'Yüzleşme' sergisi, Pera Müzesi’nin üçünü katında, sanat ve tasarımda doğa fikrini ele alan eserlerle başlıyor. Burada manzara resminin çağdaş biçimlerinin yanında organik sanat ve tasarım örnekleri de yer alıyor. Doğa tartışmasının ardından izleyici, insan ve çevresi arasındaki karşılıklı ilişkiyi irdeleyen melez figürlerle karşılaşıyor. Dördüncü katta, sergi bireye dair varoluşsal konulara odaklanarak insan merkezci bir niteliğe bürünüyor. Burada kimlik inşası fikirleri, bedenin anlamı ve hafızayla tarih kavramları tartışılıyor. Bunun yanında, sanat ve kültür yönetimi alanında çalışan genç profesyonellerin hikâyeleri, aklın güçlü yaratıcılığını somut sanat ve kültür alanına başarıyla uyarlayarak köprüler kurmanın örnekleri olarak beliriyor.
Ayrıca, modernizmin kaynağı ve modern insanın merkezi olarak şehre yoğunlaşan eserler metropolün alkışlanıp yüceltilmesindense tuhaf şehir manzaraları ve acayip sokak sahneleri gösteren imajlar şehri bugünün insanı için kaotik ve çoğu zaman baskıcı bir habitat olarak sunuyor.
Beşinci katta, 'Yüzleşme' sergisi sanat ve moda tasarımından soyut eserlerle devam ediyor. Geometrikten organik soyutlamaya uzanan bir yelpazede izleyenler biçimciliğin saf estetiğiyle karşılaşıyor. Gastroartoloji alanında verilen ve sergilenen öğrenci eserlerinde çok güçlü bir disiplinler arası karakter gözlemlenebilir—ayrıca gastroartoloji kavramı bu bölümün gastronomi ve güzel sanatlar arasındaki kurduğu bağlantıyı mükemmel şekilde yansıtıyor. Daha sonra sergi toplumsal sorunlara odaklanmaya başlıyor ve tiyatro oyunlarıyla toplumun durumunu eleştirel bir biçimde ele alırken sanatçı ve tasarımcıların tipografi temelli eserleriyle de günlük yaşamın acil sorunlarını ortaya koyuyor.
Serginin Organizasyonu
'Yüzleşme' sergisi altı bölümün 25 yıllık üretimine dayanıyor ve eserleri sergilenebilecek yüzlerce sanat ve tasarım öğrencisi bulunuyor. Pera Müzesi beş katını birden bize tahsis etmiş olsaydı bile fakültenin son 25 yılda yetiştirdiği bütün genç ve güçlü sanatçılarla tasarımcıları sergiye dahil etmemiz mümkün olmazdı. Elbette seçmek ve elemek zorunda kaldık. Ön seçimleri yürüten bölümler iç toplantılarında kendi katılımcılarını seçtiler. Daha sonra her bir bölüm 50 öğrencisinin ve mezununun portföyünü küratöryel ekibe gönderdi; ekip son seçimini öğretim üyeleri ve bölümlerle iletişim halinde ve serginin genel kompozisyonunu dikkate alarak gerçekleştirdi.
Küratöryel yaklaşım ve sanatçı seçimleri bugünün sanat ve tasarım dünyasındaki bazı ana konulara yönelik sergilenen farklı biçimsel, estetik ve kavramsal yaklaşımların genel bir resmini verme hedefine göre yapıldı. Yukarıda bahsedilen birbirini tamamlayıcı konuların varlık nedeni budur. Serginin her bir kısmında farklı bölümlerden sanatçıları ve tasarımcıları bir araya getirerek çoğulcu bir karakter ve disiplinler arası bir alışveriş yaratmayı hedefledik.
Öğretim elemanlarımız için 'Yüzleşme' ders verme tarzımızı ve öğrencilerimizle etkileşim kurma biçimimizi analiz etme fırsatı demek. Düşünme tarzımızı, çalışma biçimimizi ve akademisyenler olarak kendimize dair anlayışımızı yeniden gözden geçirme şansını veriyor bu sergi. Bize bu fırsatı tanıdığı için Pera Müzesi’ne minnettarız ve bu imkânı eğitim yöntemlerimizi geliştirmek için kullanacağız. Pera Müzesi ekibiyle kurduğumuz yakın, profesyonel ve dostane iş birliği için de ayrıca müteşekkiriz. Burası, iki sanat yönetimi mezunumuzun sergiler ve öğrenme departmanlarında önemli görevler üstlendikleri bir sanat kurumu.
