Görüş Bildir
1600 Kalp Dijital Ortamda
İngiliz doktorlar, tıbbı araştırmalarda kullanmak amacıyla 1600 insan kalbine ait veriyi dijital ortama aktardı.Büyük Veri alanında bir ilke atan İngiliz doktorlar, 1600 hastaya ait kalp verisini dijital ortama aktarmayı başardı. Doktorlar bu şekilde kapler hakkında elde ettikleri detaylı bilgiyi hastaların genleriyle karşılaştırmayı ve böylece yeni tedaviler geliştirmeyi umuyor.Londra'nın Hammersmith Hastanesi'nde yapılan çalışmada, 1600 hastanın kalbine ait detaylı 3D görüntüler elde edildi ve gönüllü olan hastalardan genetik bilgiler alındı.Araştırmada yer alan Dr. Declan O'Regan, yapılan çalışmayla hastaların sağlık durumları hakkında yıllar süren tetkiklere kıyasla çok daha fazla bilgi edebileceklerini belirtti.İnsanların genleriyle kalp hastalıkları arasında çok karmaşık bir ilişki olduğunu belirten O'Regan, atmakta olan kaplere ait detaylı görüntüleri inceleyerek bu ilişki hakkında daha fazla bilgi edebileceklerini söyledi. Doktorlar bu sayede hastalara doğru zamanda doğru tedaviyi sunma ihtimalinin artacağına inanıyor.BBC'nin haberine göre, geliştirilen yöntem bilgisayar yardımıyla hastalıkların teşhisinde yeni bir dönem açabilir. O'Regan, 'doğru teşhise yakın olsalar bile hastalıkların izini elde etmenin kolay olmadığını ancak bilgisayarların hastalık ortaya çıkmadan sinyalini almak konusunda daha başarılı olacağını' söyledi.O'Regan ve meslektaşları, Büyük Veri'ye dayalı tıbbi analizlerin gelecekte norm haline gelmesini beklediklerini ifade etti.Al Jazeera Turk
Çin’in En Büyük Taksi Çağırma Uygulamaları Birleşiyor
Çin’de faaliyet gösteren ve ikisi de ayrı ayrı Alibaba tarafından yatırım alan taksi uygulamaları birleşme yapacağını duyurdu.İki mobil uygulama şirketinin birleşmesi, internet dünyasında eşine az rastladığımız şirket evliliği örneklerinden birisi olacak. Büyüklük olarak da aynı şekilde Çin’de ciddi güce kavuşacak bir taksi çağırma uygulaması olmuş olacak. İki şirketin de yatırımcı şirketlerinin aynı olması elbette bu iki şirketin evliliğini kolaylaştıran bir etmen olsa da, asıl amaç rekabetteki yeri sağlamlaştırmak.Kuaidi Dache ve Didi Dache ortak bir bildiri yayınlayarak birleşmenin Çin Yeni Yılı’nın başlangıcıyla beraber devreye gireceğini açıkladı. Birleşme ile birlikte Çin’in en büyük mobil platformlardan birisini oluşturacak. Kuaidi Dache’nin tam 358 şehirde 200 milyondan fazla kullanıcısı bulunurken, Didi ise pek çok Çin kentinde Kuaidi ile rekabetteydi. Kuaidi geçtiğimiz ay Alibaba ve Tiger’dan 600 milyon dolarlık bir yatırım almış ve değerlemesini 2 milyar dolara yükseltmişti.Çin’de 500 milyon insan mobil olarak internete bağlanıyor ve hacim inanılmaz büyük. Rekabetin de bu denli büyük olması sürpriz değil. Çin’in arama motoru Baidu’nun Uber’i desteklediği ve orada 600 milyon dolarlık bir yatırımı olduğu belirtiliyor. Rakamlardan devam edecek olursak, Didi Dache’nin de Aralık 2014’te aldığı 700 milyon dolarlık bir yatırım bulunuyor. Kısacası Kuaidi Dache ve Didi Dache’nin birleşmesi ile ortaya çıkan şirketin, Uber’e karşı oluşturulmuş bir ittifak izlenimi yarattığını rahatlıkla söyleyebiliriz.İki şirketin birleşmesiyle birlikte CEO’luk koltuğu da ikiye bölünecek ve Kuaidi Dache ve Didi Dache’nin CEO’ları şirketin ortak CEO’ları olacak. Evlilikten doğan yeni şirket ise, ayrı markalarla ile yola devam edecek.Webrazzi
Yemeğin Ne Kadar Isındığını Gösteren Akıllı Mikrodalga Fırın
Mikrodalga fırınlarda yiyecek ısıtırken yaşanan en büyük sıkıntı, yiyeceğin içinin soğuk kalması veya bir kısmının ısınırken, diğer kısmının yeterince ısınmaması oluyor. Termal görüş sunan bu özel mikrodalga fırında ise yemek pişerken hangi bölgelerin ısındığını anlamak mümkün hale geliyor.Ön tarafında sıradan bir cam yerine termal görüş sağlayan özel bir ekranın bulunduğu fırında yemek ısındığı esnada ısının hangi bölgelere dağıldığı gözlemlenebiliyor. Mavi bölgeler henüz o kısmın ısınmadığını gösterirken, renk kırmızıya doğru gittikçe yemek de hazır hale geliyor. Yiyeceğin tüm bölümleri beyaz olduğunda ise söz konusu yiyecek servise hazır oluyor.Bu akıllı mikrodalga fırının tek özelliği bu değil elbette. Akıllı telefondaki uygulamaya termal görüntüleri aktarabilen fırın sayesinde farklı işlerle uğraşırken yemeğin durumu öğreniliyor. Ayrıca eğer istenirse yemek tamamen ısındığı zaman fırının otomatik olarak kapanması da sağlanabiliyor.Eski NASA mühendisi olan Mark Rober‘in bu fikri şu an için yatırımcıların desteğini bekliyor. Rober’in şimdilik tek istediği ise fikri beğenen kişilerin fırının sitesi üzerinden imza vermesi. Böylece fikir daha fazla kişiye ulaşabilir ve bir gün bu oldukça başarılı mikrodalga fırın hayali gerçeğe dönüşebilir.LOG
Google Helpouts Servisi Kapanıyor
Çok sayıda hizmet kullanıma sunan ve kaldıran Google, bir servisi daha sonlandırma kararı aldı. 2013'te devreye giren gerçek zamanlı yardım servisi Helpouts, Nisan ayında veda edecek.
Heidi'nin Ayakları Neden Çıplak? İsviçre'nin Karanlık Yüzü
Heidi, tüm dünyada sevilen bir çocuk kitabı. TRT'de de uzun yıllar çizgi dizisi yayınlandı. Peki hiç dikkat ettiniz mi, Heidi'nin ayakları neden hep çıplak? Evrensel Kültür dergisinin şubat sayısında Sevim Akyürek, Johanna Spyri'nin 53 yaşında yazdığı Heidi'nin ayakları ile ilgili bu sırrı ve İsviçre'nin karanlık yüzünü yazdı.Verdingkinder… Bu kelimeyi, “Sözleşmeli Çocuk” diye çevirsek de Türkçeye, kapsadığı karanlık ve acı öyküyü bilmeden anlamını açıklayamayız. Bu yazıda onlardan “çıplak ayaklı çocuklar” olarak söz edeceğiz. Karlı dağlarla çevrili yemyeşil çimenlerin üzerinde, sardunyalarla süslü ahşap çiftlik evlerini gösteren kartpostal resimlerinden tanırız İsviçre’yi.Alp’ler, peynir ve çikolatadan sonra İsviçre’nin simgelerinden biri sayılan Heidi’yi hatırlayın. Kırmızı yanaklı, basit elbiseli, hiç yorulmadan herkesin yardımına koşan bu kız çocuğu, hep çıplak ayaklarıyla geçer öykülerin içinden. Onun büyükbabası olarak izlediğimiz yaşlı çiftçiyle arkadaşı Peter’in ayakkabıları varken Heidi, keskin taşların üzerinde ve soğuk havalarda bile hep çıplak ayak koşar keçilerin peşinden.Yaratıcısı Johanna Spyri, 53 yaşında yazdığı Heidi aracılığıyla, çıplak ayaklı çocuklar gerçeğinin üzerindeki toplumsal sır örtüsünün bir ucunu kaldırmıştır. Küçük kahramanı aracılığıyla, doğaya, insanlara, hayata Alpler’in öksüz kızının gözüyle bakarken, bütün Verdingkinder’lerin çocuk dünyalarına ve duygularına dikkat çekmeye çalışmıştır. Heidi, İsviçre’nin toplumsal tarihinde hatırlanmak istenmeyen bir gerçeğin simgesidir ve onun çıplak ayakları bugün çocuklara karşı işlenmiş bir suçun yarattığı utancın üzerinde koşuyor. Heidi çıplak ayaklıydı; çünkü çıplak ayaklar, erkek ya da kız bütün “köle çocukları” diğer çocuklardan ayıran keskin uçurumun simgesiydi.