Görüş Bildir
Haberler
Bir Filmin Kitabından: Otomatik Portakal

Bir Filmin Kitabından: Otomatik Portakal

Filimneral
01.05.2014 - 16:50 Son Güncelleme: 01.05.2014 - 20:27

Bir Filmin Kitabından: Otomatik Portakal

Anthony Burgess’ın romanı Otomatik Portakal‘da hayatıı şiddet üzerine kurulmuş Alex ile onu beyni yıkanmış bir robot haline getirmek isteyen, şiddeti önlemeye çalışan bir devletin yarattığı korkunç dünya, ürkütücü ve dehşet verici olduğu kadar düşündürücü bir biçimde anlatılır.

Vicdanın seni, hemen hemen her hayati davranışın içgüdüsel olduğu hayvanlardan farklı kılandır. Yalnızca zekan değildir insan olmanı sağlayan…

Önünde seçenekler vardır senin de türünün kalanı gibi; iyi olmayı seçebileceğin gibi kötü olmayı da seçme hakkına sahipsin. Bir hayvana ya da insana zarar verebileceğin gibi, diğerlerinin hayatını güzelleştirmeye de tüm ömrünü adayabilirsin.

Kaynak: http://www.filmineral.com/bir-filmin-...
İçeriğin Devamı Aşağıda

Otomatik Portakal denildiğinde  Stanley Kubrick’in

yönetmenliğini yaptığı  Anthony Burgess’in aynı adlı yapıtından

uyarlanan 1971 yapımı 137 dk.’lık Amerikan filmi gelir… ‘‘Tüm

hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna bir

baskı yöntemş uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline

getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir

şey yapamıyorum.”

Otomatik Portakal, Alex adında on beş yaşındaki bir çocuğun

hayatından kesit anlatılır, vicdanının sesini uyuşturucuya bırakmış üç

arkadaşın anlatısıdır bu.

Okuldan çıktıktan sonra evlerine kısacık bir zaman için uğrayan, sonra

kendilerini karanlık barlara, buradaki alemlere bırakan birçok çeteden

yalnızca biridir onlarınki.

Paraları bittikten sonra yeniden dışarıya çıkarlar, bir dükkan

soyulur bundan sonra, ardından bir kadın tecavüze uğrar, yeniden aynı

karanlığa, o bara dönülür ve içkiler ısmarlanır…

Evlere dönülür sonra, ailelere çalışıyorum yalanları söylenir…

Hayatını, sistemin örümcek eli olan devletin tüm ayrıntılarına varana

dek düzenlendiği anne babaların boğazına bir yumruk oturur ozaman ve

suskunlukların sebebi biraz da korku olur.

Bu çeteler bir gece, sadizmin de efendisidir onlara göre; bu

zamanlarda kütüphane kapısının önünde yaşlı bir adam dövülüp evine

çıplak ve perişan bir halde gönderilebilir; bu zamanlarda karşılaşılan

bir diğer çeteyle ölümüne kavga edilir.

Alex daha önce de suç işlemiş ve ıslah evinde kalmıştı. Bu nedenle bir

sosyal hizmetler elemanının aralıklı gözetimi altındadır. Adam arada bir

gelir gece olup bitenleri sorar fakat elinde kanıt olmadığı için sadece

sormakla yetinirdi. Alex işte o zaman önceki geceyi hatırlar ve bir

sonraki gece için yapabileceği kötülükleri düşünürdü…

Hırsızlık için evine gidip başına vurduğu kadın ölmüştü. Bu yüzden 2 yılını hapiste geçirdi Alex. Artık onu n adı Alex değildi. ”66553211”

Aklını kaybetmemesinin tek nedeni her şeye rağmen tanrıya

inanmasından hoşlanan hapishane rahibinin ona iyi davranmasıydı. Alex

hücrelerinde bir adamı öldürdükleri gecenin ertesi gününde içişleri

bakanını karşısında buldu. Bakan ona yeni bir yöntem için kobay olmasını

öneriyordu. Yöntem onu ilkelliğinden kurtaracak, erdemli hristiyan

halina getirecekti. Yedavinin ardından salıverileceğini öğrenen Alex

kağıtları imzalamakta hiç de geç kalmadı.

