Görüş Bildir
Su Altında Mükemmel Hava Kabarcıkları
35 yıldır serbest dalış yapan David Helder, garip bir yeteneğini keşfetti. Dalgıçların sürekli denediği bu tekniğini geliştiren Helder'in, su altında kontrollü hava kabarcıkları görülmeye değer.
Nexus 6, Benchmark'da Kendini Gösterdi
Google yeni telefonu Nexus 6 hakkında pek konuşmasa da, Benchmark testi herşeyi açıklıyor. Nexus 6 hkakında geleceğe dair planlar ve tartışmalar ortalıkta gezinmeye devam ederken, Google telefonlarını geliştirmeye ve diğer rakip firmalara göz dağı vermeye devam ediyor. Son yapılan Benchmark testinde Nexus 6′nın donanım özellikleri sınıfının üstünde olduğu gibi, başarılı bir performans sergilediğini söylememizde fayda var. Son zamanlarda ortalıkta dolanan dedikodulardan biriside Motorola’nın Shamu kod adına sahip Nexus telefon geliştirdiği söylemesi, yeni Nexus’u da Motorola’nın üreteceği anlamına da gelebiliyor. Çeşitli kaynaklar ile birlikte yeni Nexus 6′nın Benchmark testinde donanım özellikleri ortaya çıkıyor. NEXUS 6 TEKNİK DETAYLAR Qualcomm 2.6 GHz Snapdragon 802 işlemci Adreno 420 GPU grafik 3 GB RAM 12 MP arka kamera, 2 MP ön kamera 4K video kaydı 24 GB depolama alanı Android L sürümü 2560 x 1440 ekran çözünürlüğü 5.2 inç ekran SINIFININ ÜST MODELİ Yukarıda belirtilen Benchmark testi sonuçlarından sonra telefonun bataryasının ne kadar olacağı henüz bilinmiyor. Genel özelliklerine bakıldığında sınıfının diğer telefonlarına nazaran elle tutulur çok yanı bulunuyor. Çıkış tarihi ve fiyatı konusunda herhangi bir bilgilendirme yapılmazken, Google, Nexus cihazına iyi bakıyor. Yeni Nexus 6′nın Eylül veya Ekim aylarında gerçekleştirilecek olan lansmanlarda yayınlanması bekleniyor.PCHOCASI
Pili Hızlı Şarj Eden "Yazılımsal" Teknoloji!
Telefonunuzun pilini sadece bir yazılım yardımıyla çok daha hızlı şarj eden teknoloji ile tanışın!Telefonlarımızın en zayıf halkalarının başında, çabucak tükenebilen pilleri geliyor. Üstelik onları şarj etmek de her zaman kısa sürmeyebiliyor. Yeni bir raporun iddiasına göre ise sadece bir yazılımla şarj süresini saatlerden dakikalara indirgemek mümkün.Technology Review 'un raporuna göre Qnovo adındaki bir şirket, şarj sırasında pile akan enerjiyi devamlı olarak izleyen ve ayarlayan bir yazılım geliştiriyor. Bu sayede pilin hem daha hızlı şarj olmasının önü açılıyor, hem de ömrü uzuyor.Qnovo, geliştirdiği teknolojiyi şöyle anlatıyor:' Qnovo'nun teknolojisiyle donatılmış bir telefon adaptöre bağlandığında yazılım, telefonun piline bir sinyal gönderir. Pilden geri gelen voltaj cevabı, sıcaklık, geçmişte nasıl şarj edildiği gibi pilin durumuna ait bilgiler içerir. Qnovo, bu sayede pilin adaptörden ne kadar veri çekebileceğini belirleyebiliyor. Bunun anlamı, degradasyonun minimuma indirilerek mümkün olan en hızlı şarjın yapılabilmesidir. 'Normalde pile sağlanan gücü artırmak ona hasar verse de Qnovo'nun teknolojisi, bunu kontrollü olarak yapıp kontrolleri sürekli olarak devam ettiriyor. Sonuç olarak normalde 15 dakika şarjla 1.5 saatlik konuşma süresi sunan bir telefon, Qnovo'nun şarjıyla 6 saat konuşma süresi sunabiliyor.Qnovo, teknolojinin önümüzdeki sene bazı telefonlarda ortaya çıkacağını söylüyor. Ancak hangi firmaların teknolojiyle ilgili olduğu şimdilik bilinmiyor.
Google'ın Köpek Balıklarıyla Başı Dertte
İnternet devi Google'ın Pasifik Okyanusu altındaki kablolarına saldıran köpek balıklarına karşı kablolarını kevlar denilen kurşun geçirmez madde ile kaplamaya başladı. Google bulut depolama alanındaki ürün müdürü Dan Belcher'ın açıklamasına göre, Google Pasifik Okyanusu altındaki fiber kablolarını koruyabilmek için kurşun geçirmez yeleklerin üretiminde de kullanılan kevlar madde ile tüm kabloları kaplamış. Bu kaplama işleminin Google'a ne kadara mal olduğu açıklanmasa da, kevların oldukça pahalı bir madde olduğunu göz önünde bulundurulduğunda firmanın hatrı sayılır bir miktarı kabloları korumaya yatırdığı söylenebilir. Köpek balıklarının inatla kablolara saldırma sebebi ise fiber kabloların oluşturduğu elektrik alanı. Bu alanı yaralı balıkların oluşturduğu elektrik alanıyla karıştıran köpek balıkları karşılarında bir av olduğunu düşünerek dişlerini kablolara geçiriyor.yenişafak
Safir Ekranlı iPhone 6'lar Daha Pahalı Olabilir
Apple’ın yeniliklerinden biri muhtemelen iPhone 6’da kullanılacak olan safir ekran. Wall Street Journal sitesinin haberine göre Apple, yeni nesil akıllı telefonu için yeterli olacak safir ekrana 700 milyon dolar yatırım yaptı. Ancak Wall Street Journal ‘a göre Apple, Eylül ayında tanıtacağı iPhone 6’nın 4.7-inç ve 5.5-inç modelinin 'daha pahalı' sürümlerinde safir ekranlar kullanmayı planlıyor. Bu 4.7-inç ve 5.5 inç iPhone 6’nın safir ekran olmayan ucuz versiyonlarının olacağı anlamına gelebilir. Bu yılın başlarında Apple, bir safir ekran üretim tesisi satın almıştı ve bu ay sentetik safir ekranların seri üretimine başlanacağı söyleniyor. Corning Gorilla Glass ekranın yaklaşık 3 dolar maliyeti bulunurken tek bir safir ekran panelin yaklaşık maliyeti 16 dolar. Bu Apple için safir ekranlı iPhone üretiminde ekstra ücret demek oluyor. Ama aynı zamanda safir kullanarak büyük olasılıkla daha az kırık ekranlar olacak. Bu yüzden Cupertinolu şirket fiyatları arttırmayabilir ama ekran kırıklarına daha az garanti vererek garanti maliyetini düşürebilir. Küçük teknoloji şirketleri Apple’dan önce safir ekran üretimine başlayıp safir ekranlı akıllı telefon çıkardı ancak, Kyocera’nın ürettiği bu akıllı telefon sadece Amerika’da Verizon aracılığıyla elde edilebiliyor.teknolojioku
Reklam
Ebola Salgını ve Denek Olarak Kullanılan Halklar
Şubat ayından bu yana Batı Afrika’da Ebola vakaları sebebiyle 1000’in üzerinde ölü olması uluslararası sağlık örgütlerini ve pek çok ülkeyi alarma geçirdi. Yeryüzündeki en ölümcül virüslerden biri olarak kabul edilen Ebola’nın henüz başarıya ulaşmış bir tedavisi yok. Hastalık primatlarla ortak bir bulaşıcılığa sahip ve kan ya da vücut salgıları yoluyla bulaşabiliyor. Üç haftaya kadar uzayabilen kuluçka süresi olan hastalık, ilk belirtilerini mide ağrısı, kusma ve yüksek ateşle gösteriyor. İshal, deri döküntüsü ve yüz bölgesindeki olası kanama semptomları ise hastalığı daha da korkutucu kılıyor. Şubat ayından bu yana Batı Afrika’da Ebola vakaları sebebiyle 1000’in üzerinde ölü olması, özellikle hastalığın Gine, Sierra Leone ve Liberya’nın ardından Nijerya’ya sıçramasıyla birlikte uluslararası sağlık örgütlerini ve başta Batı Afrika ülkeleri olmak üzere pek çok ülkeyi alarma geçirdi. Pek çok hava firması seferlerini durdurdu, ticaret sınırlandırıldı ve denetimler arttırıldı. Bölgeye yönelik temel politikayı, salgını karantinaya almak ve bu ülkeleri tecrit etmek oluşturuyor. Türkiye’de ise iki gün önce Atatürk Havalimanı’nda bir Nijerya yolcusunun yüksek ateş ve kusma belirtisi ile hastaneye kaldırılması basında yer aldı. Bu arada ölümcül bir salgına karşı alınan önlemlerin yetersizliği de Türkiye’nin sağlık politikalarını bir kere daha sorgulamak gerektiğini akla getirdi. Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre yayılma hızının yüksekliği sebebiyle son 40 yılın en tehlikeli salgını yaşanırken, WHO bölgede deneysel ilaç ve aşı kullanımını etik bulduğunu ilan ederek, kullanıma yeşil ışık yaktı. Hem tecrit yöntemleri, hem de deneysel tedavilerin kullanımına onay verilmesi pek çok soruyu da beraberinde getiriyor. Salgınlara karşı alınan temel “önlem”, ülke ve bölgeleri tecrit etmek ve hastalığın yayılımını engellemek üzerine kurulu; batılı devletler uzun süreli bir sağlık yatırımı ya da araştırma bütçeleri yerine salgın dönemlerinde kendilerini güvende tutacak ekonomik yardım paketlerini tercih ediyor. Bu toplu ve ani müdahaleler, “X devletinden Y milyon dolarlık yardım paketi” şeklinde medyada yer aldığında kendi kamuoylarında da vicdani bir rahatlamaya sebep oluyor. Bir salgındaki temel yaklaşımlardan birisi olmasına karşın bu yaklaşım, ekonomik olarak zaten kötü durumdaki ülkelerde açlığın (ve çöp yeme gibi davranışların) artmasına sebep olabileceğinden tehlikeli olabilir. Aynı zamanda şirketler de kendiliğinden bölgedeki aktifliğini azaltma eğiliminde. Bu tedbirin hastalığın özellikle “batı ülkelerine” sıçramasını engellerken, diğer yandan bölgedeki yaygınlığını arttırıcı bir etkisi olabilir. İnsanlığın ilerlemiş üretim tekniklerine ve bilimsel gelişmeye tezat biçimde açlık ve yoksulluğa mahkûm kalmış bölgeleri, salgın hastalıklar konusunda da bir başlarına bırakılıyorlar. Ebola ilk kez tanımlandığı 1976 yılından beri bölgede ortaya çıkan salgınlarda bugüne kadar üç bine yakın insanın canını almış durumda. Teknik zorlukların ötesinde hastalığa tedavi ve aşı araştırmaları konusunda ilaç firmaları oldukça isteksiz, çünkü kar amaçlı çalışan bu şirketlerin gözünde görece az sayıda insanın hastalanması ve bölgenin yoksulluğu sebebiyle araştırmalar verimli bir yatırım değil. Ebola karşıtı aşı üretiminde en umut verici çalışmalardan birine ev sahipliği yapan ABD’deki University of Texas Medical Branch’tan virolojist Thomas Geisbert Scientific American dergisine yaptığı, araştırmasına kaynak bulma umudunu belirttiği açıklama dikkat çekici: 'İnsan çalışmaları konusunda yatırım arıyoruz … ancak bu, aşı geliştiren küçük firmaların ekonomik durumuna bağlı. İnsan çalışmaları pahalı ve çok büyük devlet yardımı gerektiriyor. Ebola açısından, küçük bir küresel pazar bulunuyor – büyük ilaç şirketlerini Ebola aşısına özendirecek bir sebep yok dolayısıyla devlet fonuna ihtiyaç duyuyor.' Az sayıdaki deneysel ilaç ve aşı çalışması küçük kamu ve araştırma kuruluşlarında düşük bütçelerle yürütülmeye devam ediliyor. Hastalığa dair araştırmaların ABD’de kamuya ait ve ücretsiz sağlık politikaları sebebiyle sosyalist olmakla suçlanan Kanada’da sürüyor olması tesadüf değil. BBC’nin haberine göre geçtiğimiz gün Kanada WHO’ya bin adet test aşamasındaki aşıyı teslim etti. Ancak aşının test edilmeden bölgede uygulanacak olması pek çok tartışmayı da beraberinde getirdi. Ülkemizde 2009 yılında yine test aşamasındaki Domuz Gribi aşılarına karşı oluşan büyük kamuoyu tepkisine benzer şekilde, hasta olmayan insanlara uygulanacak aşıların sağlık açısından etkilerinin belirsiz olması tepki yaratıyor. 