Hollanda-Türkiye Maçı İçin Yazılmış En İyi 10 Köşe Yazısı
Karakterli oyunu alkışlamalıyız!.. - Levent Tüzemen
Arabayı park ettikten sonra eve doğru yürüyordum. Önümde 4 liseli genç Hollanda- Türkiye maçı için yapacakları iddiayı tartışıyorlardı. Konuşmalar şöyleydi: 'Ne Türkiye'si oğlum Hollanda bize fark. Kaç atar? 3-0 kesin olur. O zaman Hollanda'nın farklı galibiyetine oynayalım..'
Bu konuşmalara bakınca Fatih Terim'in, 'Milli maç çok kimse için çok önemli değil..' serzenişi geldi.. Milli Takım'a güvenmeyen liseli gençler iddiayı kaybetti. Gençlerin Milliler'e güvenmeye ihtiyacı var. Bu yüzden Milli Takım'ın oyun ve başarı olarak Hollanda maçındaki gibi yürekli, cesaretli ve güvenli bir oyun ortaya koyması gerekiyor. Hollanda'yı elimizden kaçırdık.
Maçı genelde akıllı oynadık. Kompakt oyun anlayışı içinde ayağa etkili pas yapan Hollanda'ya geniş alan ve pozisyon vermedik. Orta alanda adam adama presle Hollanda'nın isabetli ve etkili top kullanmasına izin vermedik. Sakin ve dikkatliydik.
Yeni bir Terim planı - Mehmet Demirkol
Fatih Terim’in kadrosunu gördüğümde, bu takımın Terim’in oyununu oynayamayacağını düşünmüştüm. Terim’in başka bir oyun peşinde olduğunu bilemezdim tabii. Ceza sahası ön çizgisinden itibaren bir ‘çam ağacı’ dizilişiyle Hollanda’yı bekledik. ‘4-3-2-1’ diyebileceğimiz bu oyunda itiraz edilebilecek tek tercih Volkan Şen’di. Zira elde Hakan Çalhanoğlu vardı.
Ama kabul edelim ki, Şen de adaşı Babacan gibi gayet soğukkanlı bir oyunla işini yaptı. Hollanda çok ağır top çevirerek yavaş gelebildi bu kalabalık bloğun üzerine. Depay ve Affellay’ın kenardan sızmaları temel plandı. Topu kenara indirmelerine itiraz etmedik. Tabii Töre ve Volkan’ın rakiplerini takibiyle hücumdan uzaklaşmaları gibi bir taviz vererek.
Ama sistem mükemmel işledi. Çünkü ilk yarıda 3 net pozisyona girdik ve rakibi tedirgin ettik.
Yeniden doğuş - Attila Gökçe
Öldük öldük, dirildik. Oynadık, dayandık, direndik. Yeniden doğduk, umut ve moral kazandık. Ama ne yazık... Avucumuzdaki galibiyeti çaldırdık. Hem de uzatmalarda. Hem de tanıdığımız adamın -Sneijder’in- vuruşuyla... Topun Huntelaar’ın kafasına dokunuşuyla... Volkan Babacan’ı son saniyede terse düşüren o dokunuş da Hiddink’i ve Hollanda’yı hayata döndürdü.
Yine de mutlu olmalıyız. Her şeyin bittiği ve tükeniği bir grup macerasının içinde, kendi çocuklarımızın sorunlarıyla yorduk Milli Takım’ı... Fatih Terim, kadro seçimi, taktiğin belirlenmesi, savunma ve hücum varyasyonlarının sergilenmesi ile mi uğraşmalıydı, yoksa “evlatların sorunlarıyla” mı? Maalesef hepsini bir arada kotarmaya çalıştı.
Hakça söyleyelim, onca arızaya rağmen başardı!
Tabela ve Plan İyi Son 10 Dakika Kötü - Ali Ece
Deplasmanda (ne kadar kendisini geliştirirse geliştirsin) İzlanda’dan fark yemek başarısızlıktı. Ancak dün gece olduğu gibi (Robben’li ya da Robben’siz) ne durumda olursa olsun son Dünya Kupası’nın namağlup 3.cüsü Hollanda’dan deplasmanda puan almak başarıdır.
3. olup en azından play-off yoluyla tünelin ucundaki ışığa doğru yeniden umutları yeşertmektir. Skor bir yana, Abdullah Avcı yönetiminde yine Hollanda deplasmanında oynadığımız “o maç”tan beri milli takımın en akıllı oynadığı resmi maçtı.
Türkiye Milli Takımı tarihinin en başarılı 3 hocasından birisi olan Fatih Terim, İzlanda ve Letonya deplasmanlarında belki de kariyerinin en formsuz maçlarını oynamış, oynatmıştı. Dün gece ise Fatih Terim ve talebeleri özellikle zorunlu değişikliklere kadar taktik disiplin açısından formlarının zirvesindeydiler. Ozan-Mehmet Topal-Selçuk 3’lüsünden kurulu merkez orta saha kurgumuz, uzun süre top rakipteyken tempoyu düşürdü, top bize geçince Gökhan Töre, Burak gibi hızlı forvetlerimizi etkili kullanacak stratejiyle aniden direkt paslarla hızlandırdı. Rakibin topla oynamaktan çok oyalanmasına neden olan bu topsuz oyundaki doğru geometrimiz, rakibin ağır savunmasına karşı hızlı çıkıp sonuç almaya dönük başarılı bir A planıydı.
Bir puan Ömer'e - Uğur Meleke
Hollanda dün geceye de ilk 4 maçta olduğu gibi başladı: Sonsuza kadar topa sahip olmak istiyorlar, her pozisyonda onlarca pas yapıyorlar ama oyuncu kaliteleri bu taktiğe çok uygun değil. Bu maça gelirken belki de bu yüzyılda ilk kez Türk milli takımının değeri Hollanda’dan fazlaydı (211’e 209 milyon euro). Tabii ki bunun nedeni Robben ve Van Persie’nin yokluğu. Ama onlar varken de oyunları çok farklı değil: Bu elemelerde İzlandalılar 10’uncu dakikada, Kazaklar 17’de, Çekler de 22’de öne geçmişti Hollanda’ya karşı. Biz de tamamen aynı sebeplerle, Hollanda’nın realist olmayan oyun anlayışı nedeniyle 36’da Burak’la öne geçtik dün gece.
Hollanda oyununun realist olmamasının altında futbolcu kalitesindeki gerileme kadar yumuşak takım seçiminin de etkisi var: Euro 2016 elemelerinin hem en fazla isabetli pas hem de en az faul yapan takımı olmaları zaten tabloyu açıklıyor. Pas yapıyorlar, yapıyorlar. Ama kaptırınca hem geriye dönmekte, hem de faul yapmakta nazlılar. Erken öne geçip gardınızı düşürürlerse sizi 4’lük-5’lik yapabilirler. Ama geriye düştüklerinde ne İzlanda’ya, ne Çekler’e ne de Türkler’e karşı galibiyeti koparamadılar. Yedi aydır ideal formasyonunu arayan Hiddink’le de çevirmeleri zor zaten.
Beş puan! - Rıdvan Dilmen
Fikstür çekildi, 5 maç bitti. İlk İzlanda maçında mağlubiyeti hak ettik. Daha sonra 4 maç yaptık, 5 puan aldık. Toplamda 5 maç, 5 puan... Çek Cumhuriyet, Letonya ve dün Hollanda maçlarında (Kazakistan'ı zaten yenmiştik) alınan 2 puan gerçekten oyunların karşılığı değildi. Dün en iyi oyunumuzdu, evet ama gene kazanamadık. Letonya maçında çok iyi oynamadık ama 8 pozisyona girip kazanamadık. Çek maçında 60 dakika farka gidecek maçı kaybettik. İşte futbol böyle bir oyun... Milli takımımıza karşı hiçbir takım favori olamaz, 3-4 ülke dışında...
Açıkçası İzlanda maçını ben 3 ihtimalli görüyordum, mağlup olduk. Çek Cumhuriyeti maçını 2 ihtimalli (galibiyet, beraberlik) görüyordum, yanıldım. Letonya maçını tek ihtimalli görüyordum (galibiyet), yine yanıldım. Kazakistan maçı tek ihtimalli görüyordum, onda yanılmadım. Hollanda maçı iki ihtimalli diyordum, mağlubiyet ya da beraberlik...
