Görüş Bildir
Akıllı Telefon Bağımlılığı Stres Yaratıyor
Tatildesiniz ama bir yandan da uyanır uyanmaz iş yerinize ait e-postalarınızı kontrol ediyorsunuz. Kaldığınız otelde kablosuz internet yoksa veya dağın tepesinde cep telefonunuz çekmiyorsa telaşlanıyorsunuz. Telefonunuzun pili azalmışsa huysuzlanıyor, ofiste değilseniz işlerin ters gideceği endişesi taşıyorsunuz. Bunların hepsi, cep telefonu bağımlılığının yarattığı 'sürekli erişilebilir' olma' stresinin tipik işaretleri. Kimileri için, taşınabilir bağlantı cihazları sabah 9, akşam 5 arası çalışma saatlerinin yarattığı kısıtlamalardan kurtulma fırsatı yarattı. Esnek çalışma yöntemi, iş hayatlarında daha özerk olmalarını ve aileleriyle, arkadaşlarıyla daha fazla vakit geçime imkânı sağladı. Fakat akıllı telefonlar birçoğumuz için ise, kapanıp rahatlamamıza ve kendi pillerimizi şarj etmemize izin vermeyen ceplerimizin tiranları haline dönüştü. Birçok gözlemci, bu sendromdan giderek daha fazla kaygı duymaya başladı. Pittsburgh merkezli yazılım geliştirici Kevin Holesh, iPhone'u için ailesini ve arkadaşlarını ihmal ettiği endişesine kapılınca, cep telefonu kullanımını takibe alan 'Moment' adlı bir cep telefonu uygulaması geliştirdi. Bu uygulama, kullanıcıların cihazlarıyla ne kadar vakit geçirdiklerini görmelerini sağlıyor ve kullanıcının kendi koyduğu sınır aşılınca da uyarılar gönderiyor. Kevin Holesh'in internet sitesinde uygulama şu sözlerle anlatılıyor: 'Moment'ın amacı hayatınızda denge sağlamak. Biraz telefonunuzla, biraz da telefonunuz olmadan çevrenizdeki sevdikleriniz, aileniz ve arkadaşlarınızla geçirdiğiniz vakitten keyif almanız için…' Bazı işverenler, iş ve sosyal hayat arasında denge tutturmanın kolay olmadığını kabul ediyor. Yardıma ihtiyacımız var. Örneğin, Alman otomobil üreticisi Daimler, bazı çalışanları ofisten kopma iradesini gösteremedikleri için 'e-postalar için otomatik silme seçeneği' yarattı. BBC'ye konuşan Coventry Üniversitesi Psikoloji, Davranış ve Başarı Araştırma Merkezi'nde görevli endüstriyel psikolog Dr. Christine Grant, ''Sürekli erişilebilir olma' kültürünün olumsuz etkileri, zihninizin hiçbir zaman dinlenemiyor olması, vücudunuza toparlanması için zaman ayırmıyor olmanız, dolayısıyla da sürekli stresli olma halidir' diyor. Grant, 'Ne kadar yorgun ve stresli olursak, o kadar da hata yaparız. Fiziksel ve zihinsel sağlığımız zarar görür' diye ekliyor. Grant'a göre, dünyanın neresinde olursak olalım iş yerimizle bağlantıda kalabiliyor olmak, derinlerdeki güvensizlik hissini de besliyor. 'Kontrolü bırakmakla ilgili çok büyük kaygılar duyuluyor' diyen Grant şöyle devam ediyor: 'Araştırmamda, hangi zaman diliminde olurlarsa olsunlar sürekli teknolojiyle seyahat ettikleri için 'tükenen' çok sayıda kişiyle karşılaştım.' Özellikle kadınlar tam gün ofis işiyle hastalık riskine karşı daha hassas oluyorlar. Akşam işten eve geliyorlar, bir çay yapıp çocuklarıyla ilgileniyorlar ve sonra gece yatağa gitmeden önce son bir mesai daha yapıyorlar. Dr. Grant'a göre 'Bu üç mesainin sağlığa ciddi etkileri olabilir.' Endüstriyel Tıp Toplumu Başkanı Dr. Alasdair Emslie de 'İngiltere'de her yıl yaklaşık 400 bin kişi iş hayatlarında, kendilerini hasta edecek seviyelerde stres yaşadıklarını söylüyor' diyor ve şu yorumu yapıyor: 'Teknolojideki değişimler bunda payı olan etkenlerden biri. Özellikle de çalışanlar kendilerini giderek artan talebe karşılık veremeyecek gibi hissediyor veya iş yükünü kaldırmakta yetersiz kalıyorlarsa.' İngiltere medya denetim kurumu Ofcom'un verilerine göre İngiltere'de yetişkinlerin yüzde 61'i akıllı telefonları olduğunu söylüyor ve ev içinde tablet bilgisayar kullanım oranı da geçen seneye göre neredeyse iki kat artarak yüzde 44'e çıktı. Ofcom, özellikle akıllı telefon kullanımının yaygınlaşmasıyla beraber 2010 yılından bu yana, günlük toplam medya tüketiminin 8 saat 48 dakikadan, 11 saate çıktığını belirtiyor. Bu rakamlar, medya araçlarına ayırdığımız saatlerin uygu saatlerinden fazla olduğunu gösteriyor. İnternet bağlantılı akıllı telefonların sayısı arttıkça, kullanımımıza sunulan verilerin sayısı da bir o kadar artıyor. Danışmanlık şirketi PwC'de çalışan Michael Rendell, bu durumun bir nevi 'karar verme felci' yarattığı görüşünde. Rendell bu yorumunu şöyle açıklıyor: 'Bu, iş yerinde daha çok stres yaratıyor, çünkü daha geniş bir veri ve iletişim ağına sahip oluyorsunuz, bunların hepsini aynı anda idare etmek zor.' 'Bu da karar vermenizi güçleştiriyor, çoğu da daha az üretici hale geliyor çünkü tüm bunlar kişileri bunaltıyor ve hiçbir zaman ofisten kaçamayacakları hissine kapılıyorlar.' PwC'nin 'İşin Geleceği, 2022'ye yolculuk' başlıklı raporu için tüm dünya genelinde 50 bin işçiyle görüşüldü. Danışman Rendell'e göre, 'İngiltere'de işgücü, daha geniş iletişim ağları ve daha çok veriye erişim sağlanmasına rağmen, geçmişe kıyasla daha üretici değil.' Blake Morgan avukatlık bürosundan Tim Forer de bu görüşe şu ifadesiyle katılıyor: 'Neden maaşlar enflasyonla uyumlu artmadı? Çünkü daha az iş yapan daha çok insan var.' 'Çoğu üretici olmadan geçen zaman diliminde e-postaları kontrol etmek de iş sayılıyor.' İş hayatını ve sosyal yaşamı birbirinden ayıran çizginin teknolojiyle beraber bulanıklaşması yalnızca çalışanlar için bir sağlık ve güvenlik sorunu değil. Şirketler için de olası ciddi sonuçları var. Avukat Forer, 'Avrupa Çalışma Saatleri Yönetmeliği'ne göre bir çalışma haftası 48 saatle sınırlandırılıyor, bu da her 24 saatlik çalışma dilimi arasında 11 saatlik ara almanız anlamına gelir' diyor. 'Fakat eğer, sabah uyandığınızda ilk iş olarak ve gece yatarken de son iş olarak cep telefonu mesajlarınızı ve e-postlarınızı kontrol ederseniz bu zaman dilimlerinden de çıkmış olursunuz.' Avukat Forer'e göre bu durum da çalışanlarına karşı yasal yükümlülüklerini de riske atıyor. Yazılım şirketi SolarWinds, bilişim teknolojileri şirketleri için faaliyet halinde olmadıkları bir zaman diliminin olmamasının şirketler üzerinde ekstra baskı yarattığını söylüyor. Çalışanlar iş yerindeki uygulamalara giderek daha bağımlı hale geliyor fakat aynı zamanda da işlerin ters gitmesi durumunda daha hoşgörüsüz oluyor. SolarWinds'in araştırmasına göre çalışanların yarısından fazlası kendilerinden daha hızla çalışmaları ve bu yeni 'bağlanabilirlik' durumunun sonucu olarak işlerini verilen süreden önce tamamlamaları yönünde beklenti olduğu hissine kapılıyor. Aynı zamanda neredeyse yarısı da, işverenlerin artık kendilerinden nerede olurlarsa olsunlar sürekli 'çalışabilir halde ve müsait' olmalarını beklediğine inanıyor. Tabi cep telefonu şirketleri ve diğer teknoloji firmaları da mobil bağlanabilirlik durumunun faydalı olduğu, zarar vermediği görüşünü savunurken, birçok genç, ofis çalışanı ve kendi işinin sahibi olanlar da bu görüşe katılır. Samsung UK'de girişim birimi başkan yardımcısı Graham Long, 'Akıllı telefonlar, tabletler… bunlar çevik ve esnek çalışma sağlıyor, bundan da hem iş verenler hem de aynı şekilde çalışanlar da faydalanıyor' diyor. Aruba Networks üst düzey yöneticisi Chris Kozup ise, 'The Future laboratuvarlarıyla ortak yaptığımız araştırma sonunda, 'sürekli erişilebilir olma' fikrinin ve sürekli bağlantıda olma durumunun aslında çalışanların iş ve sosyal hayat dengesini sağlamalarına yardımcı olduğunu gördük' yorumunu yapıyor. Burada kilit, yeni esnek çalışma düzeninin sizin işinize yaracak şekilde ele düzenlemeniz ve akıllı telefon kullanımınızla ilgili belirli bir disiplinde olmanızdır. Eğer plaja inme hazırlığındaysanız, e-posta uyarılarınızı 'ofis dışında' konumuna getirin, telefonunuzu kapatın, yatağa giderken erişime kapatın ve Dr. Grant'e kulak verin: 'Eğer bir sorun varsa, bunu çözebilecek sizden başka kimsenin bulunmaması şaşırtıcı olurdu.'BBC Türkçe
Para Vermeyen Tarantino'nun Fragmanını İzleyemeyecek
ABD'li yönetmen Quentin Tarantino, senaryosunun internete sızmasıyla gündeme gelen The Hateful Eight adlı filminin fragmanının yalnızca sinemada ve Sin City: A Dame to Kill For'dan önce izlenebileceğini açıkladı.ABD ’li yönetmen Quentin Tarantino, The Hateful Eight adlı filminin fragmanının yalnızca Sin City: A Dame to Kill For’un gösterimlerinden önce izlenebileceğini açıkladı. Telegraph'ın haberine göre, fragmanı izlemek isteyenlerin sinema biletine para vermesi gerekiyor. Serinin ilk filmi Sin City’nin bir sahnesini yöneten Tarantino’nun kararı sinemaseverleri şaşırttı. The Hateful Eight’in senaryosunun sızdırılmasıyla sinirlenen ve projeyi bir süreliğine rafa kaldıran ünlü yönetmen, daha sonra kararından vazgeçerek filmin 2015’in başlarında vizyona gireceğini duyurmuştu. CNNTürk
Android Telefonlar Düşen Fiyat Ortalamasıyla Rakipleriyle Arayı Açıyor
IDC şirketi tarafından yapılan araştırma, ikinci çeyrekte nakliyatı yapılan Android telefonların yarısından fazlasının 200 doların altında olduğunu ortaya koydu. Android, düşen fiyat ortalamasıyla rakipleriyle de arasını açtı. Araştırma şirketi IDC (International Data Corporation) tarafından yapılan yeni bir piyasa araştırması, Android işletim sistemiyle çalışan telefonların fiyatlarında çok ciddi bir düşüş yaşandığını ortaya koydu. Rapora göre, ikinci çeyrekte nakliyatı yapılan Android telefonların yüzde 58.6'sının fiyatı 200 doların altındaydı. Raporda, fiyat düşüşünün en büyük sebebi olarak Lenovo ve Xiaomi gibi Çinli üreticiler gösterildi. Çinli markalar, yerel piyasalarındaki müşterilerin büyük kısmı pahalı telefonlar tercih edemediği için ucuz telefon stratejilerini giderek güçlendirdi. Ucuz telefonların Android piyasasına egemen olmaya başlamasıyla en büyük zararı gören firma ise Samsung olarak gösterildi. Samsung marka Android telefonların satışı azalsa da, Adroid ucuz telefonlar sayesinde küresel piyasayı da ele geçirmiş durumda. İkinci çeyrekte Windows Phone yüzde 2.5, iOS ise yüzde 11.7 paya sahipken, Android yüzde 84.7 ile küresel piyasaya damgasını vurdu. Apple, iPhone'lar ile fiyat çizgisini belli bir seviyenin üzerinde tutarken, Nokia da Lumia 520'nin ardından ucuz modellerini içerik telefonlarıyla sürdürüyor. Kaynak: Al Jazeera
Operatörler Deprem Sonrasına Hazırlanıyor
Önceki deneyimler deprem sırasında GSM şebekelerinin çökeceğini söylüyor. Operatörler ise şebekelerinin deprem sonrası faaliyette kalması için hazırlık yapıyor.Deprem anında mobil iletişimin sağlanması sadece Türkiye'de değil tüm dünyada yaşanan bir sıkıntı. Aynı anda milyonlarca abonenin telefona sarılması şebekeleri kilitlediği için bu gibi durumlarda iletişimin sağlanması ayrı bir önem taşıyor. Özellikle arama kurtarma faaliyetlerini yapanlar için bu iletişim çok önemli. Deprem sırasında bu iletişimi sağlamak çok mümkün olmasa da alınacak önlemlerle deprem sonrasında iletişim konusunda pozitif ilerleme sağlanabiliyor. Türkiye'de faaliyet gösteren Turkcell, Vodafone Türkiye ve Avea deprem sonrasında iletişimin kesilmemesi için hazırlıklar yapıyor. Van depremi örnek oldu 1999 yılında yaşanan Marmara depremi sonrasında hazırlıksız yakalanan operatörler bu tip felaketler sonrasındaki iletişim için çalışmalara başladılar. Bu çalışmaların en son örneği ise 2011 yılında yaşanan Van depremi oldu. Bu deprem sonrasında 3 operatör de bölgeye özel ekipler sevk ederek iletişimin kesintisiz olarak yaşanması için çalışmalar yaptı. Her 3 operatör de şebeke yoğunluğunu bu bölgeye kaydırarak, yakın illerdeki ekipleri Van'a gönderdi. Ayrıca mobil baz istasyonları ile bölgedeki iletişimin kesintisiz olarak yaşanması sağlandı. Yine her 3 operatör de bölgede yaşayanlara ücretsiz dakika ve SMS yüklemesi yaptı, faturalarını belli sürelerle erteledi. Ayrıca GSM operatörleri bölgedeki afet merkezlerinin iletişim