20. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nde bir liman kenti olması dolayısıyla birçok yeni fikir Mustafa Kemal Atatürk’ün de doğduğu yer olan Selanik’te bir araya geliyor ve ülkeye ilk girişini bu güzergahtan yapıyordu. Selanik, Osmanlı’da ilerici fikirler için bir beşik görevi görüyor, işçi sınıfının ve anarşistlerin dahi İstanbul ile birlikte yayınları için önem atfettiği bir kent olarak fikir yaşamında yerini koruyordu. Bu konumu gereği Selanik işçi örgütlenmesi hususunda da Osmanlı Devleti’nde bir numaralı vilayet idi.
1909 senesinde İzmir’de, akabinde 1911’de bizatihi işçilerin kendilerinin çalışmasıyla Selanik’te 1 Mayıs günü işçilerin bayramı olarak kutlandı. İstanbul’da ise ilk kutlama 1912 senesinde gerçekleşti. Cumhuriyet kurulduğunda ise resmen bu gün “İşçi Bayramı” adlandırması ile devlet nezdinde kabul görmüş oldu. Ancak dönemdeki akış ve genç bir rejimin kendini korumaya alması gibi gerekçeler ile 1924’te 1 Mayıs’ın kitlesel olarak kutlanması fiilen yasaklandı. 1925’te ise rejim düşmanlığının yaygınlaşması ve rejim düşmanlarının muhtelif ideolojik gruplar arasında kendini göstermeleriyle birlikte o meşhur Takrir-i Sükun Kanunu yayınlandı. Bu kanun ile birlikte kurucu ideolojinin dışındaki ideolojiler tahakküm altına alındı ancak aynı dönemde SSCB ile Türkiye’nin sıkı ilişkileri ve Mustafa Kemal Atatürk’ün Komintern için bizzat kendisinin Komünist Parti kurdurması gibi farklı dinamikler de gerçekleşmeyi sürdürdü. Bu ikiliğe bakıldığında esasen bu yasakların eski köhne düzenden yeni cumhuriyeti korumak ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu tamamlamasına fırsat tanımak olduğu söylenebilir. Zira aynı dönemde teknoloji, rejimin gençliği, kuruluşların oturmaması, yoksulluk gibi gerekçeler dolayısıyla devletin hakimiyetinin bir sınırı vardı ve çeteler, irticacılar ve sair iç ve dış kaynaklı oluşumlar devlet aleyhine çalışmalar yapıyorlardı.
1935 yılına gelindiğindeyse 1 Mayıs, kurucu ideolojinin tekrar sahiplendiği bir gün olarak halkın karşısına çıktı ve artık yeni resmi adı “Bahar ve Çiçek Bayramı” idi. Yine de SSCB ile olan ilişkilerin gerilemesi ve bir yanda Hitler’in bir yanda Mussolini’nin olması, sağ konjonktürün ve yeni bir savaşın yaklaşması gibi bir tablo ortadayken 1 Mayıs sürecin devamında göz ardı edilmeye ve baskılanmaya devam edildi.
Tüm dünyada değişim dalgalarının hızla yayıldığı 1968 sonrasına geldiğimizde ise 1975’te uzun zaman sonra 1 Mayıs yaklaşık 200.000 kişi ile birlikte Türkiye’de Taksim Meydanı’nda kitlelerce kutlandı. Organizasyonu Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu yaptıysa da işçilerin tamamı bittabi sendikalı değil idi ve işçi oldukları için orada bulunuyorlardı.
1977’ye gelindiğinde ise “Kanlı 1 Mayıs” olarak anılan o 1 Mayıs’ta 500.000 kişi 1 Mayıs’ı kutlamak üzere yine Taksim Meydanı’nda toplandı. Ancak çeşitli provokasyonlar ve istihbari faaliyetler dolayısıyla ya da başka iddialara göre çeşitli örgütlerin eliyle bayramı kutlayan kitlenin üzerine ateş açıldı ve oluşan izdihamda caddelerin kamyon ve tırlarla kapatılması dolayısıyla kaçmanın mümkün olmadığı meydanda insanlar birbirinin üzerine yığılarak yaralandı ve nefessiz kalması sonucu 34 kişi hayatını kaybetti.
Askeri darbe yaklaşırken gerçekleşen bu olayın darbeye bir hazırlık olarak MİT tarafından dönemin başbakanı Süleyman Demirel’e bildirilmesi sonucunda Kara Kuvvetleri Komutanı re’sen emekliye sevk edildi.
1978’de yine yüzbinlerce işçi ve emekçi 1 Mayıs’ı kutladı. 1979’a gelindiğindeyse “Korsan 1 Mayıs” olarak adlandırılan 1 Mayıs kutlaması ülkenin çeşitli alanlarında ve sokaklarında kutlandı.
1980 darbesi sonrasında 1981 yılında MGK, 1 Mayıs’ı resmi tatil günü olmaktan çıkardı.
1990’lara kadar artık kitlesel 1 Mayıslara izin verilmedi. Taksim’de halen süren 1 Mayıs yasağının yanına bir de 1996’da 3 kişinin ölmesiyle sonuçlanan gösteri sonucu Kadıköy’ün de yasaklı alanlar arasına girmesiyle 2005’e dek çeşitli küçük gruplar haricinde İstanbul’un bu iki büyük meydanında kutlamalar yapılamadı.
2005 sonrası oluşan görece özgürlük ortamı 1 Mayıs’ı de legalize ederek işçilerin bu bayramı kutlamasına olanak sağladı ve 2008 yılında 1 Mayıs tekrar işçi bayramı olarak devletin resmen kabul ettiği bir güne dönüştü ve adı “Emek ve Dayanışma Günü” şeklinde belirlendi. Ancak aynı sene göstericilere müdahale sert oldu.
2009 yılında ise TBMM tarafından 1981 yılında verilen aradan sonra tekrar 1 Mayıs resmi bayram olarak kabul edildi.
Yorum Yazın
Evrensel olan 1 Mayıs işçi Bayramı kutlu olsun ✊
1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 🌹 Öncelikle bütün işçi, emekçi ve birlik içinde hakkını arayan bütün çalışanların. Haksızlıkların, eşitsizliklerin... Devamını Gör
İşçi bayramınız kutlu olsun🇹🇷