Görüş Bildir
Haberler
Bilinen Örnekleri Dışında Aklınızı Başınızdan Alacak 10 Distopik Roman

Bilinen Örnekleri Dışında Aklınızı Başınızdan Alacak 10 Distopik Roman

Ali Şener
22.02.2015 - 16:58 Son Güncelleme: 11.05.2022 - 14:37

Bu listede yer alan kitaplar çokça bilinen 1984, Cesur Yeni Dünya, Sineklerin Tanrısı, Otomatik Portakal vb. kitapların haricinde ve çoğu onlardan çok daha iyi olan distopyaları içermektedir. Göz ardı edilen bu kitapları okumadan ölmeyin...

Kaynak: Meçhul Fanzin

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

1. Momo - Michael Ende

1. Momo - Michael Ende

Küçücük bir kızın destansı hikayesini anlatan Momo beyninizin tüm kıvrımlarına kadar işleyecek ve hayretle onun amansız mücadelesine şahit olacaksınız. Geldiği kasabanın tüm insanlarının hayatlarına renk katan Momo, bu rengi çalmaya çalışan 'Duman Adamlar'la amansız bir mücadeleye tutuşur. Bir çöpçü ve hayalperest bir masalcının ortak olduğu bu dava başarıya ulaşabilecek midir? Çocukların annelerini-babalarını tekrar istedikleri eylemlerden, minik bir kaplumbağanın kılavuzluğuna geçecek, dünyanın en tatlı kitap karakteriyle kalbinizi yeniden bulacaksınız. Benim tanımımla 'çocuk kalmış büyükler' için yazılmış bu kitapla 'Momo'yu keşke ben de tanısaydım.' diyeceksiniz. Dünyanın en tatlı finaliyle biten bu kitabı okumadıysanız hala eksiksiniz demektir.

2. Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş - Jose Saramago

2. Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş - Jose Saramago

Dünyaca ünlü Nobel Ödüllü Portekizli yazar Jose Saramago bu eseriyle tam anlamıyla düşüncelerimizi uçurumun kenarına getiriyor. 'Ertesi gün hiç kimse ölmedi.' diye başlayan kitap içeriğiyle tam bir korku dünyasını içinde barındırıyor. Hiç kimsenin ölmediği bir ülkeyi (siyasi, sosyal, kültürel ve dinsel) her yönüyle ele alan ve okuruna soru sorduracak tek bir boşluk bırakmayan kitap, okurunu ölümsüzlük düşüncesinin fenalığıyla vuruyor. Sokaklara atılan yaşlılar, evlere asılan bayraklar, sigorta şirketlerinin çöküşü, cenaze tedarikçilerinin hayata küsüşü yani hiç kimsenin ölmediği bir ülke. Üç ayrı eksende şekillenen kitabın ikinci bölümüyle daha da dağılacak, üçüncü ve son bölümüyle kendinizden geçeceksiniz.

3. Son Şeyler Ülkesinde - Paul Auster

3. Son Şeyler Ülkesinde - Paul Auster

Genç bir kızın 'Son Şeyler Ülkesinde' kaybolan abisini arama hikayesini konu alan eser benzersiz korku dünyalarından birini okuruna sunuyor. İnsanların evlerinin olmadığı, sürekli gri bir gökyüzünün altında ve soğuk bir iklimin içinde yaşadıkları, gazete kağıdının yalıtımı sağladığı için çok kıymetli olduğu bu dünya medeniyetten ve insanlıktan kopuşu tam olarak resmetmekte. Temel ihtiyaçları elinde bulunduran zenginlerin iktidar olduğu bu dünya, bir kadın için daha da çekilmez hale gelmesine rağmen, aşk ve sevgi yine de bir şeyleri değiştirmeyi başarıyor. İç bulantısı ve heyecanla okuyacağınız bu eserde güçlü bir kadının neler başarabileceğini görecek, gri gökyüzüne isyan edeceksiniz.