altyapısına destek için çalışmalarda da bulundu.Fiber önemli hale geliyor Son yıllarda GSM altyapısının güçlendirilmesi için kullanılan fiber teknolojisi afet durumlarında da öne çıkmaya başladı. Yeraltındaki kablolardan ışık yardımı ile bilgi aktaran fiber teknoloji Türkiye'de yaygınlaşmaya başladı. BTK verilerine göre 2014 yılının ilk çeyreğinde Türkiye'deki 34 milyon genişbant internet abonesinin 1.227 milyonu fiber altyapısını kullanıyor. Fiber altyapısı sadece bireysel değil aynı zamanda kurumsal olarak da tercih edilen bir bağlantı türü. Günümüzde özellike felaket durumlarında GSM şebekesinin iletişim yükünün bir kısmı fibere yönlendiriliyor. Günlük kullanımda da tercih edilen bu yöntem kablosuz iletişim teknolojilerine göre daha güvenli ve hızlı. Hem Turkcell, hem Vodafone Türkiye hem de Avea'nın kullandığı fiber altyapılar bulunuyor ve gerek normal zamanda gerekse felaket durumunda bu teknoloji kullanılıyor. Turkcell'in çalışmaları Turkcell olası bir depremde yaşanabilecek iletişim sorunları için hazırlıklar yapıyor. Özellikle iş sürekliliğin ve kesintisiz iletişimin sağlanması için uluslararası bir standart olan ISO 22301'i alan Turkcell, İstanbul Deprem Tatbikatı adını verdiği bir çalışma ile çalışanlarını ve şebekesini olası durumlara karşı test ediyor. Vodafone Türkiye Vodafone Türkiye'de iş sürekliliğinin sağlanması konusundaki standart olan ISO 22301 ve ISO 27001'i alarak bu alanda çalışmalar yapıyor. AFAD ile çalışmalar yapan Vodafone Türkiye, Acil Durum Tatbikatları'na hazırlık yapıyor. AKUT ile de ortak çalışmaları bulunan Vodafone'da çalışanlar bu dernekten eğitim alıyorlar. Avea da önlem alıyor Deprem sonrası iletişim konusunda çalışmalar yapan Avea, Kriz Yönetim Organizasyonu ile olası sorunların önüne geçiyor. Avea bu çalışmalara ek olarak şebeke yapısının eksiksiz olarak çalışmasını sağlayacak 'Pool' yapısına geçiş yapıyor. Bu yapıda ana bir santral kullanılamaz hale gelse de diğer santrallerin altyapıyı devralmasıyla beraber sistemin sürekliliğini sağlıyor. BTK'nın da çalışmaları var Sektörü düzenleyen kurum olan Bilgi Teknoloji ve İletişim Kurusu BTK da felaket sonrası iletişim konusunda çalışmaları yapıyor. Ülke genelinde felaket senaryoları üzerinde çalışan kurum bu amaçla bünyesinde Afet ve Acil durum Haberleşme Grubu kuran BTK, bu gibi durumlar için önlem alıyor. Ancak konunun detayları konusunda açıklama yapmayan BTK, çalışmaların ne aşamada olduğu ile ilgili bilgi vermedi. Çok büyük depremlerde sıkıntı olabilir Operatörler nisbeten küçük alanları etkileyen depremlerde felaket senaryolarını başarı ile hayata geçirse de büyük alanları ve çok fazla kişiyi etkileyen depremler için alınan bu önlemlerin ne kadar faydalı olacağı bilinmiyor. Özellikel BTK gibi bir kurum çatısında bu çalışmaların yapılmasının uzun vadede daha fayda sağlayacağı düşünülüyor. Kaynak: Al Jazeera
Twitter'ın 23 Milyon Kullanıcısı Robotmuş
Dünyada popüler olarak kullanılan Sosyal medya araçlarından biri olan twitterda 23 milyon robot hesap olduğu belirtildi. Dünyanın neredeyse en popüler sosyal medya sitesi olan Twitter.com her zaman gelişmeye ve kullanıcılarını arttırmaya devam ederken yeni bir haber ile çalkalantıya düştü. Hepimizin bildiği gibi robot yani insan tarafından yönetilmeyen panellerle veya farklı programlarla yönetilen hesaplar her türlü sosyal medya araçlarında veya üyelik ile çalışan sistemlerde bulunuyor. Ama twitter yatırımcılarını üzecek olan haber iste Twitter’da 23 Milyona yakın bot olduğu. 23 Milyon Twitter için hiç az bir rakam değil tabi bu işin için twitter ticaretinide katarsak ( Retweet satışı – Favori Satışı – Reklam vb. ) işlemleri sayarsak bu kadar robot kullanıcıyla yapılamayacak işlem yok. Diğer sosyal medya sitelerinden farklı olarak twitter’ın yaptığı açıklama ile twitter’daki kullanıcıların Yüzde 8.5′inin ( %8.5) insan olmadığı belli oldu.
