onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Uzun Süre Birlikte Olan Çiftler Neden Fiziksel Olarak Birbirlerine Benzemeye Başlıyorlar?

etiket Uzun Süre Birlikte Olan Çiftler Neden Fiziksel Olarak Birbirlerine Benzemeye Başlıyorlar?

Dilara Gerçek
27.08.2018 - 12:07 Son Güncelleme: 24.09.2021 - 13:09

Bazı çiftlerin neden birbirlerine kardeş gibi benzediklerini düşündünüz mü? Bu benzerlik bazen dış görünüşle de sınırlı kalmıyor ve çiftlerin yalnızca tavır ve davranışları değil, hayata bakış açıları dahi birbirinin eşi hale geliyor. İşte halk arasında “Körle yatan şaşı kalkar.” diye tabir edilen durumun bilimsel bir açıklaması var: Mikelanj Fenomeni!

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Adını İtalyan ressam ve heykeltıraş Michelangelo’dan alan bu fenomen, çiftlerin belirli bir zaman sonrasında fiziksel ve zihinsel olarak neden birbirlerine benzemeye başladıklarını ortaya koyuyor.

Adını İtalyan ressam ve heykeltıraş Michelangelo’dan alan bu fenomen, çiftlerin belirli bir zaman sonrasında fiziksel ve zihinsel olarak neden birbirlerine benzemeye başladıklarını ortaya koyuyor.

Mikelanj fenomenine göre; bir heykeltıraşın heykeli yontarak şekil vermesi gibi insanlar da zaman içerisinde birbirlerinin biyolojik yapısını şekle sokuyorlar. Beyindeki ağ üzerinde yol alarak durumu kalıcı hale getiren çiftler, bir süre sonra kardeş gibi benzemeye başlıyorlar. Peki, bu olayın Michelangelo ile bağlantısı nedir? Gelin, bu ithafın altında yatan nedenlere bir göz atalım...

Dokunduğu her şeyi inanılmaz bir sanat eserine dönüştüren, yalnızca kendi döneminin değil günümüzün dahi en büyük sanatçılarından biri olan Michelangelo’ya nasıl bu kadar güzel heykeller yaptığı sorulur.

Dokunduğu her şeyi inanılmaz bir sanat eserine dönüştüren, yalnızca kendi döneminin değil günümüzün dahi en büyük sanatçılarından biri olan Michelangelo’ya nasıl bu kadar güzel heykeller yaptığı sorulur.

Michelangelo ise güzelliğin aslında taşın içinde olduğunu ve onun tek yaptığı şeyin aradaki fazlalıkları çıkarmak olduğunu söyler. Michelangelo’nun bu cevabı ise 90’lı yıllarda Amerikalı psikolog Stephen Michael Drigotas’a ilham olur ve çiftlerin birbirlerini zaman içerisinde olumlu yönde geliştirmeleri olarak tanımlanan bu olguya ‘Michelangelo Fenomeni’ adını verir.

Birbirini seven kişiler, farkında olmadan sevdiğinin benliğini bir heykeltıraş misali yontmaya ve yeniden şekillendirmeye başlıyor.

Birbirini seven kişiler, farkında olmadan sevdiğinin benliğini bir heykeltıraş misali yontmaya ve yeniden şekillendirmeye başlıyor.

Çiftler sevgi yoluyla karşı tarafın üzerinde bir etki yaratıyor ve bu etki ile kendinin bir kopyasını oluşturuveriyor. Bu kopyalama süreci sonunda da kendisine ait ifadeler karşı tarafın yüz ifadesiyle birebir örtüşür hale geliyor.

Çiftler mimik ve jestler, yüz hatlarındaki çizgiler, gülüş ve yürüyüş şekillerinin yanı sıra el ve kol hareketleri, konuşma tarzı ve zevk alınan şeyler açısından da adeta birbirlerinin yansıması oluyorlar.

Çiftler mimik ve jestler, yüz hatlarındaki çizgiler, gülüş ve yürüyüş şekillerinin yanı sıra el ve kol hareketleri, konuşma tarzı ve zevk alınan şeyler açısından da adeta birbirlerinin yansıması oluyorlar.

Aralarındaki paylaşım ve sevginin boyutu arttıkça bu benzerlikler kalıcı hale geliyor. Yapılan araştırmalar, yüz çizgileri birbirine benzeyen çiftlerin boşanma riskinin diğer çiftlere göre çok daha az olduğunu ortaya koymuş. Yani ilişkide birbirinize ne kadar çok benzerseniz, mutlu bir evliliğe sahip olma ihtimaliniz o kadar yüksek…

Fenomenin isim babası olan Drigotas, 2000’li yıllardan itibaren bunu ilişki ve evlilik terapilerinde de kullanmaya başlamış.

Fenomenin isim babası olan Drigotas, 2000’li yıllardan itibaren bunu ilişki ve evlilik terapilerinde de kullanmaya başlamış.

Evliliklerinde mutsuz olan ve uzun süredir aynı kişiyle birlikte olmanın sıkıntısını yaşayan çiftlere, birbirlerinin içindeki iyiyi çıkarma terapileri uygulayan Drigotas’ın doğru motivasyon kaynağını bularak bu çiftlerden olumlu sonuç alma oranı ise %80 civarında. Yani terapinin başarı sağladığı aşikar...

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Terapi üç adımdan oluşuyor: 'ideal ben’i bulmak, ideal ben'i partnerinizle paylaşmak ve birbirinizin içindeki olumlu yönleri ön plana çıkarmak, karşılıklı destek vermek ve motivasyon sağlamak...

Terapi üç adımdan oluşuyor: 'ideal ben’i bulmak, ideal ben'i partnerinizle paylaşmak ve birbirinizin içindeki olumlu yönleri ön plana çıkarmak, karşılıklı destek vermek ve motivasyon sağlamak...

Öncelikle kendiniz için belirlediğiniz rotayı ve olmak istediğiniz kişiyi belirlemeniz, kısacası içinizdeki o ideal kişiyi ortaya çıkarmanız gerekli. Daha sonra bu hedefi partnerinizle paylaşmalı ve birlikte ideal halinize ulaşmak için olumlu yönlerinize odaklanmalısınız. Bu süreçte de birbirinizin en büyük destekçisi ve motivasyon kaynağı olmayı öğrenmeniz gerekiyor.

Partnerinizin mutluluğu dolaylı olarak sizin de mutlu olmanıza neden olacak. Bu pozitif ruh hali ise karşılıklı olarak birbirinizi kopyalamanıza yol açacak.

Partnerinizin mutluluğu dolaylı olarak sizin de mutlu olmanıza neden olacak. Bu pozitif ruh hali ise karşılıklı olarak birbirinizi kopyalamanıza yol açacak.

Sürecin sonu ise görüldüğü gibi Michelangelo fenomenine çıkıyor. Olumlu duygular daha olumlu duyguları doğuruyor, aradaki sevgi bağı güçleniyor ve bu bağın güçlenmesi ile fiziksel olarak partnerinizin yansıması haline dönüşmeye başlıyorsunuz. Eh, bir deneyip görmek lazım...

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
260
91
43
26
21
14
5
Yorumlar Aşağıda chevron-right-grey
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
favilla favilla

uzun süre birlikte olan çiftlerin yüzleri benzemez ayol mimikleri benzer

T C Ahmet Yılmaz

kardes gibi benziyorlar, bi biz benzemiyoz .