onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Komşumuzun Cinsel İstismarına Maruz Kalan Bir Çocuk Olarak Geçmişte Yaşadığım O Korkunç Anları Anlatıyorum!

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video

Komşumuzun Cinsel İstismarına Maruz Kalan Bir Çocuk Olarak Geçmişte Yaşadığım O Korkunç Anları Anlatıyorum!

Benim Hikayem
09.06.2022 - 11:52

Tıpkı diğer insanlar gibi ben de kendi hikâyemi anlatmak, belki de bir nebze olsun rahatlamak istedim... 

Uyarı: Bu içerik Onedio editörleri tarafından formata uygun bir şekilde düzenlenmiştir. 

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Yıllar önce İç Anadolu'nun bir köyünde dünyaya gelmişim. 6 kız kardeşten en küçüğüyüm. Babam benim de kız olmamı bahane edip; annemi bırakıp komşunun karısıyla kaçmış, o yüzden babamı hiç tanımıyorum; hayatım boyunca da hiç görmedim zaten.

Yıllar önce İç Anadolu'nun bir köyünde dünyaya gelmişim. 6 kız kardeşten en küçüğüyüm. Babam benim de kız olmamı bahane edip; annemi bırakıp komşunun karısıyla kaçmış, o yüzden babamı hiç tanımıyorum; hayatım boyunca da hiç görmedim zaten.

Annem terk edilince babaannemle dedem sahip çıkmış bize, annem bizi de alıp aynı köydeki babaannemle dedemin yanına yerleşmiş. O zamanlar babaannemler, engelli amcam, amcamın eşi, benden yalnızca birkaç yaş büyük halam, annem ve kız kardeşlerimle derme çatma bir gecekonduda yaşıyorduk. Ta ki amcamın karısı bizi o evde istemeyene kadar. Çocuk aklımla çok hatırlamıyorum ama ne olduysa oldu, yengemle annem bir kavgaya tutuldular. Uzun süren bu gerginlik sonrası bir gün bütün eşyalarımızı topladık, dayımın yanına; Ankara'ya taşındık. Annem yanına sadece beni ve iki yaş büyük ablamı aldı; ya dayım kabul etmeyeceğinden ya da babaannemler bırakmadı bilmiyorum...

Dayım Ankara'da yalnız yaşıyordu o zamanlar. Karısını birkaç yıl önce kanserden kaybetmişti, çocukları da olmamıştı zaten. Ankara'da iyi bir okulda Fen Bilgisi Öğretmenliği yapıyordu.

Dayım Ankara'da yalnız yaşıyordu o zamanlar. Karısını birkaç yıl önce kanserden kaybetmişti, çocukları da olmamıştı zaten. Ankara'da iyi bir okulda Fen Bilgisi Öğretmenliği yapıyordu.

Halimize acımış, bizi yanına kabul etmişti. Annem onun temizliğini, ütüsünü, ev işlerini yapıyor; dayım da karnımızı doyurup yanında kalmamıza izin veriyordu. Çok yakışıklı ve saf denilecek kadar da iyi kalpli bir insandı. Ama en kötü huyu çok alkol alıyordu, sabahlara kadar alkol yüzünden kusuyor; onun sesini dinlemekten ne ablam ne de ben uyuyamıyorduk. Bazen hafta sonları bizi o zamanlar Kızılay'da çok meşhur olan bir pastaneye götürüyor, şeker alıp dolaştırıyordu. Biz mutluyduk ama annemin aklı diğer çocuklarındaydı tabii, ara ara köye gidip onları görse de babaannem yanımıza gelmelerine izin vermiyordu. Bizse çocuk aklımızla karnımızın doyduğuna, bizimle ilgilenildiğine seviniyorduk sadece. Dayımı baba yerine koymuştuk çünkü...

Dayımın bir de üniversiteden arkadaşı vardı, öğrenciliklerinde aynı evi paylaşmış; dayım evlenince arkadaşı evden çıkarak iki kat üste geçmişti.

Dayımın bir de üniversiteden arkadaşı vardı, öğrenciliklerinde aynı evi paylaşmış; dayım evlenince arkadaşı evden çıkarak iki kat üste geçmişti.

Dayımın erkek kardeşi olmadığı için onu kardeş yerine koyduğu belliydi. Arada bize geliyor, dayımla oturup bir şeyler içiyorlar; siyasetle ilgili konuşuyorlar; bazen tartışıyorlardı hatta. Bazen de dayım ona gidiyor, sabaha karşı sallana sallana eve geliyordu. Akşam o da işten bize geliyor, annemin kurduğu sofrada hep beraber yemek yiyorduk. Ne de olsa hem komşumuz hem de dayımın dostuydu. Annem de ablam da seviyordu onu ama benim içim bir türlü ısınmamıştı ona. Genelde sessiz, utangaç ve kendi halinde bir insan gibi görünse de bir yabancının evde olması beni rahatsız ediyordu; sürekli tetikte, kendimi korumak zorundaymışım gibi hissettiriyordu bana...

Neyse o günlerde ablamları da yanımıza almakta kararlı olan annem dayımın birkaç öğretmen tanıdığına yardıma gitmeye, bir yandan da para biriktirmeye başladı...

