Ünal Güner Yazio: Sevgi Nedir?
Sevgi, insanın yüreğiyle ve derinlikleriyle ilgilidir. Bu dünyada bize en çok lezzet verecek haldir. Biz yiyip içtiklerimizden, görüp gözettiklerimizden daha fazla, sevgiyle beslenmeye ihtiyaç duyarız.
Sevginin doğadaki karşılığı sempati yasasıdır. Gezegenlerin ve galaksilerin birbirlerine çekiminde, çiçeklerin, arıları ve kelebekleri davet etmesinde sevgi yasası vardır.
Sen de insana, doğaya koşulsuzca sevgi veriyor musun bir bak. Veriyorsan, çoğaltarak yola devam.
Veremiyorsan bunu, kendini seyrettiklerinden ayırdığın ve farklı gördüğün için yapamıyorsundur. Hepimizin aynı geminin içinde olduğumuzu, dünyadan beslendiğimizi ve paylaştıkça çoğalacağımızı hatırla...
Kendini sevmeden başkalarını sevmeye çalışanlar, sevginin ne olduğunu anlayamadıkları için tanımlarını da karıştırabilirler.
Böylelikle elbiseyi, eşyayı, kuzu yemeyi ya da filmi 'severim' diyerek tarif ederler. Sevdikleri insanlara da 'hoşlanırım, beğenirim' derler.
İçeriden fışkıran sevginin ateşi ne kadar yansıyorsa o kadar sevgiyi hissedersin. Kucaklamak istersin. Doya doya bakmak istersin. Hayranlığını şükürlerle dillendirirsin...
Sevgiyi içinde hissettikçe, zıtlıkların birbirini tamamladığını ve olanın bir hediye olduğunu fark edersin.
Biz sevgimizi büyütürken varlığımızı ve Allah’a olan inancımızı da büyütürüz. Bu yüzden yeryüzünde 'bir' dediğimiz yaratıcıyı, her birimiz farklı şekillerde anlar, algılar ve hissederiz.
Kâinatımızda her türlü enerjinin alışverişinde bir bedel uygulaması olduğu halde, sadece sevgi için koşul ve karşılık yoktur.
Sevginin frekansı gereği korku ve öfkeyi yutarak yok edebilme gücü vardır. Korku ve öfke ise emerek, sevgiyi tüketebilme özelliğine sahip...
İnsan, hayat deneyimleriyle ve potansiyeliyle, sevgi ışığının geçeceği aktarım borularını kirli tutuyorsa, ışık zannedilen karanlığın bir unsurudur.
Bu konuyu, çok temiz bir kaynak suyunun kirli ve paslı borulardan geçerek akması gibi tezahür edebilirsin aklında... Akışı kirleten öğrenilmişlikler, cahillikler, kaba ve geri realite frekanslarıdır.
Tabii ki isteyen bir çiçeği, bir kelebeği yeniden sevmeye başlayarak, sevgiyle iletişime geçerek perdelerini tekrar açabilir. Her an kirli boruları ve kanalları temizlemek bizzat kendi elimizdedir. Bazen bir kedi, bir köpek, bir kuş ya da saksının içinde açan bir gül kapanan kalbinin tekrar sevgiye açılmasına aracılık edebilir.
Tüm gülücükler ve kahkahalar kalbini açarak, tekrar sevebilmen içindir.
Öyleyse gülümse hayata, kendine ve tüm organlarına. Göreceksin ki sen kalbine gülümsedikçe kalbin de sana ve etrafındakilere gülümseyecektir, gülümsetecektir.
Hayat içindeki birçok davranışını sevilmeye olan ihtiyaçların belirledi. Özellikle dışarıdan onaylanmak isteyen, daha başarılı, daha gözde, aranan ve gıptayla bakılan biri olmak isteyen tarafının arkasında da aynı mekanizma var.
Başarılı sporcuların, sanatçıların ve sahne sanatlarındaki bol alkışın perde arkasında sevilerek onaylanma ihtiyacı vardır. Fakat her birimiz için kıymetli olan önce kendimizi sevebilmek, sevgimizden ve sevildiğimizden emin olabilmektir.
Sevgi titreşimlerinin yükselip merhametin gelişerek senden yansıyanları kucaklaması şefkatle olur.
Gecenin tüm yeryüzünü örtmesi gibi şefkatte, odağındakileri sevgiyle kucaklar... Hiçbir canlıyı, cansızı, karmaşayı ya da akışı dışlamadan tamamen kucaklayarak içine alır.
Şefkatte insan, realite ve varlık ve ayrımı gözetilmez. Tarafsızca ve duygusallığa izin verilmeden, hakkıyla, sevgi yağmurları tüm toprağa serpilir. Hem de doğayla ve ilahi yasalarla uyumlu şekilde...
Her insanın kendi seçtiği ve ihtiyacı olan kadere saygı duyarak, yardıma hazır fakat ne acıyarak, ne de kendinden aşağı görerek yardım elini uzatan el şefkatin elidir. Yumuşacıktır... Sana senden yakındır... Veren ve alanın birliğini içerir. Şefkatli bir elden bir şey alırken kendini, veren sanırsın. Lütuf alırken lütfeden gibi hissedersin…
Sevgi ve şefkatle besleyip beslenmek nasibimiz olsun…
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın