Görüş Bildir
Beyoğlu’ndaki Sergide Sansür İddiası
‘Maraş Katliamı’ isimli bir tablonun, Beyoğlu Belediyesi’ne bağlı bir galeride açılacak sergiden Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın ‘olası tepkisi’ nedeniyle kaldırılmak istendiği öne sürüldü. İddiaya göre, diğer sanatçılar bu sansüre tepki gösterip tablolarını çekince sergi iptal edildi. Cumhuriyet’ten Ayşegül Özbek‘in haberine göre, ressam Nursel Sökmen Bayram’ın Beyoğlu Sanat Galerisi’nde dün açılması planlanan ‘Nostalji 2014′ isimli karma sergide yer alacak ‘Maraş Katliamı’ isimli tablosu, küratörlerden Özlem Haliloğlu’na ‘takıldı’ . Bayram’ın anlattığına göre, Haliloğlu kendisine, tablonun ‘döneme uygun olmadığı’ ve Belediye Başkanı Demircan’ın olası tepkisi nedeniyle kaldırılması gerektiğini iletti. Sökmen şunları söyledi: “ Galeri sorumlusu bir hanımefendi, küratör Özlem hanıma bu konuda bilgi vermiş. Özlem hanım da bana telefonla o resmi kaldırmam gerektiğini ve başka bir resim getirmem gerektiğini söyledi. Gerekçesi nedir diye sorduğumda ‘katliamla ilgili bir resim olduğu için bu dönemde o resmin sergide yer almaması gerektiğini, ayrıca bir varsayımla belediye başkanının olası tepkisi nedeniyle’ kaldırılması gerektiğini bildirdi. Ben de kabul etmeyerek bütün resimlerimi sergiden çektim .” Bayram bu olayın ardından sergiye katılacak çoğu sanatçının da eserlerini çektiğini aktarıp “ Bu direkt bir sansürdür. Biz sanatçılar olarak Türkiye’nin tarihini yansıtmaya çalışıyoruz. Türkiye’ye mal olmuş olaylar bunlar. Bunları nereye kadar saklarım ya da sergileyemem bilemiyorum. Devamlı bir sansür içersindeyiz ” dedi. Sergiden çekilen sanatçılardan Gülderen Gültekin’se, “ Belediyelerde genel olarak böyle bir sıkıntı var. Politik içerikli çalışmalar kabul edilmiyor. Başka yerlerde de başımıza gelmişti. Benim de Gezi olayları ve kadına yönelik şiddet konulu iki eserim vardı sergide. Ben soyut çalıştığım için ve eserlerime isim vermediğim için anlamamış olabirler ” diye konuştu. Galerinin sanat danışmanı Beste Gürsu iddiaları kabul etmeyip “ O sanatçının başka hesapları var bence. Benim orada kabul etmediğim hiçbir eser yok ” dese de, Cumhuriyet’in telefonla ulaştığı küratör Haliloğlu’nun görüş bildirmekten kaçınması dikkat çekti.Diken
Sıradan Telefonlar Tarih Oluyor
Akıllı telefonlar piyasaya çıkmadan önce pazarın tek hakimi olan “sıradan” cep telefonlarının satışları büyük bir hızla düşüyor. Geçtiğimiz yılın ilk çeyreğine oranla yüzde 57 düşen satışlar, bu ürün tipinin yakında tamamen yok olacağına işaret ediyor. Gold Teknoloji Marketleri Pazarlama Müdürü Kılınç Orhan Erdemir’in verdiği bilgilere göre, akıllı telefonlar piyasaya çıkmadan önce pazarın tek hakimi olan “sıradan” cep telefonları piyasadan kaybolmak üzere. Erdemir, bilgisayar özellikleri ile donatılmış akıllı telefonların günden güne yaygınlaşmasının yanı sıra mobil internete olan ihtiyacın da artması ile birlikte, sadece konuşma ve kısa mesaj için kullanılan “sıradan” cep telefonlarının satışlarında büyük düşüş yaşandığına dikkat çekti. Özellikle uzun pil ömrü nedeniyle günümüzün akıllı telefonlarından ayrılan