Görüş Bildir
Uncharted 3 Bütün Psn Kullanıcılarına Ücretsiz Oldu!
Sony'nin bir önceki nesline damgasını vuran oyunlardan olan Uncharted serisinin son oyunu Drake's Fortune şu an itibari ile PSN üzerinden bütün oyunculara ücretsiz olarak sunuluyor.Daha önceleri sadece PSN Plus sahiplerine ücretsiz olarak sunulan oyun şu anda bütün PSN sahipleri için bedava indirebilir durumda. Sony 'nin bu hamlesi eğer PSN'de yaşanan bir hata değilse, E3 öncesi bir hype yaratmak istemesi olarak yorumlandı. Çünkü Sony, E3'deki konferansında Uncharted 4 duyurusunu yapacak!Henüz sony'den ücretsiz Uncharted 3 hakkında bir açıklama gelmedi fakat herkesin farkettiği bu durum sebebi ile geç kalmadam hemen PSN'den oyunu indirmenizi ve bu harika macerayı yaşamanızı öneriyoruz.
Tiananmen'i Hala Önemli Kılan 25 Neden
Çin'in Tiananmen Meydanı'nda yaşananların 25'inci yıldönümü anılıyor. İşte olayların neden hâlâ önemli olduğunun 25 nedeni: Tiananmen'i anmak Çin karşıtlığı değil. Sadece hükümet kabul etse de etmese de ülkede farklı görüşlerin olduğunu vurgulamaktır. Çin hükümetinin olayları 'karşı devrim' olarak yorumlaması sorunu hâlâ sürüyor. Tiananmen'deki büyük çoğunluk sadece sorumlu liderler tarafından yönetilmek istiyordu. Şu an Komünist Parti'nin orta düzey yetkililerinin ve şirket yöneticilerinin çoğu 1989'da demokrasi yanlısı protestolara katılmıştı. Komünist Parti asla hafife alınmamalı. Gözlemcilerin büyük kısmı hükümetin 1989'da yaşananların ardından uzun süre iktidarda kalamayacağını düşünüyordu. Ama aynı zamanda Komünist Parti fazla büyütülmemeli. Tiananmen'in üzerinden 25 yıl geçse de hâlâ yetkililer Çin'in siyasi yapısını tartışmaya açmaktan çekiniyor. 1989'da Parti'nin başında yetkilerin sınırlandırılmasını görüşmeye açık ılımlı bir isim olan Zhao Ziyang vardı. Şimdiyse hedef otoriter rejimi en mükemmel hale getirmek. Tiananmen sonrası ülkedeki liberaller güçsüzleşti. Parti sistemi içerisindekiler damgalanmış durumdalar. Parti dışındakilere ise 'marjinal' gözüyle bakılıyor. Protestocular kuralların daha esnek olduğu Hong Kong'da İngiliz hükümetinin de desteğiyle küçük de olsa bir zafer elde etti. Tiananmen olaylarının yaşandığı zamanda Parti'nin lideri olan Zhao Ziyang, 'Er ya da geç 4 Haziran ile yüzleşilecek. Bu yüzleşmenin çalkantılı dönemlerde olmasındansa istikrar düneminde olması daha iyi olur' demişti. Güvenlik güçlerinin yaşananları 25 yıldır gizleme projesi, yargı ve insan hakları sorunlarının belirginleşmesine neden oluyor. İnternetteki siyasi 'güvenlik duvarları' gülünç noktalara ulaştı. Çin'den 1989'a dair bir arama yapmak dahi imkansız. Unutkanlığı dayatmak işe yarıyor. Emniyet güçlerinin genç üyeleri, internetten silmeleri istenen görüntüleri gördüklerinde tanıyamıyorlar. Komünist Parti kendisini haklı görüyor. Onlara göre bir ülkenin ekonomik anlamda zenginleşmesi için özgürlük şart değil. Tiananmen'den önce de sonra da Komünist Parti mutlak güçtü. Çinlilerin büyük kısmı Parti'nin daha iyi çalışmasını istiyor, amaç onu devirmek değil. 1989'da da yaklaşım aynıydı. 1989'da özgür basına ve bağımsız yargıya inanan Parti üyeleri vardı. Unutkanlık bir savunma mekanizması. Hâlâ Tiananmen döneminde yaşananları hatırladıklarını söyleyenler 'kibar' bir biçimde 'iknâ ediliyor'. Komünist Parti kendi kurallarını ve kurumsal yapıyı hiçe sayıyor. Tiananmen'den 25 yıl sonra dahi alınan kararların neye göre alındığı belli değil. Ülkenin en karanlık dönemlerinde dahi Parti yönetimi 'uluslararası güçlerden' tavsiye almayı reddediyor. Hele şimdi ülke zengin ve güçlüyken. Birçok genç Çinli için 4 Haziran'ın hiçbir anlamı yok. Fikirleri için hayatlarını feda eden bir neslin yaşadığını dahi bilmiyorlar. Çin'de maddi başarı ya da statü başarısı, kişinin görmesine izin verileni görmesi ve gerisiyle ilgilenmemesiyle eşdeğer. 1989 sonrası Çinliler seçimlerde riske girmiyor. Temiz hava, güvenli gıda ve özgürlüğü başka ülkelerde bulmak varken neden kendi ülkelerinde kendilerini tehlikeye atsınlar ki? Çinli yazar Lu Xun yaklaşık 100 yıl önce şöyle demişti: Tüm kan borçları er ya da geç ödenmelidir. Bekleyiş ne kadar uzarsa faiz de o kadar artar. Eğer Komünist Parti Tiananmen'de yaptıklarını yeniden yapma ihtiyacı duyarsa muhtemelen uygulamaya koyar.BBC Türkçe
