Ümit Sanlav Yazio: Algoritmalar Zihinleri Kontrol Ediyor
Uzun yıllar tartışılan ve yargılanan “görünmez el”in insanları yönetme ve yönlendirme tarzının yerini şimdilerde algoritmalar aldı. Algoritmalar, kullanıcıların bireysel ve kişilerarası düzeylerde neyi, nasıl bilmeleri gerektiğine ilişkin yollar geliştiriyorlar.
Nesnel gerçeklerin duyular vasıtasıyla belleğe kaydedilmesine algı denir.
Uzun yıllar tartışılan ve yargılanan “pazar”ın ya da “görünmez el”in insanları yönetme ve yönlendirme tarzının yerini şimdilerde algoritmalar aldı.
Mevcut teknik ve potansiyel kabiliyetleri ile birlikte düşünüldüğünde algoritmalar; bizi gözetliyor, kodluyor, kaydediyor, arşivliyor, disipline ediyor ve denetliyor. Cem Yılmaz esprisinden yola çıkarak “CIA, Zuckerberg, Jeff Bezos, Elon Musk, Bill Gates beni izleyip ne yapacak başka işi mi yok?” diyenler var ya… İşte yukarıda bahsettiğimiz algoritmik tasarımlar, bu isimlerin her birimizi izleyerek oluşturdukları büyük verinin (Big Data) işlenmesi ve yönetilmesiyle mümkün. O yüzden bizim verilerimiz ve mahremiyetimiz, değerli madenlerden de, petrolden de, paradan da daha değerli.
Teknik olarak açıklayalım mı?
Algoritma, bir problemin çözümüne veya belirlenen amaca nasıl ulaşıldığının anlatıldığı yoldur. Yani algoritma aslında bir sonuç değil, sonuca götüren yoldur. Algoritma sistemi, bilgisayar teknolojilerinin özünü oluşturur ve arama motorlarında, bilgilere erişimi kolaylaştırır.
İnternet mecrasındaki algoritmik düzen içinde çalışan sistemler, verilerin elde edilip kullanılmasını hedefler. Twitter, Amazon, Netflix gibi algoritmik platformlar, insanlardan elde ettikleri verileri kullanıp toplumların davranış kalıplarını adreslerler.
Yani Algoritmalar, kullanıcıların davranışlarına göre profiller oluşturup içeriği kullanıcı verilerine göre seçer, sıralar ve kişiselleştirirler, kullanıcıların hem bireysel hem de kişilerarası düzeylerde neyi bilmeleri ve nasıl bilmeleri gerektiğine ilişkin yollar geliştirirler. Tanıdık geldi mi? ;)
Algoritmaların profilleri sınıflandırmasının, özellikle sosyal medya mecralarındaki farklı fikirleri kendi aralarında kategorize edip belirli bir sınıflandırmalar yaptığını; toplumsal alanı sanal platformlar üzerinden kutuplaştırdığını kim inkar edebilir? Sosyal medya kullanıcıları olarak fotoğrafların yüz algılamalarında ya da Google’dan sözcüklerin aranmasındaki bu algoritmik mantıkla nasıl yönetildiğimizin aslında
hangimiz farkında değiliz ki?
Bu haftaki yazımı, sosyal medya ve internet ortamlarının önce bizleri anladığını, sonra bizlere çözüm önerileri(!!!) sunduğunu, sonra bizleri yönlendirdiğini ifade ederek özetlerken, bu minvalde bir sonraki yazımın konu başlığını, Dijital Tekel ve Algoritmik Diktatörlük olarak buraya bırakmış olayım.
Selam ve sevgilerimle.
Yorum Yazın