Frida Kahlo'nun Eserlerini Farklı Bir Açıdan Görmenize Neden Olacak Üzücü Hayat Hikayesi
Frida Kahlo'nun Eserlerini Farklı Bir Açıdan Görmenize Neden Olacak Üzücü Hayat Hikayesi
Meksikalı sanatçı Frida Kahlo'nun eserlerini başka bir sanatçınınkilerle karıştırmak oldukça zordur. Çünkü eserlerinin çoğu, kendinin de dediği gibi biyografiktir: 'Kendimi çiziyorum çünkü yalnız bolca zaman geçiriyorum ve diğer her şeyden daha iyi bildiğim konu kendimim.' Yine de, Frida'nın dikkat çeken yönü sadece eserleri olmamıştır, çünkü hayatı da acıyla, aşkla, korkunç bir çaresizlikle ve umutsuzlukla geçmiştir.
Gelin bu sıra dışı kadının hayatına bir de yakından bakalım...
Frida Kahlo'nun hayatı doğduğundan beri büyük bir gizemle doludur.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Küçük bir kızken sağlığı hiç iyi olmamıştır.
Doktor olmasına neden olan etken de muhtemelen bu durumdur.
18 yaşına geldiğinde ise geleceğin sanatçısı hayatının yönünü değiştiren ilk olayı yaşamıştır: korkunç bir kaza geçirmiştir. Doktorlara göre, sahip olduğu tüm yaralanmaların ardından hayatta kalamayacaktı.
Babası daha sonra Frida yatarken resim yapabilsin diye kızına özel bir şövale geliştirdi, üzerine ise koca bir ayna koydu.
Kazadan sonra çizdiği ilk resim ise Otobüs oldu.
"Hayatımda 2 kaza vardı: biri otobüsün tramvaya çarpışı, diğeri ise Diego'ydu."
Fakat Diego iyi bir eş değildi. Önceki iki evliliği aldattığı için bitmişti. Üçüncü evliliği de mutlu bir istisna değildi.
Hatta belki de eşinden intikam almak için, evlerine sığınan Leon Trotsky adındaki bir devrimciyle ilişki yaşadı.
Frida birkaç kez hamile kaldı fakat hamileliklerinin çoğunda aynı kaza yüzünden düşük yaptı. Bu duruma bağlı duygularını resimlerine bol bol yansıttı.
Evliliğinin 10. yılında, Frida eşinin onu öz ablası Christina ile aldattığını öğrendi.
Eşiyle acılı bir boşanma süreci yaşadıktan sonra, Frida kendini hayvanlarla çevrili şekilde resmetmeye başladı.
1940'ta ciddi sağlık problemleri yaşayan sanatçı, hastaneye kaldırıldı. Bu durumu öğrenen Diego hemen yanına koştu, yeniden evlilik teklifi etti ve Frida kabul etti.
Fakat yıllar geçtikçe Frida'nın durumu sadece kötüleşti.
Yakında öleceği düşüncesiyle, günlüğüne "Umarım çıkış mutludur. Ve umarım asla dönmem" yazdı.
1954'te zatürreden ölen sanatçının evi 1955'te hayranlarının günümüzde bile ziyaret ettiği bir müzeye dönüştürüldü.
Frida'nın hayatı ile ilgili birçok film yapıldı, birçok kitap yazıldı, hatta müzikler bestelendi.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
“Beni anlamadın demeyeceğim. Beni anladın. Zaten en dayanılmaz acı buydu. Sen beni anladın. Anladığın halde canımı yaktın.” .
Frida Türk olsaydı eğer muhtemel lakabı acıların kadını olurdu heralde.
yok orospu olurdu. resimlerinde kendi memelerini çizmiş, evliyken başka adamlarla yatmış diye. kadının kadın olduğu bir ülke değil burası malesef
herşeyi mahfetmek için aşk güzel bir motivasyon