İsviçre’de 1789 yılında 14 yaşından küçük çocukların fabrikalarda çalışmaları yasaklandı. Ama çocuk sömürüsü için yeni bir kapı açıldı ve İsviçre, 18. yüzyılın sonundan 1960’lı yılların başına kadar çocuk emeği sömürüsünün örneğine az rastlanan bir biçiminin uygulama alanı oldu. Devlete borcu bulunan ya da boşanan çiftlerin, fakir ailelerin çocukları, yetimler, ailesi cezaevinde olan ya da kendisi suç işleyen çocuklar, devlet ve kilise vasıtasıyla, çalıştırılmak üzere başka ailelerin yanına yerleştirilirdi. Ancak 1974 yılında yasayla kaldırılan bu uygulamada, papazların önderliğinde ailelerden toplanan çocuklar çiftliklere kiralık olarak verilir veya şehirlerde kurulan çocuk pazarlarında, dört yaşındaki çocuklar bile, ev ve çiftlik işlerinde çalıştırılmak için satışa çıkarılırdı. Bu andan itibaren, çocukları arayan, sorunlarını dinleyen tecavüze uğradıklarında ya da işkence gördüklerinde sahip çıkan olmazdı. Çünkü toplumun gözünde onlar, suç işleyen, boşanan, fakir düşmüş ailelerinden “kurtarılmış” çocuklardı!Böylece, ahırlarda hayvanlarla birlikte yaşayan, çoğu kez bir çuvaldan ibaret elbiseleri içinde hemen her zaman aç olan bu çocuklar, toplumsal hayatın olağan, sıradan bir parçası olarak kabul gördü. Bunun bir tür kölelik sistemi olduğu idrak edildikten sonra bile, uzun zamanlar boyunca İsviçre’nin konuşmaktan dahi kaçındığı bir tabu halinde üstü örtüldü.YÜZLEŞMEBirkaç yıldır İsviçre toplumu bu gerçekle yüzleşmeye çağrılıyor. Çünkü köle çocuklardan bugün hayatta olanlar bu tarihsel utanca tanıklık ederek o dönemin hiç olmazsa vicdanlarda yargılanması yönünde güçlü bir kamuoyu baskısı oluşturdular.Özellikle 1998 yılından itibaren Olten’da yaşayan birkaç tarihçi bir zamanlar tabu olarak adlandırılan bu gerçeğin konuşulmasını sağlamak üzere, yaşayan bütün Verdingkinder’lere ya da yakınlarına ulaşmak için çalışmalara başladı. Bu işe gönül verenlerden biri Tarihçi Marco Leuenberger. On yaşındayken babası kendisinin bir verdingkinder olduğunu açıklamış ve yaşadıklarını anlatmış. Bugün oğlu canla başla bu karanlık tarihin ortaya çıkarılması için emek harcıyor. Özellikle 2009 yılındaki Verdingkinder Reden adı verilen sergiyle ilk defa bilimsel çalışmalara, konferanslara, canlı tanıklıklardan oluşan açık oturumlara konu edilerek, sonra operaya ve ilk defa bir filme de uyarlanarak konu gündemde tutuluyor.Konunun toplumda ilgi görmesi, ses getirmesi üzerine sergi 2016 yılına kadar uzatıldı. Bu etkinlikler sonucunda 11 Nisan 2013’ de devlet resmi olarak özür diledi. Verdingkinderler bir zamanlar çocukluklarının çalındığı bu yerde konuşarak tüm çiftliklerden hesap sorarcasına yaşadıklarını anlatıyorlar, İsviçre’ye ve dünyaya. Basel Üniversitesinden Veli Mäder açılışta şimdiye kadar yapılanların ses getirdiğini açıkladı. Toplumun konuya duyarlılığını arttırdığını, çok sayıda okulu ziyaret ettiğini ve şimdi bir adım öteye geçerek 30 Mart 2014 yılında parlamentonun önünde yapılan protesto gösterisinde verdingkinder ve yakınlarının maddi tazminat istemelerinin sevindirici olduğunu açıkladı.SANAT VE EDEBİYATTA KÖLE ÇOCUKLARPeki, bu dönemde hiç tepki gösteren yok muydu? Vardı kuşkusuz. Örneğin, bir Rus doktorun, bir çiftlikte yoğun tecavüzler sonucu ölen bir erkek çocuğu hakkında ilk defa bir resmi rapor yazması o dönem için sık rastlanılan bir durum değildi. Ama bu tutumundan dolayı dışlandı ve yazdıkları dikkate alınmadı. Aynı zamanda kadın örgütleri, partiler ve sendikalardan da tepkiler gelmişti. Örneğin kendisi de bir “verdingbub” olan yazar Carl Loosli “Susmuyorum” şiarı ile yazdığı kitaplarıyla mücadelede yerini almıştı. Carl Loosli, İsviçre’nin bir “Verdingbub” yazarı, sosyal eleştirmeni, filozofu, gazetecisi. Yaşadığı dönemde yazdıkları dikkate alınmayan, dışlanan bir yazar. Carl Loosli, “annemi hayatımda yalnızca beş kez görebildim, babamı ise hiç görmedim” diyerek başlar hayatını anlatmaya. 