Büyümekte Kararsız Kalanları Böyle Alalım! Tolstoy'a Göre Olgunlaşmanın 7 Belirtisi
Ünlü Rus yazar Tolstoy'u bu sefer karşınıza olgunlaşmanın yedi belirtisini tanımlamasıyla çıkartıyoruz. Eserleri ve düşünceleri birçok insana ışık olan Tolstoy, çoğu konuda olduğu gibi olgunlaşma hakkındaki düşünceleri de oldukça doğru tespitleri var. Hayatımızın başında yaşadıklarımız, aslında hepsi birer tecrübe niteliğinde. Bunların tecrübe olduğunu anlamamız ise uzun yıllar alabiliyor. Yani yaşadığımız üzücü olaylar karşısında hissettiklerimiz, bir daha böyle bir olay ile karşı karşıya kaldığımızda, ne yapmamız gerektiğini öğretiyor bize. İyi veya kötü sonuçları olan bütün seçimlerimiz, bizi biz yapan ve diğerlerinden farklı görüşlere sahip olmamızı sağlayan durumlardır. Tolstoy da aslında her insanın başına gelen, olağan şeyler karşısındaki tutuma göre olgunlaşmayı tanımlanış. Biz de Tolstoy'un tanımladığı olgunlaşmanın belirtilerini, içeriğimizde sizler için derledik.👇
1. Cahil insanlardan tartışmaktan kaçınmak.
2. Başa gelen talihsizliği çabuk kabullenmek.
Tolstoy'a göre bir diğer olgunlaşmanın belirtisi olarak, başımıza gelen şeyleri kabullenmektir. Hayattaki her şeyin insanlar için olduğunu düşündüğümüz bir dünyada, yaşadığımız her şeye de olağan bakmalıyız. Yaşamamız gereken şeyleri yaşıyor ve bunu için uzun süre düşünmek yerine, olabileceğini kabul etmemiz gerekiyor. Bu da büyüdüğümüzün ve olgunlaştığımızın en büyük belirtilerinden biri olmuş oluyor. Yaşadığımız en küçük bir umutsuzluk için, uzun süre neden olduğunu düşünmek ve buna vakit harcamak aslında bir zaman sonra bize pişmanlık getirebilir. İnsan yaşadıkça tecrübe edinir ve zamanla o küçük problemin yerini daha büyükleri almaya başlayınca, o küçük problemin değersizliğini görür.
3. Kişiler ve olaylar hakkında daha az konuşmak.
Bir diğer olgunlaşmanın belirtisi olarak karşımıza kişiler ve olaylar hakkında daha az konuşmak geliyor. İnsan büyüdükçe ve olgunlaştıkça merak duygusunu en aza inmiş oluyor. Bu merak duygusu yararlı ve faydalı şeyleri öğrenme açısından değil ama başkalarının hayatlarını merak etme açısından zamanla yok olmaya başlıyor. Bu aslında insanların, ısrarla düşüncelerini savunmalarından kaynaklanıyor olabilir. Derdini anlatamadığın birine daha fazla konuşmak istemezsin. Kendi düşünceni kendine sakladığın ve insanlarla hiçbir şekilde tartışmaya girmek istemediğin için, insan büyüdükçe olaylar ve kişiler hakkında daha az fikir belirtiyor.
4. Sorunlara üzülmek yerine çözüme odaklanmak.
Yaşadığımız onca şeye üzülüp, hiçbir sonuç elde edemedik. Bizden giden sadece kaybettiğimiz zaman oldu. Olgunlaştığımızın bir diğer belirtisi olarak, yaşadıklarımıza karşı üzülmek yerine çözüm üretmek oluyor. Karşılaştığımız problemleri olağan karşılayıp, aslında hemen bu problemi nasıl aşabileceğimizi ve nasıl üstesinden gelebileceğimizi düşünmemiz gerekiyor. Çözüm düşünürken, olan problemi görmezden gelip, hem demoralize olmayız hem de üzülürken kaybettiğimiz bir vaktimiz olmaz. Sorunlarımız karşısında, üzülerek hiçbir sonuç elde edemeyeceğimizi anladığımız zaman olgunlaşmış oluyoruz.
5. Başkalarının hatalarını daha az yargılamak.
İnsanın her şeyi yapabildiği bir dünyada yaşıyoruz. 'Asla onu yapmam' deyip bir süre sonra yapmış olarak karşımıza çıkan da çok insan tanıyoruz. Aslında dikkat edilmesi gereken şey, insanların içinde bulundukları durumda, asla yapmam dedikleri şeyleri yapabiliyor olması. Yani bir hatayı hangi koşullar altında yaptığımız aslında önemli olan. Bu nedenle başkalarının hataları yargılamak veya onları küçük görmek, başka bir gün bizim de aynı duruma düşmemize neden olabilir. Olgunlaşmaya başladığınız da 'O bunu yapmış.' diye değil, 'Acaba bunu neden yapmış?' diye konuşmaya başlarsınız.
6. Hayatı daha yavaş tonda ve sindirerek yaşamak.
Gençlik yıllarında her şeyi bir koşturmaca içinde yaşamak ve anın tadını çıkartmak yerine, güzel olan her şeyi görmezden gelmek diye bir durum söz konusu olabiliyor. Özellikle akıllı telefonlarla birlikte, karşımızda duran şahane manzaralara gözlerimizle değil, telefon kameralarıyla bakmaya başlıyoruz. Yaşadığımız her anın değerini bilmek, baktığımız, gördüğümüz her şeyin tadını çıkartmak, belki bir kahveyi uzun uzun içmek gerekir. Tolstoy'un olgunlaşmanın belirtilerinden biri de hayatı daha sindirerek ve yavaş yaşamaktır. Gençken acele ettiğimiz şeylerin anlamsız geldiğini ve o aceleyle neler kaçırdığımızı biraz daha büyüdüğümüzde anlamış oluyoruz.
7. Canını sıkan insanları hayatından çıkarabilmek.
Tolstoy'un olgunlaşmanın belirtisi olarak gördüğü son madde ise canımızı sıkan insanları hayatımızdan çıkartmak. Belki de en çok yapmamız gereken ama bir türlü beceremediğimiz şey budur. Bizim hayatımıza müdahale eden, desteklemek yerine engel olan, sürekli olumsuz konuşmaları ile enerjimizi çeken herkesi hayatımızdan çıkartmalıyız. İnsanları kırmak size göre olmayabilir ama o insan hayatınızda kaldığı sürece siz daha çok kırılmış oluyorsunuz. İlerlemeniz, bir şeyler başarabilmeniz için o kişilerin hayatınızdan çıkması gerekiyorsa bir an bile düşünmemelisin. Sizin hayatınızda sizi değersiz hissettirecek herkesi bir an önce kapı dışarı edin.
Yorum Yazın
Hepsi doğru ben de bir tane ekleyim başkalarının düşüncelerini kafaya takmamak