Beni ben yapan bir yolculukta; o kadar etkili, o kadar lazım ve o kadar yakınlar ki bana... Bazı şeyler vardır, lazım olduklarını onlara sahip olana, tanıyana, görene kadar bilmezsiniz. Utanç'ın insanları da öyle sanki. Elbette yaşadıklarını yaşamalarını hiç istemezdim; bir insan, bir kadın, bir hekim, bir anne, bir evlat olarak, hiç istemezdim yaşamları böyle olsun.
Her şeye 'iyi ki' demek başkaları adına olunca şımarıklıktan öteye gidemiyor. Ama bilsinler ki onlara çok şey borçluyum. Şu an gözlerini bu satırlarda gezdiren, bir gün Utanç'ı okuyacak ya da hiçbir zaman okumayacak olan, kendi hikayesinin hayhuyunda kaybolmuş, şanssız ve mutsuz hisseden, başına gelmedik kalmayan ve maalesef hala kalan ama bir gün onları da yaşayacak olan sen; keşke öyle olmasa. Sana sarılsam, 'hepsi geçti' desem, uyusan, uyansan ve Utanç'taki gibi yaşamların yanından dahi geçmeden yaşlansan... Tüm kalbimle bunu dilerdim. Ama eğer olduysa bir şeyler, zorluk içindeysen, yalnız hissediyorsan, bir çıkış yolu göremiyorsan bil ki var! Hep yok sandılar ama inan sonra bir gün çıktılar.
Denemeden vazgeçme. Yaşamı güzellerken bile çekiniyorum ama inan çok güzel ve birileri hâlâ senin yaşamını değiştirmene yardımcı olmayı tüm kalbiyle isteyecek kadar iyi kalmaya çalışıyor. Birileri sana elini uzatmaktan imtina etmeyecek, birileri seni yargılamadan sevecek, güzeli hiç yüksünmeden seninle bölüşecek. Onun varlığına inan.
İyiliği ölümüne çoğaltmak ve dünyanın düzenini bu kaypak zeminden uzaklaştırmak için çırpınan kalplerin varlığına inan!
Instagram
Twitter
Web
Yorum Yazın