onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share

Bu haber taslak halindedir!

Haberler
Türk Dizilerinin Sadece Gecekondu veya Yalıda Geçmesinin Altında Yatan Sebepler Sizi Çok Şaşırtacak

etiket Türk Dizilerinin Sadece Gecekondu veya Yalıda Geçmesinin Altında Yatan Sebepler Sizi Çok Şaşırtacak

Hepimizin dizi izlerken aklından en az bir kere geçmiş olan bir detay var: Dizilerde sıkça kullanılan mekanların benzer olması.

Ekşi Sözlük yazarlarından polisiklikaromatikhidrokarbon, bu konuyu Türk Dizilerinin Sadece Gecekondu veya Yalıda Geçmesinin Altında Yatan Toplum Mühendisliği başlığı altında detaylıca analiz etmiş.

Not: Bu yazı yazarın izniyle yayınlanmaktadır.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Türk dizilerinin gecekondu veya yalıda geçmesi, Türk dizilerinin orta direği hedeflemesindendir. Düşük sosyo-ekonomik düzey önüne ne koyarsanız izler zaten

Türk dizilerinin gecekondu veya yalıda geçmesi, Türk dizilerinin orta direği hedeflemesindendir. Düşük sosyo-ekonomik düzey önüne ne koyarsanız izler zaten

Neden orta direğin hedeflendiğine birazdan geleceğim. Önce nasıl hedeflediğini konuşalım. Türk televizyonlarında izlediğimiz geneli kalitesiz diziler sosyal mühendisliğin uygulamalarıdır. Genellikle toplumu bilinçaltından etkileyerek belirli bir hayat tarzına kanalize etmek için kullanılır; devletler veya üst akıl tarafından. Eğer siz sıradan yaşamınız içinde bu kavramdan bahsetmek isterseniz diye de buna sempatik bir isim takmışlar. (bkz: pop kültür)

Yalıda geçen diziler orta direğe hayalini kuracağı bir şey sunmak için dizayn edilir.

Yalıda geçen diziler orta direğe hayalini kuracağı bir şey sunmak için dizayn edilir.

Öyle ki bilinçaltında o zenginlikleri görüp özenen orta direk, en azından köşesinden bir parçasına sahip olmak için götünü yırtacak, daha çok üretip patronuna daha çok kazandıracaktır. Belki fark edilir de 500 lira zam alıp marka ayakkabı alırım diye sadece, saatlerini patronunun havuzunu ılık su, kadehini single malt Scotch ile doldurmak için harcayacaktır. Ancak gelir dağılımı adaletsizliğinin bu kadar göz önünde tutulması çeşitli açılardan tehlikeli olabilir.

İşte bu noktada gecekondu dizileriyle fakir ama mutlu hayatlar pompalanarak haline şükretmesi sağlanır.

İşte bu noktada gecekondu dizileriyle fakir ama mutlu hayatlar pompalanarak haline şükretmesi sağlanır.

Durum dengelenir. Fakir ama mutlu yalanı insanlara yedirilerek mevcut durumlarının o kadar da kötü olmadığına inandırılır. Hatta genelde yalı hayatı ve gecekondu hayatı aynı dizi içinde yayınlanarak birbirinin olumsuz etkilerini nötrlemesi sağlanır. Sonuçta iki ucundan zıt yönlerde kuvvet uyguladığınız bir çark sorunsuzca dönecektir. Sermaye, dizileri ve sanatı çarklarını döner vaziyette tutmak için kullanmaktan çekinmez.

Arada sırada bu dizide karakterlerin sınıf geçişlerine şahit oluruz...

Arada sırada bu dizide karakterlerin sınıf geçişlerine şahit oluruz...

Nadiren çok zengin olanın fakirleştiğini görürüz ve bu bize nefret ettiğimiz zenginlerle ilgili 'Belki bir gün o da bunun gibi tepetaklak olur' düşüncesi için dayanak sağlar. Dikkat edin, hiçbir zengin bir fakirin elinde fakirleşmez. Yasa, başka bir zengin veya elde olmayan faktörler buna neden olur. Sıklıkla fakirin bir anda zengin olduğunu görürüz, ancak bu zenginlik genellikle ona mutluluk getirmez. Bu da bize 'Fırsatlar dünyası, her an her şey olabilir, ancak yine de bak parayı buldu mutlu olmadı, ben en iyisi mi hayırlısını isteyeyim' düşüncesini pompalamak içindir. Ancak bu arada talih yoluyla olsa da, arada sırada fakirimizin ölümüne sadık olduğu bir zengin vasıtasıyla olduğu da vakidir.

Aynı zamanda fakir kızın zengin çocukla aşk yaşayarak sınıf atlaması gibi çok sık şahit olduğumuz durumlar en yönlendirilebilir izleyici kitlesi olan ergen ve pre-ergen kızların ilgisini çekmek içindir.

Aynı zamanda fakir kızın zengin çocukla aşk yaşayarak sınıf atlaması gibi çok sık şahit olduğumuz durumlar en yönlendirilebilir izleyici kitlesi olan ergen ve pre-ergen kızların ilgisini çekmek içindir.