Van Gogh'un Kulağı Geri Döndü
Ünlü ressam Van Gogh’un 1888’de kestiği kulağı, 3 boyutlu yazıcı teknolojisiyle geri döndü. Ressamın kulağının kopyası, akrabasından alınan DNA ile yeniden yapıldı. Hollandalı ünlü ressam Vincent Van Gogh'un kulağı, akrabalarından alınan DNA ile laboratuvar ortamında kopyalanarak Almanya'daki bir müzede sergilenmeye başladı. Ünlü ressamın kardeşi Theo’nun torununun torunundan doku alan sanatçı Diemut Strebe, üç boyutlu yazıcı kullanarak Van Gogh'un kulağının bir kopyasını yaptı. Strebe, dokuların Boston'daki Brigham Hastanesi'nde genetik mühendisleri tarafından kıkırdağa çevrildiğini ve bilgisayar görüntüleme tekniği kullanılarak Van Gogh'un kulağına benzetildiğini söyledi. “Bilimi bir tür fırça gibi kullanıyorum, tıpkı Vincent'in resim yaptığı gibi” diyen Strebe, ressamın kullandığı zarfta bulunan DNA örneğinin bir başkasına ait olduğu ortaya çıkınca dokuyu akrabasından almak zorunda kaldığını belirtti. Besleyici bir solüsyonun içinde 'canlı tutulan' kulak, Karlsruhe kentindeki Sanat ve Medya Merkezi'nde 6 Temmuz'a kadar sergilenecek. Ziyaretçiler, 'Van Gogh'un kulağına' konuşabilecek. Bir bilgisayar, ziyaretçilerin sesini işledikten sonra sinir uyarılarına dönüştürecek ve hafif bir ses çıkaracak. Strebe, eserini gelecek yıl da New York'ta sergilemeyi planlıyor. Resim dünyasının en gizemli sanatçılarından biri olan Van Gogh'un 1888'de arkadaşı ünlü ressam Paul Gauguin ile tartıştıktan sonra sol kulağının bir kısmını kestiği sanılıyor. Van Gogh, 27 Temmuz 1890'da bir tarlanın ortasında kendisini tabancayla vurmuş, iki gün sonra tüm kariyeri boyunca kendisine maddi destek sağlayan kardeşi Theo'nun kollarında ölmüştü. Kaynak: AA
Babalar Günü’nde Babalara Ücretsiz Benzin
Danimarka’nın Fredericia şehrinde Statoil isimli benzin istasyonu, babalar günü için babalara ücretsiz benzin dağıtacağını duyurdu. İstasyon, müşterilerinin %82’sini erkeklerin oluşturduğuna dikkat çekerek “ Benzin istasyonunda benzin alan, arabasını süpüren, temizleyen, yıkayan sürücülerin yüzde 82′sini-..... Haberin devamı; http://www.tasit.com/oto-haberleri/babalar-gununde-babalara-ucretsiz-benzin/
Satılık Pasaport: Hangi Ülke Kaça Vatandaşlık Veriyor?
Bond'dan Bourne'a çantasında bir sürü para ve pasaportla dolaşan ajan görüntüsü biraz klişe gibi görünebilir ama ikinci pasaport peşinde olanlar sadece casuslar değil. Giderek artan sayıda 'ekonomik vatandaş' da yeni pasaportlar alıyor. Vatandaşlık işlemleri konusunda danışmanlık yapan 'Henley and Partners' şirketinden Christian Kalin, dünya genelinde her yıl binlerce kişinin, ikinci hatta üçüncü bir pasaport aldığını, bunun için harcanan paranın 2 milyar dolar civarında olduğunun tahmin edildiğini söylüyor. 'İnsanlar yatırım portföyleri gibi pasaport portföylerini de çeşitlendiriyorlar' diyen Kalin'e göre, en çok pasaport alanlar, Çinliler, Ruslar ve Orta Doğu vatandaşları. Bu pazarda, ekonomik sıkıntı içindeki ülkeler dikkat çekiyor. Sadece geçen yıl içinde Antigua ve Barbuda, Grenada, Malta, Hollanda ve İspanya, zenginler için yatırım yoluyla doğrudan ya da dolaylı vatandaşlık veren programlar açıkladı. Ancak vatandaşlık sürecindeki şeffaflık konusunda kaygılar dile getiriliyor. Ocak ayında Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Vivienne Reding, 'Vatandaşlık satılık olmamalı' dedi. Ancak halihazırda, en az altı ülke ikamet şartı aramadan yatırım yapanlara doğrudan vatandaşlık veriyor. Yani vatandaşlık doğrudan satılıyor. En ucuz vatandaşlık Karayipler'de minik bir ada ülkesi olan Dominika'da. Bu ülkenin vatandaşlığı 100 bin dolara alnbabiliyor. Pasaport işlemleri beş ila 14 hafta alıyor. Dominika, Uluslar Topluluğu'nun üyesi olduğu için İngiltere'de ayrıcalıklı bir statüye sahip ve bu ülkenin vatandaşları, aralarında İsviçre'nin de bulunduğu 50 ülkeye vizesiz gidebiliyor. 