Keşke Herkesin Metin Uca Gibi Bir Arkadaşı Olsa!
Kabullenebilmem için birkaç gün geçsin, öyle yazı yazarım dedim ama sanırım kabullenilecek gibi değil Metin’in gidişi. Hastaneye yattığı günden beri takip ediyorum hatta bir iki mesaj da yazdım belki ayaklandığında alır eline telefonu diye, çünkü o kadar emindim ki ayaklanacağına, hastaneden “bunu da atlattık” der gibi bakan o kendine has muzır gülümsemesiyle çıkacağına ama hepimize çelme taktı Metin.
İlk gün çok kızgındım, o kadar zorluğu atlatmış biri bunu nasıl atlatamaz diye öfkeliydim ya da öyleyim sanıyordum. Yorulmuştur dediler, dedim Metin yorulmaz, bitmeyen bir enerjisi vardır onun, her an her yerde karşınıza çıkabilir. Bu duygunun adını en iyi Mazlum Çimen koydu daha sonra; “İçerledim” dedi, evet içerlemişim Metin’e, ilk defa ona yakışmayan bir şey yaptığı için içerlemişim.
Günlerdir Metin’le ilgili paylaşılanlara bakıyorum, Metin’in en yakınlarından en yeni tanıyanlarına kadar öyle dokunaklı öyle güzel cümleler kurulmuş ki, tam da Metin’e yaraşır bir arkadaş ordusu kurmuş. Onu anma töreninde kimin söylediğini hatırlamıyorum ama biri dedi ki, öyle geniş bir arkadaş yelpazesi vardı ki, bakkal Mehmet’le de dosttu, profesör bilmem kimle de.