TİHEK'in kararında, herkesin kanunlar önünde eşit olduğu ve Anayasa'nın 10'uncu maddesinde, 'Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.' hükmünün yer aldığı aktarıldı.
6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu'nda ise herkesin hukuken tanınmış haklardan yararlanmada eşit olduğunun düzenlendiği belirtilen kararda, ayrımcılığın ise yasaklanmış olduğu ifade edildi.
Kararda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 14'üncü maddesi çerçevesinde bir muameledeki farklılığın objektif ve makul bir haklılığa sahip olmaması ve meşru bir amaç izlememesi halinde bunun 'ayrımcılık' anlamı taşıyacağı belirtildi.Başvuruya konu olayda, kiracı adayına yapılan muamelenin meşru bir amacının bulunmadığına işaret edilen kararda, şöyle denildi:
'Muhatabın (ev sahibi), taşınmazının bulunduğu binanın yeni yapıldığı ve aile apartmanı olduğu, bu nedenle de kiracı adayları için aile olmaları şartını aradıklarına ilişkin beyanın objektif ve makul bir gerekçeden yoksun olduğu değerlendirilmektedir. Zira kira ilişkisinin nevi gereği sözleşmenin kiracı ve kiraya veren şeklinde iki tarafı bulunduğu ve taşınmazın olduğu binadaki diğer daire sahiplerinin de muhatabın tesis edeceği özel hukuk sözleşmelerine herhangi bir dahlinin bulunmasının hukuken mümkün olamayacağı hususları da dikkate alındığında; başvurana yönelik gerçekleştirilen farklı muamelenin meşru bir amaç izlemediği kanaatine ulaşılmıştır.'
Yorum Yazın
bundan sonra bekar demezler başkasına verdim öyle oldu boyle oldu der. vermek istemeyene zorla birşey yapilabilecegini zannetmiyorum. öncelikle zihniyet deği... Devamını Gör