onedio

Muammer Güler Haberleri

Muammer Güler ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Muammer Güler ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

"Ben Hesabımı Veririm Ama..."
Eski İçişleri Bakanı ve AK Parti Mardin Milletvekili Muammer Güler, 'Ben hesabımı veririm ama başka hesap vereceklere sıra geldiği zaman onlar da hesabını verecek. Kim, ne yapmışsa onun hesabını görür ama siz asıl hesabı sandıkta göreceksiniz' dedi. Güler, Kızıltepe ilçesinde Cumhuriyet Mahallesi'ndeki AK Parti seçim bürosunda yaptığı konuşmada, 30 Mart'ın sadece yerel seçimlerden ibaret olmayacağını söyledi. Cnntürk
Celal Kara: '7 Konuşmada Erdoğan Adı Geçiyor'
17 Aralık operasyonu savcılarından Celal Kara, Cumhuriyet'ten Can Dündar'ın sorularını yanıtladı. Savcı Kara'nın açıklamalarının yer aldığı yazı dizisinde son bölüm yayınlandı. Celal Kara’dan eleştirilere yanıtlar: İşte Erdoğan’ın adının geçtiği konuşmalar...- 5 gün boyunca yayımlanan röportajımıza çok sayıda tebrik, eleştiri, itiraz geldi. Bunların belli başlılarını, başlıklar halinde cevaplamanızı rica edeceğim. En çok üzerinde durulan, ilk gün manşete çıkan, “1 Numara Erdoğan’dı” sözünüz… Önce buna bir açıklık getirelim:CELAL KARA - Soruşturmanın kolluk aşamasında, “dönemin Başbakanı”ndan bahseden bazı telefon görüşmeleri saptandı. Sıralayayım:VARAN 1 Sarraf, Çağlayan’la bir görüşmesinde, “Beyefendiye de bir şeyler yapalım” teklifinde bulunuyor. Çağlayan ise “Beyefendi’ye değil, çevresine yapalım” diyor. Bundan kısa bir süre sonra Sarraf, TÜRGEV’e 500 bin dolar para gönderiyor. Sarraf ile TÜRGEV yöneticisi arasında geçen görüşmeden ise bu yöneticinin gelecek paradan, önceden haberdar olduğu anlaşılıyor. Bu durumda; (kamuoyunda da aynı tabirin sıkça kullanılmasına bakılırsa) bu görüşmedeki “Beyefendi” tabiri ile “Dönemin Başbakanı”nın kastedildiği yönünde haklı kuşkular oluşmuştur. O konuşmanın içeriği de bu kanaati oluşturacak nitelikteydi.VARAN 2 2013 Eylül ayında Rıza Sarraf’la görüşmesinde Süleyman Aslan, Başbakanlıkta toplantı yaptıklarını, yurtdışı firmaların Halk Bankası üzerinden bu işe girmelerinde yasal sorunlar olacağını, ama Sarraf’a verdikleri söze sadık kalacaklarını ve Sarraf yönüyle bir sorun olmayacağını söylüyor. Sarraf ise 3 bakanla yemekte bu konuyu konuştuklarından ve 4 milyar dolar ihracat hedefini tutturmak için Başbakan’a verdiği söz gereği, elinden geleni yapacağından bahsediyor.VARAN 3 2013 Ekim ayında Zafer Çağlayan ile görüşmesinde Aslan, ihracat sisteminde Sarrafdışındaki kişilerin de Sarraf’ın yaptığı işin aynısını yapmak için üzerlerinde baskı kurduklarını söylediğinde, Çağlayan, “Sarraf’a baskı olabilir ama Başbakan’ın talimatı o yönde” diyor. Yine Çağlayan, ihracat rakamlarının negatife kaydığını, 3-4 milyar dolar ihracata ihtiyaç olduğunu; Başbakan’la yaptıkları toplantıda bu baskılardan bahsettiğini, Başbakan’ın ise gevşeme olmadan bu işe devam edilmesi şeklinde talimat verdiğinden bahsediyor.VARAN 4 2013 Mayıs ayında Rıza Sarraf- Egemen Bağış görüşmesinde Sarraf’ın yakınlarının vatandaşlığa alınması talebinden Başbakan’ın da haberdar olduğu, Sarraf’tan karşılıklı olarak övgü ile bahsedildiği ve Bakanlar Kurulu’ndan olumlu karar çıkması için temaslarda bulunulacağı ve bu talebin yerine getirileceğinden bahsediliyor.VARAN 5 2013 Nisan ayında Rıza Sarraf, Abdullah Happani ile görüşmesinde, Çağlayan’ınkendisini Başbakan’la tanıştırdığından, kendisinin Başbakan’dan şahsına bir koruma memuru tahsis edilmesini istediğinden, talebinin bakanların da bulunduğu bir ortamda onaylandığından, konuyu İçişleri Bakanı’nın takip edeceğinden bahsediyor.VARAN 6 2013 Ekim ayında Rıza Sarraf, Egemen Bağış’a, şirketleri ve faaliyetleri aleyhine basında çıkacak bir haberin engellenmesini, Başbakan’dan isteyeceğinden bahsediyor. Ancak konu Başbakan’a yansımadan, Muammer Güler ve Egemen Bağış’ın müdahalesi ile çözülüyor.VARAN 7 2013 Eylül ayında Rıza Sarraf, Abdullah Happani ile görüşmesinde, Süleyman Aslan’ın Başbakan’la görüştüğünden ve Çin üzerinden gelecek parayla altın ihracatı yapma konusunda Başbakan’ın talimatı olduğundan bahsediyor. Aynı dönemde Aslan, Sarraf’a ihracatın İran ile bağlantı kurmadan, farklı bir yöntemle artırılması konusunda Başbakan’ın talimatı olduğundan bahsediyor.Başbakan’dan habersiz mümkün mü?Bu durumda;* Soruşturma sırasında tamamen yasal yöntemlerle tespit edilen ve dosyaya dahil edilen bu telefon görüşmeleri eldeyken,* Sarraf’ın aile fertlerinin istisnai yoldan T.C. vatandaşlığına alınması için Bakanlar Kurulu üyelerinin imzası gerekiyorken,* Sarraf, Başbakan’ın protokolünde, hiçbir resmi sıfatı olmamasına rağmen bakanların yanında fotoğraflanmışken,* Operasyonun ilk günlerinde “Dönemin Başbakanı”, kendisi için “Tanırım, hayırsever bir işadamıdır” demişken,* Sarraf’ın bakanlarla menfaat ilişkisi içinde olduğu ve deşifre edilmesi durumunda hükümetin zor durumda kalacağına ilişkin MİT’e ait bilgi notunun, operasyondan 8 ay önce Başbakan’a sunduğuna dair haberler muhataplarınca yalanlanamamışken,“İlk başlarda Başbakan’ın olaylarla hiçbir ilgisi görünmüyor, ancak sonraki diyaloglara bakılınca, Başbakan’ın bu konulardan haberdar olmaması mümkün değil” değerlendirmeme, olaya tarafsız gözle bakabilen kim itiraz edebilir?Niye basından kaçırıyorlar sanıyorsunuz?- Bunlar fezlekede yazılmadı mı?KARA - Bu tapelerin tamamı 504 sayfalık polis fezlekesi ile bilgi notu olarak hazırladığımız 309 sayfalık raporda var. Siz o fezlekelerin basından bu kadar ısrarla ve kararlılıkla kaçırılmasının sebebinin ne olduğunu sanıyordunuz?Başbakan’ın daha derinlemesine irdelenmesi gerekiyordu- Madem öyle, Meclis’e gönderilen bilgi notunda yer alan bu üç bakanın yanında neden Başbakan’ın adı yoktu?KARA - Bir savcı, soruşturmasında konu edilen suçlarda, dokunulmazlığı olmayan şüpheli şahıslar açısından suçun maddi ve manevi unsurlarına göre delilleri değerlendirir. İcrai hareketlerin tamamlanıp tamamlanmadığını ve kastın olup olmadığını irdelerken delillere bağlı hareket eder.Bakanlar Yüce Divan’a gitseydi Başbakan’ın tablosu da netleşirdi“Dönemin Başbakanı”na gelince…Makam unvanının gıyabında zikredildiği bu tapelerde karşılaşılan şüphenin, yaptığım soruşturma aşamasında daha derinlemesine irdelenmesi