Sen mavi gözlü bir dev, sen güler yüzlü şair, sen şiiri, kalemi kuvvetli, yüreği kocaman bir aşık!
Ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim.
Aklıma gelişini seveyim. Ne güzelde darma duman ediyorsun beni.
Ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim.
Aklıma gelişini seveyim. Ne güzelde darma duman ediyorsun beni.
İnsan olan vatanını satar mı? Suyun içip ekmeğini yediniz.
Dünyada vatandan aziz şey var mı? Beyler bu vatana nasıl kıydınız?
Onu didik didik didiklediler, saçlarından tutup sürüklediler.
götürüp kâfire : «Buyur...» dediler. Beyler bu vatana nasıl kıydınız?
Eli kolu zincirlere vurulmuş, vatan çırılçıplak yere serilmiş.
Oturmuş göğsüne Teksaslı çavuş. Beyler bu vatana nasıl kıydınız?
Günü gelir çarh düzüne çevrilir, günü gelir hesabınız görülür.
Günü gelir sualiniz sorulur : Beyler bu vatana nasıl kıydınız?
Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
Onlardan kalbime sevda geçmiyor
Ben yordum ruhumu biraz da sen yor
Çünkü bence şimdi herkes gibisin
Yolunu beklerken daha dün gece
Kaçıyorum bugün senden gizlice
Kalbime baktım da işte iyice
Anladım ki sen de herkes gibisin
Büsbütün unuttum seni eminim
Maziye karıştı şimdi yeminim
Kalbimde senin için yok bile kinim
Bence sen de şimdi herkes gibisin
Hoşgeldin kadınım benim, hoşgeldin
Yorulmuşsundur, nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını
Ne gül suyum ne gümüş leğenim var
Susamışsındır buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
Susamışsındır, susamışsındır
Acıkmışsındır sana beyaz keten örtülü sofralar kuramam
Memleket gibi esir ve yoksuldur odam
Acıkmışsındır, acıkmışsındır
Hoşgeldin kadınım benim, hoşgeldin
Ayağını bastın odama, kırk yıllık beton çayır çimen şimdi
Güldün, güller açtı penceremin demirlerinde
Ağladın avuçlarıma döküldü inciler
Gönlüm gibi zengin, hürriyet gibi aydınlık oldu odam
Hoşgeldin kadınım benim, hoşgeldin
Seviyorum seni
ekmeği tuza banıp yer gibi
Geceleyin ateşler içinde uyanarak
ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi
Ağır posta paketini
neyin nesi belirsiz
telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi
Seviyorum seni
denizi ilk defa uçakla geçer gibi
İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık
içimde kımıldayan bir şeyler gibi
Seviyorum seni
Yaşıyoruz çok şükür der gibi.
MAVİ GÖZLÜ DEV, MİNNACIK KADIN VE HANIMELLERİ O mavi gözlü bir devdi. Minnacık bir kadın sevdi. Kadının hayali minnacık bir evdi, bahçesinde ebruliii hanımeli açan bir ev. Bir dev gibi seviyordu dev. Ve elleri öyle büyük işler için hazırlanmıştı ki devin, yapamazdı yapısını, çalamazdı kapısını bahçesinde ebruliiii hanımeli açan evin. O mavi gözlü bir devdi. Minnacık bir kadın sevdi. Mini minnacıktı kadın. Rahata acıktı kadın yoruldu devin büyük yolunda. Ve elveda! deyip mavi gözlü deve, girdi zengin bir cücenin kolunda bahçesinde ebruliiii hanımeli açan eve. Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev, dev gibi sevgilere mezar bile olamaz: bahçesinde ebruliiiii hanımeli açan ev.
Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi Geceleyin ateşler içinde uyanarak ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi Ağır posta paketini neyin nesi belirsiz telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi Seviyorum seni denizi ilk defa uçakla geçer gibi İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık içimde kımıldayan bir şeyler gibi Seviyorum seni Yaşıyoruz çok şükür der gibi.
Hoşgeldin kadınım benim, hoşgeldin Yorulmuşsundur, nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını Ne gül suyum ne gümüş leğenim var Susamışsındır buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim Susamışsındır, susamışsındır Acıkmışsındır sana beyaz keten örtülü sofralar kuramam Memleket gibi esir ve yoksuldur odam Acıkmışsındır, acıkmışsındır Hoşgeldin kadınım benim, hoşgeldin Ayağını bastın odama, kırk yıllık beton çayır çimen şimdi Güldün, güller açtı penceremin demirlerinde Ağladın avuçlarıma döküldü inciler Gönlüm gibi zengin, hürriyet gibi aydınlık oldu odam Hoşgeldin kadınım benim, hoşgeldin
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın