Hırsları ve Güç Tutkusu Yüzünden Koskoca Bir İmparatorluğu Ele Geçiren Kadın: Julia Agrippina
Julia Agrippina, yalnızca Roma İmparatorluğu’nun değil, tüm insanlık tarihinin görüp görebileceği en hırslı ve en güçlü kadınlarından biriydi. Emellerine ulaşmak için en yakınındakileri bile harcamaktan çekinmeyen Agrippina’nın entrikalarla dolu hayat hikâyesine hep birlikte göz atalım.
Beş Roma imparatoruna kan ve evlilik yoluyla sıkı sıkıya bağlanan ve kendi kaderini kendisi yazmayı seçen bir kadın Agrippina.
Büyük büyükbabası Caesar Augustus, büyük amcası Tiberius, amcası Claudius, erkek kardeşi Caligula ve oğlu da Nero olan bir imparatoriçeden bahsediyoruz sizlere. Kısacası kendisi ormanda on kaplan gücündeydi desek abartmış olmayız herhalde.
Ancak Agrippina yalnızca bu bağların ona sağladığı imkânlarla yetinebilecek bir kadın değildi. Elindeki 'sınırlı güç' onu tatmin etmiyordu...
Genç Agrippina’nın kaderi, doğduğu günden itibaren Roma İmparatorluğu’nun kaderi ile bağlantılıydı. Hırslı, otoriter ve sert bir kadın olarak tasvir edilen Agrippina, arzuladığı gücü elde etmenin yolunun tahtta söz sahibi olmaktan geçtiğini biliyordu.
İlk evlendiğinde Agrippina henüz 13 yaşındaydı.
Kuzeniyle yaptığı bu evlilik, ona yeterli kudreti sağlamamıştı. Agrippina’nın gerçek anlamda güçle tanışması büyük amcası İmparator Tiberius’un bir varis bırakmadan ölmesiyle oldu. Agrippina’nın erkek kardeşi Caligula, artık tahtın yeni sahibiydi. Bu da kendisi için daha çok özgürlük ve daha çok güç demekti.
Caligula, tahta geçtiği ilk yıllarda güçlü ve adil bir hükümdar olarak nam salmıştı ancak işler zamanla kötüye gitmeye başladı...
Elindeki gücün büyüklüğünü fark eden Caligula, bu güç yüzünden kendini kaybedince Agrippina, kız kardeşi ve kuzeninin yardımıyla Caligula’yı öldürmeye çalıştı. Caligula, bu suikasti öğrenir öğrenmez kuzenini idam ettirdi ve kız kardeşlerini sürgüne yolladı.
Tabii, Caligula’nın şansı her seferinde böyle yaver gidecek değildi. Yıllar geçtikçe düşmanlarına yenilerini eklemeye devam ediyordu ve sonunda ailesiyle birlikte öldürüldü.
Caligula’dan sonra tahtı amcası Claudius devraldı. Bu durum Agrippina’nın da önünü açmıştı. Oğlu Lucius ile birlikte Roma’ya geri dönen genç kadın, önce Claudius’un aşığı ve en güvendiği danışmanı oldu. Ardından da imparatoriçelik geldi...
Claudius ile olan evliliği sayesinde muazzam bir güç elde eden Agrippina, oğlu Lucius'u tahtın varisi yapmanın peşindeydi.
Claudius’un öz çocukları yüzünden bu emeline erişmesi pek mümkün değildi. Agrippina, önüne çıkan herkesi birer birer ekarte etmeyi başardı ve Claudius’un Lucius’u yasal olarak evlat edinmesini sağladı. Bu sayede Lucius tahtın varisi olabilecekti.
Zaman içerisinde Claudius verdiği kararın doğru olup olmadığını sorgulamaya başladı. Kendi oğlu dururken neden Lucius'u tahtın varisi yapacaktı ki?
Agrippina, Claudius'un fikrini değiştirmesinden korkmaya başlamıştı ve her nasılsa bir süre sonra Claudius hayatını kaybetti. Agrippina'nın Claudius'u zehirlediği söyleniyordu ancak bunu kanıtlamak mümkün değildi. Taht artık Lucius'a nam-ı diğer Nero'ya aitti ve Agrippina seve seve oğlunun yerine her şeyi yönetmeye hazırdı.
Ancak Nero kendisiyle aynı fikirde değildi. Hırsları yüzünden önüne çıkan herkesi yok eden Agrippina'nın sonu bunca zamandır tahta geçirmek için uğraşıp didindiği oğlunun elinden oldu.
Bir zamanlar önüne dünyalar serilmişken elindekiyle yetinmeyi bilmeyen Agrippina, öz oğlunun ihanetinin ardından tarihin tozlu sayfalarındaki yerini aldı. Eee bu dünya size bize kalmayacağı gibi Julia Agrippina'ya da kalmadı anlayacağınız...
Yorum Yazın
Kraliçe de olsa ana yine ana ❤