1877 yılında Bern şehrinde gayri meşru bir çocuk olarak doğdu. Sekiz yıl bir çiftlikte yaşadı. 11 yaşından sonraki yaşamı yetimhanelerde, cezaevlerinde ve tımarhanelerde geçti. Ülke ve toplum sorunları üzerine düşünen, mücadele eden bir yazardı. Yaşadığı dönemde konuşulması tabu olan “Verdingkindern” gerçeğini yazdı, İsviçre’nin faşizme ve mültecilere olan tavrını, sanat anlayışını eleştirdi, Yahudiler, kadın ve çocuk hakları gibi sorunlar için mücadele etti. Bu yüzden düşmanı da çok oldu.Onun “evlilik dışı çocuk” olmasından dolayı devlet ve kilise tarafından kendisine layık görülen yaşamı, İsviçre’nin “karanlık bir dönemine” tanıklık eder. Çocuğun eğitim yerinin cezaevi olmadığını söylemiş ama tüm bunlar yaşadığı dönem için aykırı düşünceler olarak nitelendirilip dışlanmıştır. Her şeye rağmen, İsviçre Yazarlar Derneği ve İsviçre Ressamlar, Heykeltıraşlar Derneği ve Mimarlık Derneği gibi kuruluşların ortaya çıkmasına önderlik etmiştir.Ressam Albert Anker’in İsviçre halk hayatını resmettiği tabloların birçoğunda çıplak ayaklı çocukları görürüz. Bu köle çocuklar okulda, sokakta, evlerde çıplak ayakları, düşük omuzları, soluk benizleri ile o kadar ortadalar ama bir o kadar da görünmez olmuşlar. Biz bu tablolarda onları, özellikle okul konulu resimlerinde, diğer çocuklarla birlikte ama onlardan hemen ayırt edilebilen özellikleriyle görürüz. Kendilerine ancak iki senede bir verilen ayakkabıları ya iyice küçük gelmeye başlamıştır, ya da çoktan eskiyip atılmıştır. Büyüme çağındaki bir çocuğun ayakları için iki sene kısa bir zamandır!Verdingkinder’lerin insanlık dışı yaşam koşulları ilk defa bir filme de konu edildi. Bu gerçeği yaşamış on bine yakın insanla yapılan röportajlardan doğan senaryo, Markus Imboden tarafından çekildi ve 2011 tarihinden itibaren gösterime girdi.103 dakika süren film, puslu karanlık bir havada tepede, köyden uzakta yeşillikler içindeki bir çiftliğe taşınan bir tabut görüntüsüyle başlıyor. Dayağın, soğuğun, küçük bedenlerin taşıyamayacağı işlerin, bitmeyen çalışmaların yaşandığı çiftlikten çıkmaktadır. İçinde, on yaşında bir kız çocuğu vardır. Ev işlerinin yorucu çalışmalarının ardından geceleri evin oğlu tarafından tecavüze uğramıştır. Köle kız hamile kalmıştır ve sahibesi, çocuğu düşürtmeye kalkmıştır. Kanaması olur, doktora götürülmez. Bir rahip, sorgusuz sualsiz, tabutu alır gider.Film, o zamana kadar kendi gerçeklerinin kabuğunda yaşayan pek çok insanın konuşmasını sağladı.Örneğin; Lyss’ de oturan Hugo Zingg (76) filmin gösterimin ikinci günüde ‚ “Ben de O Cehennemi Yaşadım” diyerek bir gazeteye yaşadıklarını anlattı. Tam 70 yıl sonra bu yazı sayesinde, ikisi de yıllarca köle olarak ayrı çiftlikler de birbirlerinden hiç haber almadan çalıştırılmış iki kardeş birbirlerini bulabildi. İsviçre Çiftçiler Birliği, o günkü çocuklardan özür diledi. Thurgau yönetimi, zamanında bölgede çalıştırılmış tüm çocuklar için resmi olarak özür diledi. Şimdiye kadar bu ticarete aracılık yapan rahipler adına sadece Luzern Katolik Kilisesi özür dilemiş durumda.DÖVÜLDÜLER, AŞAĞILANDILAR, TECAVÜZE UĞRADILAR13 Şubat 2012. Biel’e yıllardır görülmeyen yoğunlukta kar yağıyor. Yerel gazeteye verilen küçük bir ilanda; Biel Şehir Kütüphanesi’nde yapılacak söyleşi haberi var. İsviçre’nin karanlık dönemini simgeleyen ‘Verdingkinder’ tanıkları