Bu grup özellikle düşük sosyoekonomik düzeye mensupsa çok okumaz, kendi oturmuş kişilikleri hemen hemen 'yok'a yakındır ve her telkinden kolaylıkla etkilenirler. Onun için değerli bir hedef kitlesidir. Ayrıca bu kitleyi o yaşlarda programlayarak, ileri yaşlarındaki davranış modellerini de etkilemiş oluruz ve 'bir am için çöllere düşebilen' erkek milletinin kurallarını kadınların belirlediği oyunu dibine kadar oynayacağı kesindir.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Peki neden orta direk hedefleniyor?

Peki neden orta direk hedefleniyor?

Sayıları mı? Belki, bir açıdan. Olsun, fakirler çok daha fazla olsa bile yine orta direk hedeflenirdi. Toplumun %10'unu kaymak tabakaya koyalım. Bunların harcamalarını nelere yapacağı zaten az çok kendi sosyeteleri içinde yönlendirilir. O kısım bizi çok ilgilendirmiyor çünkü bu kesim genellikle televizyon izlemez. Daha çok o hayatları kendileri yaşamakla meşguldürler. Toplumun % kaçı orta direk olursa olsun, yukarıda bahsettiğimiz kaymak tabaka dışındaki varlıkların %80'ini elinde tutan bu kesimdir. Dolayısıyla yönlendirilebilir varlıkların %80'ini temsil eden grubun hedeflenmesi, mantıklı olduğu gibi kaçınılmazdır.

Peki asıl hedef ne? Tabii ki reklamlar...

Peki asıl hedef ne? Tabii ki reklamlar...

Sosyal mühendisliğin projelerini çizen onlar, ancak uygulamasını yapan yapımcı ve yayıncı kuruluşlar bunu babasının hayrına mı yapıyor? Tabi ki pastadan pay almak isteyecekler. Bu sosyal mühendisliği yaptıranlar cebinden ödeyebilir tabii ki ve televizyonun yaygınlaşmasından sonra ilk zamanlar bu, düşündüğünüzden çok daha fazla yapıldı. (Özellikle Amerika, bu kavramların doğduğu topraklardır) ve sonra 'insan reklamı yarattı'.

Reklamcılık sektörü bir anda patladı ve bu sosyal mühendisliği yaptıranlar artık para ödemek zorunda değillerdi.

Reklamcılık sektörü bir anda patladı ve bu sosyal mühendisliği yaptıranlar artık para ödemek zorunda değillerdi.

Dizilere reklam vererek hem yapımcı/yayıncıları finanse ediyorlar, hem de ürünlerini tanıtarak bu paranın 2. kez karşılığını alıyorlardı.

Fakat şunu eklemeliyim. Bu kavramlar özellikle toplumun en büyük afyonu din ile kombine kullanıldığında süper efektif olmaktadır. Hiç bir yerde bulamayacağınız kadar kontrol edilebilir, tahmin edilebilir ve yönlendirilebilir, pamuk gibi bir toplum elde edersiniz. çarklar istediğinizden bile hızlı döner.

Not: Yeşilçam Türk Sineması bu standartlara uymaz, bu akımlardan etkilenmemiştir. Belki de teslim olmamıştır (istisnai örnekler tabi verilebilir) ve belki de bu nedenle bitirilmiştir tahminini yürütmekte bir sakınca görmüyorum.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video
Uzun yıllardır Onedio’da yaratıcı içerik editörlüğü yapmaktayım. Aynı zamanda Onedio YouTube kanalında "Bana Bi Anlat" programını hazırlayıp sunuyorum. Bir dönem editörlüğün yanısıra ulusal yayın yapan özel bir radyoda program yaptım, daha sonra sahnede talk şov gösteri dünyasına adım attım. Daha önce dijital yayın yapan platformlardaki diziler için içerik editörlüğü ve senaryo katkılarında bulundum. Ayrıca tanınmış müzik gruplarının kliplerinde sanat yönetmenliği de yaptım. Editörlüğe başlamadan önce çeşitli kolektif kitaplar için yazdığım yayımlanmış yazılarım da bulunmaktadır. Arşiv karıştırmak ve müzik araştırmaları yapmak hayatımın en sevdiğim uğraşlarından. Yazı yazmanın ise dünyaya geliş sebebim olduğunu düşünüyorum.
Tüm içerikleri
right-dark
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
656
94
47
34
24
23
5
Yorumlar Aşağıda chevron-right-grey
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Pasif Kullanıcı

Bir tane öğretici dizi yok. Hep entrika. Bizim millet kaostan beslenmeyi sever. Uretici düşünmeyi aşılamak yok. Tüketime odaklı diziler. Bihterin elbisesi ... Devamını Gör

tosarık

ögretici dizi ne ya?! belgesel izle ozaman ne bilim dizi hayal ürünü bisey sonuc olarak.

be happy

Aslında Yeşilçam da alası vardı."fakir ama mutlu, fabrikatör ama mutsuz" kalıbı yeni bir şey değil

AJAR BASKIN

Bu ne iğrenç bir üslup ne büyük bir saygısızlık. Böyle bir başlık, böyle bir düşünce keşke daha medeni bir dille yazılmış olsaydı. Argo dolu bir metin yazmış... Devamını Gör