Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Umut Nur Sungur Yazio: Kendimizle Dost Olabilme Sanatı
Şiddetin, nefretin ve vahşetin olduğu bu dünyada, şefkat kelimesi daha da fazla anlam ve önem taşıyor, öyle değil mi? Peki, şefkat nedir sizce?
Şefkat, acı çekenlere empati, sevgi ve ilgi gösterme becerisi olarak tanımlanabilir. Dünyamızda şefkatin iyileştirici gücünün etkisinin hissedilebilmesi için hepimizin öncelikle kendimize sevgi ve şefkat beslemesi gerekir mi sizce? O zaman şimdi bir de günümüzde sık sık duyduğumuz özşefkat kavramına değineyim.
Özşefkat, kendimize karşı anlayışlı olmak, kendimizi olduğumuz gibi kabul edebilmektir. Kişinin kendisine sevdiği birine davrandığı şekilde destekleyici ve anlayışlı davranmasıdır. Başka bir deyişle, kişinin kendisiyle dost olma becerisidir.
Özşefkatli Farkındalık eğitiminin kurucusu Prof. Kristin Neff’e göre “Kendine şefkat göstermek, acıyı azaltmaz ama onu narin bir battaniyeyle sarar.”
Ancak kendimize şefkat göstermek her zaman kolaylıkla yapabileceğimiz bir şey değildir. Çünkü başkalarına söylemediğimiz şeyleri kendimize çok kolaylıkla söyler, hatta çoğu zaman kendimize karşı daha acımasız davranırız. Örneğin, piyano çalmayı öğrenmeye başladığımızı ve öğrendiğimiz ilk piyano eserini çalmaya çalıştığımızı düşünelim. Bazılarımız daha ilk denemede iyi yapamadığımızı, beceriksiz olduğumuzu söyleyerek kendimizi eleştirebiliriz. Ne kadar da acıtır canımızı bu eleştiriler aslında, özellikle tekrar tekrar duyduklarımız. Bu eleştirilerin bize hissettirdiği acı bizi motive edip yaratıcılığımızı ortaya çıkarabileceği gibi, harekete geçmemizi engelleyebilir hatta içimize kapanmamıza neden olabilir. Şimdi bir de arkadaşınızı öğrendiği ilk piyano eserini çalmaya çalışırken hayal edin. Onu mükemmel çalamadığı için eleştirir misiniz yoksa çok iyi bir iş çıkardığını söyleyerek ona cesaret mi verirsiniz? Belki, kendimize de arkadaşımıza davrandığımız gibi şefkatle yaklaşırsak, o zaman önümüze koyduğumuz engelleri aşıp, yeteneğimizin gelişmesine izin verebiliriz.
Şimdi “İyi de nasıl kendime şefkat göstereceğim?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim.
Kendimize şefkat göstermeyi başarabilmek için yapabileceğimiz bir egzersiz de bizi rahatlatan bir etkinlikle ilgilenmek olabilir. Resim yapmak, enstrüman çalmak, dans etmek, kitap okumak, spor yapmak doğada olmak gibi. Bir önceki yazımda sanatın iyi bir farkındalık etkinliği olabileceğinden söz etmiştim. Eğer bu etkinlikleri yaparken içinizden gelen duygunun sizi sakinleştirmesine ve iyileştirmesine izin verirseniz sanat sizin için iyi bir özşefkat etkinliği de olabilir. Kısacası, yaşamımızda bizim için anlamlı olan şeyleri anlayıp, bize neşe ve keyif veren bu şeyleri hayatımıza aldığımızda öz şefkati bulabiliriz.
Dalai Lama’nın bu sözünü hiç duymuş muydunuz? “Şefkat bir davranıştır” der Dalai Lama. Yani şefkat bir eylem içerir. Bu durumda özşefkatin hayatımızdaki yansıması bizim kendimize bakım vermek (self-care) için, kendimize karşı nazik ve düşünceli olmak için yaptığımız davranışlar, eylemlerdir. Kendimce özetlersem eğer kendine bakım vermek, önem vermek, kendimizle ilgilenmek; duygularımızı fark etmeyi, kabul etmeyi, duygularımızı onurlandırmayı, onlara yer açmayı ve eyleme geçmeyi içermektedir.
O zaman yaratıcılık içeren faaliyetler ile uğraşmak, vakit ayırmak, kedimize baktığımız, önem verdiğimiz, kendimizle ilgilendiğimiz anlamına gelir mi?
Bence sanat etkinlikleri kendimize bakmanın, önem vermenin en temel yollarından biri olabilir. Çünkü sanat kendimizle bağ kurmamıza, kendimizi dinlememize yardımcı olabilir. Duygularımızı tanımlayıp, adlandırmamıza ve kendimiz hakkında bazı şeyleri keşfetmemizi aracı olabilir. Neye ihtiyacımız olduğuna dair ipuçları verebilir bize. Hatta hatalarımızı kucaklayıp, kendimize şefkat göstermemize yardımcı olabilir. Aslında bu da kendimizi sağlıklı bir şekilde beslemenin yollarından biridir. Bunların yanı sıra sanat başkalarıyla bağ kurmamıza yardımcı olur. Sadece sanat eserlerine bakmak bile başkalarının da bizim hissettiğimiz duygulara benzer duygular hissettiğini görmemizi sağlayabilir. Yalnız olmadığımızı bilmek bize güç ve zorluklarla karşılaştığımızda daha esnek olabilme kapasitesi verebilir.
Yaratıcılık süreci örtük olan duygu ve düşüncelerin açık hale gelmesine aracılık edebilir. Yani sanat, içsel olanın şekil, renk, çizgi, doku veya sesi kullanarak harici bir imajını ortaya çıkarmamızı sağlar. Böylelikle kendimizi kötü ya da özeleştirel hissettiğimiz zamanlarda ortaya çıkardığımız bu somut imaj (resim, heykel, desen vs) başka bir seçeneğimiz daha olduğunu bize hatırlatabilir. Yani kendimize daha nezaketle ve anlayışla yaklaşmamız gerektiğini hatırlayabiliriz. O zaman kendimize şefkat göstermemiz gerektiğini bize hatırlatacak sanat eserleriyle evlerimizi renklendirmeye ne dersiniz?
Yorum Yazın
Bravo derim ve nisan dan bu yana başladığım yeni hobim mandala boyamanın benim tam da bu öz şefkatimi geliştirdiğini anladım Evet, sanatın hareketin müziğin ... Devamını Gör