1983'te İngiltere'den bağımsızlığını ilan eden St Kitts ve Nevis'te vatandaşlık farklı yollarla edilebiliyor. 1984'ten beri uygulanan bir yöntemle, St Kitts ve Nevis Şeker Endüstrisi Çeşitlendirme Vakfı'na 250 bin dolar bağışta bulunanlara vatandaşlık veriliyor. Bu vakfın amacı, hükümetin ana endüstri dalı olan şeker dışındaki sektörlere yönelmesine yardım etmek. İkinci seçenek ise ülkede en az 400,000 dolarında bir taşınmaz almak. Amerikan Hazine Bakanlığı, İranlıların bu ülkenin vatandaşlığını alarak ABD'de yatırım yapmasının yaptırımları delebileceği uyarısında bulunduğu için 2011'den bu yana İranlılar vatandaş olamıyor. Antigua ve Barbuda'da 2013'ten beri uygulanan bir programla 400 bin dolarlık emlak ve ya da 200 bin dolarlık bağış karşılığında vatandaş olunabiliyor. Başbakan Baldwin Spencer programın ekonomik yavaşlama ve yeni kaynak bulma arayışı kapsamında başlatıldığını açıkladı ve St. Kitts ve ABD'deki programları örnek verdi. ABD'deki EB-5 vize programıyla belirli bir alanda 500 bin dolar yatırım yapan ve 10 kişiye istihdam sağlayanlara Yeşil Kart veriliyor. (1990'dan beri 6,8 milyar dolar yatırım karşılığında 29 bin kişiye vize verildi. Vize yılda 10 bin kişiyle sınırlı.) Malta, ikamet şartı olmadan 650 bin Euro yatırımla yabancılara vatandaşlık verme planlarını açıklayınca AB'nin tepkisini çekti. Bu planla Malta, en ucuz AB vatandaşlığı alınan ülke olacaktı. Malta tepkiler üzerine bir yıl ikamet şartı getirdi ve yatırım miktarını 1 milyon 150 bin Euro'ya çıkardı. Kıbrıs da yatırım yoluyla doğrudan vatandaşlık veren başka bir AB ülkesi. Mart'ta, ekonomik kriz nedeniyle para kaybeden Rus yatırımcıları yatıştırmak için vatandaşlık bedeli 5 milyon Euro'dan 2 milyon Euro'ya düşürüldü. Bazı ülkeler, zenginlere doğrudan vatandaşlık yerine ikamet izni veriyor. İkamet izni, vatandaşlığa kapı aralıyor ve bazen Portekiz'deki gibi 'Altın vize' olarak anılıyor. Zenginlere ikamet izni veren ülkeler arasında Avustralya, Belçika, Portekiz, İngiltere, ABD, Singapur ve İspanya da var.BBC Türkçe
Reklam
Edward Snowden: 'Telefonunuz Kapalıyken de İzlenebilirsiniz'
Sadece ülkemizde değil ABD’de dinlemeler gündemin önemli bir bölümünü oluşturuyor. ABD’nin ulusal güvenlik ajansı NSA’in internetten bilgi toplamayla başlayan sıkandalları Edward Snowden‘la ortaya çıkarken olayların adamı yeni bir açıklamaya imzaya attı. NBC’ye konuşan Snowden telefon kapalıyken NSA uygulamaları açabiliyor mu sorusuna; kesinlikle diye cevap vererek dikkatleri bu yöne çekmesini Wired paylaştı. Snowden’ın söylediği gibi telefonunuzu kapattığınızda aslında tam olarak kapanmıyor. Sadece telefon düşük enerji kullanan bir moda geçerek ölü rolüne bürünüyor. Telefon bu seviyede iletişim faaliyeti yürütmese de kötü amaçlı yazılımlar düşük enerjiden beslenerek iletişimini sürdürebiliyor. Telefon açıkken her türlü bilgi sızdırmasına maruz kalmasına karşılık, kapalıyken kaçmak ne işe yarar sorusunu bir kenara bırakarak ilginenler, telefonu tamamen kapatmanın yolunu yazının sonundaki videoda bulabilirler. Ölü rolündeki telefonun hangi komutları yerine getirdiği konusunda yapılan açıklamadaysa, mikrofon dahil olmak üzere kamera kullanımına kadar neredeyse tüm önemli fonksiyonlar kullanılabiliyor. ABD’de böyle bir durumun mümkün olması tartışıladursun telefonunu tamamen kapatmak isteyen iPhone kullanıcıları, telefonlarını DFU moduna sokarak takibi engelleyebilirler. iPhone kullanıcıları USB ile herhangi bir bilgisayara veya şarja telefonlarını bağladıktan sonra kapatma tuşuna basılı tutun. 3 saniye sonra Home butonuna da basmaya başlayın, 10 saniye iki tuşa da basılı tuttuktan sonra kapatma tuşundan elinizi çekin ve 10 saniye daha Home tuşuna basılı tutun. Nasıl yapacağınıza dair videoyu aşağıda izleyebilirsiniz. Telefonunuzu DFU modedan yeniden açmak için Home tuşu ile kapatma tuşuna Apple logosu görünene kadar basmanız yeterli.Webrazzi
Reklam
Google ve DVF İşbirliğiyle Modern Tasarımlı Glass'lar Yakında!
