Bu konuda şahit olduğum bir örnek vermek istiyorum. Çok zengin bir tanıdığım ağır hasta ve akrabaları kendisinin ölümünü beklerken, ben de ona şahitlik ediyorum. O anda gördüğü vizyonla kişi şunu söylüyor: 'Hem elimdeki bütün eşyaları, birikimlerimi, paralarımı alıyorsunuz, hem de buna direniyorum diye beni dövüyorsunuz.' O anda ona verilen vizyon bu. Bıraktırabilmek için, sahip olduğunu zannettiği şeyleri onun elinden alabilmek için sistemin o anda ona sunduğu bu görüntü. Yani bırakmayana zorla, döve döve bıraktırıyor sistem.
Öyleyse, bazılarınız şunu söyleyebilir: 'Tamam da ben çocuklarıma miras bırakmak için bu kadar çok çalışıyorum, mal mülk biriktiriyorum.' Oysa çocuğunuz akıllıysa parayı ne yapsın, çocuğunuz akılsızsa parayı ne yapsın; öyle değil mi?
Onun için çocuklarınıza vereceğiniz en güzel miras; kendi hayatınızı doğru ve güzel yaşayarak, kendinizi mutlu ederek, onlara mutlu olabilecekleri bir bilgelik bırakmaktır. Tabii ki imkanlar da sunmak durumundasınız.
Öyleyse zenginliklerimizi ne yapacağız?
Zenginliklerimizi ‘dünyaya, hayata, başkalarına nasıl faydalı olabiliriz?’ diye düşünerek, hayattayken doğru şekilde kullanmalıyız. Bu dünya hayatından giderken üzerimizde neredeyse o kefene girecek kadar sadeleşerek, gidecek bir hâle gelmeliyiz. Zenginin arkasına dönüp, 'Bak şuyum da var ve bunu bırakamıyorum.' diyeceklerini bırakması önemlidir.
Zengin ne yapsın? Zengin sadeleşsin. Çünkü, her bir güç her birimize emanet veriliyor ve bu gücün bir sorumluluğu var.
Her zenginliğin bir sorumluluğu ve o sorumluluğu doğru şekilde kullanmamanın da bir vebali var. Şunu yapamazsınız: 'Para benim değil mi?' deyip, istediğiniz gibi kullanamazsınız. 'Kulluk benim değil mi? Kendi kul hakkımı istediğim gibi saçarım.' diyemezsiniz. Bize emanet edilenlere saygı duymak ve onları hayat içerisinde gerçekten hak edenlerle paylaşmak durumundayız.
Bu nasıl ki parasal zenginlikte böyleyse, bilgi zenginliğinde ve hâl zenginliğinde de böyledir. Bilginizi her önünüze gelene saçamazsınız. Hak edene hak edeceği kadar vermek ya da talep olduğunda paylaşmak durumundasınız.
Mesela, başka zenginlik kaynaklarını düşünün. Diyelim ki size bir mevki, bir rütbe verildi. O rütbeyi doğru yerde, doğru şekilde kullanmak durumundasınız. Liyakat esasına göre görevinizi yapmak durumundasınız. Ola ki herhangi bir kişiyi kayırdınız, 'Bu benim yakınım.' dediniz. Bilin ki, bunlar size olumsuz şekilde dönecek ve sunulacak durumlardır.
Zenginliklerimizi; hayat zenginliğimizi, tat zenginliklerimizi güzel ve lezzetli bir şekilde kullanalım.
Sevgilerimle.
Instagram
Twitter
YouTube
Facebook
Web
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Yorum Yazın