İnanılmaz. Her yerde ses geliyor, birileri yardım için bağırıyor. Göz gözü görmüyor. Ses duyuyorsun ama nasıl ulaşacağını bilmiyorsun. Nereden başlayacağını ya da. Hava buz gibi soğuk, kimseler yok, insanlar panik halinde...En acısı da kime denk gelirsen onu kurtarmaya başlıyorsun yani bir seçim şansın da yok. Doktorlar, arama kurtarma ekipleri de enkaz altında. Öyle bir noktaya geldik ki aracı ambulans olarak kullanmaya başladık. Ambulans yaptık da hastane var mı? Yok! yıkılmış. Otoparktan hastane yapıldı sonra, bir tarafta ölüler, bir tarafa yığılmış insanlar. Tarif etmesi imkansız bir ortam. Herkes bir şey yapmak istiyor ama kimse ne yapması gerektiğini bilmiyor gibi düşün. Uğraştık epey, çok kişiyi de kurtardık görmüşsündür. Ama görmedikleriniz de var. Kurtaramadığımız ulaşamadıklarımız da çok. Mesela hamile bir anne vardı, kadın ölmüş ama bebek ısı veriyor, canlı, kameradan görüyorsun. Ellerinle kazıyorsun ama ulaşamıyorsun...Bunlar da oldu, paylaşmadım pek. Ama unutabiliyor musun dersen, asla. Hâlâ o yardım çığlıklarını duyuyorum, her yerde.
Hayvanları kurtarma çalışmalarında da en öndeydin. Onları izlerken çok etkilendim, günlerce uğraştığınız oldu bir kedi için..Buna inanılmaz saygı duyuyorum...
İnsanlar için günlerce mücadele verdik, yabancı ekiplerle de çalıştık ve ardından vakit hayvanlara geldi. Hem bize de motivasyon olur, diye düşündük. Öyle de oldu. İlk kurtardığımız teriyer köpekle yaşadığımız sevinç inanılmazdı. Sonrasında da kediler başladı. Ah o kediler yok mu! En uzak en olmadık yerlere saklanmışlar. Hayatımızı riske ettik onları çıkarabilmek için şimdi anlatırken gülümsüyorum ama o an korktuk da. Fakat sonunda yaşadığımız mutluluk, huzur, masum bir canın hayatını kurtarmış olmak inanılmaz bir his.
Hayvanlara yardım ediyor olman, hatta birçok dernekten daha çok çırpınman da çok dikkatimi çekti. Bir köpek almışsın bir PUG ve bu aşk öyle başlamış sanırım. Biraz bu hikayeyi anlatır mısın?
Her şey bir pug ile başladı diyebiliriz, haklısın. Bir köpek geldi ve tüm hayatımı değiştirdi. Ben hayvansever biri değildim. Avustralya'da yaşarken ava giderdim sen düşün. Hayvan haklarıymış falan haberim yoktu. Derken bir köpek almaya karar verdim. Etrafımdakiler 'Satın alma, sahiplen.' dediler. 'Bana ne, ben cins köpek istiyorum.' dedim ve gidip Tyson'ı satın aldım. İlk hafta da 'Ben bunu atacağım.' demeye başladım. Her yere kakasını yapıyor, sözümü dinlemiyor, inatçı, çocuk gibi sürekli bir şeyler istiyor, yerinde durmuyor falan. Zorlandım yani. Sorumluluk bir anda çok ağır geldi. Tam 'Ben bunu yapamam, uğraşamam.' derken çok enteresan bir şekilde aramızda çok sağlam, bugüne kadar hiç yaşamadığım bir bağ oluştu. Şimdi düşünüyorum da sanki Tyson her şeyi hissetti ve beni değiştirmeye karar verdi. Onunla böyle bir ilişki kuruca sokak hayvanları da dikkatimi çekmeye başladı. Benimki tok, onlar aç. Onların evleri yok, can güvenlikleri yok, ne yaparlar ne ederse diye kafa yormaya başladım. Baktım içim rahat etmiyor elimden geldiği kadar onlara da yardım etmeye, beslemeye, tedavi ettirmeye falan başladım.
Hayat çok garip Pelin. Ben karmaya inanırım. Yaptıklarının bedelini ödersin bu Dünya'da. Tyson yani bana bu sevgiyi aşılayan köpeğimi ölümcül bir hastalığa kaybettim. Belki de onunla tanışmadan önceki egolu adam olmanın bedelini ödedim, kim bilir!. Dünyam yıkıldı, her şey anlamını yitirdi. Nasıl bir boşluğa düştüm sana anlatamam. Bu boşluğu ancak sokak hayvanlarına, yüzlerce hayvana sevgi, şefkat ve bakım vererek doldurabildim. Tyson gitti, yerine yüzlerce sokak hayvanı geldi hayatıma.
Yorum Yazın