Google, geçtiğimiz yıl New York Moda Haftası’nda gerçekleştirilen Diane Von Furstenberg ‘in defilesine modelleri gözlerinde Google Glass ile yürütmüştü. Google’ın neredeyse tüm dünyanın gündeminde olan ve moda dünyasının kalbinin attığı bir etkinlikte, Glass’ı göstermesi ve ön plana çıkarması da dikkat çekiciydi. Giyilebilir teknolojilerin önemli özelliklerinden birisi, teknoloji odaklı olması kadar bir moda ikonu özelliği de taşıyor olmaları. Her zaman es geçilmez bir parça olan gözlükler, Glass’ın bu pazarda bir akıllı gözlük çıkarmasıyla soru işareti oluşturmuştu. Google ilk etapta kişiselleştirilebilirlik konusunda farklı renk seçenekleriyle adım attı. Şimdi de daha önce defilede ortaklık yaptığı DVF ile çok daha büyük çaplı işlere giriyorlar. Bu da, hem Google hem de Diane Von Furstenberg markasını taşıyan, oldukça stil sahibi, farklı tipteki gözlükler! Google Glass özelliğine sahip bu gözlükler aslında Glass’ın çerçevesine, DVF markasının eklenmesi ile oluşturulmuş. Google ve DVF arasında gerçekleştirilen bu işbirliğinin sonucunda ortaya çıkan gözlük koleksiyonu, 5 parçadan oluşuyor. Gözlüklerinin hepsinin çerçevesinde DVF logosu da yer alıyor. Böylece Google Glass ile teknolojiyi DVF sayesinde de modayı yakalamanız mümkün olacak. Henüz kaç adet üretileceği belli olmayan bir sayıda online olarak satılacak DVF marka Glass gözlükler, 23 Haziran itibarenden Net-a-Porter ve Mr. Poter web siteleri üzerinden satışa sunulacak. Ürünlerin fiyatları henüz açıklanmasa da, satışa çıkacağı web sitelerinde bu tarz ürünlerin kapışılarak satıldığını düşünürsek, DVF Glass’lar hemen tükenecektir diye düşünüyoruz. WEBRAZZİ
Instagram 6.0 ile Yepyeni Bir Deneyim
Dünya’nın en popüler fotoğraf ve video paylaşım uygulaması olan Instagram’ın yeni versiyonu (6.0) eklenen yeni özellikler ile uygulamayı neredeyse bambaşka bir havaya sokuyor. Instagram, 6.0 güncellemesi ile mobil fotoğrafçılara yönelik bir dizi yeniliği kullanıcılarına sundu. 10 tane yeni ve 7 tane güncellenen aracı ile Instagram için Yeni Instagram ifadesini kullanabiliriz. Instagram’ı eskiden kullandığınız gibi kullanmaya devam edebilirsiniz fakat bir çok kullanıcının yeni eklenen özellikleri kullanarak çok daha başarılı fotoğraflar sergileyeceği de aşikar. Filtreler ekranına eklenen anahtar ikonuna tıklayarak Instagram 6.0 ile birlikte eklenen özellikleri hemen kullanmaya başlayabilirsiniz. Geliştirilmiş olan araçların listesi; Straighten, Border, Blur/Tilt Shift, Crop, Lux, Rotate, Basitleştirilmiş video paylaşım ekranı (iOS için) Yeni eklenen araçların listesi; Filter strength, Adjust, Brightness, Contrast, Warmth, Saturation, Highlights, Shadows, Vignette, Sharpen. Aşağıdaki galeride yeni eklenen özelliklere ait ekran görüntülerini bulabilirsiniz. Instagram 6.0 – App Store | Google Play
Reklam
Pentagon'un Zombi Raporu!
ABD Savunma Bakanlığı Pentagon'un zombilere karşı yazılı bir savunma planı olduğunu biliyor musunuz? Zombi istilasına karşı önlem almanın sadece filmlerde yaşandığını mı sanıyorsunuz? Pentagon'un CONOP 8888 adını verdiği zombilerle mücadele belgesi internete sızdırıldı ve bu resmi belge, oyun senaryolarına oldukça benziyor. 'Sızdırılan doküman eğitim amaçlı orduda kullanılıyor, dokümanların amacı öğrencilere ordudaki basit terimleri ve kurgusal eğitim senaryosunu öğretmek' diyor Donanma Kaptanı Pamela Kunze. Amerika Birleşik Devletleri Stratejik Komutanlığı'ndan bir sözcü ise, CNN'e yaptığı açıklamada, ' Bu belge Amerika Birleşik Devletleri Stratejik Komutanlığı'nın bir planı değil ' diyerek her şeyin bir eğitim senaryosu olduğunu, gerçekte zombilere karşı bir önlem almadıklarını kanıtlamaya çalışıyor.. CONOP 8888 adlı belgede Vejetaryen Zombiler, Tavuk Zombiler, Uzaylı Zombiler, Bulaştırıcı Zombiler, Radyasyona Duyarsız Zombiler, Kötü Büyücü Zombiler ve Silahlı Zombiler gibi çeşit çeşit zombi türünden bahsediliyor. Belgeye bakacak olursak Tavuk Zombiler hakkında şu bilgi şaşırtıcı. ' Tavuk Zombiler, doğruluğu kanıtlanmış tek tür olarak karşımıza çıkıyor. Tavuk Zombilerin genellikle California'da bulunduğu biliniyor.' Planda, zombilerle mücadelede en önemli noktanın kafalarına doğru nişan almak olduğundan ve kurşun zombilerin beyinlerine isabet ederse etkisiz hale geleceklerinden bahsedilmiş. Plana göre öngörülen en kötü senaryo ise, zombilerin insanların tümünü etkileyip dünyayı zombilerin yurdu haline getirmeleri. Ciddi de olsa, eğitim amaçlı da olsa, dünya üzerinde birilerinin zombilere karşı önlem almaya çalıştığını görmek şaşırtıcı...Chiponline
Sperm Şeklinde Robotlar Nanoteknolojide Kullanılabilir
Bilim insanları mıknatısla kontrol edebildikleri sperm şeklinde robotlar üretmeyi başardı. Basit bir tasarıma sahip olan robotların baş kısmı metalle kaplı ve esnek gövdeleri insan spermlerinden altı kat daha uzun. Buzdolabı magnetlerinin yarattığı manyetik alandan daha güçlü olmayan bir manyetik gücün kullanılmasıyla robot ileri doğru 'yüzebiliyor' ve sabit bir noktaya doğru yönlendirilebiliyor. Applied Physics Letters isimli fizik dergisinde yayınlanan bulgulara göre bilim insanları robotun tıpta ve üretimde kullanılabileceğini söylüyor. Hollanda'daki Twente Üniversitesi'nden robotik mühendisi Dr Sarthak Misra BBC'ye yaptığı açıklamada, 'Biyolojik yapıdan esinlenerek sperm hücresine benzeyen ama tamamen laboratuvarda üretilen bir mikro-robot inşa ettik' dedi. Spermler bazı bakteriler gibi kırbaca benzer bir 'flagellum' kullanarak sıvı içerisinde ileri doğru hareket edebiliyor. Bu yeni alet güçlü ancak esnek bir polimerden yapıldı. Baş kısmına konulan metal tabakayı yerleştirmek için de elektron demeti ile buharlaştırma yöntemi kullanıldı. Alet elektromıknatıs halkalarının oluşturduğu hareketli bir alana konduğunda metal kısmı farklı yönlere doğru hareket etmeye zorlandı. Robot büyüklüklerine kıyasla biyolojik benzerine göre oldukça yavaş hareket ediyor. Saniyede gövde uzunluğunun 0.5'i kadar kıvranabiliyor, insan spermi ise aynı süre içerisinde gövde uzunluğunun birkaç katı kadar mesafe alabiliyor. Önemli olan ise Dr. Misra ve ekibinin robotu bir miktar kesinlik içerebilecek şekilde hareket ettirmeyi başarmaları. Manyetik alandaki değişiklikleri bir bilgisayar yardımı ile ayarlayarak bu küçük robotu sabit bir noktaya doğru hareket ettirebilmişler. Bunun anlamı bu küçük robotların nano-üretimde ya da tıbbi amaçlarla gerekli maddelerin istenildiği gibi konumlanmasında kullanılmaya elverişli olmaları. Dr. Misra'ya göre bu da, hedefe ilaç ulaştırmaktan tüpte döllenmeye kadar birçok uygulamanın önünü açıyor. Bu uygulamaların hayata geçebilmesi için araştırmacıların yeni tekniği daha karmaşık ortamlarda test etmeleri gerek. Araştırmacılar bu deneyler konusunda ilerleme kaydederken, 'manyetik spermlerini' ise daha da küçültüp daha hızlı hale getirmeye çalışıyor. Avustralya'nın Sydney kentindeki Victor Chang Kardiyak Araştırma Enstitüsü'nde moleküler motorlar üzerinde çalışan Dr. Matthew Baker BBC'ye çalışmanın 'harika' olduğunu ancak bu küçük makinelerin insanların kafalarında canlandırdığı anlamda robotlar olmadıklarını söyledi. Baker, 'Bunlar sadece birer küçük metal parçaları. Esas işi yapan içinde hareket ettikleri alan. İşin akıllıca kısmı salınabilen, küçük, ayarlanabilir manyetik alan' dedi. Araştırmacı ekipten Dr. İslam Halil'e göre de hareketi sağlayan gücün ve navigasyonun dışarıdan sağlanması aletin bu kadar küçük olabilmesini sağlıyor. Halil, 'Teknoloji geliştikçe ve birçok ürün daha da küçük hale geldikçe nesneleri nano ve mikro ölçeklerde bir araya getirmek giderek zorlaşıyor' dedi ve ekledi: 'Küçük robotlar, manyetik sperm hareketlerini kontrol amacı ile dışsal bir manyetik alan üzerinden nesneleri bu ölçeklerde kontrol etmek ve bir araya getirmek için kullanılabilir.'BBC Türkçe
Müzeden Rembrandt Kaçırma
Mart ayında iki adam, Rembrandt’ın 1999’da Fransa’da bir müzeden çalınan Child With a Soap Bubble tablosunu satmaya çalışırken tutuklanmıştı. Olayı basından duyan tablonun gerçek hırsızı, polis merkezine gelerek başından geçenleri anlattı. Tabloyu ilk kez 13 yaşındayken müzede gören Vialaneix, yıllar geçtikçe tabloya derin bir tutku beslemeye başlar. Öyle ki, bir süre sonra tabloyu haftada iki kere ziyarete gider. O yıllarda alarm teknisyeni olarak çalışan Vialaneix, tabloyla arasındaki tutkunun boyutu arttıkça, eseri müzeden çalma fikriyle yanıp tutuşur. Sonunda da tabloyu çalmaya kararı verir. Müzeye ziyaretçi gibi gelen adam, kapanış saati yaklaştığında bir dolabın içine saklanır. Bastille Günü anmaları sırasında müze civarında dolaşan helikopterlerin yüksek sesinden faydalanan adam, polis gelene kadar tabloyu çalar ve kaçar. “Direksiyona geçtiğimde, hayatımın en mutlu anıydı. Eve ulaştığımdaysa adeta yerimde duramıyordum. Mutluluktan çığlık atıyor, tablonun fotoğraflarını çekiyor ve kendimi “Superman” gibi hissediyordum” diyor Vialaneix,o günü soruşturmada anlatırken. Olaydan birkaç ay sonra eşi Christine ile tanışır ve evlenir. Eşi ve çocuğuna, yatağının altında sakladığı tablonun, büyükbabasının portresi olduğunu söyler. EVDEKİ HESAP UYMADI