Bugün büyük gün canlı soru cevap uygulamasında büyük ödül var ve sorular da bildiğim konulardan. Şimdi kendimi gösterme zamanı çünkü ödül maddi ödüllerden değil CEO ile yemek ya da iş gününde şirketin ormanına bağış olarak kendi adımla ağaç bağışlamak var. Bir oyunlaştırma konferansında “çalışanlarınıza ay sonu maaş dışında ne gibi motivasyonlar sağlıyorsunuz?” denilmiş. İşte oyunlaştırma ile bu maddi olmayan zaten maaş, prim vs. ile yönetilmeye çalışılan dışsal motivasyon yerine şirketin portalinde fotoğrafım olsun, ya da şuraya bağış yapalım gibi içsel motivasyonu hedefleyen iş hedeflerini oyunlaştırdığımızda dopamin jenerasyonu deyim yerindeyse PUBG oynar gibi satış yapıyor, öneri veriyor, eğitimlere katılıyor, takım çalışmasında öne çıkıyor ve mutlu oluyor! Çünkü bir yere ait olmak, anlam bulmak ve değer katmak istiyor.
“Birçok şirket yarının stratejilerine, dünün insan kaynağı ve ödül sistemlerine sahiptir.”
Jay GALBRAITH
Hollandalı bir banka geleneksel iş görüşme sürelerini oldukça azaltıp bu süreyi açık pozisyonun ihtiyaçlarına göre özel kurguladıkları bankadaki hemen görüşme odasının yanındaki ‘Kaçış Odası’ için bu süreyi kullanıyor. Adaylar bu odadaki görevleri olası diğer adaylar ya da potansiyel takım arkadaşlarıyla bu şifreyi çözmeye çalışırken iş görüşmesi tamamlanıyor. Türkiye’de yenilikçi bir ticaret firması depolarındaki kayıp eşya süreçlerini “Hayalet Avcıları” isimli oyunlaştırma ile yönetiyor. Depoda kayıp eşya görenler “Hayalet” görmüş gibi eşyayı hayalet avcı noktalarına bırakıyor, Hayalet Avcıları da o ürünü ilgili yerlerine koyduklarında her iki oyuncuya da o ürünün meblağsı kadar puan veriliyor. Ay sonu en çok puan toplayan en iyi “Hayalet Avcısı” rozetini alıyor ekranlarda duyuruluyor ve depoda hayalet avcısı müziğiyle dans ediliyor. Kesinlikle nakit ödüllendirme yok, önceki adı olan ‘missing’ isimli sürecinde disiplin üzerine ve üzerine nakit ödül olsa bile bu kadar farkındalık sağlanmamıştı.
MIT özellikle son dönemde artan çocuk eğitiminde programlama için ‘oyun tabanlı kodlama’ çözümü Scratch geliştirmiş ve tüm dünyaya ücretsiz açmıştı. Su anda tüm okullarda bu yazılımla çocuklar sevdiği karakterlerle kodlama yaparak örümcek adamla kötü adamları yakalamaya, minik kaplumbağa olarak çilekleri yemeğe çalışıyor. Herkesin oyunu oynamak için farklı nedeni var: Kimi arkadaşlık için oynuyor, kimi rekabet için. İçinde bilim olduğu da düşünülürse eğitimde oyunlaştırma bilimsel sorunların çözümüne olanak sağlıyor.
Stanford Üniversitesi de yakın zamanda dopamin jenerasyonunun eğitiminde çok öne çıkacak yapay zeka tabanlı chatbot teknoloji için bir oyun tabanlı çözüm önerdi. Disney’in de son dönemde hayat verdiği ‘Alaaddin’ gibi bir cin kurgulayan Stanford Üniversitesi profesörlerinden BJ Fogg, bu cinin ekran süreleriyle ilgili çocuklara ve yetişkinlere ‘3 Dilek’ dileyebilecekleri bir deneyim kurgulamış. Böylelikle herkes istediği karakterle tabletteki oyunlarda ya da Instagram gibi sosyal medyada geçirdiği süreyi oyunlaştırarak azaltarak bir sonraki dileğine geçebiliyor. Bu tarz yöntemler çocuklarının sürekli bilgisayar başında olduğu için kaygılanan ebeveynler için de umut olmaktadır.
Ünlü oyun teorisyeni Brian Sutton-Smith ‘a bir röportajında iş varsa oyun yok, iş yoksa oyun var gibi bir yaklaşımın genel kabul görüldüğü paylaşılıp “peki oyun’un tersi iş midir? “ diye sorulmuş. Smith’in cevabı çok net olmuş : “Oyun’un tersi iş değil depresyondur.” Oyun ve iş gayet beraber olabilir ve işyerinde oyun yoksa depresyona girersiniz demiş. Oyun oynamadan geçen bir gün hiç yaşanmamıştır.
Sahi sizin iş yerindeki işler pardon oyunlar nasıl gidiyor?
Bu yazı Gamfed Türkiye gönüllülerinden Yasemin Karakaya’nın katkılarıyla yazılmıştır.
Twitter
Instagram
Linkedln
Yorum Yazın