Neyse o günlerde ablamları da yanımıza almakta kararlı olan annem dayımın birkaç öğretmen tanıdığına yardıma gitmeye, bir yandan da para biriktirmeye başladı...

Sanırım ben de o sıralar 11-12 yaşlarındaydım. Dayımın arkadaşı ablamla benim de onun evini haftada birkaç gün temizleyip temizleyemeyeceğimizi sormuş o sıralar, annem de mecburen kabul etti. Gündüzleri okula gidiyor; hafta içi bazı akşamlar da onun evinde temizliğe gidiyorduk. Elimize geçen üç beş kuruşu da köşeye atıyorduk. Ablamlar da sırf Ankara'ya gelebilsinler, o köy hayatının sefaletinden kurtulabilsinler diye. Sonra bir gün ablam ateşler içinde yanmaya başladı, birkaç gün ateşi geçmeyince annemler ablamı hastaneye götürdüler. Bir sürü testin ve yapılan tetkikin ardından ablama kanser teşhisi koydular. Tabii ben o zamanlar çok bir şey anlamıyordum ama annemin dünyası başına yıkılmıştı. Neyse ki geç kalınmamış, tedavi edilebilecek bir durumdaydı. Ablam tedavisini başlamıştı ama okuluna gidemiyor; halsizlikten ve mide bulantısından sürekli yatmak durumunda kalmıştı. Annem de onun başını bekliyordu. Ben okuldan arta kalan zamanlarda dayımın arkadaşına, komşumuza temizliğe gitmeye devam ediyordum tabii... Ablam için paraya ihtiyacımız vardı.

Bir gün okul çıkışı yine evine gittim, o gün eve erken gelmişti. Tabii çocuğum, küçüğüm. Utana sıkıla girdim içeri, elimde de temizlik kıyafetlerim. Küçük bir oturma odası vardı, üzerimi orda değiştirmeye başladım...

Bir gün okul çıkışı yine evine gittim, o gün eve erken gelmişti. Tabii çocuğum, küçüğüm. Utana sıkıla girdim içeri, elimde de temizlik kıyafetlerim. Küçük bir oturma odası vardı, üzerimi orda değiştirmeye başladım...

Sonra kapının hafif aralık olduğunu ve o aralıktan uzaktan beni izlediğini fark ettim. Ben onu fark eder etmez sanki yanlışlıkla bakmış gibi özür dileyip yürüdü. O gün sürekli arkamı kontrol ederek iş yaptım. Huzursuzluğumu ve korkumu size anlatmama imkan yok. Bir yandan onun güvenilir bir insan olduğunu, gayriihtiyari bunu yapmış olabileceğini düşünürken bir yandan da buna ihtimal veremiyordum. Bu işte çalışmak zorundaydım, ablamın annemin bana ihtiyacı vardı. Ufak bir yanlış anlaşılmaydı belki de, kendimi buna ikna etmiştim. Yine de o günden sonra okuldan olabildiğince erken çıkmaya ve o işten gelmeden işleri halledip aşağı inmeye başladım...

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Dayımla annem de bende bir gariplik olduğunun farkındaydı ama hiçbir şey anlatamıyordum tabii kimseye, ortada beni huzursuz eden bir durumdan başka da bir şey yoktu aslında...

Dayımla annem de bende bir gariplik olduğunun farkındaydı ama hiçbir şey anlatamıyordum tabii kimseye, ortada beni huzursuz eden bir durumdan başka da bir şey yoktu aslında...

Neyse bir gün yine okuldan erken çıktım, hızlı hızlı gittim eve. Baktım o da evde, rahatsızmış; işe gitmemiş. Odanın kapısını kapattım, üzerimi değiştirdim. Onun odasına gittim, çarşaflarını değiştirdim; bir anda yanıma geldi. Gelsene, biraz konuşalım seninle dedi bana. Utana sıkıla gittim. Ablamın durumunu sordu, tedavisinin nasıl gittiğini; bir şeye ihtiyacımız olup olmadığını... Hatta bir doktor tanıdığı olduğunu ve bize yardım edebileceğini. Bir yandan kendime kızdım onu yanlış anladım diye bir yandan da ona karşı bir şefkat uyandı içimde. Ama hemen sonrasında bir erkek arkadaşım olup olmadığını, güzel bir kız olduğumu; erkek arkadaşım olsa da bunun çok normal olduğunu söylemeye başladı. Ben de yok, bunları konuşmak istemiyorum diyip kalktım; elim ayağım titreye titreye iş yapmaya çalıştım. Sonra yine başka bir bahaneyle yanıma geldi ve bir anda anlatmaya başladı. Yaşıma göre büyük göründüğümü, çok güzel olduğumu, benden çok etkilendiğini ve istersem onunla o evde yaşayabileceğimi söyledi...

Tabii ki kabul etmedim, koşa koşa eve gittim ama dayımla anneme hiçbir şey anlatamadım. Küçüktüm daha, insanların bana inanmayacağını düşündüm. Dayımı kızdırıp bizi göndermesinden; daha bir sürü şeyden korktum.