Bir sergi daima uzun ve yoğun bir takım çalışmasının ürünüdür. Dolayısıyla, bu serginin organizasyonu sürecinde desteklerini esirgemeyen dekanımız Prof. Dr. Gülveli Kaya’ya şahsen teşekkür etmek istiyorum. O, yalnızca fakültemizi yönettiği dönemde değil, aynı zamanda bu projenin hayata geçirilmesi sürecinde de üretken bir çalışma ortamı yaratarak ve öğretim elemanlarını bu serginin gerçekleştirilmesinde aktif rol almaları için teşvik ederek başarılı bir lider oldu.
Ayrıca bölüm başkanları meslektaşlarım Prof. Dr. Metin Balay, Doç. Dr. Özlem Mutaf Büyükarman, Prof. Dr. Gülveli Kaya, M. A. Müşerref Zeytinoğlu ve Prof. Dr. Sibel Özilgen’e de derin şükranlarımı sunmak istiyorum. Sizlerin güçlü katkısı, yardımı ve daimî desteği olmaksızın bu sergiyi hayata geçiremezdik. Elbette farklı bölümlerin araştırma görevlileri de gerekli verileri ve görselleri toplayarak, sanatçılar ve tasarımcılarla iletişimi yürüterek bu süreçte bize son derece yardımcı oldular. Hepinize teşekkür ederim!
Bu kataloğun hazırlanmasında harika bir iş çıkaran Grafik Tasarım Bölümü’nden Doç. Dr. Özlem Mutaf Büyükarman ve araştırma görevlileri Atılay Aşkaroğlu, Zeynep Sarı ve Furkan Uzun’a özel teşekkürlerimi sunuyorum. Bir sergi her zaman geçicidir ama bunun gibi basılı bir eser sergi tamamlandıktan sonra da oradaki fikirleri yaşatan bir hafıza aracı işlevi görür.
Sanat ve Kültür Yönetimi Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Şevket Cem Onat ve araştırma görevlileri Melike Bayık ile Öykü Demirci’ye hiç eksilmeyen destekleri için teşekkür ederim. Başından itibaren serginin genel koordinasyonunun sağlanmasıyla ve küratöryel süreçle yoğun şekilde ilgilendiler. Sizler olmasaydınız işim çok daha zor olurdu!
Son olarak, muhteşem eserlerini bizimle paylaşan tüm katılımcı öğrencilere, sanatçılara ve tasarımcılara teşekkür etmek istiyorum. Sizin öğretmeniniz olmak bir ayrıcalıktı ve bu sergide sizinle çalışmak büyük bir zevkti. İdeal ders koşullarında öğrencilerle öğretmenler fikir alışverişinde bulunurlar ve bir kolektif olarak yeni bilgiler üretirler. Sınıftaki roller yer değiştirebilir zira öğretmenler ve öğrenciler aynı zamanda hem öğretebilirler hem de öğrenebilirler. En büyük sanat eserinin öğretmenlik yapmak olduğunu söyleyen Joseph Beuys’u hatırlayın. Bu fakültenin akademik kadrosunu oluşturan bizlere verilen en büyük armağan sizin hocanız olmaktır!
Her sergi bilinenin ötesine geçmek için bir meydan okuma, bazen de yıldızlara erişme arayışıdır. Doğrusu her serginin dünyayı alternatif bir bakışla yeniden gözden geçirmek için bir şans olduğuna inanıyorum. Dolayısıyla sergiler, özellikle kriz dönemlerinde yeni düşünme ve eyleme biçimleri tahayyül etmek için sunulmuş birer fırsattır. Sergiler bu yolla sağlıklı, insancıl ve demokratik bir toplumun yaratılmasına olumlu katkı sunar. Onlar yeni ve daha iyi bir yarını inşa etmeye yarayan kültürel araçlardır. Ne var ki ilerleyebilmek ve alternatif yaşama biçimleri oluşturabilmek için ara sıra hareketsiz kalmamız, varlığımızın ve eylemlerimizin mevcut durumunu düşünmemiz ve onunla yüzleşmemiz gerekir. 'Yüzleşme' bize bu şansı veriyor. Akademik kadro mensupları olarak bu sergi aracılığıyla ders verme yöntemlerimizi ve çevremizdeki insanlarla etkileşime girme biçimlerimizi yeniden düşünmek için yeterli zamanı ayırmamız gerektiğini hatırlatıyor. Bu sergi aynı zamanda ziyaretçilerine güncel sanatçı ve tasarımcıların bakış açısından dünyayla alternatif ve yenilikçi bir yüzleşme fırsatı sunuyor. Yeni Normal’i yaratmak için Farklı Normal’i, Daha İyi Normal’i ortaya çıkarmalıyız ve umarım 'Yüzleşme' sergisi bu görevin başarılmasına olumlu bir katkıda bulunur.
Instagram
Facebook
Linkedln
Twitter
Yorum Yazın