1976’dan 2013’e kadar Gabon, Kongo, Uganda ve Güney Sudan’da gözlenmiş olan salgınlar üzerine (pek çok başka yaygın hastalıkta gözüktüğü gibi), nüfus kontrolü ve yoksul bölgelerde insan deneyleri için üretildiğine dair pek çok spekülasyon ortaya atılmış olmakla birlikte, virüsün kökeni ne olursa olsun Afrika’da süregelen ölümlerin ülkeler ve sınıflar arası ekonomik eşitsizliğin bir eseri olduğu ve süregiden politikalarla sadece geçici çözümlere ulaşabileceği aşikar. Çözüm ise günü kurtaran “girişimler” yerine uzun süreli yatırımlar ve önleyici tıp çalışmalarında gözüküyor. Bilimsol
Akıllı Telefon Sevkiyatı 300 Milyonu Aştı, Android Açık Ara Lider
IDC, 2014 yılı ikinci çeyrek akıllı telefon sevkiyat raporunu açıkladı. Nisan-haziran dönemini kapsayan süreçte pazarda 300 milyon akıllı telefonun satış işlemi gerçekleşti ve bu sektör için önemli bir dönüm noktası olmuştur. Mobil ekosistemde Android ve iOS’un hakimiyeti dikkat çekiyor. Her iki işletim sistemi pazarın %96.4’ünü (Android % 84,7, iOS % 11.7) elinde bulunduruyor. Her iki işletim sistemi pazarın büyük bölümünü elinde bulunduruyor olsa da, Android için ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Geride bıraktığımız çeyrekte Android işletim sistemine sahip 255.3 milyon akıllı telefon satıldı. Geçen yıl aynı dönemle kıyaslandığında satışlarda ciddi manada artış gözleniyor. Yine geçen yıl aynı dönemde pazarın %79.6’sını elinde bulunduran Android, 2014 yılını gelindiğinde ise bu rakmı %84.7’ye yükseltmeyi başardı. iOS tarafından ise iPhone satışlarındaki artışa rağmen pazar payının düştüğü gözleniyor. Apple ikinci çeyrekte 35.2 milyon iPhone satmayı başardı. İşletim sisteminin pazar payı ise %11.7 olarak kaydedildi. Geçen yıl aynı dönemde bu oran %13 seviyesindeydi. Windows Phone cephesinde ise hem satışlarda hem de pazar payında düşüş yaşandığı gözleniyor. Geride bıraktığımız çeyrekte 7.4 milyon telefon satılırken pazar payı %2.5 oranında kaldı. Geçen yıl aynı dönemde ise 8.2 milyon akıllı telefon satılmış ve pazar payı %3.4 olarak açıklanmıştı. BlackBerry cephesinde ciddi bir düşüş yaşanıyor. Geçen çeyrekte sadece 1.5 milyon BlackBerry telefon satıldı. İşletim sisteminin pazar payı ise %1’in altına geriledi. kaynak: idc.com
Reklam
Twitter 'Anonymous'un Hesabını Askıya Aldı
Dünyanın en büyük sosyal paylaşım sitelerinden biri olan Twitter, ABD'deki Ferguson protestolarına neden olan, siyahi bir genci vurduğu öne sürülen polis memurunun adını duyurması üzerine ''Anonymous'''un hesabını durdurdu. ABD'nin Missouri eyaletinin St. Louis şehrinde, silahsız siyahi genç Michael Brown'ın polis tarafından öldürülmesinin ardından protesto gösterileri artarken, merkezi San Francisco'da olan Twitter firması, Brown'ı öldüren polis memurunun kimliğini açıklayan ''Anonymous'' adlı internet korsanlarına ait Twitter hesabını askıya aldı. NBC'nin haberine göre hesabın kapatılmasıyla ilgili Twitter yaptığı açıklamada, kapatmanın bireysel hesaplara yönelik bir değerlendirme olmadığı belirtilirken, Twitter'in, ''kullanıcıların başka birilerinin özel veya hassas bilgilerini içeren mesajlar atılamayacağı veya yayımlayamayacağı'' ya da 'başkalarına karşı belirli şiddet tehditleri içeren mesajlar gönderilemeyeceği veya yayınlanamayacağı'' şeklinde kuralı hatırlatıldı. Öten yandan, ''Anonymous'' hesabın kapatılmasının ardınan ''TheAnonMessage2'' adıyla yeni bir Twitter hesabı açarak mesaj göndermeye başladı. 18 yaşındaki Michael Brown'un öldüren polis memurunun ismini açıklayan ''Anonymous'' grubu, Brown'un öldürülmesinden hemen sonra gönderdiği mesajlarında, bölge sakinlerini sokaklara çıkarak protesto gösterisinde bulunmalarını istemişti. Missouri'de silahsız siyahi genç Michael Brown'ın polis tarafından öldürülmesi nedeniyle, polise yönelik protesto gösterileri dışında, ABD Başkan Barack Obama da Adalet Bakanlığı ve FBI'ya olayın soruşturulması emrini vermişti. AA
Dostluğun Maddiyatla Alakası Olmadığını Gösteren 15 Harika Köpek
Paranın arkadaşlıkları ve kişinin yaşadığı çevreyi fazlasıyla etkilediği bir dönemde yaşıyoruz. Fakat bu evsiz insanların köpekleri adeta bize insanlık dersi verir nitelikte. Her türlü zorluğa karşı sokaklarda sahibinin yanından asla ayrılmayan ve aslında bir hayatı onunla paylaşan cesur köpekler onlar. Fakat şaşırtıcı şekilde dar gelirli insanların köpeklerini daha iyi besledikleri ve onlara daha çok ilgi gösterdikleri belirtiliyor. İşte maddiyattan arınabilmiş dostluk manzaraları...
Reklam
Gezi Mizahının Oluşmasına Etkisi Olan 8 İş
Gezi Parkı eylemlerini dünya tarihindeki bütün halk hareketlerinden ayıran temelde iki olgu vardı: 1)Tamamen lidersiz olması 2)Mizahı Gaz atan polisten kaçarken bile duvar yazılarını takip etmemizi sağlayacak kadar iyi mizahın iki günde oluştuğuna inanmak zor. Peki 'Gezi Mizahı' olgusunu yaratan işlere bir göz atmasak mı beraber?
Kesinlikle İzlemeniz Gereken 8 Ünlü Müzikal
1958 yazında Danny Zuko (John Travolta) ve Sandra Olsson (Olivia Newton-John) bir yaz aşkı yaşamıştır. Yaz biterken Sandy Danny'e Avustralya'da okula devam edeceğini söyler ve çift ayrılmak zorunda kalır. Danny, okuduğu okul olan Rydell Lisesi'deki ilk gününde, deri ceketli serseri çetesi T-Birds'ün başına yeniden geçer. En yakın arkadaşları Kencikie, Doody, Sonny ve Putzie ile yaz tatilinde ne kadar eğlendiğini ve çapkınlığını anlatırken, Avustralya'ya gitmeyen ve tesadüfen aynı okula kaydolmuş olan Sandy ile karşılaşır. Sandy, Betty Rizzo'nun (Channing) başını çektiği Pink Ladies'e katılmıştır. Danny, Sandy'e deli gibi aşık olsa da tavırlarından vazgeçmeyecektir. Danny, okuldaki popülaritesini yitirmekten korkmaktadır. Sandy ve Danny aşkları sayesinde tekrar bir araya gelirler. Bu arada Betty de Kenickie (Jeff Conaway) ile çıkmaya başlar.IMDb: 7.2
Reklam
En İyi 12 Oyun Karakteri
Hepimiz oyun oynarken hayranı olduğumuz veya ismi aklımızdan çıkmayan en az 1 karakter vardır.İşte hafızaya kazanan oyun karakterleri
Reklam
Apple Personel Raporunu İlk Kez Açıkladı