Reklam
5 Bin Saat Çalışıp Notre Dame Katedrali'ni Yeniden Yaptılar!
Popüler video oyunu Assassin's Creed'in gelecek yeni serisinde yapımcı şirket Ubisoft Entertainment'a ait Montreal Stüdyo Notre Dame Katedrali'ni yeniden yaratmak için tam 5 bin çalışma saati (208) gün harcadı.Çığır açan video oyunlarının Hollywood'ın en iyi filmlerini bile geride bıraktığı bir zamanda Ubisoft detaylara yoğunlaşarak çocuksu oyunlar yerine kaliteli sanat eserlerini andıran oyunlar yaratıyor. Altı yıllık oyunun yedinci serisi Assassin's Creed Unity açık dünyada geçen bir macera oyunu. Oyun Fransız İhtilali sırasında geçiyor. İnsanların Bastille hapishanesini bastığı ve Kral Louis'i öldürdüğü bir şehirde. CNNTürk
Bilim Kurgu Senaryoları Bu Restoranda Gerçek
Çin'in Kunshan kentinde açılan bir restoranda yemek pişirmeden etrafı temizlemeye ve servise kadar bütün hizmetleri robotlar yerine getiriyor.Restoranın kurucusu Song Yugang, kızının ev işleri yapmaktan hoşlanmadığını söylemesi ve bu işleri yapacak bir robot geliştirmesini istemesi üzerine böyle bir uygulama başlattığını belirtti. Restorandaki 10 robotun ikisi kapıda gelen müşterileri karşılarken dördü servis ve temizlik işleriyle uğraşıyor. Mutfakta çalışan dört robotun ikisi malzemeleri doğruyor, ikisi yemek pişiriyor. Günlük kullanımdaki 40 cümleyi anlayabilen robotların her birinin maliyeti ise ortalama 6 bin 500 dolar, yani bir insanın yıllık maaşına eşit.teknokulis
Reklam
Yılın En İyi Tabletiyle Tanışın
Sony’nin şubat ayında düzenlenen MWC 2014 etkinliğinde duyurduğu Xperia Z2 Tablet Avrupa’da en prestijli ödüllerden birinin sahibi oldu. Xperia Z2 Tablet, EISA (Avrupa Görüntüleme ve Ses Derneği) tarafından yılın en iyi tableti ödülüne layık görüldü. Geçtiğimiz yıl da aynı ödülü yine Sony’nin Xperia Tablet Z modeli kazanmıştı. Xperia Z’den bu yana sürdürülen OmniBalance tasarımını tablet kategorisine taşıyan Xperia Z2 Tablet, ince tasarımı ve şık kasa dizaynıyla göz dolduran bir tablet. Cihazın teknik özelliklerle de şu an piyasadaki en güçlü tabletlerden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Xperia Z2 Tablet’te 6.4mm kalınlık, 426 gram ağırlık, 10.1-inç boyutunda Full HD Triluminos çözünürlüklü ekran, 2.3GHz frekans hızında çalışan dört çekirdekli Snapdragon 801AB işlemci, 3GB RAM, 16/32GB depolama, microSD kart desteği, 8MP çözünürlüklü arka kamera, Android 4.4.2 KitKat işletim sistemi ve 6.000mAh kapasiteli pil yer alıyor. teknolojioku
Dünya'ya Ulaşan İlk Yıldızlararası Parçacıklar
