Erkek Egemen Bir Toplumda Kadın Olmanın Zorlukları
Yıllardır bu ülkenin kadınları seslerini duyurmaya çalışıyor. Her gün öldürülen, şiddete maruz kalan, tecavüze uğrayan kadınlar kendilerini anlatacak mecra arıyorlar. Ancak maalesef toplumun vicdanını kanatan bir vahşet yaşanmadıkça hiçbiri derdini yeterince anlatamıyor. Üzülerek söylüyorum ki Özgecan'ın vahşice katli gibi bir olay yaşanmadığında, tecavüzler, cinayetleri, dayaklar klasik bir üçüncü sayfa haberi olarak okunup geçiliyor. Bu konularda ciddi hiçbir adım atılmıyor. Ciddi adım atılmasını beklediğiniz noktada da işler idam cezasına gelip takılıyor. Mesele tecavüz edeni öldürmek değil, tecavüz olayının ortadan kalkmasını sağlamaksa idamın bir çare olacağını düşünmüyorum. Mesele çok daha fazla katmanlı ve uzun soluklu çalışmaları, araştırmaları, bilim insanları, STK'lar ile koordineli olarak çalışmayı gerektiriyor. Ülke idaresinde yer alan kişilerin daha dikkatli bir dil kullanmalarını gerektiriyor. Siz 'örtüsüz kadın ya kiralıktır ya da satılıktır' dedikten sonra tecavüz olayları için çareyi idamda ararsanız bunun hiçbir anlamı olmadığını görmeniz gerekiyor.
Türkiye'nin ihtiyacı olan şey bir zihniyet değişimidir. Açık söylüyorum bunun Ak Parti hükümetiyle gerçekleşmesi mümkün değildir. Uyuşturucudan, tecavüze, hırsızlıktan, gaspa kadar her suçun çözümünü imanlı bir nesil yetiştirmekte gören, tecavüz olaylarında erkekten çok kadında suç arayan bir kafanın Türkiye'de kadın erkek eşitliği açısından bir adım atması, köklü bir zihniyet değişikliğine gitmesini beklemek hayal gücünü bile zorlayan bir durumdur. Kadına şiddeti araştırma komisyonu kurup, tüm üyelerini erkek yapan, hiçbir kadın kuruluşunu bu komisyona dahil etmeyi aklından bile geçirmeyen, kadın için en iyisini erkekler bilir anlayışındaki bir zihniyetten ne bekleyebiliriz ki? Kadınların erkek egemen bir toplumda yaşamasının zorluklarını erkek bilemez. Onu ancak yaşayanlar bilir. Yaşayan biri olarak işte size erkek egemen bir toplumda yaşamanın kadın açısından zorlukları.