CHP Tunceli Raporu: Özel Güvenlik Bölgeleri Anayasaya Aykırı
Tunceli'nin 14 bölgesinin 'özel güvenlik bölgesi' ilane edilmesi ve vatandaşların bölgelere girişlerinin yasaklanmasının ardından kentte incelemelerde bulunan CHP heyetinin raporunda 'özel güvenlik bölgelerinin' yerleşim yerlerinin dışında ilan edilebileceğinin yasada belirtilmiş olmasına karşın kentte bu kurala uyulmadığına işaret edildi.
CHP, Tunceli Valiliği'nin ilde 14 bölgeyi özel güvenlik bölgesi ilan etmesi üzerine, bölgeye heyet göndererek rapor hazırladı.
CHP Basın Birimi'nden yapılan açıklamada, Tunceli Valiliği'nin ilde 14 bölgeyi özel güvenlik bölgesi ilan etmesi üzerine CHP Grup Başkanvekili ve Ankara Milletvekili Levent Gök başkanlığında oluşturulan heyetin hazırladığı rapor kamuoyuna duyuruldu.
Gök'ün başkanlığında, İstanbul Milletvekili Ali Özcan, Ankara Milletvekili Nihat Yeşil, Hatay Milletvekili Hilmi Yarayıcı ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal'dan oluşan heyet, 7 Ağustos 2015'te başta Tunceli Valisi Osman Kaymak olmak üzere sivil toplum kuruluşları ve Tunceli halkı ile görüşmeler yaptı.
Hazırlanan raporda, görüşmelerden elde edilen sonuçlar ve kente ilişkin genel değerlendirmelere yer verildi. Raporun sonuç bölümünde, Tunceli Valiliği'nin 14 bölgeyi özel güvenlik bölgesi ilan eden kararının dayanağı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu ile Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Yönetmeliğinin çelişkili olduğu ileri sürülerek, yönetmeliğin Valiliğe geniş bir yetki verdiği belirtildi.
Raporda, 'Bakanlar Kurulu ve TBMM'de dahi olmayan bu yetkiyle, son derece basit ve yetersiz bir karar alma süreciyle valilere temel hak ve hürriyetleri durdurma yetkisi veren bu kararın açıkça Anayasa'ya aykırı olduğu' savunuldu.
'Tunceli bakış açısı değişmeli'
Terörle etkin bir mücadelenin gerekliliğinin tartışmasız olduğu vurgulanan raporda, bunun yanında devletin terör ortamına zemin hazırlayan olumsuz koşulları, demokrasi insan hakları ve hukukun üstünlüğü çerçevesinde ortadan kaldırması gerektiğine işaret edildi.
Yöre halkının, terörden ve devletin baskısından bunaldığı ve bıktığı belirtilen raporda, 'Yöre halkı, terörden ve devletin baskısından bunalmış ve bıkmıştır. Herkes Tunceli'de terör örgütlerinin silah bırakmasını, devletin Tunceli'ye bakış açısının değişmesini istemektedir. Yerel halk 1994 sürecinde yaşadığı sendromu üzerinden atamamış, kaos, korku ve tedirginlik içindedir. Geleceğe güvensizlik üst düzeydedir. Yerel yöneticilerin halkın endişelerini giderecek tavırlar sergilemesi gerekmektedir' ifadesi kullanıldı.
'Üreticinin mağduriyeti artacak'
Raporda, Valiliğin 'özel güvenlik bölgesi' ilan edilen bölgelerdeki vatandaşlardan 4 Ağustos 2015 tarihine kadar köylerini boşaltmalarını istediği, buna karşılık tarım, hayvancılık ve arıcılık faaliyetlerini sürdürecekleri alternatif alanlar göstermediği öne sürüldü. Bu durumun yurttaşların ve ayrıca Tunceli ilinin hayvancılık ve arıcılığına büyük bir darbe vuracağı bildirildi.
Yöre halkının, yerlerini terk etmeyeceklerini yetkililere ilettikleri ifade edilen raporda, bu nedenle can güvenliği sorununun da bulunduğu vurgulandı.
Özel güvenlik bölgesi ilan edilen alanların tümünün köylülerin tarımsal faaliyet yürüttüğü alanlar olduğu kaydedilen raporda, coğrafi yapının zorluğu göz önüne alındığında meralarını 15 günlüğüne de olsa boşaltmak zaten büyük bölümü bankalara borçlu bulunan üreticilerin mağduriyetlerini kat kat artıracağı savunuldu.
Raporda, bu bölgelerde üretilen süt, yoğurt, peynir gibi organik ürünlerin, özel güvenlik bölgesi uygulaması ile zamanında pazara ulaşamayacağı, ürünlerin pazar değerini kaybedeceği, köylülerin zaten kısıtlı olan bu gelirlerinden de mahrum kalacağı aktarıldı.
Bölgedeki arı üreticilerinin durumunun daha da zor olduğu vurgulanan raporda, arılar için sağım zamanı olması nedeniyle arıların yer değiştirmesinin şu anda mümkün olmadığına işaret edildi. Bölgede 80 dolayında arı yetiştiricisinin ve yüzlerce kovanın bulunduğu dikkate alınırsa, bunun büyük bir ekonomik kayıp anlamına geldiği aktarıldı.
'Yangınlar tedirginlik yaratıyor'
Raporda, havadan ve karadan yapılan bombalamaların bölgedeki ormanlara büyük zararlar vereceği, birçok bitki ve hayvanın yaşam alanları yok ederek, bu bölgedeki bitkisel ve hayvansal üretim faaliyetinin tamamen biteceği ileri sürüldü.
İlde son zamanlarda çıkan orman yangınlarının da bir başka tedirginlik kaynağı olduğu belirtilen raporda, turizm açısından son yıllarda ivme kazanan ilde festivallerin iptal edildiği, inanç merkezlerine ziyaretlerin durduğu, rezervasyonların iptal edildiği, bu durumun da şehrin ticari hayatına büyük bir darbe vurduğu kaydedildi.