Bilim insanları, 2006 yılında Dünya'ya dönen bir uzay aracının üzerinden alınan örneklerde, Güneş Sistemi dışından geldiği belirtilen kozmik materyal tespit etti. NASA'nın Stardust uydusundaki kapsülle Dünya'ya taşınan yıldızlararası metaryal arasında, Güneş Sistemi'nin dışından geldiği belirtilen yedi kozmik tanecik bulundu. Kozmik toz taneleri, bilim insanlarının yanı sıra 30 bin sivilin yardımıyla teşhis edildi. Tamamen boş olmayan ve mikroskobik parçalarla dolu olan yıldızlararası uzaydaki materyalin, Güneş Sistemi dışındaki yıldızların çekirdeklerinde oluştuğu ve soğudukları süreçte uzaya yayıldıkları biliniyor. Bilim insanlarının inceleme şansı bulacağı kozmik parçalar, yıldızlararası tozların geçmişi ve dönüşümü hakkında önemli bilgiler sunacak. Araştırmada yer alan California Üniversitesi Uzay Bilimleri Laboratuvarı'ndan Andrew Westphal, BBC'ye yaptığı açıklamada, 'Aldığımız sonuçlar yıldızlararası toz parçacıklarının karmaşık yapısı ve çeşitliliği hakkında ilk bilgileri sunuyor' ifadesini kullandı. Yedi kozmik parçacık üzerinde yapılan ve sonuçları Science dergisinde yayınlanan analizde, 'geçmişteki astronomik gözlem ve teorilere kıyasla, yeni parçaların büyüklük, kimyasal bileşik ve yapı bakımından çok daha farklı olduğu' belirtildi. 30 bin gönüllü yardım etti Stardust görevi, Comet Wild 2 adlı kuyrukluyıldızdan saçılan parçacıkları toplamak ve Dünya'ya getirmek için düzenlemişti. Uzay aracı, kuyrukluyıldızdan saçılan numunelerin yanı sıra, kozmik yaşı daha fazla olan yıldızlararası tanecikleri de toplamayı başardı. Yıldızlararası Toz Toplayıcısı (IDC) adı verilen bir cihazla donatılan Stardust, en hafif insan yapımı madde olarak bilinen aerojelden üretildi. Yüzde 99'undan fazlası boşluk olan maddenin 132 sıra halinde dizilmesiyle oluşturulan IDC, saniyede 5 km hızla ilerleyen kozmik toz parçalarının üzerine yapışmasıyla numune topladı. Uzay aracının topladığı sayısız parçacığı incelemek için Stardust projesine 30 binden fazla gönüllü katıldı. Binlerce insan, bilim insanlarıyla beraber çapı metrenin milyonda biri kadar olan parçacıkları inceledi. Dr. Westphal, incelemeler sonucu silika, oksijen ve çeşitli metaller içeren minerallere sahip yedi parçacığı tespit ettiklerini söyledi. On milyonlarca yıllık geçmişi bulunan yıldızlararası tozların analizi, Güneş Sistemi'nin dışında olan bitenler hakkında gökbilimcilere önemli ipuçları verebilir. Kaynak: Al Jazeera
Reklam
Beyoncé'un "Drunk In Love"ını Harika Bir Acapella Performansıyla Dinleyin
Ağzından çıkardığı ses ve ağız hareketleriyle müzik performansı gösteren şarkıcı ve söz yazarı Mike Tompkins, Beyoncé'nin hit şarkısı 'Drunk In Love'ına mükemmel bir Capella Remix'i yapmış.Hayranlarına harika bir işitsel şölen yaşatan Tompkins, Cumartesi günü London Music Hall'ı Beyoncé ile inletti.Unutmayın, izleyeceğiniz videoda 'müzik' namına duyduğunuz her şey, Mike Tompkins'in ağzından çıkıyor.
