındaki ilk notumuzu vermemiz yalnızca saniyeler sürüyor.
Tanıştığımız kişinin zeki olup olmadığına dair edindiğimiz izlenimi etkileyen pek çok faktör bulunuyor.
Esasen genetikten çevresel faktörlere varıncaya dek epeyce karmaşık bileşenin etkisiyle şekillenen zeka kavramına dair ilk bakışta aldandığımız şeyler inanılmaz 😁
Beraber bakalım!
1. Kişinin hareket etme ve yürüme hızına dair sonuçlar beklenmedik.
Evet. Boston Üniversitesi profesörü Carey Morewedge'ın araştırmasından çıkan sonuç şaşırtıcı. Esasen teoride belki tam tersinin olacağını düşünürdük; ancak deneyin sonucuna göre ortalama hızın altında veya üstünde hareket edip yürüyen kişilerin, çözemedikleri bir problemle boğuşuyor oldukları izlenimini alıyoruz; ve haliyle, gözümüze zeki görünmüyorlar.
2. Kalın çerçeveli gözlük kullanımını yüksek oranda akıl ve zeka ile bağdaştırıyoruz.
Viyana Üniversitesi araştırmacıları, gözlük kullanımının zekaya dair verdiği izlenimi araştırdıklarında şöyle bir sonuca varmışlar: Gözlük kullanımı genel olarak kişileri daha akıllı ve zeki olarak kodlamamızda bir etken. Kalın çerçeve ise bu ilk izlenime dair kanımızı biraz daha güçlendirmekte.
Bunun yanında kişinin, ortam uygunluğuna göre giyinip giyinmediği konusu da algılarımız üzerinde hayli büyük bir etki bırakıyor.
3. İkinci isim kullanımından etkileniyoruz.
Southampton Üniversitesi'nden Wijnand A.P. Van Tilburg'un European Journal of Social Psychology'de yayınlanan araştırması, bundan önce yaptığı 7 araştırmayı da dahil ederek şöyle diyor: Bir kişi ikinci isim kullandığında, entelektüel birikimi, güvenilirliği ve zeka düzeyi konusunda daha güvenilir bir imaj çağrıştırıyor.
Örneğin Einstein'ın görelilik teorisi üzerine yazılan aynı makalenin 'David Clark' ve 'David F. Clark' imzalarıyla yayınlanması durumunda, David F. Clark bizlere daha ikna edici gelmekte. Hatta, ikinci ismini bu bulgulara dayanarak kullanmayı sürdüren çok sayıda insan, ve siyasetçi var.
4. Fazla iddialı ve ağdalı cümlelerin gözümüzü boyamasına izin vermeyi ise, 2012 civarı bırakmışız.
Princeton'da yapılan çalışmalara göre, cümlelerin gereksiz yere iddialı, uzun, ağdalı sözcük ve ifadelerle uzatılmasının kişilerin üzerinde bıraktığı etki, 2012 yılı öncesine göre çok parlak değil. Kişiler bu anlamda günümüzde basitleştirilerek ve sonuca vurgu yaparak anlatılabilmiş cümle ve fikirleri daha zekice buluyorlar.
5. Yazıp çizerek anlatmak ise üzerimizde bir hayli etkili.
Araştırmacılar burada, bilimin prestij etkisinin kişiyi daha zeki gösteren önemli bir etken olduğunu söylüyor. Anlatılan konunun kağıt üzerine grafikleştirildiği, figürleştirildiği; hatta yalnızca karalamalardan ibaret olduğu durumlarda bile; karşımızdaki kişinin hem konuya hakimiyetine, hem de zekasına dair kafalarımızda daha olumlu bir algı şekilleniyor.
6. Konuşurken sözcük vurgulamak bir başka etken.
Vurgulu konuşma karşımızdaki kişide genel olarak daha enerjik, hakim, bilgili ve zeki olduğumuz imajını bırakıyor. Bunun yanı sıra, konuşmada ani verilen es'ler ise merakımızı cezbedip, daha dikkatli dinlememize yol açıyor.
7. Zekaya dair bizi en çok ikna eden şeylerden biri, karşımızdaki kişinin konuşurken gözlerimizin içine bakabilmesi.
Loyola Marymount Üniversitesi'nden profesör Nora A. Murphy'nin önderliğinde yürütülen çalışma ve deneylere göre, karşımızdaki insan herhangi yeni bir tartışma konusu açmaksızın yalnızca göz temasını kaybetmeden bizimle konuşabildiğinde dahi, olduğundan daha zeki biçimde algılanmakta.
8. Fiziksel duruş ve vücut dili kullanımı algılarımızı etkiliyor.
Aynı araştırmaya göre, baş ve çenenin yukarıda, omuzların geride, postürün ise dik durduğu durumlarda kişilerin zeki olduklarını düşünmeye daha çok eğilimliyiz. Aynı zamanda da, konuştukları konu hakkında bilgi sahibi olduklarına ikna olmamız kolaylaşıyor.
Ancak yine bu araştırmaya göre; bizi en çok yanıltan ilk izlenim noktalarından birisi bu...
9. Yüz ve boyun bölgesinde dövme ile piercing kullanımı ise, daha ters bir etki yaratmakta.
Karşımızdakinin cesur ve meydan okuyan karakterinin hakkını verebiliyor olmamızın yanında; yüz ve boyun bölgesinde piercing ve dövme kullanımının, zekaya dair verdiğimiz ilk izlenim notundan bir parça kırdığı görülüyor.
10. Son olarak, kişinin bilmediği bir konuya gösterdiği ilgiye de dikkat ediyoruz.
Karşımızdaki kişi daha önceden bilmediği bir konuda ilgi gösteren bir merak ve ciddiyetle tepki verdiğinde öz farkındalığa sahip olduğuna dair bir kanımız oluşuyor. Bunun yanında, yeni duymakta olduğu şeye gösterdiği ilgi ise, kendini geliştirmeye açık ve de buna zihnen yeterli olduğunu bize düşündürüyor.
Yorum Yazın
Kesinlikle kardeşim değil.
yalan mk ben bu taktiği kullandım ve götümde patladı, yüksek lisans yapan bi arkadaşın yerine derse girdim imza atmak için, dersin adı " DİN SOSYOLOJİSİ" is... Devamını Gör
kovala sen fransa'da mı yaşıyordun?
tek seferde biri açık iki çay demek zekaya delalettir. iki çay biri açık demek ise geriye doğru işleyen zekaya en iyi örnektir. en ağır vaka ise masa arkad... Devamını Gör