Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Film Değil Gerçek! Alice Harikalar Diyarında Sendromu'nu Öğrendikten Sonra Gerçeklik Algınız Değişecek
Yazarın kendi yaşadıklarını kurgulaması aslında sıklıkla rastlanabilecek bir durum ama bunu gerçek dışı olarak ifade etmesi çok enteresan geldi bana!🤔
Hepimiz Lewis Carroll’un Alice Harikalar Diyarı’nda kitabını ya okumuş ya da mutlaka filmini seyretmişizdir.
Hatırlarsanız romanda da Alice tavşan deliğine düştükten sonra boyut algısı tamamen değişiyordu.
Alice üzerinde 'beni iç' yazan şişeyi içtikten sonra bir anda minik bir kapı deliğinden geçecek kadar küçülüyor,
Ve aynı şekilde üzerinde 'beni ye' yazan pastayı yediğinde de devasa bir biçimde büyüyordu.
Romanın yazarı Lewis Carroll'un da bu sendromu yaşadığı, bundan dolayı şiddetli migren ağrıları olduğu ve bu yüzden de kitabı kaleme aldığı düşünülüyor.
Peki nedir bu Alice Harikalar Diyarında sendromu? Haydi gelin detaylarına birlikte bakalım!
Dr. John Todd tarafından ilk kez bahsedilen ve birçok kaynakta Todd's Sendromu olarak da bilinen bu hastalıkta kişi olanı olduğundan farklı bir biçimde algılayabiliyor. Peki bu ne demek?
Yani örneğin kişi objeleri olduğundan çok daha küçük (mikropsi),
Aynı şekilde cisimleri gerçek boyutlarından tıpkı Alice gibi çok daha büyük (makropsi),
Daha uzakta (telopsi),daha yakında (pelepsiya) ve de olduğundan çok daha zayıf, şişman, uzun ya da kısa (metamerhopsi) olarak algılıyor.
Ayrıca bu bozukluk sadece görüntüde değil aynı zamanda hisler ve algıda da meydana gelebiliyor. Fakat hastalar sanılanın aksine halüsinasyon görmüyorlar.
Bu sendroma sahip birçok insanın da genellikle migreni veya geçmişinde beyin tümörü ya da psikoaktif madde kullanım bozukluğu oluyor.
Alice Harikalar Diyarında sendromu genellikle çocukluk döneminde rastlanan bir hastalık.
20'li yaşlarda ise etkisi azalıyor ya da tamamen bitiyor. Tabii kronik olarak bunu yaşayan bireylerin olduğunu da söylemeden etmeyelim.
Sendromun en şiddetli olduğu zaman dilimi ise gece. Bilinen bir tedavi yöntemi ise maalesef bulunmuyor. 😢
Ayrıca ufak bir dipnot düşelim; bu sendrom aslında birçoğumuzun izlediği veya okuduğu birçok eserde de mevcut.
Örneğin, Jonathan Swift'in Gulliver'in Gezileri'nde bahsettiği Lilliput mikropsiyle ilişkilendiriliyor.
Siz bu sendrom hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu tarz bir şey hiç yaşadınız mı? Yorumlarda buluşalım...
Yorum Yazın
Sadece bir kere çok ateşim çıktığı bir gece yaşadım bunu. Hala unutamıyorum. Odamdaki her şey aşırı büyük görünüyordu ve çok korkmuştum.
Gerçeklik algısı mı var la bizim ülkemizde? Ya çok büyük görüyoruz ekonomiyi ya da çok küçük görüyoruz kişisel hakları. Öff toplumsal mesaj verdim yine