Tabii ki kabul etmedim, koşa koşa eve gittim ama dayımla anneme hiçbir şey anlatamadım. Küçüktüm daha, insanların bana inanmayacağını düşündüm. Dayımı kızdırıp bizi göndermesinden; daha bir sürü şeyden korktum.

O gece ablam çok rahatsızlandı, dayımla annem ablamı hastaneye götürdüler. Dayımın arabası olmadığı için ondan aldı arabayı, böylece benim evde yalnız olduğumu öğrenmiş oldu. Az sonra kapı çaldı, yanıma geldi... Ben olabildiğince uzak durmaya çalışsam da kalkıp sürekli yanıma geliyor, bahaneyle bir şeyler anlatıyordu. En son geldi, yanıma oturdu. Sırtımı sıvazlar gibi yaptı; sonra ellerini vücudumda dolaştırmaya başladı. O anın şokuyla ve korkusuyla donakaldım. Bana aşık olduğunu, benimle olmak istediğini söylemeye başladı. Eli mememde, sırtımda, vücudumun her yerinde dolanıyor; bir yandan da beni öpüyordu. Ben ağlamaya, titremeye ve bir çeşit kriz geçirmeye başladım sanki. O halimden korkmuş olacak ki hemen kalktı, montunu alıp çıktı evden...

Annemle dayım ablamın derdinde, ben kendi derdimde... Günler öyle geçip gitti; kimseye bir şey anlatamadım. Sadece anneme ağlayarak oraya gitmek istemiyorum diyebildim; annemse çocukça naz yapıyorum sanıp kabul etmedi; ablan için git kızım paraya ihtiyacımız var diye ikna etti beni.

Annemle dayım ablamın derdinde, ben kendi derdimde... Günler öyle geçip gitti; kimseye bir şey anlatamadım. Sadece anneme ağlayarak oraya gitmek istemiyorum diyebildim; annemse çocukça naz yapıyorum sanıp kabul etmedi; ablan için git kızım paraya ihtiyacımız var diye ikna etti beni.

Bu tacizlerin boyutu gitgide arttı tabii... Ben o evde olmasın diye dualar ederek gidiyordum eve; ama genelde evde oluyordu. Erkenden geliyordu. Ben artık cebimde küçük bir meyve bıçağı taşımaya başlamıştım çocuk aklımla. Aklımca tekrar bana öyle bir şey yapmaya kalkarsa kendimi savunacaktım. Yine okuldan bir gün çıktım, onun evine gittim. Baktım yine evde ama bu kez odasında. Hızlı hızlı işimi halletmeye çalışırken odasından sesler geldiğini fark ettim, kalp krizi geçiriyor ya da bir şey oluyor diye koştum; baktım çıplak bir vaziyette yatakta uzanıyor ve kendini tatmin ediyor. Beni görmesiyle boşalması bir oldu zaten. Ben koşarak evden çıkmaya çalışırken peşimden koştu, kapıyı kilitledi. Bağırmaya; hatta çırpınmaya başladım ama nafile. Her yerime, cinsel organıma dokunmaya; beni öpmeye başladı!

O can havliyle elimdeki bıçağı çıkardım ve bıçağı görünce afalladı, beni bıraktı. Koşa koşa eve indim ve olanları ağlayarak anneme anlattım!

O can havliyle elimdeki bıçağı çıkardım ve bıçağı görünce afalladı, beni bıraktı. Koşa koşa eve indim ve olanları ağlayarak anneme anlattım!

Dayım başta inanmak istemedi, yanlış anlamışsındır dedi ama benim halimi görünce ikisi de ikna oldu yaşadıklarıma. Dayım bir hışımla evden çıktı, birkaç saat sonra geldi. Belli ki aralarında bir arbede yaşanmıştı ki dayımın eli ve gözünün üzerinde şişlikler vardı. Ben ağlayarak ve ne olacağını bilemeden günlerce bekledim; her an diken üzerindeydim. Aradan birkaç hafta geçti ve evin önüne bir nakliye arabası yanaştı; bunun eşyalarını alıp gitti. O gün rahat bir nefes aldığımı, güven duygusunu iliklerime kadar hissettiğimi hatırlıyorum. Sonra bu yaşadığım travmaları başka çocuklar da yaşamasın diye psikolog olmaya karar verdim ve çocuk psikolojisi üzerinde uzmanlaştım. Şimdilerde benim gibi travma yaşayan birçok çocuğa ücretsiz danışmanlık veriyorum...

Siz de kendi hikayenizi hikayem@onedio.com mail adresine gönderebilirsiniz!

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
50
45
26
9
3
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Hüseyin Tavil

Böyle tanıdığım ve sonrasında iyi yerlere gelen arkadaşlarım var. Yolunuz açık olsun hocam.

Hilalll

Kurgu diyorsunuz da kat kat beterleri yaşanıyor ülkede zaten be!

Zeynep Güvenç

Maalesef ki bu coğrafyada yaşayan birçok çocuğa, erkekler ağır ya da hafif tacizlerle cehennemi yaşatmıştır. Kurgu olsa ne yazar...