Ağlamaktan Helak Olduk! Sen Anlat Karadeniz'in Heyecan Dolu Son Bölümünde Neler Oldu?
Bu hafta ekrana gelen 4. bölümde de yine heyecan üstüne heyecan yaşadık. Gözyaşı dökmekten içimiz dışımıza çıktı, aksiyonun ardı arkası kesilmedi. Mendiller tükendi, antidepresan stoklarımız patladı, duygular adeta sel oldu aktı! Gelin bakalım, bu bölümde neler olmuş...
Tahir'in canını kurtarmak isteyen Nefes, soluğu Vedat'ın yanında aldı. Tam tetiği çekmek üzereyken Tahir araya girdi ve Nefes'in Vedat'ı vurmasına engel oldu.
Nefes'in Vedat'a söylediklerini duyan Tahir, Nefes'in deli cesaretine sinirlenip kavga çıkarmaktan geri durmadı tabii!
Kendisi artık sözlü bir beydi ve Nefes katil olup da hapse girerse Yiğit'e falan bakamazdı. Tahir, Nefes'e 'Ben, senin uğruna ölüp giden güvenlikçi sevgilisine benzemem!' diye çıkışınca, Nefes'ten tokadı yedi. Telgraf Naciye ve kocasının onları izlediğinden habersiz ikili, farkında olmadan Trabzon gündemine manşet oldular, haliyle...
Vedat ise başına gelenleri hazmedememişti. Kara listesine Tahir ile birlikte artık Nefes de dahildi...
Daha iki gündür tanıdığı adam için Nefes'in kendisini öldürebileceğini düşünmeyen Vedat, olanlardan sonra intikam hissiyle doldu ve sadece Tahir'i değil, Nefes'i de öldürmeye ant içti. Bunu duyan Eyşan, Vedat'ın Nefes'e kıyamayacağını söyledi ama yanılıyordu. Vedat artık eski Vedat değildi... (Sanki eskiden kızı el üstünde tutuyordu ya, neyse!)
Kaleli Malikanesi'nde ise işler karışıktı. Mustafa, Eyşan'a verdiği sözü tutmak için Nefes'ten şikayetini geri çekmesini istedi.
Eyşan ve Mustafa'nın pazarlığından her ne hikmetse zararlı çıkan yine Nefes olmuştu. Nefes, şikayetini geri çekmek istemiyordu ama el mahkum kabul etti. Karşılığında Mustafa, Yiğit'le Nefes'in Rusya'ya kaçmasına yardım edecek ve bu iş sonsuza dek kapanacaktı. (Tek ayak üstünde kırk yalan söyleyen Eyşan'la anlaşma yapan iyi niyetli Mustafa... Ah Mustafa ah!)
Kıskançlık yüzünden gözü dönen Tahir ise Nefes'in kalbini kırmaya kaldığı yerden devam ediyordu...
'Paranı, pasaportunu alıp çık git hayatımdan...'
Bu sırada, Nefes ve Tahir'in dedikodusu müstakbel 'Gelin Hanım'ın evine ulaştı. Başımızda hiç dert yokmuş gibi bir de dünür atarı çektik!
Telgraf Naciye ve kocası, Trabzon dedikodularını dünürlere yetiştirmeyi ihmal etmemişti. Cadılıkta bir dünya markası Nazar Hanım ve bu konuda neredeyse kızını aratmayan annesi sağ olsun, Kaleli ailesi Vedat sorunsalını unutup bir de bunlarla uğraşmak zorunda kaldı.
Tahir'le Nefes ise şikayeti geri çekmek için soluğu Avukat Esma'nın yanında almıştı. Esma'nın içi hiç rahat değildi, son bir kez daha Nefes'i ikna etmeye çalıştı.
Vedat'ın yaptıklarının yanına kalmasına gönlü razı olmayan Esma, Nefes'le konuşup şikayeti geri çekmemesini istedi. Ama Mustafa'nın emirleri kesindi, o şikayet geri çekilecekti! Esma, mecburen Nefes'in isteğini yerine getirmeyi kabul etti. Vedat, artık özgür olmaya çok yakındı.
Vedat'ın psikopat hallerinden korkan Eyşan, Mustafa'nın yanına gidip Nefes'le Yiğit'i onlara vermelerini istedi. Söyledikleri yüzünden Mustafa'nın tepesi attı, tabii!
Eyşan, Mustafa ile yaptığı anlaşmaya uymayınca işler kızışıverdi. Eyşan sözde Tahir'in güvenliğini garanti etmişti, şimdiyse 'Vedat, Tahir'i öldürecek!' diyordu. Eyşan'ın söylediklerine sinirlenen Mustafa, bir anda kadının yakasına yapıştı. (Bu sahnede Eyşan'dan Mustafa'ya karşı garip titreşimler alan sadece biz miyiz?!)
Tahir'le Nefes arasında ise sular durulmak bilmiyordu. Yangaz Fatih arada olmasa neler yaşanırdı, kim bilir...
Fatih: 'Hayırdır, niye uzağa oturdu bu?'
Nefes: 'Bırak uzakta otursun. Uzaktan iyi bir insana benziyor.'
Tahir: 'Uzaktan iyi... Yakından nasılmış, Nefes Hanım?'
Nefes: 'Uzaktan kusursuz, yakından lüzumsuz!'
Müstakbel dünürler Telgraf Naciye'nin gazına gelip Kaleli Malikanesi'ne akın edince, ortamı sakinleştirmek Tahir'in annesi Saniye'ye kaldı.
Akşam yemeğine kalan dünürler, Nefes'i ilk gördükleri yerde çatır çatır laf sokuverdiler kızcağıza. Nefes ağlayarak evi terk etti, Tahir peşinden gitmek isterken 'Valide Sultan' engeline takıldı. Mercan'ı yemeğe götürmek zorunda kalan Tahir, sinirini Mercan'dan çıkartıp zavallı kızı dövmekten beter etti. (Nefes denilince adamda kayış kopuyor, ne yapsın!)
Tahir, sinirinden herkesi yakıp geçiyordu. En çok sinirlendiği kişi de kendisiydi aslında...
Hem Nefes'in hem de Mercan'ın kalbini kırdığı için mutsuzdu, Tahir. Kendisini kapana kısılmış gibi hissediyordu. Suratına su çarpa çarpa kendini dövdü neredeyse. İçindeki alev geçecek gibi değildi.
Sonunda ayrılık vakti geldi, çattı. Nefes, ayrılmadan önce herkesten helallik istedi. Malum, gitmek var dönmek yoktu...
Saniye Hanım'ı en iyi anlayacak kişi Nefes'ti, çünkü o da bir anneydi. Her anne çocuğunun iyiliğini isterdi tabii, ama arada başkalarının çocukları da yanmamalıydı. Nefes de Yiğit için savaşmaya devam edecek ve kimseye boyun eğmeyecekti. (Bu sahnede tüylerimiz diken diken oldu, yalan yok!)
Tahir, Nefes ve Yiğit ilk önce Batum'a oradan da Rusya'ya gitmek üzere yola çıktı.
Zavallı Nefes, Tahir'den ayrılacağı için yol boyunca gözyaşlarını tutamadı. Tahir deseniz, onun da Nefes'ten pek farkı yoktu. (Minnoş Yiğit'i zaten hiç sormayın!)
Batum sokaklarında son neşeli dakikalarını yaşayan Tahir ve Yiğit'i gördükçe Nefes gibi bizim de ufaktan ciğerimiz yanmadı değil...
Şu sahneyi görüp de yanmaması mümkün mü zaten! Baksanıza, nasıl da mutlular...
Tahir, oturdukları bankta Nefes'e Ali ile Nino'nun hüzünlü hikayesini anlattı. Nefes, aşıklar kavuşsun istiyordu ama iki aşık kavuşabilmiş olsaydı heykellerini dikmezlerdi, değil mi?
Tahir'i Ali'ye benzeten Nefes, Ali ile Nino için mutlu bir son dilemişti. Ama kader Ali ile Nino'ya hak ettikleri o mutlu sonu vermemişti. Belki günün birinde Tahir ile Nefes'e verirdi? (Ay hadi lütfen!) Bu sırada, Tahir bir süredir Vedat'ın adamları tarafından takip edildiklerinden şüpheleniyordu. Bankta otururlarken adamları fark eden Tahir, İdris'le birlik olup onları etkisiz hale getirmeyi başardı. E artık veda zamanı gelmişti...
Kıskançlık yüzünden Nefes'in kalbini kıran Tahir, gitmeden önce Nefes'ten özür diledi.
Nefes, Tahir ona aynı gözle bakmıyor diye kırılmıştı. Sonuçta zalim aynı zalimdi, zulüm aynı zulümdü; mazlumun geçmişi kirli diye kurtarılacak bir prenses olmuyor muydu yani? Tahir, mazlumun günahı aranmaz diyerek hem Nefes'in gönlünü aldı hem de bizim. (Biz fotoğraftaki kişinin Nefes'in ağabeyi olduğunu biliyorduk ama Tahir bilmiyordu, malum. Gönlümüz Tahir'in bu gerçeği bilmeden özür dilemesinden yanaydı, öyle de oldu. Aferin sana, Tahir Kaleli!)
Ve geldik veda anına... YOK YA AĞLAMIYORUZ, GÖZÜMÜZE TAHİR'LE NEFES KAÇTI 😭
Yiğit ağladı, biz ağladık. Nefes ağladı, biz ağladık. Tahir ağladı, bi' tur da onun için ağladık. Anlayacağınız ağlaya ağlaya gözyaşı falan kalmadı, çoluk çocuk hep birlikte depresyona girdik.
Nefes'le Yiğit'in gidişinden sonra Tahir'in gözyaşları dinmek bilmedi. Ay valla çekecek çilemiz varmış, bunlar ne büyük acılar böyle!
Tahir Batum'da ağlayadursun, o sırada tekneyle Rusya'ya geçtiklerini zanneden Nefes'i kötü bir sürpriz bekliyordu...
Kolundan çekile çekile tekneden çıkarılan Nefes'in karşısına hiç beklemediği biri çıktı...
Bu kişi kim miydi... tabii ki, VEDAT!
Nefes, tam kurtuldum derken Vedat'ı karşısında görmenin şokuyla öylece kalakaldı. Nefes'i ele geçiren Vedat, şimdi kıza ne işkenceler yapacak kim bilir! Haftaya bizleri yine aksiyonu bol bir bölüm bekliyor. Şimdiden mendilleri hazırlasanız iyi olur!
Yorum Yazın
Öykü Gürman'ın canlandırdığı Asiye'ye bayılıyorum :)
Nerde ne kadar sacma sapan entrikali sevismeli dizi var hepsini izliyosunuz amk . Esler birbirlerini aldatiyo catir catir gikiniz cikmiyo, eline tabancayi al... Devamını Gör
Diziyi izlemiyorum ama ölmemiştir o ölse dizi biter.