Tabloya o kadar bağlıdır ki, tablonun koruyucusu mu, yoksa tutsağı mı olduğunu bilemez. “Evde yalnız olduğumda, çıkarıp tabloyla sohbet ederdim. Belki aptalca gelecek ama tablodaki küçük çocuğun yerinde olduğumu düşündüğüm zamanlar bile oldu” ifadelerini kullanıyor Vialaneix. Yıllar sonra amansız bir hastalığa yakalanır. Bu yüzden çok bağlı olduğu tablodan kurtulma kararı alır. Bir arkadaşına konuyu açar. Arkadaşı birkaç gün sonra, kendisini sigorta uzmanı olarak tanıtan iki sahtekarla çıkagelir. Vialaneix, tabloyu müzeye iade edileceğini sanarak 40 bin Euro’luk çeki alır. Çok geçmeden de iki sahtekârın, tabloyu, altı milyon dolara yasadışı yollarla satmaya çalışırken yakalandığı haberini görür. Olayın üzerinden 15 yıl geçtiği için ceza almayacağını düşünen Vialaneix, vicdan azabı çektiği için polis merkezine gelerek her şeyi itiraf eder. Ancak polis merkezine gittiğinde, evdeki hesap çarşıya uymaz. Birkaç saatlik sorgudan sonra, yetkililerden kendisi hakkında da dava açılacağını öğrenir. “15 YILIMI KAYBETTİM” Vialaneix’nin, 15 yıl önce yaptığı hırsızlık zaman aşımına uğramıştı. Ancak başka bir problem vardır. Vialaneix, tabloyu iki sahtekara satarak, “yasadışı yollardan sanat eseri satmak” suçuyla yargılanacaktır. “Benim için çok özel olan bir şeyi ve 15 yılımı kaybettim. Ne kadar üzgün olduğumu kelimelerle anlatmam mümkün değil” dedi. Yasalara göre Vialaneix, 10 yıl hapis cezası alabilir. HIRSIZ ALDI GÖTÜRDÜ SATAMADAN GETİRDİ Çalıntı Rembrandt eseri, Fransa’da yaşanan sanat eseri hırsızlıklarından yalnızca bir tanesi. Geçen hafta ülkede iki hırsızlık olayı daha yaşandı. Hırsızlardan biri, Espace Dali on rue Poulbot adlı Dali sergisinden, Danse du Temps I heykelini çalmaya kalktı. Uyanık bir ziyaretçinin çabalarıyla engellenen olaydan sonra hırsız, galeriden kaçmayı başardı. Ancak 100 metre ötede bulunan galerideki başka bir Dali sergisine giren ikinci hırsız, bronz bir heykeli çalmayı başardı. Sürrealist sanatın en önemli simgelerinden biri olarak nitelendirilen Melting Clocks adlı çalışma, sergilendiği yerde alarm veya güvenlik önlemi olmadığı için rahatça galeriden çıkarıldı. Şimdiyse Fransız polisi, iki hırsızın peşine düşmüş durumda. Kim bilir belki de Rembrandt tablosu gibi Dali heykeli de yıllar sonra iade edilmek üzere geri getirilir. ARTNET | Taraf
Reklam
CMS Jant Global Olarak Ödüllendirilen Tek Türk Şirketi
CMS, geçen yıl 1 milyon adede yakın alüminyum jant tedarik ettiği Toyota tarafından verilen, teknoloji, maliyet ve kalite standartlarında 3 ödülün sahibi oldu. Toyota Motor Company (TMC) tarafından her yıl dünya çapında tedarikçi firmalar arasından seçilen on ikisine verilen Bölgesel Katkı Ödülü bu yıl CMS’ye verildi. CMS bu ödüle Toyota ile yaptığı işbirliği ve sürekli gelişmesi nedeniyle layık görülmüş ve bu yıl ödülü alan tek Türk firması konumunda.Haberin devamı; http://www.tasit.com/oto-haberleri/cms-jantlari-odule-doymuyor/
Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nün Sesli Kitap Versiyonu Çıktı
Türk Edebiyatı’nın başyapıtlarından Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün sesli kitap versiyonu satışta. İlk olarak 1961 yılında yayımlanan ve güncel baskıları Dergah Yayınları’nca basılan, modern Türkiye edebiyatının kilometretaşlarından Saatleri Ayarlama Enstitüsü 60 günlük bir çalışmanın sonunda sesli kitap olarak piyasaya sunuldu. Tiyatrocu Murat Eken tarafından seslendirilen romanın sesli versiyonuna seslenenkitap.com’dan ulaşmak mümkün.haber kaynağı: 365haber.org/kültür-sanat
Reklam
Dünyayı Değiştirecek Kod: Apple Swift
Apple, gerçekleştirdiği WWDC 2014 etkinliğinde yeni yazılım dili Swift'i tanıttı. Yeni yazılım dili birçok yenilik ve kolay kullanım vadediyor.Apple, dünyanın dört bir yanındaki 9 milyon geliştiricisiyle buluşturduğu 2 Haziran'da ABD'nin San Francisco şehrinde düzenlenen WWDC 2014 konferansında tamamen yazılımlara odaklandı. Her ne kadar başta iWatch olmak üzere bazı Apple kullanıcıları sürpriz göremedikleri için hayal kırıklığı yaşasa da, WWDC 2014 kodlama dünyası için çok önemli yenilikler ortaya koydu. Sadece üçüncü parti yazılımcıları değil, son tüketiciden firmalara kadar gelecekte herkesi ilgilendirecek en önemli yenilik ise Apple Swift olarak açıklandı. Tamamen yeni bir programlama dili olan Apple Swift, adıyla da çağrıştırdığı gibi yazılımların sadece daha hızlı değil, aynı zamanda çok daha iyi sonuçlar verecek şekilde 'tutarlı' hazırlanmalarını sağlıyor. Kısaca, Apple tüm kodlayıcılar için yepyeni ve göz ardı edilemeyecek bir programlama dili