Çok yazık ama umut vericiydi - Ahmet Çakar
Euro 2016 elemelerinde çok kritik önemi olan ve kesinlikle sonuna kadar hak ettiğimiz bir maçı son dakikada kaybediverdik. Her ne kadar Hollanda'da Robben ve Van Persie gibi önemli yıldızları olmasa da Hollanda, Hollanda'dır.
Maç boyu bakıyoruz, rakibe neredeyse tek pozisyon vermedik ama içimizden biriyle umutlarımız söndü. Oyunun ilk dakikasından son dakikasına kadar çok iyi oynadık. Hollanda bol pas yaptı, açık vermedik ve ilk yarıda da Burak Yılmaz'ın golüyle öne geçtik. İkinci yarı Hollanda çok daha fazla risk aldı. Hücum gücünü arttırdılar. Son yarım saat doldur boşalt oynadılar. Ama buna rağmen kesinlikle dengemizi hiç kaybetmedik.
Ayağa oynadık, çabuk çıkmaya çalıştık, rakibe boşluk vermedik. Ama futbol gerçekten nankör bir spor ve 90 dakika oynanıyor.
Portakalp krizi - Turgay Demir
Fatih hoca bu kez egosunu değil aklını dinledi. 4-1-4-1 dizilişiyle orta alanı kalabalık tutan Milli Takım kendi alanını iyi kapattı ve ilk yarıda topu rakibe bıraksa da kontrolü elinde tuttu.
Hollanda ilk 45'te Volkan'ın çizgi üzerinden çeldiği top dışında kalemize yaklaşamadı buna karşılık bizim üç gol girişimimiz oldu… İlk ikisi güme gittiyse de üçüncü de golü bulduk… Gol deyince orada durmak şart!.. B, taç çizgisi üzerinde iki rakibini düğümleyip sıfır noktasından müthiş bir orta çıkardı biz de şapka çıkardık!..
Burak da en iyi bildiği şeyi yapıp geceyi aydınlattı. 2. yarıya Hollanda ciddi bir baskıyla başladı… Volkan Şen'i çıkaran Terim, Çalhanoğlu'nu sahaya sürdü. Bu doğru bir tercihti artık önde daha iyi top tutabilirdik… Hiddink baktı organize ataklarla sonuca gitmek mümkün olmuyor, Huntelaar'ın yanına 1.92'lik Dost'u monte edip doldur- boşalta bel bağladı… Sakatlanan Serdar'ın yerine Ersan girince bizim de boyumuz uzadı ve doldur-boşalta karşı da dirençli hale geldik.
Sneijder canımızı yaktı! - Ahmet Çakır
Doğrusunu isterseniz, böyle bir sonucu aklının kıyısından geçiren tek kişi görmedim, umutlu bir söz duymadım.
Burada sadece 1 kez, o da 67 yıl önce özel maçta yenebildiğimiz Hollanda karşısında çıkmamış candaki umudu aramanın bile daha aşağısında moralsizlik içinde Avrupa’yı allak bullak etmeyi becermek üzereydik; Sneijder canımızı yaktı. Huntelaar’a attırdığı şans golüyle tarih yazmamızı önledi.
Galiba Hol-landa’ya büyük bir azap çektireceğimizi onlar biliyordu ki günboyu pek ortalıkta görünmeyen Türk seyirciler son anda Arena’ya baskına karar vermiş gibiydi. Epey süredir Avrupa’da gördüğümüz en büyük topluluk tribündeki yerini almıştı.
Yazık oldu - Cüneyt Tanman
Rahat çıkarız dediğimiz gruba çok kötü başlamıştık. Grupta yeniden iddialı olabilmemiz için son 36 maçta evinde yenilmeyen Hollanda’yı yenmemiz gerekiyordu. Zoru başarıyorduk, hak da etmiştik. Ne yazık ki olmadı. Sevincimizi kursağımızda bırakan, uzatmalarda bizi yakan maalesef Sneijder oldu.
Hollanda iyi değildi, önemli eksikleri vardı ama coşkumuz, oyun disiplinimiz üst düzeydeydi.
Milli takımın en sıkıntılı olduğu yer istikrar. Sürekli değişen bir kadro ile başarılı olmak çok zor. Kaleciler, stoperler konusunda istikrar yakalayamadık.