onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Otoriterlik 101: Göz Önünde Olmasına Rağmen Göremediklerimiz Neler?

etiket Otoriterlik 101: Göz Önünde Olmasına Rağmen Göremediklerimiz Neler?

user
21.03.2025 - 10:13

“Bir nesil boyunca kötü yollara müsamaha gösteren bir ülke öyle zehirlenecektir ki sonu asla iyi olmayacaktır.” (It Can’t Happen Here – Sinclair Lewis, 1935)

Amerika’da bir diktatörlük mümkün mü? 1930’ların ortasında bu soru birçok Amerikalıya absürt geliyordu. Avrupa’da faşizm yükselirken, Hitler ve Mussolini iktidara gelirken, Amerikalılar kendilerinden emindi: Bizde olmaz.

Hadi oradan.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Mümkünatı yok! – Gerçekten mi?

Mümkünatı yok! – Gerçekten mi?

Tarih defalarca gösterdi ki, bir milletin başına ne gelirse, önce “Bizde olmaz” demekle başlar. Sinclair Lewis de tam olarak bu inkâr mekanizmasına bir ayna tutmak için yazdı Mümkünatı Yok’u. Çünkü en büyük felaketler, halkın gözleri önünde, alkışlar eşliğinde sahneye çıkar.

Romanın baş kahramanı, küçük bir kasabada yaşayan, liberal ve sorgulayan bir gazeteci olan Doremus Jessup. Eleştirel düşünebilen, özgürlüğün kıymetini bilen biri. Ama o bile, başta her şeyin bu kadar ileri gidebileceğini düşünmüyor. Halkın büyük kısmı gibi o da “Bu adam biraz tehlikeli ama işler bu kadar da çığırından çıkmaz” diyerek, olup biteni izliyor.

Oysa işler tam da böyle çığırından çıkar.

Amerika o dönemde büyük bir ekonomik kriz içinde. İşsizlik tavan yapmış, belirsizlik hâkim. Halk bir kurtarıcı arıyor. Ve işte tam o anda Senatör Berzelius “Buzz” Windrip sahneye çıkıyor.

Windrip’in elinde silah yok. Ama ondan daha etkili bir şey var: Güçlü bir söylem.

Halkın duymak istediği her şeyi söylüyor. “Amerika’yı tekrar güçlü yapacağım.” diyor. “Fakirlere para dağıtacağım.” Diyor ama kimse bunu nasıl yapacağını sormuyor! “Basın yalan söylüyor, elitler bizi kandırıyor.” diyor. Şovmenliği güçlü, sözleri keskin, her eleştiriyi hainlikle suçlayarak susturuyor. Halk, onun peşinden gidiyor. İnsanlar sorgulamıyor, çünkü sorgulamak yorucu bir iştir. İnanmak ise kolaydır ayrıca ceplerin de biraz dolması gerek el mecbur yani…

Sonra bir şey oluyor, seçimleri kazanıyor.

İşte en tehlikeli an burada başlıyor. Çünkü bütün büyük felaketler, önce bir zafer gibi görünür. Windrip’in iktidarı, yavaş ama kesin adımlarla ilerliyor. Her şey “daha iyi bir Amerika” vaadiyle başlıyor ama çok geçmeden ülke bambaşka bir yere evriliyor. Önce basın susturuluyor. Muhalifler birer birer kayboluyor. Hükümeti eleştirenler “vatan haini” ilan ediliyor. Halkın yarısı, diğer yarısını düşman olarak görmeye başlıyor.

Nihayetinde insanlar alışıyor. İşte en büyük felaket de burada başlıyor.

Baskı birdenbire gelmez. Ufak ufak gelir.

Baskı birdenbire gelmez. Ufak ufak gelir.

Bir yasa değişir, kimse ses etmez. Bir gazeteci hapse atılır, insanlar “Zaten fazla konuşuyordu” der. Bir gün en temel haklarından biri elinden alınır ve sen bunu fark bile etmezsin. Çünkü artık korku, günlük yaşamın bir parçası olmuştur.

Bütün bunlar olurken Doremus Jessup, gerçeği görebilen az sayıdaki insandan biridir. Artık Windrip’in bir diktatöre dönüştüğünü biliyor. Ama bu noktada bilmek yetmiyor, harekete geçmek gerekiyor. O ve birkaç kişi, yeraltında rejime karşı mücadele etmeye çalışıyor. Ama her otoriter rejim, önce gerçeği söyleyenleri susturur. Jessup yakalanıyor, işkence görüyor, ailesiyle bağı koparılıyor.

Ama işte asıl mesele burada: Bütün diktatörlüklerin ortak bir yanlışı vardır. İnsanların hafızasını yok etmeye çalışırlar. Oysa bazı şeyler unutulmaz.

Lewis’in bu romanı sadece bir kurgu değil, bir uyarı. Diktatörlüklerin nasıl yükseldiğini, halkın kendi sonunu nasıl elleriyle hazırladığını, tarihin defalarca aynı hatayı nasıl tekrar ettiğini anlatan bir reçete.

Çünkü baskıcı sistemler bir gecede inşa edilmez. Önce basın susturulur. Sonra insanlar korkutulur. Sonra özgürlük adına yapılan her şey “güvenlik” bahanesiyle yavaş yavaş yok edilir. Ve insanlar buna inanır.

Bugün geriye dönüp baktığında fark edersin ki, faşizm sadece bir diktatörün elinde yükselmez. Halkın sessiz kalışı, alkış tutuşu, görmezden gelişi en büyük desteğidir. Bir sabah uyanıp özgürlüğünü kaybetmezsin. Önce onu parça parça verir, sonra çok geç olduğunu fark edersin.

Sinclair Lewis, Mümkünatı Yok’u 1935’te yazdı ama adeta geleceği gördü. Çünkü tarih ders çıkarmayanları hiç ihtimal vermediği yerden vurur, İnsanların hep “Bizde olmaz” dedikleri olur.

İşte en korkutucu olan şey de bu:

Mümkünatı yok dediğin yerde olma ihtimali en yüksektir!

Türkçe Baskısı

Sinclair Lewis’in orijinal adı “It Can’t Happen Here” olan eseri, Türkçede “Mümkünatı Yok” başlığıyla yayımlanmıştır. Bu çeviri, 2023 yılında İthaki Yayınları tarafından okuyucularla buluşturulmuştur.

Kitabın Detayları:

• Başlık: Mümkünatı Yok

• Yazar: Sinclair Lewis

• Yayınevi: İthaki Yayınları

• Yayın Tarihi: 2023

• Sayfa Sayısı: 444

• Dil: Türkçe

Bu baskı, kitabın orijinal içeriğini Türkçe okuyucularına sunarak, Sinclair Lewis’in faşizmin demokratik toplumlarda nasıl yükselebileceğine dair uyarısını aktarmaktadır.

(Görsel: Kitapyurdu)

Instagram

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/video-white Video
category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video
category/test-white Test
DMP tracking codeDMP tracking code
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
2
2
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda chevron-right-grey
Reklam