Bade Türe Yazio: Tutunduğumuz Duygularımız Ne Kadar Gerçek ve Serbest Bırakmak Niye Bu Kadar Zor?
Kendi kendimize yarattığımız düş kırıklığı, mutsuzluk ve yanlış anlamaların ana nedenlerinden biri de sınırlayıcı düşüncelere ve hislere tutunmaktır. Tutunmak kendi içinde, uygun olmayan bir şey değildir. Size hizmet etmeyen bir bakış açısına hiç tutunduğunuz oldu mu ya da bir duyguya hiçbir biçimde sizi tatmin etmeyeceğinizi ya da değiştiremeyeceğiniz durumların sizde yarattığı hislere gerginlik ya da kaygıya onu tetikleyen olay çoktan geçmiş olsa bile hala tutunduğunuz oldu mu?
Tutunmanın karşıtı nedir? Tabi ki serbest bırakmak. Hem tutunmak hem de serbest bırakmak yaşamın doğal sürecinin bir parçasıdır. Aslında serbest bırakmayı zaten sık sık deneyimlediğinize eminim. Serbest bırakmak hepimizin doğuştan getirdiği bir yetenektir ama yetişkinliğe doğru onu kullanmamaya koşullandırılırız. Bir çoğumuz tutunmanın mı yoksa serbest bırakmanın mı daha uygun olacağını bilmediğimiz noktada sıkışıp kalırız. Tutunmanın ve serbest bırakmanın duygusal unsuru ve bedenimizin hislerimizden ne denli etkilendiği de ilginçtir. Kızdığımız zaman çoğu kez nefesimizi tutuğumuzu kaçımız fark ediyor? Çoğumuz kaslarımızda da fazladan gerginlik tutarız ve bu bizim tümüyle gevşememize hiç izin vermez.
İnsanları gözlemlemeyi, onlardan farklı şekilde beslenmeyi seviyorum. Ne zaman çok dik duran omuzları nerdeyse boynu ile aynı hizaya yakın birini görsem aklıma hemen hayatında ona hizmet etmeyen kaç duyguyu tutuyor acaba, neyi çözümlemediği halde tutmaktan vazgeçemiyor? Yakınsak birkaç soru ile onu rahatlatmaya çalışırım ama tanımıyorsam sadece gözlemimin bir parçası olarak kalır hafızamda.
Peki neden sıkışıp kalırız?
Peki hiçbir şeye ihtiyaç duymadan nasıl duygularımızı serbest bırakırız? Serbest bırakma işlemine yaklaşmanın üç yolu vardır ve bunların tümü de aynı sonuca götürür.
İstenmeyen her duyguyu anında bırakabilmenizi sağlayan doğal yetinizi özgür kılmak ve böylelikle bilinçaltımızda bastırılmış olan bazı enerjilerin dağılmasına izin vermek. Birinci yol istenmeyen hissi bırakmayı seçmektir. İkinci yol o hisse kabul verip o duygunun olmasına izin vermektir. Üçüncü yol ise duygunun özüne inmek.
Bunu size basit bir alıştırma katılmanızı isteyerek açıklayacağım. Elinize bir kalem alın, şimdi onu önünüzde tutun ve gerçekten sıkıca tutun bunu sizi sınırlayan hislerden biri olduğunu ve elinizin de cesaretiniz ya da bilinciniz olduğunu varsayın. Kalemi uzun süre tuttuğunuz zaman rahatsız olmaya başlayacaksınız ancak bu duygu size tandık geliyor di mi? Şimdi elinizi açın ve nesneyi avucunuzda çevirmeye başlayın; onu tutanın siz olduğunuzu fark edin o elinize yapışık değil. Aynı şey duygularınız içinde geçerli. Bu nesne elinize ne kadar yapışık değilse duygularınız da size o kadar yapışık değil.
Biz çoğu zaman hislerimize tutunur ama onlara tutunduğumuzu unuturuz. Örneğin kızgın hissettiğimizde ne deriz? Kızgınım ya da mutlu hissettiğimiz de mutluyum hiç fark etmeyiz ama duygunun kendisi olduğumuza ilişkin yanlış bir tanımlama yaparız çoğu zaman, hissin bize tutunduğuna inanırız.
Bu gerçek değildir. Kontrol eden her zaman bizizdir, sadece böyle olduğunu bilmeyiz. Şimdi kalemi bırakın ve o yere düştü. Bunu yapmak ne kadar zordu. Tabi ki hayır. Hâlâ kalemi bırakamayanlar varsa destek için birini önerebilirim :) Aynı şeyi herhangi bir duyguyla da yapabilirsiniz onu bırakmayı seçebilirsiniz. En keyiflisi benim de sık sık yaptığım duyguların içimden geçmesine izin vermek. Onları ve size hissettirdiklerine gözlemci olmak.
Anlatıldığı gibi kolay değil diyenleriniz varsa bir duyguyu tanımlarken şu soruları sorun kendinize:
Bu hissi bırakabilir miyim? Bu hissin burada olmasına izin verebilir miydim? Bu hissi kabul edebilir miydim? Cevapları için acele etmeyin çünkü sürekli üzerinde durup cevap aradığınız durumlar sizi daraltır. Bu sözü severim “sorular evreni genişletir, cevaplar daraltır” sizin vereceğiniz cevaptan ya daha iyisi ise sistemin size sunacakları… Emin olun akışta kalıp sorularınız sorup bırakabilirseniz hayatınızdaki mucizelere siz bile inanamayacaksınız. Tuttuğunuz ya da serbest bıraktığınız tüm duygular geçici. Hadi şimdi tutmaktan yorulduğun seni baskılayan tüm duygularının içinden geçip gitmesine izin ver .Bırakmayı gerçekleştirdikçe, kazançlarınız da yazmanızı öneriyorum. Bu kazançlar meydana geldikçe, kendinizi daha da çok keşfetmek isteyeceksiniz.
Bununla ilgili kendinizi daha iyi gözlemleyebilmek için serbest bırakma ajandası edinebilirsiniz. Bu ajanda boyunca amacın en iyi biçimde davranmaktan, potansiyelinize tümüyle ulaşmaktan ve mutluluk, neşe ve iyilik dolu bir yaşam sürdürmekten sizi alıkoyan tepkileri ya da hisleri deneyimsel bir biçimde serbest bırakmayı öğrenmenize rehberlik etmeye yardımcı olacaktır. İlerlerken serbest bırakma işleminin tümüyle içsel bir olgu olduğunun lütfen farkında olun. Yani serbest bırakmak ,kendinizden başka hiçbir şeyle ya da hiç kimseyle ilgili değildir. O sadece yaşamınızdaki insanlara ve durumlara karşı içsel tepkilerinize ya da hislerinize ilişkindir. Siz serbest bırakmaya başladığınız an bu durumun o kadar basit ve keyiflendirici bir hale gelecektir ki kahkahalarla gülebilirsiniz bile.
Serbest bırakmayı düzenli olarak yaşamınıza dahil ettiğinizde, çok geçmeden hislerinize karşı daha duyarlı olmaya başladığınızı göreceksiniz. Bu ilerlediğinizin bir göstergesidir. Siz hisleriniz değilsiniz. Duygular sadece duygudur. Şimdi içine dön, benimsediğin tüm duygularına dışardan bak. Mutluluk, kızgınlık, heyecan, hırs, sadece geçici duygular olduğunu kabul et ve kızdığın ya da mutlu olduğun an içinden bu bir duygu ve her duygu geçicidir.
Direnç olmasaydı, hepimiz hızla özgürleşirdik. Hislerimiz ortaya çıktığı an çıkıp gitmesine izin verebilmek için direnci sürekli serbest bırakmaya devam etmek önemlidir. Burada en önemli şey akışta kalabilmek. Akışta kalabildiğiniz sürece içinizden huzurun geçtiğini hissedeceksiniz. O an değiştirmek istediğiniz isteğinizi de serbest bırakmalısınız bu da ancak o an sadece akışta kalmakla olur. Bu da otomatik olarak o anki duyguyu kabule geçmek. Kabule geçtiğin her duygu direnç göstermediğiniz sürece içinizden nasıl akıp geçtiğine şaşıracaksınız. Direnç gösterdiğin her duyguya farkında olmadan sahip oluyorsun. Unutma ki hislerimiz ve duygularımız biz değiliz.
Yorum Yazın
Küçük Enişteyi Salıverin gitsin:))) Hiç zor değil gerçekten gazınız geldiği zaman hiç çekinmeyin ve rahat olun.Çünkü kendinizi bir tüy kadar hafiflemiş hisse... Devamını Gör