Görüş Bildir
Haberler
Keşke Yaşanmasaydı Ama Antik Milet Kapısı'nın 100 Yıl Önce Didim'den Berlin'e Kaçırılması Aslında İyi mi Oldu?

Keşke Yaşanmasaydı Ama Antik Milet Kapısı'nın 100 Yıl Önce Didim'den Berlin'e Kaçırılması Aslında İyi mi Oldu?

Berlin'e gidenler ya da gitmeyi planlayanlar Müzeler Adası'nı ve Bergama Müzesi'ni duymuştur.

Müzede sergilenen eserler de bilindiği üzere, müzeye adını veren Bergama ve Milet bölgesinden 20. yüzyılın başlarında Almanya'ya taşındı. Fakat bu 'taşınma' kültür mirasımıza el koyulması anlamına mı geliyordu yoksa böylesi daha mı iyi oldu? 

Twitter'da Immanuel Tolstoyevski'nin kaleme aldığı zincirle bu konuyu biraz irdeleyelim. Ne dersiniz?

Müze Almanya'da en fazla ziyaretçi çeken müze, yılda 1 milyona yakın kişi müzeyi ziyaret etmek için binlerce kilometreyi hiçe sayıyor.

Müze Almanya'da en fazla ziyaretçi çeken müze, yılda 1 milyona yakın kişi müzeyi ziyaret etmek için binlerce kilometreyi hiçe sayıyor.

Müzede yer alan bazı eserler üzerine tartımalar bitmek bilmedi, tartışmaların kaynağı bu eserlerin nasıl transfer edildiğiyle ilgiliydi.

Milet Pazar Yeri Kapısı, namıdiğer Milet Kapısı yıllardır bu tartışmaların odağında.

Milet Pazar Yeri Kapısı, namıdiğer Milet Kapısı yıllardır bu tartışmaların odağında.

Milattan sonra 120 civarında İmparator Hadrian döneminde inşa edilmişti bu kapı. Adından anlaşıldığı gibi Milet şehrinin pazar yeri kapısıydı. 

Yıkılmasının ardından yapılan çalışmalar sonucu Alman arkeolog Theodor Wiegand, 1903 yılında yapıyı buluyor ve bu dönemde, Alman kralı 2. Wilhelm’e takdim ediyor.  1907-1908 yıllarında ise, 750 tonluk yapı, Almanya'ya parça parça transfer ediliyor.

İşte bu transfere dair şu paylaşım tartışmayı yeniden harladı.

Ekşisözlük ve blog yazılarından da zihinlere yer eden Immanuel Tolstoyevski bu üzüntünün biraz yersiz olabileceğini uzun uzun anlattı.

Bu girişin ardından elimizden tuttu, olayın tarihine ufak bir yolculuğa çıkardı.

Bu girişin ardından elimizden tuttu, olayın tarihine ufak bir yolculuğa çıkardı.

Biraz da kendimizi eleştirmemiz gereken bir anısıyla somutlaştırdı.

Biraz da kendimizi eleştirmemiz gereken bir anısıyla somutlaştırdı.

Şimdi, tüm bu yorumlara 'batı özentiliği' demeden, eğri oturalım doğru konuşalım.

Şimdi, tüm bu yorumlara 'batı özentiliği' demeden, eğri oturalım doğru konuşalım.

Sahip olduğumuz tarihi eserlerin tümüne kıymet göstermiyor, değerlerini bilmiyoruz. Peki bu durum eserlerin Almanya'da olmasını haklı çıkarır mı? Buradaki yasal süreçten bağımsız olarak bu eserler hem ortaya çıkaran arkeolog adına Almanya'da hem de Yunanistan ve Türkiye'de belli dönemlerde sergilense, fena mı olurdu?

İyisi mi, tarihimize sahip çıkmayı bundan sonra sadece lafta bırakmayalım.

BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
183
28
15
9
6
5
1
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Pasif Kullanıcı

Keşke Efes Antik Kenti komple alabilseler. Her gidişimde daha beter görüyorum orayı. Ne bir ilerleme var ne temizlik. Yabani otları bile temizlemiyorlar. Kal... Devamını Gör

ülkü

iyi olmuş tabi o kapıya çelik kapı, camlara da pvc takardı bizimkiler

dogipie

Türkiyeyle ilgili hiç hoşlanmadığım bir sürü şey var ama beni en çok kızdıran tarihe karşı olan ilgisizlik. Orada burada övünürken atalarını göklere çıkarıyo... Devamını Gör