cep telefonlarının bugün birçok kullanıcı tarafından yetersiz görüldüğüne dikkat çeken Erdemir, “Satış rakamlarına baktığımızda, arama ve SMS haricinde çok fazla özelliği olmayan eski tip cep telefonlarının, tıpkı kasetli müzikçalarlar ve VHS video oynatıcılar gibi teknoloji tarihinin tozlu sayfalarındaki yerini almaya doğru gittiğini söyleyebiliriz” dedi. Erdemir sözlerini şöyle sürdürdü: “GfK verilerine göre, Türkiye’deki cep telefonu satışlarında 2013’ün ilk çeyreğine göre yüzde 57’lik bir düşüş kaydedildi. Geçtiğimiz yılın ilk üç ayında 1 milyon 25 bin adedi aşan cep telefonu satışlarının bu yılın aynı döneminde 444 bin adede bile ulaşamadığını görüyoruz. 2011 yılında üç ay içinde 2 buçuk milyonu aşan satışların bu denli düşmesinin, her ay yüzde 10-15 oranında küçülen ve aylık satış adetleri 100 binin altına düşen bu pazarın 2015 yılının ortasına doğru tamamen tarih olacağını gösterdiğine inanıyorum.” WeBeyn.com
Facebook Pryte'ı Satın Aldı
Facebook, birçokları tarafından rahatsız edici bulunan satın alma hamlelerine devam ediyor. Sosyal ağ şimdi de, mobil veri planlama teknolojileri geliştiren Finlandiyalı Pryte’ı satın aldı. Merkezi Finlandiya’da bulunan Pryte, internete erişimin kısıtlı olduğu az gelişmiş ülkelerde, mobil uygulamaların kullanımını kolaylaştırmayı amaçlayan ve bu yönde teknolojiler geliştiren bir firma. Henüz 1 yaşındaki şirket, mobil verinin GSM operatörleri tarafından toptan satılmasına alternatif bir model sunuyor. Daha basit bir anlatımla, Pryte kullanıcılara belli mobil uygulamalara erişebilmeleri için kontör gibi parça parça mobil veri satışı gerçekleştiriyor ve geliştirdiği bulut teknolojisi ile kullanıcıları istedikleri uygulamalara bağlıyor. Satın alma tamamlandığında, Pryte ekibi Facebook’a katılacak ve sosyal ağın tüm dünyaya internet bağlantısı ulaştırma amacıyla başlattığı internet.org projesinde aktif rol oynayacak. Anlaşmanın finansal detayları açıklanmadı.STUFF
Geçmişten Günümüze Doctor Who
...televizyon tarihinin en uzun soluklu bilim-kurgu dizisi olan Doctor Who'nun gün geçtikçe popülaritesi artıyor. Kasım 2013'de 50.'yılı geride bırakan dizinin, geçmişine bir nevi saygı duruşu niteliğindeki bu videolar, modern seri ile diziyi yakalamış olan hayranlar için iş görür nitelikte olacaktır.Dip Not: Doktor'un yaşı genellikle tutarsızdır size Doktor'ların kendi sezonlarında kendi söyleyip kendilerinin bile tam emin olmadığı en büyük yaşları veriyorum.
Rihanna'nın Olay Yaratan Kıyafetinin İlginç Sırrı
Amerika Moda Tasarımcıları Birliği Ödülleri'nde  'Moda İkonu' seçilen Rihanna, ışıltılı bir fileden oluşan kıyafetiyle gündem oluşturdu.  Elbisenin sırrı ise eski bir fotoğraf karesinde gizli.  Rihanna ile pişti olan bu kadın Josephine Baker 1920'lerde Paris'te fırtınalar estiren ve Siyah Amerikan kültürünün güzellik ve canlılığının simgesi haline gelen kadın dansçı ve şarkıcı. Ve 3 Haziran onun doğum günü! Attığı  tweetle zamanının çok ilerisinde düşünen, çeşitli milliyetlerden bebekleri evlat edinen, insan haklarına saygı mitinglerine katılan ilk siyah efsaneyi onurlandıran Rihanna bu kez ince görmüş.
Google+ Mobil Uygulaması İzinsiz Fotoğrafınızı Çekiyor, Ses Kaydı Yapıyor!
Akıllı telefon kullanıcılarının, cihazlarına yükledikleri mobil uygulamaların birçoğunda şart koşulan sözleşme şartlarının onayı ile kişisel verilerin erişimine kolayca ulaşılabiliyor.Google’ın sosyal platformu Google+’ın mobil uygulaması yükleyip kullanıcılarına hizmet verebilmesi için fotoğraf ve video çekme, ses kaydı yapma, telefon rehberine ulaşma gibi daha birçok izin istiyor. Fakat akıllı telefon kullananların birçoğunun dikkate alıp detaylı bir şekilde okumadığı bu kullanıcı sözleşmeleri ile kişisel veriler depolanabiliyor. Radikal yazarı Serdar Kuzuoğlu , Google+ gibi aynı yetkiye sahip farklı uygulamaların da kullanıcıların haberi olmadan, istediği zaman ön ya da arka kameradan gizlice fotoğraf/video çekip, mikrofonu açıp ortam dinlemesi yapabilmesinden telefondaki bütün bilgileri ele geçirebileceği tespitinde bulundu. Kuzuoğlu'nun 'Gizlenen darbe planı sonunda bulundu' başlığıyla Radikal'deki köşesine taşıdığı (4 Haziran 2014) yazısının ilgili kısımları şöyle: Kendi türünün leşiyle beslenen kümes hayvanları gibiyiz. Sosyal medya çağında tek sermayemiz mahremiyetimiz. Elektronik dünyada neredeyse her şeye kişisel haklarımızdan feragat ederek ulaşabiliyoruz. Üstelik bu çoğumuzu rahatsız da etmiyor artık. Mahremiyet endişesi yakın gelecekte komik bile kaçabilir (10 yıl önce birine internette herkesin gerçek ismini ve fotoğrafını kullanacağını söyleseniz size gülerlerdi). Bu sancılı geçiş döneminde hepimiz nasibimiz ölçüsünde heybemizi dolduruyoruz. Tedirgin olmakta sonuna kadar haklıyız. Çünkü bugün bize ait bilgilerin ne amaçla kullanıldığına yönelik tahmin ve paranoyalarımızın ötesinde bir bilgimiz yok. Kişisel verilerin sıkı düzenlemelerle korunduğu bir geleceğin bedelini ödüyoruz bugün. Durumun vahametini zihnimizde canlandırmak için Google’ın sosyal platformu Google+’ın mobil uygulamasını örnek alalım. Yükleyip kullanmamız için bizden istediği yetkilerden bazıları şöyle: Fotoğraf ve video çekme, ses kaydı yapma, bulunduğumuz yeri tespit etme, telefon rehberimize erişme ve değiştirme, diğer sosyal ağ hesaplarımıza erişme, Google fotoğraflarımıza bakma, USB belleğimizdeki verileri okuma ve değiştirme, hesap ekleyip çıkarma, telefondaki yüklü diğer hesapları görme, NFC ile veri alışverişi yapma, internetten veri yükleme, ağ erişimini yönetme, bluetooth ile başka cihazlara bağlanma, telefonun uykuya geçmesini engelleme, duvar kâğıdını değiştirme, ses ayarlarını değiştirme, veri senkronizasyonunu yönetme, sistem ayarlarını değiştirme, takip ettiğimiz haber kaynaklarına bakma ve değiştirme... Yeter mi? Mobil uygulamaların çoğu okumadan onaylanan kullanıcı sözleşmelerindeki gibi çoğu kişinin bakmaya tenezzül bile etmediği ekranlarda topladığı bu yetkilerle çalışıyor. Google+ ile aynı yetkiye sahip kötü niyetli bir uygulama neler yapabilir düşünelim isterseniz. Haberimiz bile olmadan bizi adım adım takip edebilir, istediği zaman ön ya da arka kameradan gizlice fotoğraf/video çekip sahibine yollayabilir, mikrofonu açıp ortam dinlemesi yapabilir, telefonumuzdaki bütün bilgileri