yaşamlarını anlatacak.Salon saat 19 ‘da gençlerin ağırlıkta olduğu dinleyicilerle doldu. Verdingkinder Derneği Başkanı Walter Zwahlen, dinleyicilere, bu soğukta kendilerine zaman ayırıp dinlemeye geldikleri için teşekkür ederek oturumu başlattı. Katılımcılardan Dora Stettler, Emmental’de yaşadıklarını bir kitapta toplamış. Yaşamını anlatacak ve soruları cevaplayacaktı. Ama ne yazık ki kendisi düşüp dizini incittiği için katılamadı. Onun yerine Dernek Başkanı, onun kitabından bazı anıları okudu.Dora Stettler, iki kardeşi ile birlikte Emmantel’e bir çiftliğe kiralık olarak verilir. Tarih 1934. Artık burası sizin eviniz diyerek çocukları bırakırlar. Yeni bulduğu arkadaşı Karl ile yaşamına sorunsuz ve engelsiz devam etmek istemektedir. Yedi yaşında ki Dora, annesinin bavula koymuş olduğu elbiseleri tam dört yıl giyer. Kendisine iki numara büyük gelen ayakkabısını bir numara dar gelene kadar da kullanmak zorunda kalmıştır. Babasının getirdiği kıyafetleri ise çiftlik sahibinin çocukları giyer. Babaları onları geri almak için tam dört yıl boyunca mücadele eder, sahip çıkar ve sonunda mücadelesini kazanır. Annesinden hep nefret eder. Yıllar sonra bu kitabı yazar.Charles Probst 79 yaşında. Annesinin “çıplak ayaklı çocuk” olarak yanında çalıştığı çiftçi tarafından tecavüze uğraması sonucu doğmuş. Başka bir bakıcı aileye verilmiş. Annesinin kaderi onun da geleceği olmuş. Yıllarca saat dörtte kalkarak ot biçmiş, ahırda yaşamış, yıllarca dişlerini fırçalayamamış, iç çamaşırı olmamış, hasta olduğunda doktora götürülmemiş. Cinsel istismara uğramış. Sabahları verilen kuru ekmeği soğuk suya batırarak yemek zorunda kalmış. Uzun yıllar sakladığı bu gerçeği artık tüm İsviçre çapında yapılan toplantılarla anılarını anlatarak, soruları cevaplandırarak bu karanlık dönemin aydınlatılmasına katkıda bulunuyor.Walter Zwahlen yaptığı açıklamalarda verdingkinder konusunda en çok kitabın İsviçre’de basılmış olduğunu açıkladı. Yalnız İsviçre’de değil, Almanya ve Ukrayna’ya kadar olan bölgelerde de çocuk köleliği resmi olarak uygulanmış. İsviçreli Fotografçı Paul Senn, “Bauern und Mitarbeitern” adlı kitabını bu konuda yıllarca İsviçre’yi dolaşarak çektiği fotoğraflardan oluşturmuş.Sergiyi izleyenlerin ziyaretçi defterine yazdıklarından bazılarını birlikte okuyalım:“Ben de bir Verdingkinder idim. Ama çok geç kaldınız.”“Bakıcı babamın yıllar sonra gazetede ölüm ilanını görünce gazeteyi parçaladım.”“Bunlar bizim özgür ve zengin ülkemizde mi olmuş? Çok üzgünüm.”“67 yaşındaki eşimin neden çocukluk ve gençlik yıllarından hiç söz etmek istemediğini şimdi anlıyorum.”Bugün dernek, yaptığı çalışmalarla devletten tazminat ve özür bekliyor. Çünkü bu çocukların sömürülmesiyle hem devlet hem de çiftlikler zengin olmuş. Şimdiye kadar tek resmi özür sadece Luzern Katolik Kilisesi’nden gelmiş. İsviçre Bilim Vakfı’nın 2004 yılında bu çocuklar için maddi ve manevi özür teklifi ise Federal Meclis tarafından reddedilmiş. Geçen yaz Bodensee ve çevresindeki çiftliklerde araştırmalar yapılmış. Amaç daha çok çocuğa ulaşmak ve bu yaşamları belgelemek… Gelecek yaz Solothurn ve Luzern’deki çiftliklerde de araştırmalar yapılacak.Aslında çok aramaya gerek yok! Onlar gündelik hayat içinde yanı başımızdalar. Aynı köyden bir tanıdık kadın da o gece oradaydı. Yan yana oturduk. Onunla hep selamlaştığımız için sevindim ve şimdi de yan yana oturduğum için de gurur duydum. O da gelmeme memnun olduğunu söyledi. Tek isteği vardı. Devletin artık resmi olarak özür dilemesi!