gerekiyordu. Bu irdeleme kapsamında maddi gerçek; mevzuat yönüyle ancak yasama dokunulmazlığı olmayan şüphelilerle ilgili o aşamaya kadar elde edilen delillere ilaveten yapacağım başka incelemelerin de sonuçlanmasıyla netleşebilirdi.Başbakan hakkında soruşturma ve herhangi bir suç vasıflandırması yapmak, benim yetkim ve sorumluluğum kapsamının dışındadır. O aşamada yasama dokunulmazlığı olan bakanlar yönüyle de eğer Yüce Divan’da bir yargılama olsaydı, Başbakan açısından o aşamada henüz netleşmemiş olan bu tablo, bakanların yargılanması sırasında daha ileri seviyede netleşebilirdi.- Bu yüzden mi, “bakanlar, yüzde 99 Yüce Divan’a sevk edilmeyecek” öngörüsünde bulundunuz?KARA - Aynen öyle.
Fondaki Detay Tartışma Yarattı
17 Aralık operasyonunda bakan çocukları kadar Ebru Gündeş'in eşi Reza Zarrab da çok konuşulmuştu. Dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler, AB Bakanı Egemen Bağış ve Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ile kurduğu iş ilişkileri ve rüşvet iddiaları yolsuzluk ve rüşvet soruşturması iddianamesine girmişti. Önce Sabah Gazetesi'ne röportaj veren Zarrab ardından hükümete yakınlığıyla bilinen A Haber ekranlarına çıktı. Yapılan görüşme için hazırlanan çekim alanındaki ayrıntı dikkat çekti. Zarrab'ın arkasında yer alan Türk Bayrağı sosyal medyada tartışma konusu oldu. #RezaCumhurbaşkanıOlsun başlığıyla çok sayıda tepki mesajı geldi. Reza Zarrab'ın programda yaptığı açıklamalarının satır başları: Ben bu sezon Trabzonspor'un resmi sponsoruyum. Sponsor olarak Trabzon'daki fotoda nerde oturmalıydım? Altın ihracatıyla ekonomiye, çok önemli katkım oldu. Ben engellendim. İran'da tutuklanan Zencani'yi tanımıyorum, yapılanlar tamamen algı operasyonudur. Kara para aklamadım! Altın ticaretimin hepsinin belgesi var. Uçaktaki altınları satmamı istediler. haberartibir.com.tr
'Kırmızılı Kadın'dan Erdoğan'a Suç Duyurusu
Kırmızılı Kadın Ceyda Sungur’un Avukatı İlkay Bahçetepe aracılığıyla bulunduğu suç duyurusunda Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yanısıra eski İçişleri Bakanı Muammer Güler, eski İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın ve İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu hakkında dava açılması istedi.Kırmızı elbisesi, omzundaki alışveriş çantası ve arkaya savrulan saçlarıyla, Türkiye’nin dört bir yanına yayılan Gezi Parkı protestolarını sembolü haline gelen ‘Kırmızılı Kadın’ Ceyda Sungur’a biber gazı sıkan Polis memuru Fatih Zengin’in yargılandığı davanın 2. duruşması görüldü. İstanbul Adalet Sarayı’nda bulunan İstanbul 18. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya ‘Görevi kötüye kullanma’ suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapsi talep edilen tutuksuz sanık Fatih Zengin katılmazken, şikayetçi Ceyda Sungur hazır bulundu. Hakim Muzaffer İren, sanık Fatih Zengin’in avukatına “Müvekkiliniz nerede?” diye sordu. Zengin’in avukatı Ayşe Hocaoğlu Memetoğlu da ” Müvekkilim raporlu” diye cevap vermesi üzerine Hakim İren, “Yine mi?” diye sordu. Avukat Memetoğlu da “Müvekkilinin bronşit rahatsızlığı nedeniyle raporlu olduğunu söyledi. Hakim Muzaffer İren, Adli Tıp Kurumu’na yazılan müzekkere cevap geldiğini belirterek, Ceyda Sungur’un randevu gününün belirlendiğini açıkladı. Hakim Muzaffer İren, Cumhuriyet Savcılığı Memur Suçları Bürosu’na yazılan yazıya cevap verildiğini ve olaya ilişkin emanete CD bulunmadığını, söz konusu CD’lerin dosyada olduğunun belirtildiğini söyledi. Sanık Fatih Zengin’in avukatı Ayşe Hocaoğlu Memetoğlu söz alarak, “Müvekkilim bronşit rahatsızlığı nedeniyle raporludur. Ayrıca olayın oluş şekline ilişkin CD’yi de mahkemenize sunuyoruz” diyerek bir adet CD’yi mahkemeye sundu. Ceyda Sungur’un avukatı İlkay Bahçetepe de olaya ilişkin diğer sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunduğunu dile getirip, “Emniyet Amiri ve diğer sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunduk. Ayrıca müvekkilimin Adli Tıp Kurumu’ndan raporunun aldırılmasını talep ediyoruz” dedi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Müdürlüğüne yazı yazılarak gaz sıkan, tekme atan model ’5′ kullanıcısının Fatih Zengin olduğunun ne şekilde tespit edildiği, tespite yarayan bilgi, belge, CD ve tanıkların acilen bildirilmesine karar veren hakim, sanık Fatih Zengin’in bir sonraki duruşmada hazır olması için tekrar davetiye çıkarılmasına hükmetti. Emniyet Amiri ve diğer sorumlular hakkında başlatıldığı belirtilen soruşturma dosyalarının İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan istenilmesine karar veren hakim, (olay sırasında sıkılan biber gazı dolayısıyla) şikayetçi Ceyda Sungur’un belirlenen randevu ile Adli Tıp Kurumu’na sevki ile kati raporun aldırılmasını kararlaştırıldı. İstanbul Valiliği’ne müzekkere yazılarak olaya ilişkin tüm görüntü kayıtları ile Teftiş Kurulu’nun soruşturma evraklarının incelenmek üzere istenilmesine karar veren mahkeme, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı 23 Temmuz 09.15’2 erteledi. 13 Mayıs’da görülen ilk duruşmaya sanık Fatih Zengin sağlık raporu sunarak duruşmaya katılmamıştı. Kamuoyunda ‘Gezi Parkı’ eylemleri olarak adlandırılan olaylar kapsamında 28 Mayıs 2013 günü İstanbul Teknik Üniversitesi Taşkışla Kampüsü civarlarında çok sayıda göstericinin katıldığı bir eylemin meydana geldiği anlatılan iddianamede, gösteriye katılmak amacıyla olay yerine giden müşteki Ceyda Sungur’a ve etrafta bulunan açık kimliğiyle tespit edilemeyen bir kısım şahıslara herhangi bir uyarı yapılmadan şüpheli Fatih Zengin tarafından biber gazı sıkıldığı belirtildi. İddianamede, şüpheli Zengin’in bibergazını kullanırken ‘toplumsal olaylarda görevlendirilen personelin hareket, usul ve esaslarına dair yönerge ile gözyaşartıcı gaz silahları ve mühimmatları kullanım talimatlarına’ aykırı hareket ettiği vurgulandı. İddianamede bilirkişi raporunda yer alan fotoğraf ve video görüntülerinin açıkça tespit edildiği kaydedilerek şu ifadelere yer verildi: “Şüpheli polis memuru Fatih Zengin’in, müşteki Ceyda Sungur’a bir metreden daha az mesafeye yaklaşarak yüzünü hedef almak suretiyle biber gazı sıktığı, gazdan etkilenen müştekinin arkasını dönmesine rağmen şüphelinin gaz sıkmaya devam ettiği ve eylemin devamında çevrede