çekebilir. Daha da korkuncu, bizimle ilgisi olmayan dosyaları telefonumuza yükleyebilir, rehberimize adını bile duymadığımız kişileri ekleyebilir. Bir baskınla el konulan tabletinizden ‘Gezi Parkı Eylemleri Provokasyon Stratejisi’ başlıklı bir dosya ya da telefon rehberinizden azılı teröristlerin numaralarının çıkması işten bile değil anlayacağınız. Telefonunuzda bu yetkilere sahip en az üç, dört uygulama olduğuna bahse girerim (Bende onlarcası var). Şirketlerin vicdanı, kanunların caydırıcılığı ve devletin ilkelerinden başka tutunacak dalımız yok. Nedense hiçbiri bana aradığım huzuru vermiyor. Çağın en büyük açmazı da burada başlıyor. Yarı gönüllü bir işbirliğindeyiz. Teselli etmese de herkesin aynı durumda olduğu fikriyle avunuyoruz. Intel’in efsane CEO’sunun o meşhur sözünü de hiç unutmayalım: Sadece paranoyaklar hayatta kalır!T24
Reklam
Ülkelere göre ”ortalama ilk cinsel deneyim yaşı” sıralamasında Türkiye 19.sırada
Linke tıkladığınızda görmüş olduğunuz interaktif harita, ilk cinsel ilişki deneyiminin ülkelere göre yaş ortalamalarını gösteriyor. Veriler, Durex’in 2009 yılında yapmış olduğu global araştırmanın sonucunda oluşturulmuş. Fareniz yardımıyla araştırmaya katılan ülkelerin üzerine geldiğinizde, ortalama ilk cinsel deneyim yaşını görebiliyorsunuz.Araştırmanın sonuçlarına göre Türkiye’de ortalama ilk cinsel deneyim yaşı 17,8. İlk cinsel deneyim yaşının bu kadar düşük olması üzerinde, erken yaşta evlilik oranının  yüksek olmasının büyük bir etkisi var.Elde edilen raporlar, ilk cinsel deneyimini en geç yaşayan ülkenin, ortalama 23 yaş ileMalezya olduğunu gösteriyor. En erken yaşta cinsel ilişkiye başlayan ülke vatandaşları ise15,6 yaş ortalamasıyla İzlandalılar.
Reklam
Mindfuck: Kendi kendini sabote edenler kulübü
unu yapamazsın, bunu yapmamalıydın, başaramıyorsun, başaramazsan şöyle olur, böyle olur… Hepimiz kendi kendimize yapıyoruz bunu. Sürekli kendimizle konuştuğumuz, ne yapsak susturamadığımız bir iç sesimiz var.“Mindfuck” kitabının yazarı Petra Bock’ın “iç bekçimiz” olarak adlandırdığı bu sesin sahibi, ne yazık ki hiç de bizim tarafımızı tutmuyor ve yaşamak istediğimiz hayatı sabote ediyor.Almanya’nın ünlü yaşam koçu, “Mindfuck” (Beyni Becermek) isimli kitabında bu sesin nereden geldiğini, neler söylediğini ve onun olumsuz etkilerinden kurtulma yollarını araştırıyor.Mindfuck, aslında bir sinema-televizyon terimi diyebiliriz. Hani korku filmi izledikten sonra bir süre etkisinden çıkamaz, hafif ürkekleşir ve her zaman odamızda olan ağaç gölgesini bir an için katilin gölgesi gibi algılama eğilimine gireriz ya, İşte “mindfuck” terimi de, gerçekte olmayan bir şeyin etkisinde kalarak gerçeği deforme etmemiz, yanlış yorumlamamız gibi bir  durumu ifade ediyor. Etkisinde kaldığımız şey ise bizzat evdeki ses.Uzman ağzından açıklamak gerekirse, kişiliğimiz iki düzlemden oluşuyor; bunların ilki, içinde gerçek potansiyelimizin uyukladığı biri; diğeri de, bize sürekli ne yapmamız gerektiğini, daha doğrusu ne yapamayacağımızı söyleyen kişi. İkinci kişiliğimizin tuzağına sıklıkla düşüyor ve potansiyelimizi gerçekleştirmediğimiz bir yaşama razı oluyoruz...
Gezi Parkı Yıldönümü İçin İlginç Şarkı
Gezi Parkı Direnişi’nin 1. Yıldönümü için Bakırköy Halk Meclisi Forumu “Dumanlı Park Türküsü” isimli ilginç bir müzik klibi yaptı.“Zeytinyağlı yiyemem aman” türküsünün üzerine yeniden yazdılan sözler ve eklenen Gezi Parkı görüntüleriyle düzenlenen klip internette dikkat çekiyor.
Denizin 25 Metre Altında Çekilmiş Rüya Gibi 10 Fotoğraf
Kanadalı fotoğrafçı Benjamin Von Wong Bali açıklarında bir batıkta inanılmaz bir fotoğraf serisine imza attı. Denizin 25 metre altında model olarak kullandığı serbest dalışçılar, deneyimli dalgıçlar ve sualtı fotoğrafçılarından oluşan çekim ekibiyle rüya gibi fotoğraflar yakalama imkanı buldu. İyi eğlenceler dileriz...
Reklam
En İyi 16 Dizi İntrosu
Bazıları müthiş havaya sokan bazıları uzaktan duyulunca bile yüzde gülümse oluşturan türden 16 dizi introsu.   Dikkat! : Bazıları duygulandırabilir  ve ''lan çok iyi diziydi gidip baştan izliyim'' dedirtebilir.
Snowden'ın Öyküsü Beyaz Perdeye Aktarılıyor
Oscar ödüllü ünlü yönetmen Oliver Stone, ABD'nin küresel izleme politikaları ile ilgili gizli belgeleri sızdırarak büyük tartışma başlatan NSA'nın eski sistem analisti Edward Snowden ile ilgili film çekmeye hazırlanıyor. NEW YORK Oscar ödüllü ünlü Amerikalı yönetmen Oliver Stone, ABD'nin küresel izleme politikaları ile ilgili gizli belgeleri sızdırarak büyük tartışma başlatan Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı'nın (NSA) eski sistem analisti Edward Snowden ile ilgili film çekmeye hazırlanıyor. Stone, Guardian gazetesinde çalışan Luke Harding'in kaleme aldığı 'The Snowden Files: The Inside Story of the World's Most Wanted Man (Snowden Dosyaları: Dünyanın En Çok Aranan Adamının Gerçek Hikayesi)' adlı kitabını beyaz perdeye uyarlayacağını açıkladı. 'Midnight Express (Geceyarısı Ekpresi)', 'Platoon (Müfreze)' ve 'Born on the Fourth of July (Doğum Günü Dört Temmuz)' filmleri ile üç kez Oscar'a layık görülen Stone, Snowden'ın NSA'nın en gizli operasyonları ile ilgili belgeleri sızdırmasını 'çağımızın en büyük olaylarından biri' olarak niteledi. NSA'nın ABD ile diğer ülkelerde milyonlarca kişinin ve liderlerin telefon konuşmalarını kaydederek istihbarat topladığını ortaya koyan belgeleri sızdıran Snowden, Hollywood'un en çok ilgi gösterdiği kişiler arasında yer alıyor. Geçen ay da Sony Pictures, gazeteci Glenn Greenwald'ın halihazırda Rusya'da yaşayan Snowden ile ilgili 'No Place to Hide: Edward Snowden, the NSA and the U.S. Surveillance State (Saklanacak Yer Yok: Edward Snowden, NSA ve ABD İzleme Devleti)' adlı kitabının beyaz perde haklarını satın almıştı.AA
Reklam
Dota Keyfini Birde Sanal Gerçeklik Cihazında Yaşayın