Terden Elektrik Üreten Pil Yapıldı
Amerika Birleşik Devletleri’nde, California Üniversitesi’nde terden enerji üreten bir “pil” geliştirildi. Dövme şeklindeki “biyopil” terde doğal olarak bulunan laktatla çalışıyor. Uzmanlar, bu yolla elde edilen enerjiyle, nabız ölçen cihazlar, dijital saatler ve hatta cep telefonlarını bile çalıştırmanın mümkün olabileceğini belirtiyor. California Üniversitesi’nden Dr. Wenzhao Jia, “Bizimki terle çalışan ilk cihaz. Konsepti kanıtladık” dedi.Vatan
Reklam
Reklam
Abakan Yerli Kahraman Projesi
Merhaba. Adım Kurt Ram. Sinema yazarı ve yönetmeniyim. İki yıldır üzerinde uğraştığım Abakan adlı sinema projem için, tanıtım filmi çekme kararı aldım.Bu kararı almamın ana nedeni yapımcıların projeye olan inançsızlığı oldu. Bende şöyle düşündüm, mademki projenin Türkiye’de yapılamayacağını düşünüyorlar, o halde bir tanıtım filmi çekip onlara bunu yapabileceğimi göstereyim.  Ortalama beş dakika olacak tanıtım filmi, profesyonel sinema ekibi ve ekipmanlarıyla çekilecek.Ardından Vimeo ve Youtube gibi sosyal sitelerde sunum yapılacak. Bu sayede insanların projeye nasıl tepki verdiklerini, böyle bir film izlemek isteyip istemediklerini test etmiş olacağız. Dolayısıyla proje başarılı bulunursa, insanlardan filme olumlu tepkiler alırsak, uzun metraj filmin de önü açılmış olacak.Netice olarak sinemalarda Abakan adlı halk kahramanının filmini izleyebileceğiz.  Abakan Superman gibi özel yetenekleri olan bir karakter değil. Daha ziyade Batman gibi kendini eğitmiş, üstün dövüş kabiliyeti olan bir karakter.Filmde Abakan’ın görsel olarak nasıl bir karakter olduğunu, yani kostümünü görebileceğiz. Yeteneklerini, kullandığı kılıç, ok gibi silahları estetik anlamda tatmin edici bir şekilde görsele dökeceğiz.  Abakan projesinde en büyük amaç yerli bir halk kahramanı yaratmak. Yeşilçam döneminde, Kara Murat, Battalgazi, Köroğlu gibi kahraman filmleri sinemalarda oynadığında, izleyen halk salonda heyecandan yerinde duramıyordu, filmler kitleler tarafından izleniyordu, kaldı ki hala sevilerek izleniyorlar. Bugünün en büyük eksikliklerinden biri kahraman filmlerinin yapılmamasıdır. Kahramanlar halka cesaret ve umut verir. Ötesinde gençlerin Ironman, Batman, Spiderman gibi sevilen ithal kahramanlara alternatif olarak, kendi kültüründen doğran kahramanlara ihtiyaçları olduğu inancındayım.  Kahraman filmleri özellikle Amerikan sinema sektörünü ayakta tutan en önemli türlerden biridir. Bu yalnızca maddi değil, kültürel anlamda da ülkelerinin tanıtımını layıkıyla yapmalarına olanak sağlamaktadır. Aynı şekilde Tükiye'de çekilecek yerli bir kahraman filmi de kültürümüzü uluslararası arenada tanıtmakta büyük rol oynayacaktır.  Son olarak kendimden çok kısa bahsedeyim, MSM Sinema ve TV mezunuyum. Çokça kısa film, deneysel film çalışmam ve video klip çalışmam var. Ek olarak 2008 yılında yapmış olduğum Bir Zamanlar Kumbağ’da adlı orta metraj filmi ve 2013 yılında yönetmenliğini üstlendiğim Türk Dövüş Sanatı Sayokan’ın belgeselini çektim.  Hayalini kurmuş olduğum bu projeyi gerçekleştirmek için desteğinize ihtiyacım var. İnanıyorum ki Abakan başarıya ulaşırsa, beraberinde birçok yapımcıya ilham verecek ve birçok yerli kahraman sinemalarda boy göstermeye başlayacaktır.  Eğer sinemalarda yerli kahramanlar olmalı diyorsanız, bende bu işin bir parçası olmak istiyorum diyorsanız söz sizde.  Hepinize şimdiden sonsuz teşekkür ederim.Crowdfon sitesinden destek verebilirsiniz.https://www.crowdfon.com/proje/detay/792/5117
Ünlü İsimlerin Kulaklıklarını Neden Almamalıyız ?
Beats by Dr.Dre ve daha aklınıza gelebilecek birçok ünlü kişilerin adını taşıyan kulaklıkları satın almak için doğru ürünler midir ? Apple, tarihinin en büyük satın alma işlemini gerçekleştirerek tam 3 milyar dolara Beats’i satın almıştı. Bu ay uzun süredir aklımızda olan bir koyunu yazmak istedik. Ünlü isimlerin imzalarını taşıyan kulaklıkları satın almak sizce ne kadar doğru bir tercih ? Bu sorunu yanıtına geçmeden önce, bu akımın nasıl başladığına bir göz atalım. BEATS SERÜVENLERİ Hatırlarsanız, bu konunun ciddi anlamda trend olması, 2008 yılında Beats ‘in Dr.Dre ismi ile satışa çıkan kulaklıkları ile başlamıştı. Ekstra bass ile birlikte eşsiz bir müzik dinleme keyfi vaad eden bu kulaklıklar, aslında gayet iyi başlangıçlara imza atmışlardı. O yıllarda çok beğenilen ve işin uzmanı olarak kabul edilen, ses teknolojilerini inceleyen otoriteler tarafından bile iyi inceleme notları alan Beats ürünleri herkesin dikkatini çekmişti. Beats’in yakalamış olduğu bu akım bir başarı tabii ki. Diğer firmaların dikkatlerini üzerine çektikten sonra 2008′i takip eden yıllarda Ludacris imzası taşıyan Soul kulaklıklar, Tony Bennett imzalı Koss kulaklıklar , House Of Marley derken bu trendi takip eden yüzlerce farklı model karşımıza çıktı. Bu noktada artık satışa çıkan kulaklıklar, ses deneyiminden öte bir pazarlama stratejisine dönüşmüştü. BEATS VE AYNI TÜRLERİN SORUNLARI NE ? Dünyaca ünlü Beats kulaklıklarından örnekleme yapacak olursak, bu kulaklıklara kötü demek gerçekten haksızlık sayılır. Beats ve cinsi kulaklıkları eğer denediyseniz, birçoğunun ortalamanın üzerinde hatta bazılarının mükemmel ses seviyelerine ulaştıklarını görebilmekteyiz. Ancak bu noktada soruyu “ verilen parayı hak ediyor mu ? ” şeklinde sorarsak çok daha doğru sonuçlara ulaşabileceğiz. Çünkü ünlü isimlerin adını taşıyan tüm ürünler aslında kaliteli olmasına rağmen ismine verilen para gereğince piyasanın çok fazla fiyatına satılıyor. Her ne kadar gösterdikleri performanslar çok iyi olsa da, ödenen fahiş fiyatın sebebi kulaklıktan çok isme ve pazarlamalara verilmiş oluyor. NEDEN ÇOK TUTULUYOR ? Özellikle bu ürünlerin dış tasarımlarının çok şekilli ve gösterişli olması, ünlü sporcuların bu kulaklıklardan kullanıyor olması kullanıcılarda bir algı oluşturuyor. Fiyatını ve tasarımlarını da düşündüğümüzde, “ Beats ” kulaklıklara sahip olmak insanlar için bir ayrıcalık, farklılık nesnesi haline dönüşüyor. Ayrıca şunu da belirtmemizde fayda olduğunu düşünüyoruz, bu modelleri her zaman pahalı fiyatlara görmüyoruz. Örnek olarak 150 TL gibi bir fiyata House Of Marley kulaklıklarını satın alabiliyorsunuz. Ama paranızın karşılığını veriyor mu ? bu sorunun cevabını almak pek mümkün olamayabiliyor. Son olarak sorduğumuz soruya yanıt verecek olursak eğer, bu kulaklıkları PCH Online ‘ın tavsiyelerine göre seçmemenizi tavsiye ediyoruz. Çünkü her zaman aynı fiyata ya da daha düşük seçeneklere alabileceğimiz ürün her zaman bulunmaktadır. Belki tasarımları Beats kadar iyi olmayacak ama eğer derdiniz ses ise kesinlikle daha iyi deneyimleri o paralara yaşayabilirsiniz.PCHOCASI
Yatağan Termik Santrali'nin Satışı Onaylandı
Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK), Yatağan Termik Santrali'nin 1 milyar 91 milyon dolar bedelle en yüksek teklifi veren Elsan Elektrik Gereçleri Sanayi ve Ticaret AŞ'ye satışını onayladı. ÖYK'nın Resmi Gazete'de yayımlanan kararına göre Kurul, Yeniköy Yatağan Elektrik Üretim ve Ticaret AŞ'ye ait Yatağan Termik Santrali'nin Güney Ege Linyitleri İşletmesi (GELİ) tarafından kullanılan taşınır ve taşınmazların, 'varlık satışı' yöntemi ile ilgili maden ruhsatları ve bu ruhsatların kapsadığı maden sahalarının 'işletme hakkının verilmesi' yöntemi ile bir bütün halinde 1 milyar 91 milyon dolar bedelle en yüksek teklifi veren Elsan Elektrik Gereçleri Sanayi ve Ticaret AŞ'ye satışına onay verdi. Kurul ayrıca, Elektrik Üretim AŞ'ye ait Grup 1- Esendal ve Işıklar (Visera) hidroelektrik santrallerinin 1 milyon 850 bin dolar bedelle en yüksek teklifi veren Metek Hidro Enerji Sanayi ve Ticaret AŞ'ye, Grup 2- Kayaköy Hidroelektrik Santrali'nin 10 milyon 300 bin dolar bedelle Veysi Madencilik İnşaat Nakliyat Petrol Temizlik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine, Grup 3- Dere ve İvriz hidroelektrik santrallerinin 2 milyon 300 bin dolar bedelle Ülke Yatırım Araştırma Geliştirme Madencilik İnşaat ve Elektrik Üretim AŞ'ye işletme hakkının verilmesini de onayladı. Sol
En İyi 11 Oasis Şarkısı
1991'de Manchester'da çıkan grup The Beatles,T-rex gruplarının etkisinde kalmıştır ve rock'n roll tarihinde en kısa sürede en büyük başarıyı yakalayan grup olarak anılır.Kendine özgü vokaliyle efsane olan grubun kanımca en iyi 11 şarkısını sıraladım.İyi Seyirler.
Reklam