Lületaşı Nedir? Nerede Çıkarılır? Ne İşe Yarar?
Lületaşı Nedir? Nerede Çıkarılır? Ne İşe Yarar?
5000 yıllık bir geçmişe sahip olan lületaşı oldukça değerli, işlenmesi kolay, gözenekli bir yapıdadır. Ülkemizde en çok Eskişehir’de çıkarılan lületaşı genel olarak biblo gibi süs eşyalarında, pipolarda ve tesbih yapımında kullanılmaktadır.
Lületaşı ilk çıkarılmaya başlandığı zamanlarda Avrupa’ya ihraç edilmekte ve burada işlenmekteydi. Günümüzde ise ham lületaşı ihracı durdurulmuş, çıkarılan lületaşlarının tamamının Cumhuriyet Dönemi ’nde yetiştirilmiş Eskişehirli ustalar tarafından işlenmesi sağlanmıştır. Yerin altından çıkarılan lületaşı nemini kaybetmediği sürece kolaylıkla işlenebilmektedir. Lületaşı işlemeciliği oldukça keyifli bir uğraştır. Ancak keyifli olduğu kadar da ciddi bir sabır, yetenek, tecrübe ve el işçiliği gerektirmektedir.
Lületaşına şekil vermek için özel olarak üretilmiş bıçaklar bulunmaktadır. Bu bıçakları ise ustalar genel olarak kendileri hazırlamaktadır.
Eğer bir lületaşı uzun zaman önce çıkarılıp nemini kaybettiyse bir suya batırılıp bekletilerek tekrar yumuşaması sağlanabilir. Çünkü kurumuş bir lületaşını işlemek oldukça zordur.
Lületaşı, içeriğinde esas olarak magnezyum ve silisyum barındıran kaya parçalarının zeminin derin bölgelerinde ve değişime uğrayabilecek katmanlarında bulunan; hidratlaşmış kayaçlardır. Hidratlaşma, hidrotermal etkiler sayesinde gerçekleşir.
Lületaşının farkına ilk olarak Alman mineralog, E.F. Glocker varmıştır. 19. yüzyıl orta kısımlarında lületaşına sepiolit adı verilmiştir. Sepiolit mürekkep balığının Yunanca isminden gelmektedir. Almanca olarak ise meerschaum olarak isimlendirilmiştir. Bu kelime denizköpüğü anlamına gelir.
Lületaşı; Mg4Si6O15(OH)2.6 H2O kimyasal formülüne sahiptir.
Madde 0.988 – 1.279 noktaları arasında yoğunlaşma özelliği gösterir.
İçeriğindeki kristallerde düzensiz bir görünüm mevcuttur.
Çok ince gözenekleri bulunan, yumuşak bir yapıdadır.
Renk olarak; tam beyaz ya da beyazın farklı tonlarında renklere sahiptir.
Çok eski zamanlardan yani 5000 yıl öncesine kadar bilinen lületaşının, çeşitli alanlarda kullanılmış olduğu arkeolojik çalışmalar sayesinde belirlenmiştir. Günümüzde ise sık olarak süs eşyası yapımında kullanılır. Bunun dışında pipo yapımında da kullanılmıştır. Tütünü pipo ile içme eylemi yaygınlaştıkça; lületaşı tüm dünya üzerine yayılmıştır. Pipo dışında sigara ağızlığı, tesbih ve biblo gibi süs eşyaları yapımında da kullanılmaktadır.
Lületaşı ve buna benzer türdeki kayaçlara Yunanistan’a ait bazı adalarda, Fransa, İspanya ve Fas’ta rastlanır. Ülkemizde ise ticari amaçla kullanılmak üzere çıkarılan lületaşının neredeyse tamamı Eskişehir’den çıkartılmaktadır. Eskişehir’de batı tarafta, kuzeydoğu ve güneydoğu kısımlarında bulunur. 300 metre derinlikte yer almaktadır.
Türkiye’de, beyaz altın , denizköpüğü ve Eskişehir taşı olarak bilinir. Eskişehir’in tanınmasında büyük yeri olan taş yatakları şehrin merkezine çeşitli uzaklıklardadır. Sarısu, Yenişehir, Karaçay, Söğütçük, Sepetçi, Nemli, Kümbet, Kepeztepe, Karatepe ve Karahöyük köylerinde görülür.
Lületaşının oluşmasını sağlayan çeşitli tepkimeler sebebiyle yer altında hafif ıslak halde bulunmaktadır. Bu durum işlenmesini kolaylaştırır. İşlendikten sonra ise nemini kaybeder ve dirençli hale gelir.
Taşın elde edilebilmesi için yüzey katmanından başlayarak dik bir şekilde kuyu kazılmalıdır . Lületaşı katmanına ulaşıldıktan sonra kuyuya yatay olarak devam edilmelidir. Bazı alanlarda yer altı suyu seviyesine inilmesine rağmen lületaşına rastlanmaz ve daha aşağılara inilir. Böyle durumlarda önce suyun oradan alınması ve sonrasında lületaşı çıkartılması gerekir.
Çok hafif bir formda olan ve gözenekleri bulunan lületaşının kurutulmasından sonra tekrar nem ve gaza maruz kalması durumunda taş nemi tekrar emer. Sonrasında tekrar kurusa da bu nemin ve gazın atıklarını içerisinde saklar. Teknolojinin ilerlemesi ile beraber lületaşı sanayi alanında en sık kullanılan yardımcı malzeme haline gelmiştir.
Söylentilere göre taşı ilk bulan ve taşa ait yer altı yolunu ortaya çıkaran canlının köstebektir. Günlerden bir gün genç çoban, Karatepe ’nin köylerinden birine gider. Çoban yorgun olunca acıkır ve bir yerde oturur. Yanındaki azığını çıkartır ve yemek yemeye başlar. O esnada toprak üzerinde bulunan bir delikten köstebeğin çıkmaya çalıştığını görür. Çoban deliğe uzanır ve oradan kayaçlardan birini eline alır. Kendi çakısı ile yontmaya başlar ve ilk çakı müdahalesinde taşın aniden güzelce bir kız olduğunu görüverir. Kız konuşmaya başlar ve “Ah insan bana kıymasaydın keşke” der. Sonrasında köstebeğin açtığı delikten girer ve yok olur. Çoban kızın arkasından deliği eşmeye başlar. Günler geçtikten sonra çobandan haber alınamaz. Çobanı arayan köylülerin tamamı onu yerin altında bir kuyunun içinde boğulmuş vaziyette bulurlar. Çobanın elinde o sırada lületaşları vardır. O zamandan beri lületaşı çobanın kıza olan sevdasıyla birlikte anılır.
Yorum Yazın