iPhone Kulaklıklarının Bilinmeyen 14 Özelliği
iPhone kulaklıklarının ses açıp kapama dışındaki 14 farklı özelliğini anlattık.İlk olarak iphone kulaklığınıza bir kez tıkladığınızda herhangi bir şarkıyı başlatabilir tekrar tıkladığınızda durdurabilirsiniz.Eğer iki kez tıklarsanız sonraki şarkıya geçebilir, üç kez tıklarsanız şarkının başına dönebilir, tekrar üç kez tıklarsanız önceki şarkıya dönebilirsiniz.Eğer iki kez tıklayıp basılı tutarsanız şarkıyı ileri sarabilirsiniz. Geri sarmak için ise üç kez tıklayıp basılı tutun.Gelen aramayı bir kez tıklayarak açabilir, üzerindeki mikrofon ile görüşme yapabilirsiniz.Eğer biriyle konuşurken başka biri arıyorsa, bir kez tıklayarak konuştuğunuz kişiyi bekletip diğer kişiye cevap verebilirsiniz.Cevap vermek istemiyorsanız tıklayın ve basılı tutun.Görüşmeyi sonlandırmak için ise iki kez tıklayın.Biri aradığında açmak istemiyorsanız tıklayın ve basılı tutun.Siriyle konuşmak isterseniz boş bir anda butona tıklayıp basılı tutabilirsiniz.Ayrıca kameranız açıkken uzaktan fotoğraf çekmeniz de mümkün.
Reklam
Yenilmezler'in Örümcek Adam'lı Parodi Fragmanı
Yenilmezler(The Avengers)'e Örümcek Adam'ın da dahil olacağı haberi hepimizi sevindirmişti. ScreenCrush ise bu habere daha çok sevinmiş olacak ki güzel bir parodi fragman ortaya çıkarmış.
Reklam
Taksit Sınırlaması En Çok Telekomünikasyon ve Kuyumculuk Sektörünü Etkiledi
BDDK'nın kredi kartlarına ilişkin düzenlemesi sonrası, telekomünikasyon ve kuyumculuk sektörlerinde kredi kartı ile yapılan alışverişin tutarı, bir yılda yüzde 23 azaldı.ANKARA - Erdal ÇelikelBankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK), kredi kartlarına ilişkin düzenlemesi sonrası, telekomünikasyon ve kuyumculuk sektörlerinde kredi kartı ile yapılan alışverişin tutarı, bir yılda yüzde 23 azalarak 33 milyar lira seviyelerine geriledi.BDDK'nın, geçen yılın şubat ayında yürürlüğe giren ve bazı ürünlerde kredi kartına taksit sayısını 9 ile sınırlandıran; telekomünikasyon ve kuyumla ilgili harcamaların da aralarında bulunduğu bazı ürün gruplarında ise tamamen kaldıran düzenlemesinin üzerinden 1 yıl geçti. BDDK, bu süre içinde kuyumla ilgili harcamalara ilişkin yeni düzenleme yaparak, ekim ayında kredi kartıyla altın satışına 4 taksit imkanı sağladı.AA muhabirinin Bankalararası Kart Merkezi (BKM) verilerinden derlediği bilgilere göre, telekomünikasyon sektöründe yapılan alışverişin tutarı, geçen yıl yüzde 25 daralarak 20 milyar 755 milyon liradan 15 milyar 485 milyon liraya geriledi.Şubattan sonraki dönemde aylık bazda telekomünikasyon sektöründe en fazla alışveriş yapılan ay 1 milyar 303 milyon lira ile ekim olurken, söz konusu ayda gerçekleştirilen alışverişin tutarında 2013'ün aynı ayına göre yüzde 20 düşüş yaşandı.Kuyumculuk 4 taksitle nefes aldıBDDK düzenlemelerinden en fazla etkilenen sektörlerin başında kuyumculuk geldi. Kredi kartı ile yapılan kuyumculuk alışverişi, 2013 yılında 12 milyar 72 milyon lira olurken, taksit imkanının kaldırılmasından sonra yüzde 19 azalarak 2014 sonunda 9 milyar 826 milyon liraya geriledi. Geçen yıl en fazla alışveriş yapılan ay 947 milyon lira mayıs olurken, bu ayda yapılan alışverişin tutarı 2013'ün aynı ayına göre yüzde 20 azaldı.Kuyumculuk sektöründe geçen yıl toplam alışverişte yaşanan gerilemeye karşın, ekim ayında yapılan düzenlemeyle 4 taksit olanağının getirilmesi bu piyasada canlılık yarattı. Ekim ayında 813 milyon lira olan alışveriş tutarı, kasımda 836 milyon, aralıkta da 842 milyon liraya yükseldi.'Kuyumculukta durgunluk yaşandı'Ankara Kuyumcular ve Saatçiler Odası Başkanı Hasan Çavuşculu, yaptığı açıklamada, kredi kartı kullanımının Türk insanı açısından yaşam biçimi haline geldiğini belirterek, kart kullanımının tüketicilere kolay alışveriş imkanı sağladığını söyledi.Kuyumculuk sektörünün müşterileri