Şu gözlüğü kullanırsan güzelsin, şu arabaya binersen seçkinsin, şu kadar kiloda olursan hayranlık uyandırırsın, bu kokuyu kullanırsan sana kadınlar bayılır gibi. Yani güzelliğin öznesi olan, güzelliğe form veren, değer kazandıran insan, güzel olabilmek için kapitalizm tarafından tanımlanmış, pompalanmış güzellik anlayışına teslim olmuş durumda. İşin ilginç tarafı bu algı genelde kadın bedeni kullanılarak yutturuluyor. Filmlerde, dizilerde, reklamlarda hatta televizyon sunucusu kadınlar bile, sıradan insanların hayranlık duyduğu, sistemin belirlediği ideal beden ölçülerine sahip ve dolayısı ile bu kadınlar çağımızın 'güzel kadın' tanımını oluşturuyor. Neden daha çok kadın bedeni kullanılıyor derseniz, nedeni başka bir yazı konusu olmak üzere, çünkü daha çok ilgi görüyor derim. Kapitalist sistemin bilinç altımıza gönderdiği sinyal sayesinde, güzel olmak – görünmek için, projeksiyon altındaki o kadınlara benzemeye çalışıyoruz. Bu erkekler için de böyle, kaslı – metro seksüel erkekler her yerde boy gösteriyor, özendiriliyor... Dolayısı ile çoğumuz güzelleşmek uğruna ya plastik cerrahların kapısını çalıyoruz ya da estetik merkezlerinde saatlerimizi geçirerek binlerce lira harcıyoruz. Düşünün moda endüstrisinin yarattığı algı sayesinde genç kızlarımızın %78'i dış görünüşlerinden rahatsızmış. Hadi onlar genç, belli bir olgunluğa erişmiş kadınların- erkeklerin, bir moda dergisini şöyle bir karıştırsa, kendi vücudunda duyduğu memnuniyetsizlik yüzüne yansıyor.
Sevgili okur, aranızda ‘’ay ben hiç takmıyorum” diyenlerinizi duyuyorum. Mesela dolabınızda ihtiyacınız olmayan ne kadar giysi, ayakkabı, aksesuar var? Onları ne kadar sıklıkta ne için kullanıyorsunuz? Sizce kıyafet taraf ve statü belirler mi? Markasız gözlük kullanıyor musunuz? Gözünüze sürdüğünüz rimele, nemlendiricinize, aldığınız ayakkabıya, blue Jean markanıza ne kadar ödediniz, nereden aldınız?
Ez cümle, sistem çok aç gözlü. Haz ve hız çağında bizlerde çok zayıfız. Çağdaş uygarlığın modern insanı, maddi ve manevi olarak birbiriyle çelişen iki dünya içinde yaşayabilmek, nefes alabilmek için sevgi ve güzelliğe her zamankinden daha çok ihtiyacı var... Ama sınırlarını, bir sanatçı duyarlığı ve tutarlığı ile kendimizin koyabildiği bir güzellik anlayışından söz ediyorum. Keşke mümkün olsa. Aslında Aşık Veysel ne güzel demiş, ‘’ güzelliğin on para etmez bendeki bu aşk olmazsa ‘’
Peki gerçekten soruyorum, siz güzellik uğruna nelerden vaz geçersiniz, nelerden fedakarlık edersiniz, hiç düşündünüz mü?
Yorum Yazın