Sanal gerçeklik cihazları firmalar arasında yayılmaya başladı. 3 büyük devden sonra Valve ekibi de kolları sıvadı. Detaylar haberimizde. Sanal gerçeklik teknolojisinin gelişme süreçleri devam ediyor. En son Oculus, Samsung ve Sony’den gelen cihazlardan sonra bu ekibe Valve’de eklendi. Valve’nin üzerinde çalışmalarını sürdürdüğü sanal gerçeklik cihazı ilk kez kullanıcıları üzerinde Dota 2 oynanarak denemesi gerçekleştirildi. “SANAL GERÇEKLİK CİHAZI İLE DOTA 2 DENEYİMİ” Cihaza dışarıdan baktığımızda Oculus Rift ve Morpheus cihazlarına göre çok kaba olmuş açıkcası. Cihazı kullanmak için yüzünüze taktığınızda yüzünüz adeta kayboluyor. Cihazda iki adet 1080p OLED panel bulunurken, başınız ile yapmış olduğunuz tüm hareketleri algılayarak yeni deneyimleri yaşamanızı sağlıyor. Valve’nin sanal gerçeklik cihazında dikkat çeken en önemli noktalardan birisi ise Dota 2 oyununu sunabilecek olması. Yüzünüze taktığınız cihazı oturduğunuz yerden tüm haritayı görebileceğiniz şekilde otomatik olarak alan oluşturan cihaz, istenildiği zaman yaklaşma ve uzaklaşma işlemlerini gerçekleştiriyor. “DİĞER CİHAZLARA GÖRE HANTAL” Önceki cihazlara göre yeni cihaz çok daha kullanışlı ve işlevsel olduğunu itiraf etmeliyiz. Fakat tüm bunlara rağmen rakiplerinin yanında biraz geride kalmış görünüyor.  Valve ekibi sanal gerçeklik cihazının bir Oculus veya Morpheus kadar tutulup tutulmayacağını firmanın cihaz üzerinde geliştireceği ve izleyeceği gelişmelere bağlı olarak değişecek. Pchocasi - Merve AYGÜN
Germinal'in Geliri Soma'ya
Fransız yazar Emile Zola’nın ‘Germinal’ kitabının Türkiye'deki geliri Soma’da babasını kaybeden madenci çocuklarının eğitimi için bağışlandı. Yordam Kitap, ‘Germinal’in Türkiye’deki yayıncılarından biri. Başka birçok yayınevi daha dünya klasikleri arasına girmiş bu romanı Türkiye’de basıyor ve dağıtıyor. Ancak Yordam Kitap, Germinal’in konusundan da yola çıkarak, satışlarından elde edilecek gelirin, Soma’daki maden faciasında yaşamını kaybeden işçilerin, babasız kalan çocuklarına bağışlayacağını duyurdu. Çocukların eğitim bursları için kullanılacak bu burs, romanın içindeki öyküyle de örtüşüyor. Kitap basım aşamasındayken yaşanan felaket, bu kararı almalarına neden oldu. Emile Zola’nın ‘en önemli’ eseri kabul edilen ‘Germinal’ 1870’lerde greve giden ve istekleri yerine getirilmediği takdirde uzlaşmayan maden işçilerini konu ediyor. Germinal’in 19. yüzyılda anlatılan kahramanları aradan geçen 150 yıla rağmen benzer bir kaderi, gerçek yaşamdaki meslektaşlarıyla paylaşıyor. Gerek romanda göçük altında mahsur kalan madenciler, onların çıkarılma hikayeleri, gerekse sınıfsal ve politik mesajları ile Germinal, yazıldığı dönem çok tartışılan kitaplardan da biri olmuştu. 301 maden işçisinin hayatını kaybettiği Soma faciasının ardından, geride kalanlara destek olmak amacıyla yapılan bağışı duyuran Yordam Kitap yetkilileri, ‘301 işçinin ölümüne yol açan Soma faciası, adeta göz göre göre yaşanmıştı, çalışma koşulları ve ocakların güvenliği Germinal’de anlatılandan çok da farklı değildi’ ifadelerini kullandı. Emile Zola’nın Germinal romanından birkaç cümle: ‘Ve arkadaşlar, tekrar tekrar, sanki yüzeye yaklaşmışlar gibi daha berrak bir şekilde vuruyorlar vuruyorlardı. İnsanlar yetişiyor, kara kin dolu bir ordu, bir asır sonraki hasada hazırlanıyor, tohumlarını patlatıyordu.’aljazeera.com.tr
Reklam
Görme Engelliler İçin 'Akıllı Gözlük' Geliştirdiler
Elazığ Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü son sınıfında okuyan 3 öğrencinin, görme engelliler için geliştirdiği 'akıllı gözlük' bir toplantıyla tanıtıldı. Bu gözlükle hiç göremeyen bir engellinin, yürürken önündeki engelleri algıladığı belirtildi. Herhangi bir engeli sensör yardımıyla gördüğü cisimleri, titreşime dönüştürerek görme engellileri uyaran akıllı gözlük, Altı Nokta Körler Derneği Elazığ Şubesi'nde basına tanıtıldı. Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Hasan Güler, 'akıllı gözlük' ile ilgili şunları söyledi: 'Gözlüğümüzde 2 tane unsur var. Birincisi ultrasonik sensörlerimiz, ikincisi titreşim motorumuz. Cep telefonlarında bulunan titreşim motorları gibi bir motorumuz var. Ultrasonik sensörlerimiz ses dalgalarını karşıya gönderiyor. Bir alıcı ve verici ünitesi mevcut. Bu alıcı-verici ünitesinden mesafeyi algılayıp yazılımsal olarak 1 metre mi, 50 santim mi veya 50 santimden daha kısa mesafelerde git gide şiddeti arttıracak şekilde titreşim vererek, kullanıcının bir engele çarpmasını önlüyor. Kısaca projemizi özetleyecek olursak, projemizin hem yazılımı, hem gözlüğü, tamamen bizim son sınıf öğrencilerimiz tarafından yapıldı. Gözlüğü takan kişinin duruş mesafesini 50 santim olarak ayarladık. Ancak geliştirilmesi gerekiyor şu an itibariyle. Projemize TÜBİTAK veya Sanayi Bakanlığı'ndan eğer destek alabilirsek, inşallah seri üretime geçmeyi düşünüyoruz.' Projenin 3 lisans öğrencisi tarafından hazırladığını anlatan Yrd. Doç. Dr. Güler, proje maliyetinin de 100-150 lira arasında gerçekleştiğini belirterek, 'Eğer üretim aşamasına getireceksek, biraz daha geliştirilip çok daha uygun ve direkt kullanım için piyasaya sunuma hazır hale getirilebilecek. Bu titreşimleri sesli sinyale dönüştürebiliriz. Mesafe var 'dur' diyebilir ama kalabalık ortamda sesin duyulamama riskini düşündüğümüz için şu an titreşim verdik. İlk başta titreşimi kola bantla vermeyi düşünmüştük ama kablo karmaşasının önüne geçmek için titreşimi enseye vermeyi düşündük. Fakat tabi bu daha geliştirilebilecek' diye konuştu. Altı Nokta Körler Derneği Elazığ Şube Başkanı Refik Temiz de bu başarılarından dolayı Yrd. Doç. Dr. Hasan Güler ve 3 öğrenciye teşekkür etti. DHA
Dünyadaki Apple Sayısı 800 Milyonu Geçti
