Cem Adrian, Acun Ilıcalı ve O Ses Türkiye Ekibini Çok Sert Eleştirdi: "O Koltukta Utanmadan Para Kazanıyorsunuz!"

Cem Adrian, yıllar sonra yine O Ses Türkiye'ye olan sinirini çıkardı...

Dün akşam Instagram'dan yaptığı skandal paylaşımlarla açtı ağzını, yumdu gözünü!

Gelin bakalım neler olmuş?

Şimdiden birçok magazin zımbırtısında yer almaya başlayan konu hakkında son kez konuşup kendi adıma konuyu kapatıyorum. Bir müzisyen olarak ama daha çok sadece bir insan olarak yazıyorum. Hayatta her şey doğru da bir bu mu yanlış... Tabii ki değil. Ama seçtiğimiz mesleklere, yollara göre olaylar karşısındaki hassasiyetlerimiz ve tepkilerimizin boyutları değişebiliyor. Örneğin hukuk dünyasında gerçekleşen bir haksızlıkta daha çok hukukçular hassasiyet gösteriyor, ya da bir hastanede bir doktor dayak yediğinde, sağlık personelinin tepkisi bizimkinden daha büyük oluyor. Hepimiz sesimizi çıkarıyoruz ancak onlar konuya daha yakın olduklarından dolayı, daha büyük bir empati ile, daha büyük tepkiler veriyorlar. Benim bahsi geçen yarışma ve orada gerçekleşen 'umut tacirliği' ile ilgili hassasiyetim ve tekrarlanan tepkimin sebebi bu empatidir. Çünkü ben de bir müzisyenim. Ve umut ışığı ile oraya çekilen genç ve hevesli kalplerin yaşadığı her şeyi yaşadım. Ne hissettiklerini o kadar iyi anlıyorum ki... Orada kırılan her kalbi gördüğümde içim acıyor ve kendime hakim olamıyorum. Olmam da gerekmiyor. İşin beni çok şaşırtan kısmı... Bu umut tacirliğine ortak olan ve o koltuklarda oturan jüri üyelerinin de muhtemelen müzik yapmak için benzer yollardan geçmiş oldukları halde, bu genç insanlara ne yaptıklarını anlayamamaları. Ya da anladıkları halde kazandıkları para için bunu görmezden gelmeleri. Yapımcı her şeyin maddi boyutu ve reytingler ile ilgilenebilir. Aynı hassasiyeti ondan beklemek yanlış olur. O bir iş adamı. Keşke kaçırmasa ama olayın insani boyutunu çoktan kaçırmış olabilir. Peki ya orada 'müzisyen' vasfı ile oturanlar. Bunu kalbinize, vicdanınıza nasıl açıklayabiliyorsunuz. 'HERKES KENDİ İSTEĞİ VE TÜM BUNLARI GÖZE ALARAK YARIŞMAYA KATILIYOR' değil mi? Evet... Peki siz onlara sunduğunuz boş umuttan sorumlu değil misiniz? Onları oraya çeken ışığı siz yakmıyor musunuz? Müziğin nasıl bir aşk olduğunu bilmiyor musunuz? Müzik için yanıp tutuşan bu hevesli insanların karanlıkta önlerinde yanacak incecik bir ışığa bile nasıl koşacaklarını bilmiyor musunuz?

Onları kurbanlık koyun gibi seçip binbir ağızla, vaatle kendi yarışmacınız yaparken, onlara hayaller, umutlar aşılarken birkaç gün sonra 'yolun açık olsun' daha yolun çok uzun gibi porselen dişli bir teselli ile kalplerine bir çentik atacağınızı bilmiyor musunuz. Adınız gibi biliyorsunuz. 'Ama formatınız öyle?' Yani formatınız umut tacirliği. Net! Ama dünyada da aynı format??? DÜNYA BOKA BATMIŞ BİZ DE BATALIM? Bana ne dünyadan. Ayıp, yazık... İnanıyorsanız da günah! Kazandığınız paraya değmez inanın. 'İnsanlara ekrana çıkma şansı' verdiğinizi düşünüyorsunuz. 'Rızık' sunuyorsunuz öyle mi? Biz neden göremiyoruz? Kaç senenin birincileri nerede??? Peki? Kim ekranda elenmek ister. Milyonların önünde? Ailelerinin, komşularının tanıdıklarının önünde. O stüdyodan çıktıklarında ne hissettikleri? Bunları göz ardı edecek kadar neyinizi kaybettiniz? Evet bu konuda yazacaklarım söyleyeceklerim bu kadar. O programlara katılıp da hayatı değişen sadece jürilerdir. Dün de yazdım. Bugün de bu konu hakkında son kez yazacağım. O kırdığınız kalpleri hiç unutmayın. Onlar sizi asla unutmayacaklar. #EMPATİ ! #osestürkiye +++Sakın bana kimse gündeme gelmek için böyle tepki mepki gibi abuk sabuk cümlelerle gelmesin. Beni bilenler iyi bilirler. O gündeme gelmektense dünyaya hiç gelmemeyi tercih ederim.