4. Körlük - Jose Saramago

4. Körlük - Jose Saramago

Jose Saramago'dan sıkça söz edeceğimiz bu galeride belki de en destansı kitaplardan biri olan 'Körlük' , sizi düşüncelerinizden vuracak. Bir düşünün bütün bir ülke kör olursa ne olur? İşte Saramago bütün bir ülkenin (çöpçüsünden başbakanına varıncaya kadar) kör oluşunu en ince ayrıntısına kadar destansı bir dille anlatıyor. Kör olan bir toplumun daha da vahşileşmesini, insanların öz benliklerini yitirişini, koca bir körler grubuyla talan edilen bir ülkenin çöküşünü anlatan eser 'bir ülkenin tümü kör olsaydı ne olurdu?' sorunuza tam anlamıyla yanıt veriyor. İnsanların bilinenin aksine karanlık bir körlüğe değil, süt beyaz bir körlüğe mahkum oldukları bu öykü barındırdığı aşk, entrika ve çatışmalarla sizi kendine mahkum edecek.

5. Rüyanın Öte Yakası - Ursula K. Le Guin

5. Rüyanın Öte Yakası - Ursula K. Le Guin

İnception (Başlangıç) filmine meftun olanların ağızlarını şapırdatarak okuyacakları 'Rüyanın Öte Yakası' Ursula Le Guin'in eserlerinin çoğundan farklı olarak yaşadığımız dünyada geçiyor. Gördüğü tüm rüyalar gerçek olan genç bir adamın, tedavi olması için yollandığı psikologla birlikte yaptıkları tedavi seansları, dünyanın dakika dakika değiştiği seanslara dönüşür. Gözünü hırs bürüyen bir doktorun dünyanın başına açtığı türlü belalar ve bu belaların oluşumunda kullanılan genç bir adamın dramını okuyacağınız eser, küçük bir aşk hikayesiyle heyecanınıza heyecan katacak.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

6. Görmek - Jose Saramago

6. Görmek - Jose Saramago

'Körlük' kitabının devamı niteliğinde ama bir çok yönüyle ondan bağımsız olan 'Görmek' bilinmeyen bir ülkenin başkentinde yaşanan heyecan ve ihanet dolu olayları anlatıyor. Başkent halkının %83'ünün beyaz oy (boş oy) attığı seçimlerle birlikte ülkede yaşanan siyasi kaos ve bunun akabinde yaşanan gelişmeler aklınızı başınızdan alacak. Bir iktidarın halkına ihaneti, başsız bir toplumda neler yaşanabileceği, kumpaslar, saldırılar ve daha nicesi. Görmek siyasi çıkmazları ve bu çıkmazlardan sorumlu tutulan tek bir kişiyi destansı bir dille anlatıyor. Her an 'daha ne kadar kötü olabilir ki?' diyeceğiniz bu öykü sizi gözlerinizden vuracak.

7. Yitik Adanın Öyküsü - Jose Saramago

7. Yitik Adanın Öyküsü - Jose Saramago

İspanya ve Portekiz severler bir el kaldıra bilir mi? İşte olay tam da bu iki ülke üzerinde gelişiyor çünkü İber Yarımadası bir sabah Avrupa kıtasından kopuyor. Gün geçtikçe kıta ve yarımada (kitaba göre artık ada) arasındaki mesafe açılmaya başlıyor ve Saramago hayran olunası kıvrak zekasıyla olabilecek tüm senaryoları kaleme alıyor. Bu olağan üstü olay sonucu oluşan kanalın üzerine köprü yapma fikri, Cebeli Tarık Boğazı'nın önemini yitirmesi, turizm sektörünün gelişeceği düşüncesi ve daha niceleri Saramago'nun eşsiz anlatımıyla okuru şaşırtmayı başarıyor. Birbirinden habersiz 5 insanın hayatlarını da temeline alacak olan kitap sıra dışı yapısıyla sizleri derinden etkileyecek. Aşk, acı, suçluluk ve mutluluk,  tüm bunlar kopan bir yarımadayla birleşerek inanılmaz korkunç ve inanılmaz güzel olacak.