açısından da benzer bir durumun söz konusu olduğunu dile getiren Çavuşculu, 'Bu alışkanlık birden kesilince sektör geçen yıl bir durgunluk yaşadı. Biz bu konudaki sıkıntılarımızı yetkililere ilettik. Son olarak kuyumda taksit yapılmamasına ilişkin düzenleme yerine geçen yılın ekim ayında 4 taksit uygulaması getirildi. O tarihten itibaren de piyasada yeniden bir hareketlenme başladı' dedi.Kredi kartı ile taksitli alışveriş yapmanın hem tüketici açısından ödeme kolaylığı sağladığını hem de belgeli alışverişe olanak tanıdığını anlatan Çavuşculu, altında taksitin bir tasarruf aracı olarak ekonomiye hiçbir zararının olmadığını kaydetti.Mobil iletişim sektörüMobil İletişim Araçları ve Bilgi Teknolojileri İşadamları Derneği (MOBİSAD) Genel Sekreteri Ömer Kavas da taksit olanağının kaldırılmasının kendi sektörlerini olumsuz etkilediğini söyledi.Taksit imkanının kaldırılmasının kendilerini çok rahatsız ettiğini ifade eden Kavas, 'Düzenleme doğrudan operatörler aracılığıyla satış yapan büyük bayileri etkilemedi. Buna karşın satışlarının yarısını telefon yarısını da aksesuar üzerinden yapan küçük bayiler için satışların yüzde 50 daralmasına yol açtı. Uygulamanın ardından işi bırakanlar, iflas edenler oldu' değerlendirmesinde bulundu.AA
20 Parça ile Aggrotech
Aggrotech, electro-industrial ve dark electro'nun güçlü techno etkileşimiyle evrimleşmiş bir müzik türüdür.İlk olarak 90'ların ortasında ortaya çıkmıştır ama son yıllarda yeniden canlanmıştır.'Hellektro' olarak da bilinir.Bu müzik sert ve güçlü yapısıyla,agresif beatleriyle ve militant,kötümser ya da erotik sözleriyle bilinir.Tipik olarak vokaller boğuk,deforme,sert ve tonsuzdur.Prodüktörler genelde atonal melodik yapıları kullanır.
Reklam
Kanal İstanbul Çevresi İçin İmar Planlarında Yetki İBB'nin
Kanal İstanbul ve Avrupa yakasında kurulacak 500 bin nüfuslu olması planlanan ‘yeni şehrin’ inşaası için üst ölçekten alt ölçeğe kadar tüm imar planları İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından hazırlanacak.İBB Meclisi, Küçükçekmece Gölü ve Avcılar’a kadar uzanan havzanın imar planlarının hazırlanması için protokol yapılmasına, bunun için de İBB Başkanı Kadir Topbaş’a yetki verilmesine karar verdi.İBB Başkanı Kadir Topbaş’a protokol yapma yetkisi veren teklifle ilgili meclis oturumunda yapılan görüşmelerde, raporlar geç geldiği için yeterli inceleme yapamadıklarını belirten CHP grubu teklife red oyu verdi. Ancak teklif İBB Meclisi’nde oyçokluğu ile kabul edildi. Karara göre, Kanal İstanbul ve Avrupa yakasında ‘yeni şehrin’ kurulacağı 38 bin 500 hektarlık alanın imar planlarının İBB tarafından yürütülmesi için protokol yapılacak. İmar planlarının hazırlanması için gerekli protokolün yapılması adına İBB Başkanı Kadir Topbaş’a yetki verildi.Topbaş’ın yetkilendirildiği protokolle, İstanbul’un anayasası olarak kabul edilen 1/100 binlik Çevre Düzeni Planı’nın ardından 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planları hazırlanmaya başlayacak. İBB’nin iştiraklerinden Boğaziçi İnşaat Müşavirlik AŞ (BİMTAŞ) tarafından kurulacak bir ofisle alan belirlenecek. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesindeki Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü ile BİMTAŞ arasındaki protokol gereği çalışmanın finansmanı bakanlık tarafından sağlanacak. DHA
Hamilelik Döneminde Çekilen 19 Fotoğrafla; Bir Üçüz Doğurma Hikayesi
Kadınların hamilelikten korkma ve çocuk isteme ağırlığı neredeyse eşittir. 40 hafta süren bu mucizevi sürecin her yeni haftasında görüntünüz yavaş yavaş değişir. Fakat eğer üçüz bebek beklediğinizi öğrendiyseniz; bu değişim süreci neredeyse üçle çarpılarak göbeğinize yansıyacaktır.Hamileliğinin her haftasını fotoğraflayarak paylaşan Kathyrene; üçüz bebeklerine hamileyken nasıl değiştiğini -tabiri caizse- gözlerimizin önüne seriyor.
Reklam
Reklam
Şarkı Sözleri! Türkçe Şarkılarda Geçen Birbirinden Mükemmel 30 Söz
Şarkı sözleri, duyduğumuzda bazen bizi geçmişe götüren, bazen de tarifsiz duygular yaşatan sözlerdir. Bugün çok güzel bir içerikle karşınızdayım. Şarkılardan kısa sözleri paylaşacağım. Kimi zaman romantik, kimi zaman duygusal, kimi zaman aşk içeren sözleri göreceksiniz. Birbirinden harika güzel şarkı sözleri ile keyifli bir vakit geçirmenizi diliyorum.Türkçe şarkılarda birbirinden pek çok güzel sözler var elbet, biz buraya 30 tane sığdırabildik şimdilik. En güzel şarkı sözlerini bir araya getirdik. Sizler de beğendiğiniz Türkçe şarkılarından beğendiğiniz sözleri yorum atarak paylaşabilirsiniz.
Kubat, Beyaz ve Hayko Cepkin'den Sevgililer Günü Sürprizi
Hayko Cepkin ve Kubat ile daha önceden Sevgililer Günü’ne özel bir parça hazırlayan Beyazıt Öztürk, programda bu parçayı yayınladı. Sevgilisi olmayan erkekler için parçanın adını 'Saplar' koyan Öztürk, izleyenlere keyifli anlar yaşattı.
Apple Yeni Bir Müzik Servisi İle Karşımıza Çıkabilir
Apple iTunes üzerinden kullanıcılarına uzun zamandır müzik ve video hizmeti sunuyor. iTunes öyle bir noktaya geldi ki yayınlanan bir dizi bittiği andan itibaren iTunes üzerinden satın alınabiliyor. Albümler müzik marketlerden önce iTunes üzerinden satışa başlıyor ama Apple bununla yetinmemeye kararlı.Geçtiğimiz yıl büyük bir sansasyon ve (kendisi için) rekor bir ücretle satın aldığı Beats Electronics'in iPhone ve iPad için kulaklık üretmesini bekleyenlerin daha çok bekleyeceklerini yapılan son açıklamlardan sonra ortaya çıktığını sizlere rahatlıkla söyleyebiliriz.Beats'e ait müzik servilerini iTunes üzerinden tek bir program ile birleştirmeyi düşünen Apple CEO'su Tim Cook ve Beats kurucuları Jimmy Iovine, Eddy Cue ünlü müzik ödülleri Grammy öncesi bir açıklamada bulundular.iOS 8.4 sürümü ile yeni bir müzik servisinden bahsedilirken kullanıcıların içeriğe daha hızlı ulaşması ve offline modundaykende içeriğe ulaşılabilemsi ile ilgili gelişmeler yapılacağından bahsediliyor.Google'ın Beats hamlesine karşın yaptığı Songza müzik servisi satın alması ise şimdilik sakinliğini koruyor. Apple Beats markasını iOS 8.4 yada iOS 9 ile hayatımıza bir şekilde sokacak. Ülkemizde müzik sevisleri savaşını korsanlar kazansa da bakalım bu savaşı dünyada kim kazanacak?teknolojioku
Nissan'ın Yeni Otomobili Karanlıkta Parıldıyor
Nissan, ilk olarak 2010 yılında üretimine başladığı elektrikli otomobili Leaf’in göze oldukça hoş görünen yeni bir modelini tanıttı. Tanıtılan model, karanlıkta parlayabilen özel kaplamasıyla tüm dikkatli gözleri üzerine çekmeyi başarıyor.Üzerinde Starpath adı verilen yüksek teknolojili organik bir tabakaya sahip olan otomobil, günde 10 saat boyunca parıldayabiliyor. Söz konusu tabakanın otomobilin toplamda 25 yıl boyunca dayanabileceği de söyleniyor. Parıldayan bu tabaka yalnızca otomobilin güzel görünmesini sağlamıyor. Aynı zamanda otomobilin gece görülebilirliğini artırıyor ve böylece geceleri yayaların veya diğer otomobillerin Leaf’i fark edebilmesini mümkün hale getiriyor. Nissan’ın yalnızca teknolojisini göstermek için tanıttığı bu Leaf modelinin seri üretime geçmeyeceği ve ne yazık ki satışa sunulmayacağı belirtiliyor.LOG
Reklam