Apple'ın bugüne kadar 800 milyondan fazla mobil cihaz sattığı, son bir yılda ise 130 milyon yeni kullanıcının cihaz aldığı belirtildi. Apple'ın San Francisco'da başlayan yazılım geliştiriciler konferansında verilen bilgilere göre, Apple'ın bugüne kadar sattığı mobil cihaz sayısı 800 milyonu geçti. Son bir yılda iOS cihaz satın alan yeni kullanıcı sayısı ise 130 milyon civarında. Satılan iOS cihazlar arasında iPhone 500 milyon ile ilk sırada. iPad 200 milyon ile ikinci, iPod Touch ise 100 milyon ile üçüncü sırada bulunuyor. Apple'ın bu sonbaharda kullanıma sunacağı iOS 8 işletim sistemine ilişkin de bazı ayrıntılar paylaşıldı. Buna göre iOS 8'de sağlık ve ev kitleri ile Apple bilgisayar ve mobil cihazlar arasında veri paylaşımını kolaylaştıracak uygulamalar yer alacak. HealthKit adı verilen yeni uygulama ile kilo, kalori, kan basıncı, nabız gibi veriler toplanarak sağlıklı bir yaşam ve kilo kontrolünün sağlanması için imkan sunulacağı, uygulama için Mayo Clinic ile de birlikte çalışıldığı ifade edildi. Yeni sistemde sağlanacak başka bir kolaylık ise Mac bilgisayarlar ile mobil cihazlar arasında şarkı, film, kitap, fotoğraf gibi veri paylaşımının kolaylaştırılması olacak.T24
Kapatılan NTV Tarih Kadrosunun Hazırladığı #Tarih'in İlk Sayısı Çıktı
Doğuş Grubu tarafından Gezi Parkı eylemleri dosya konusu yapıldığı için yayını sonlandırılan NTV Tarih dergisinin eski kadrosu, yaklaşık bir yıl sonra yeni bir tarih dergisiyle okuyucu karşısında. 1 Haziran'da #Tarih adıyla çıkan derginin kapak konusu, 301 işçinin öldüğü Soma maden faciası. Ferit Şahenk 'in sahibi olduğu Doğuş Grubu bünyesinde çıkarılan NTV Tarih dergisi, Gezi Parkı eylemlerini konu alan ve kapağına sembol 'kırmızılı kadın'ı taşıyan Temmuz 2013 sayısı nedeniyle kapatılmıştı. Patronajın kararıyla derginin yayınının sonlanması ardından derginin genel yayın yönetmeni Gürsel Göncü başta olmak üzere pek çok gazetecinin holding ile yolları ayrıldı. Yayın ekibi, hazırlanan ancak basılmayan Gezi Parkı sayısını bir süre geçtikten sonra dijital ortamda okuyucularıyla paylaştı. Aradan yaklaşık bir yıl geçtikten sonra, aynı ekip, Doğuş Grubu'ndan bağımsız olarak #Tarih dergisini çıkardı. 1 Haziran’da çıkan #Tarih'in ilk sayısında kapağa Soma maden katliamı taşındı. Derginin ilk sayısında, ek olarak NTV Tarih'in kapatılmasına neden olan Temmuz, 2013 nüshası da veriliyor. Tarih, eski NTV Tarih Yayın Yönetmeni Gürsel Göncü yönetiminde aynı ekip tarafından hazırlandı. Bu kadroya ek olarak yine Gezi Parkı eylemleri sırasında istifa eden eski NTV Program Müdürü Murat Toklucu da derginin yazı işleri müdürlüğünü üstlendi.Tarih'in yayıncısı, Gezi Parkı eylemleri sırasında istifa eden eski Doğuş Yayın Grubu CEO’su Cem Aydın ’ın büyük ortağı olduğu Stüdyo Yapım oldu. Aydın, Gezi Parkı eylemleri sürerken başta NTV haber kanalı olmak üzere yayın organlarında yeterince yansıtmamakla eleştirilince önce 'yaşananların izleyicilerle ilişkileri tazelemek için fırsat olduğunu' söylemiş ancak süreç istifasıyla sonuçlanmıştı. NTV Tarih'te birlikte mesai yapan ancak Gezi Parkı sürecinde yolları Doğuş Grubu ile yollarını ayıran gazetecilerin birlikte çıkardığı #Tarih dergisinin Soma faciası temalı 1. sayısının kapağı şöyle: T24
Reklam