17 yaşındaki Alex, işlediği suçları düşündü ve bir laboratuvarda

geçireceği zamanların daha iyi olacağını düşündü. Tüm bu konforun

sürmesi için yapması gereken de basitti: Her yemekten sonra bir iğne… Ve bir ”film.”

Ama hiçbir şey bu kadar basit değildi. bir koltuğa kayışlarka

bağlanmak ve gözkapaklarına kıskaçlar tutturulması, zorla izletilen o

filmlere katlanmak hiç de kolay değildi… Ölmek istedi…

Sonunda anladı ki koluna enjekte ettikleri o ilaç vicdandı.

15 günlük eğitimin ardından doktorların ona insanlık dışı görüntülerden

oluşan filmler seyrettirdikleri oda, bir tiyatro salonu gibi

düzenlenmiş, seyirciler de yerlerini almıştı. Alex’e ilk kez bıçağını da

vermişti doktorlar.  Alex sahneye çıktı ve binbir hakaret ve küfürü

kendisine eden oyuncuyla karşı karşıya kaldı. Aklından kötü bir düşünce

geçtiğinde olduğu gibi yine dayanılamayacak fiziksel acılar çekmeye

başlayan Alex, ancak erdemli şeyler düşündüğünde acılarından

kurtulacağını anlamıştı. Ve sonunda kendisine hakaret eden adamın

ayakkabıları yalamaya başladı. Ama rahip tutkunun korkudan üstün

olduğunu söylüyordu. Ardından dekolteli kadınlarla sınandı.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Alex’e iyileştiğini söylediler. Ama insanlığından çıkmıştı. Vicdan ona enjekte edildiğinden beri seçme hakkı yoktu.

Ailesine döndüğünde orada yaşayamayacağını anladı. İntihar etmek

istedi. Ve gittiği kütüphanede arkadaşları ve daha önce zarar verdikleri

adam tarafından dövüldü. Bırakıldığı başka bir yerde yerinden kalkıp

yürüdü. Gördüğü ilk tabelada ”YUVAMIZ” yazıyordu. Alex çetesiyle

birlikte girdiği yazarın evi olduğunu anladı. Adam o sıralarda Otomatik

Portakal adlı kitabı yazıyordu. Çete kitabın sayfalarını tek tek

yırtmış, adamı dövmüş ve karısına da tecavüz etmişlerdi. Yazar ona

barınması için bazı imkanlar sundu. Onu gazetelerden tanıdığını,

insanları otomatikleştiren bu sistemi yok etmek için kullanmak istediğin

anlattı. Bu kez de yüksek sesle klasik müzik dinletiliyordu kendisine.

dinlerken laboratuvardaki görüntüler geldi aklına,, çıldırmak üzereydi.

Bu durumdan kurtulmanın tek yolu kaçmaktı. Alex ağrılar içinde binadan

atladı. Her yeri kırık içindeydi ama ölmemişti. Alex’in intihar denemesi

ile bu deneylerden vazgeçildi.

Alex en sonunda bakanın kendisine hediye ettiği pikapı dinlerden acı çekmiyordu.

Seçme hakkıysa insanı insan yapan, o artı insandı. Ama etrafı kana bulamak için gün sayan, vicdanı olmayan bir insan…

İnsanı insan yapan ya da insanlıktan çıkaran, doğduğu an ruhunda

bulunanlardı. Ve yeryüzünde var olan hiçbir güç, kişinin doğuştan sahip

olmadığı bir şeyi ruhsal dengesini bozmadan ona kazandıramazdı.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın