Hem Yara Bandım Hem Yaram: Bir Türlü Kopulamayan Yorucu Aşkın Hissettirdikleri
Bir zamanlar içini kıpır kıpır eden, sana hayata dair yeni umutlar veren aşk, artık omzunda bir yük, yapman gereken ama yapmak istemediğin bir ödev haline gelmiştir.
Bitmesi gerektiğini bilirsin ama bitirmek istemezsin.
Yaşanan tüm güzel anların, eski bir hikayeye dönüşmesinden korkarsın.
O kadar çok anıyı, üzüntüyü, sevinci paylaşırsınız ki, sanki ayrılırsanız tüm
bu anlar zihninizden kopup gidecek gibi hissedersiniz. Hiç tanımadığın bir şehrin sokaklarında onunla gezmişsin, yavru bir kedinin gözünü açtığı ilk anı onunla seyretmişsin, her yeni sabaha onunla gözünü açmışsın çünkü. Tüm bu anların senden silinip gitmesini asla istemezsin.
Bir zamanlar sadece ona duyduğun ilgi, hayatın diğer alanlarına yayılmıştır.
İlk zamanlar ondan başka hiçbir şey düşünemezsin, yemek yerken, çalışırken,
uyumadan önce, uyanınca, kitap okurken, bomboş durup sokağa bakarken, aklında hep o vardır. Kendi kendine düşününce o zamanlar hissettiğin duyguların hakkını verirsin. Gerçekten çok güzel, çok özel bir şey yaşamışsındır. Fakat yavaş yavaş gerçek hayata dönersin. Gün içinde onu çok az düşünürsün. Kendini işine, ailene, arkadaşlarına verirsin. O, somut olarak hayatında bulunsa da sana hissettirdikleri artık aynı değildir.
Onun için ertelediğin hayallerin, iptal ettiğin planlar yeniden aklına düşer.
Yurtdışındaki bir iş/okul imkanını onun için kabul etmemişsindir. Oradaki
başarılı, kariyerli bir yaşamdansa, onun yanındaki ortalama bir yaşama razı
olmuşsundur. “Acaba gitsem şu an hayatım nasıl olurdu? Acaba hata mı yaptım?” diye düşünüp içten içe kendini eritirsin.
Hataları gözüne batmaz, yaralayıcı cümleleri seni üzmez.
Eskiden, hayatının odak noktası olduğu zamanlar, tüm hislerin, planların ona bağlıdır. Üzüntün onun yüzünden, sevincin onun sayesindedir. Seni çok kızdırdığında öfkeni de onunla yaşarsın, öfke sonrası şefkati de.
Acabalar ve keşkeler arasında sıkışırsın.
Önce hatayı kendinde ararsın. İlişkinin bu hale nasıl geldiğini, güzel giden
her şeyin nasıl bir karmaşaya ve tutsaklığa dönüştüğünü anlayamazsın. Verdiğin tepkileri, söylediğin tüm sözleri, yaşadığınız tüm anları tekrar tekrar düşünür, o anları yeniden yaşarsın. Farklı olabilir miydi? Bambaşka bir sonumuz olabilir miydi?
Çabalarsın. Son bir kez ve her şeye rağmen çabalarsın.
Hiçbir şeyin değişmeyeceğini içten içe bilsen de, son bir kez çabalarsın. Keşke dememek, pişman olmamak için çabalarsın. Bunca zamandır yaşadıklarınızın hatrına, sevginizin hatrına çabalarsın.
Kendinle yeniden tanışırsın.
Kendini, onun isteklerini karşılamaya, onu mutlu etmeye öylesine odaklanmışsındır ki, kendi isteklerin, beklentilerin hep ikinci planda kalmıştır. Bu hayata ve geleceğe dair ne istediğini, neler planladığını bile unutmuşsundur. Kendinle yeniden tanışır ve bambaşka bir içsel sürecin içine girersin.
Artık bitiş çizgisine gelirsin. Elinizde ne huzur ne de aşk kalmıştır.
Uzun zamandır birlikte olmanın, birlikte anlar paylaşmanın verdiği alışkanlığı fark edersin. Bir zamanlar çok güzel bir duyguyu paylaştığınızı ama artık devam etmenin sizi yormaktan, yıpratmaktan başka bir şeye yaramayacağını anlarsın. Belki değişir, belki hala yapacak bir şeyler vardır diye düşünmenin boş yere umutlandıran içi boş bahaneler olduğunu bilirsin. Onsuz ne yaparım, ondan başka birisiyle yapabilir miyim sorularını daha az düşünmeye başlarsın. Çünkü artık kendin olmanın, yeniden hayatına ve isteklerine odaklanmanın zamanı gelmiştir. Tüm anılarına son kez sarılır ve yeni başlangıçlara doğru yol alırsın.
Yorum Yazın
bu galeriyi herkes okur da herkes anlayamaz... bilen bilir canına yandığımın
tam da şuanda içinde bulunduğum durum...
Allahta yardımcın olsun ama ne kadar hızlı yaparsan o kadar kolay olur..velhasılkelam oluyo gene hayat devam edio hep yaşadık yani:) ama bişi diyimmi eksik d... Devamını Gör
bu ara millet aşk acısı çekiyor galiba mevsimsel bir şey mi