Amerikan teknoloji şirketi Apple'ın dünya çapındaki 98 bin çalışanından yüzde 70'ini erkekler oluşturuyor. Apple, ilk kez personel raporunu açıkladı. Rapora göre şirketin dünya çapındaki 98 bin çalışanın yüzde 70'i erkek. Şirketin ABD'li çalışanlarının ise yüzde 55'i beyaz ırk, yüzde 15'i Asyalı, yüzde 11'i İspanyol kökenli, yüzde 2'si melez ve yüzde 7'si siyahlardan oluşuyor. Yüzde 10'luk kısımda ise ırkına ilişkin beyanda bulunmak istemeyenler yer alıyor. Apple'ın Üst Yöneticisi (CEO) Tim Cook, bu rakamlardan tatmin olmadığını belirterek, şirketteki personel çeşitliliğini artırmak için çalışmalar yaptıklarını ifade etti. Öte yandan, internet arama motoru Google da personel raporunu mayıs ayında açıklamıştı. Rapora göre Google'da çalışanların yüzde 70'ini erkekler oluşturmuştu. Şirkette çalışanların yüzde 61'inin beyaz, yüzde 30'unun Asyalı, yüzde 3'ünün İspanyol kökenli, yüzde 2'sinin siyah, yüzde 4'nün ise melez olduğu açıklanmıştı. CNN Türk
Filistinli Modacıdan Erdoğan'a 'Koruyucu Lider' Tasviri
Filistinli moda tasarımcısı Zağlul: 'Erdoğan'ın daima sağlam duruşu var. O, cücelerin zamanında dev bir adam' Filistinli moda tasarımcısı Hibe Zağlul, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçilmesinden duyduğu sevinci yaptığı fotoğraf çalışmasıyla anlattı. ABD'nin Chicago kentinde yaşayan Zağlul, cumhurbaşkanlığı zaferi ve Filistin meselesindeki duruşundan ötürü yaşadığı sevinci anlatmak için Erdoğan'ı, İsrail saldırısında Gazze'deki bir binadan yükselen alev topunu Kubbetu's-Sahra'ya (Hz. Ömer Camisi) benzettiği resminde 'koruyucu lider' olarak tasvir etti. AA muhabirine konuşan Zağlul, Filistin halkını her şartta korumaya çalışan Erdoğan'ı, duruşu, sözleri ve eylemleri nedeniyle bu şekilde resmetmeyi tercih ettiğini söyledi. Filistinli genç kız, 'Erdoğan'ın daima sağlam duruşu var. O, cücelerin zamanında dev bir adam' dedi. Zağlul, seçimi kazandığı ve seçim sürecinde olmasına rağmen Filistin'e olan desteğini esirgemediği için Erdoğan'ı resmetmeyi seçtiğini ifade etti. AA
Bilim İnsanları Kanser Yiyen Bakteri Buldu
Bilim insanları, yaptıkları araştırmada, vücuda enjekte edilen bir tür bakterinin kanserli tümörü küçülttüğü bulgusuna ulaştı. Bilim insanları, yaptıkları araştırmada vücuda enjekte edilen bir tür bakterinin kanserli tümörü küçülttüğü bulgusuna ulaştı. Biyoteknoloji firması Bio Med Valley Discoveries'den Dr. Saurabh Saha tarafından yürütülen araştırma, Science Translational Medicine dergisinde yayımlandı. Kanser tedavisinde bakterinin genellikle 'dosttan çok düşman' olarak kabul edildiğini ifade eden uzmanlar, oksijen kullanmayan Clostridium novyi adlı bakterinin vücuda verildiğinde kanserli tümörü küçülttüğü sonucuyla karşılaştı. Deney, köpekler ve kanser hastası bir kişiyle yapılırken, bu kişide yöntemin işe yaradığı görüldü. GELİŞME HEYECANLANDIRDI Time'ın haberine göre, bakterinin bağışıklık sistemini güçlendirdiğini ifade eden bilim insanları, bakterinin kanserli tümöre iki yıl boyunca saldırabildiğini vurguladı. 'Kanser araştırmalarında ‘kanseri iyileştirmek' kalıbını çok iddialı olduğu için kullanmıyorduk. Ancak, köpeklerin üzerinde bakteriyi denediğimizde iyileşmenin meydana geldiğini gördük ve bu bizi çok heyecanlandırdı' diyen Saha, 16 köpekten üçünde tümörün tamamıyla yok olduğunu ve iki yıl sonra da kanserin geri gelmediğinin altını çizdi. Diğer köpeklerde ise, tümörün 21 gün içinde yüzde 30 küçüldüğü gözlemlendi. Köpeklerle yaptıkları araştırmanın başarısından yola çıkarak insanlar üzerinde bakteriyi denemeye karar veren uzmanlar, 53 yaşındaki kadında denedikleri yöntemin 4 gün içinde kendini gösterdiğini ve tümörün önemli ölçüde küçüldüğünü açıkladı. Milliyet
Reklam