8. Uyandığında - Hillary Jordan

8. Uyandığında - Hillary Jordan

Hillary Jordan, Uyandığında'da bizi belirsiz ama

pek de uzak olmayan bir geleceğe götürüyor. Dünyanın geldiği bu yeni noktada,

eski gücünden çok uzak, atom bombası felaketini yaşamış ve en önemlisi de din

devletine dönüşmüş bir ABD'ye uğruyoruz. Üstelik bu yeni dünyadaki tek tehlike

totaliter rejimler ve küresel savaş tehlikesi de değil. Yeni salgın hastalıklar

insanlığın geleceğini tehdit etmekte, kadınları kısır bırakan bir virüsün yol

açtığı salgından sonra çıkarılan 'Yaşamı Koruma Yasaları' sebebiyle

ABD'de kürtaj artık cinayet sayılmaktadır. Hillary Jordan'ın hayal ettiği

karanlık gelecek bununla da bitmiyor. Suçlular eski cezalandırma yöntemleri

yerine, vücutlarına verilen virüslerle derilerinin rengi değişime uğratılarak

cezalandırılıyorlar. 'Renkliler' diye anılan bu kişiler önce tek

kişilik bir hücrede bir süre tutulup tüm hareketleri televizyonlarda

gösterildikten sonra birer utanç simgesi olarak dışarıdaki dünyaya

bırakılıyorlar. Toplum tarafından dışlanan ve gettolarda yaşamak dışında seçeneği

olmayan 'Renkliler' genelde radikal grupların saldırılarına maruz

kalıyor ve çoğu da çareyi hayatlarını sona erdirmekte buluyor.

9. Mülksüzler - Ursula K. Le Guin

9. Mülksüzler - Ursula K. Le Guin

Dünyanın en büyük fantazya yazarlarından Ursula Le Guin bu eseriyle ideal dünya ülküsünü gözler önüne sererken, aynı zamanda bu dünyanın ne kadar heyecandan yoksun olduğunu ortaya koymaktadır. Hayali bir dünya ve o dünyanın uydusu konumundaki daha küçük bir sürgün gezegen. Yıllar öncesinden ana gezegende isyan çıkaran bireylerin sürüldüğü bu uydu gezegen o bireylerce tam anlamıyla komün bir gezegene çevrilmiştir. Uydu gezegende yaşayan bilim insanlarından birinin büyük bir bilimsel keşfe imza atması sonrası yaşanan olaylar, ana gezegendeki isyan hareketleri ve baskı ortamı okuru çepeçevre sarmalıyor. Uydu gezegende monotonluğa, ana gezegende baskılara diş bileyeceğiniz bu eser bilim kurgu dünyasının en önemli iki ödülü olan Hugo ve Nebula ödüllerini de alarak kalitesini tartışmasız hale getirmiştir.

10. Yüksek Şatodaki Adam - Philip K. Dick

10. Yüksek Şatodaki Adam - Philip K. Dick

Eğer...

İkinci Dünya Savaşı'nı Almanlar ve Japonlar kazansaydı... Eğer Almanlar ve Japonlar,

biri batıdan diğeri doğudan ABD'yi işgal etselerdi. Ortaya çıkan, Nazi

vahşetinin ve muhafazakâr Japon imparatorluğu şiddetinin hüküm sürdüğü bir

kâbus mu olurdu, yoksa bugünküne çok benzeyen, içinde yaşayan, seven, para

kazanmaya çalışan, acı çeken insanların yaşadığı bir dünya mı? Dick bize böyle

bir dünyayı 'işgalci' bir Japon'un gözünden anlatıyor..

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
35
16
3
2
1
1
1
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Pasif Kullanıcı

Gercekten okunulmayi hakeden kitaplar..yarisini okuyup ve okumaktan cok mutlu oldugum kitaplar..ellerine saglik..

xaxtolis

iyi bir bilgiler olmuş

~burhan~

Mülksüzler olmasaydı eksik bir liste olurdu! Mülksüzler olmadan olmaz!