sunuyor. Apple Swift, programlayıcıların bir cihaza bir komut öğretmeleri için elleriyle yazdıkları ve son derece zahmetli olmasının yanı sıra hatalara açık olan kodları bir üst seviyeye taşımayı vaat ediyor. Kısaca, C'nin üzerine yazılan ve Apple'ın geleneksel olarak kullandığı programlama dili Objective C, 30 yıllık kullanımının ardından Apple Swift ile birkaç yıl içinde rafa kalkabilir. Apple Swift, yazılımcılara oluşturmak istedikleri algoritma deseni ve onunla uyumlu matematiksel fonksiyonu görsel olarak sunarak işlemlerini son derece hızlı ve kolay yapmalarını sağlayacak. Beklendiği başarıyı göstermesi halinde, geliştiriciler kodlamayı çok daha hızlı yapacakları gibi, uygulamaların test süreci de belirgin ölçüde azalacak. Ancak Swift, geliştirici dünyasına adapte olması kolay olmayan zorluklar da getirecek. Swift eğitmenlerinin son derece az olması nedeniyle kodlayıcılar yeni programlama dilini öğrenme sürecinde sıkıntı çekecek. Ayrıca, sadece iOS 8 ile uyumlu yazılımlar geliştirmeye odaklanmak yakın dönemde karlı bir iş olmayacak. iOS 10'a kadar ömrünü sürdürmesi beklenen Objective-C'nin, Swift öğrenimi sırasında unutulmaması da şart. ‘Güvenlik araştırmacıları için de kaynak olacak’ Secrove firmasında güvenlik araştırmacısı olan Nebi Şenol Yılmaz, WWDC 2014'te 'gelecek yılların teknolojisine damga vuracak bir çok yenilik tanıtıldığını' söylerken, en önemli iki yeniliğin Metal Graphic API ve Swift programlama dili olduğunu belirtti. 'Bilindiği üzere Apple bugüne kadarki uygulamalarında Objective-C kullanıyordu. Performans ve esneklik gereklilikleri neticesinde Swift ortaya çıktı. Yine sunumlardan anlaşıldığı üzere, Apple artık tüm geliştirme yatırımlarını Swift’e yapıyor. Apple’in deyimi ile Swift, derlenmiş dillerin performansıyla scripting (komut dizisi oluşturma) dillerinin esnekliğini birleştiriyor. Geleneksel XCode ortamı kullanılacak olsa da, geliştirme anında sonuçların görülebiliyor olması en büyük artılarından birisi. Tabii ki bunun yanında Objective-C’ye göre daha az kod yazıyor olmak her geliştiricinin hoşuna gidecek. Kısaca 'derleyici performans için optimize edilmiş, dil de geliştirici için optimize edilmiş' durumda. Yılmaz, Swift'in güvenlik araştırmacılarına da yeni bir kaynak sunacağını belirtti: 'Swift’in, tasarımı açısından geliştiriciye daha kolay güvenli kod geliştirme imkanı tanındığı, dil tasarımındaki sadeliğin bunu sağlayacağı söyleniyor, fakat güvenlik araştırmacıları açısından bakıldığında, hata avcılığı yapılacak birçok built-in kütüphane geliyor olacak. Her ne kadar son kullanıcı hataları söylendiği gibi en aza indirilecek olsa da, gerek son kullanıcı hataları gerekse Swift’in sağlayacağı yeni geliştirme kütüphaneleri birçok güvenlik araştırması için yeni hedef noktaları olacaktır.' ‘Swift geliştirilmeye açık bir dil’ Yazılım geliştiricisi Bekir Onat Akın ise Al Jazeera Türk'e şu yorumda bulundu: 'Java, C# (C Sharp), Objective-C dillerinin tümü fonksiyonel programlama özelliklerini geliştiriyor. Apple da Objective-C 20 senedir kullanıldığı için böyle bir yenilik sunması bence doğru bir hamle. Dil olarak her zaman ilk tercihim C#’dir ama Swift bence oldukça güçlü bir programlama dili olacak. Swift'in şu an görünen tek dezavantajı, Apple ekosistemi içinde kalması. Biraz geliştirilirse, sunucu tarafında bile kullanılabilir bir dil haline gelebilir. Swift'in yüksek bir performans sunacağını ve belli bir noktadan sonra Javascript gibi karmaşık bir hale gelmeyeceğini düşünüyorum.' Mobil oyunda 'Metal' dönemi WWDC 2014'te tanıtılan bir diğer önemli geliştirici aracı, mobil oyun pefromansını artırmayı amaçlayan Metal oldu. Swift gibi kendisine özgü bir yazılım öne çıkaran Apple, endüstri standardı 3D-grafik API (uygulama programlama arayüzü) OpenGL'in yerini alması için Metal'i kullanmak istiyor. Metal, iPhone 5S, iPad Air ve en yeni iPad Mini'de yer alan 64 bit A7 işlemcisiyle uyum gösterecek oyun yazılımı olacak. WWDC etkinliğinde Metal'i tanıtan Apple Yazılım Mühendisliği Kıdemli Başkan Yardımcısı Craig Federighi, Metal'in OpenGL'e kıyasla 10 kat daha yüksek hız sunacağını ve API nedeniyle performansın düşmeyeceğini belirtti. Metal sunumunda yer alan Epic Games CEO'su Tm Sweeney, Metal'in sunacağı hız artışını 'baş döndürücü bir değişim' olarak tanımladı. Sonbaharda iOS 8 ile sunulacak Metal, A7'nin aradığı oyun yazılımı olsa da, kullanıcıların gözüne girmek için ana akım uygulamalarla da iyi bir uyum sağlamak zorunda. Kaynak: Al Jazeera
Reza Zarrab da Vergi Affından Yararlanacak mı?
10 milyonu aşkın kişiyi kapsayan 'vergi affı'nın kasasından belgesiz para kullanan şirketlerin de yararlanmasına yol açacağı öne sürüldü.Cumhuriyet gazetesi yazarı Çiğdem Toker, en büyük af olarak lanse edilen 'vergi affı'na ilişkin, “Büyük müjde”, “Cumhuriyet tarihinin en... vs. vs.” diye takdim edilen “vergi affı”yasa teklifinde, “rüşvetçiler” de unutulmadı' dedi. Toker, düzenleme ile vergi borçlarının 18 taksitte ödenmesi konusunda şirket ayrımı yapılmadığını, dolayısıyla 17 Aralık yolsuzluk operasyonları sonrası Türkiye gündemine oturan İran asıllı iş adamı Reza Zarrab' a ait Royal Holding ve bağlı şirketlerinin birikmiş vergi borçlarını da 18 taksitte ödeyebileceğini savundu. Hazırlanan kanun teklifinde yer alan 2. maddenin “Kasasından belgesiz para kullanan” şirketleri de yüzde 3 vergiyle kurtarabilme' imkanı tanıdığı yorumunda bulundu. Çiğdem Toker'in Cumhuriyet gazetesinde 'Havuzcular da Affediliyor' başlığıyla yayımlanan (4 Haziran 2014) yazısı şöyle: Ey, vergisini düzenli ödeyen “iyi” yurttaşlar: Siz buna “çifte enayilik” de diyebilirsiniz. Devlete birikmiş borcunu ödemeyen eş-dost’un, muzaffer bir komutan edasıyla karşınıza geçip “Ben sana dememiş miydim?”lerine katlanmak değil tek cezanız. İkinci bir cezanız daha var: “Büyük müjde”, “Cumhuriyet tarihinin en... vs. vs.” diye takdim edilen “vergi affı”yasa teklifinde, “rüşvetçiler” de unutulmadı... Tabii ki, on AKP milletvekilinin imzasını taşıyan metinde böyle bir ifade geçmiyor. Lakin öyle bir 2. madde yazılmış ki kanun teklifine; “havuz”a para aktaran, siyasilere rüşvet dağıtan bütün şirketler dahil; “kasasından belgesiz para kullanan” şirketler, yüzde 3 vergiyle “durumu kurtarabilecek”.Söz ettiğim 2. madde, tahmin edebileceğiniz gibi teknik kavram ve uzun cümlelerle yazılmış. Meclis internet sayfasından erişebileceğiniz metni buraya aynen aktarmak yerine konuşma diliyle özetleyeyim: “Sen, Kurumlar Vergisi yükümlüsü... Şirket faaliyetinden elde ettiğin bir para var. Bu para bilançonda görünüyor. Fakat fiziken ortada yok. Kasadan parayı çekmiş ve şirketinin faaliyet alanıyla hiç ilgisi olmayan bir yerde kullanmışsın. Ve tabii ki belgen de yok. Gel gelelim yasalarımıza göre, böyle bir işlem vergisiz ve cezasız kalmaz. İyisi mi sen gel şimdi, keyfi olarak ya da mecburen belgesiz çektiğin bu parayı bize bildir. Bildirirsen, sadece yüzde 3 vergi alacağım. Hem sen kaydını düzelt, kurtul; hem de az da biz de vergi almış olalım.”Bu maddenin yorumu için vergi uzmanı ve mali müşavirlerle görüştüm. Derler ki: “Patronlar bazen yöneticilerini çağırıp ‘bana 100 milyar lazım’ der. Ne yapacağınıbilmeyiz. Ama yine şirketin gelirlerinden bulup buluştururuz. Fakat eninde sonunda bunun vergisini ödemek zorundadır. Şirketten ‘borç’ adı altında para çeken bir ortak, diğer ortaklara karşı sorumludur. Patronun o andaki ihtiyacı görülür. Ama iş bunu bilançoya yansıtmaya geldiğinde şöyle bir hesap yapılır.‘Bunu belgesiz çekmeyip bankaya yatırsaydık yüze 9.5 faiz alırdık.’ Bunun üzerinden hesaplayıp faizi uyguladıktan sonra yüzde 20 Kurumlar Vergisi ödenir.” Bu, işin vergi mevzuatı açısından olan kısmı. Diğer yandan yeni Türk Ticaret Kanunu da şirketten borç çekmenin de geri ödemenin de çok sıkı koşullara bağlandığını hatırlatıyorlar. İşte kanun teklifinin 2. maddesi, şirketinden faaliyet dışı belgesiz para çeken bütün ortaklara, bu gibi zorluklarla karşılaşmadan önemli bir “imkân” sunmuş olacak.17 Aralık operasyonunun ardından gündeme gelen rüşvet hikâyelerini burada tekrar tekrar anmaya gerek yok. Ama belli ki, yasa teklifinin bu maddesi “havuz”a para bulmak için “çırpınan” değişik formüller aramaya yönelen işadamları için önemli bir“nefes” aldıracak... Yanı sıra Rıza Sarraf tabii. “Hayırsever” işadamının şirketleri halen faal. Sarraf’ın da bu yasa teklifiyle “bir taşla iki kuş vurma ihtimali” yüksek. Zira düzenleme, vergi borçlarının 18 taksitte ödenmesi konusunda şirket ayrımı yapmıyor. Dolayısıyla Sarraf, -eğer isterse hem Royal Holding ve bağlı şirketlerinin birikmiş vergi borçlarını 18 taksitte ödeyebilecek. Hem de Excell dosyasına listelediği rüşvetlerin kaydını, yüzde 3 ödeyerek düzeltebilecek. Bu arada bir ayrıntı daha: Kanun teklifinde imzası bulunan AKP’li milletvekillerinden Bursa Milletvekilleri Önder Matlı ile Hüseyin Şahin’in işadamı kimlikleri dikkat çekiyor. Matlı’nın yem; Şahin’in ise mobilya alanında şirketlerinin bulunduğu bilgisi Meclis albümündeki özgeçmişlerinde yer alıyor. Meclis’e sunulan bu teklifin önünde daha komisyon ve Genel Kurul aşamaları var. “Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı vergi affı” epeyce “değişiklik önergesi” de kaldırır.  T24
Reklam