bulunan göstericilere de yine benzer şekilde yakın mesafeden ve hedef gözeterek gaz sıktığı, göstericilerden birine tekme attığı, olayın müştekisinin eylemin öncesinde ve sonrasında herhangi bir taşkınlık yapmadığı buna rağmen bahse konu eyleme maruz kaldı.” İddianamenin sonuç kısmında şu ifadeler kullanıldı: “Şüpheli Zengin’in, müşteki Sungur’a yönelik eylemi her ne kadar zor kullanma yetkisine ilişkin sınırların aşılması suretiyle orantısız güç kullanma suçunu oluşturmakta ise de gerek olay yerindeki göstericileri hedef gözeterek biber gazı sıkması ve gerekse darp eylemini gerçekleştirmesi birlikte değerlendirildiğinde eylemin bir bütün halinde görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğunu, süphelinin savunmasının oluş ve dosya kapsamına aykırı olduğu ve bu süretle üzerine atılı suçu işlediği anlaşılmaktadır.” İddianamede şüpheli Fatih Zengin’in ‘Görevi kötüye kullanma’ suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapsi talep ediliyor. Öte yandan Ceyda Sungur’un avukatı İlkay Bahçetepe İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na iki ayrı suç duyurusunda bulunduğu ortaya çıktı. Sungur’un Avukatı İlkay Bahçetepe, dün yaptığı suç duyurusunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler, eski İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın ve İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu hakkında dava açılması istedi. Ceyda Sungur’a çok yakın mesafeden bibergazı sıkılması yoluyla kimyasal silah kullanıldığı belirtilen dilekçede, bunun da işkence suçunu ve olası kasıtla öldürmeye teşebbüs suçunun oluşmasına azmettirilmesi suretiyle işlendiği vurgulandı. Eski tarihli diğer suç duyurusunda ise Avukat Bahçetepe, Çevik Kuvvet Şube Müdürü ve bibergazının kullanılması için talimat veren kimliği tespit edilemeyen amirlerin cezalandırılması talep etti. DHA
Mardinli Çiftçilerin Yol Kapatma Eylemi Sürüyor
MARDİN'in Derik ve Kızıltepe İlçeleri'nde yaşayan çiftçilerin, elektrik kesintilerini protesto için 3 gün önce başlattıkları yol kapama eylemleri devam ediyor. Çiftçiler Mardin-Kızıltepe ve Mardin-Şanlıurfa yollarını ateşe verdikleri lastik ve taşlarla oluşturdukları barikatlarla trafiğe kapattı. Mardin-Kızıltepe ve Derik-Mardin-Şanlıurfa karayollarını 2 ayrı noktada kesen çiftçilerin 3 gün önce başlattığı yol kapatma eylemi devam ediyor. Derik ve Kızıltepe İlçesi'ne bağlı 170 köyde yaşayan çiftçilerin başlattığı eylem dün akşam da Mardin-Kızıltepe karayolunu hava alanı mevkiinde kesen çiftçiler ile yolu açmak isteyen güvenlik güçleri arasındaki görüşmeler sonuçsuz kaldı. Burada 4 saat süren eylemin ardından çiftçiler, TEİAŞ 16'ncı İletim ve İşletme Grup Müdürlüğü önüne gelerek, zorla bina içerisine girdi. TEİAŞ yetkilileriyle bir süre tartışan çiftçiler, kurum önünden geçen Mardin-Kızıltepe karayolunu, ateşe verdikleri lastik ve taşlarla barikat kurarak tekrar yolu trafiğe kapattı. Yolun orta refüjünde bulunan koruma levhalarını söken çiftçiler, yolun ortasına attı. 7 saat süren eylem sonrasında jandarma, çevik kuvvet polisiyle birlikte eylemci çiftçilere müdahale etti. Çiftçilerin, Mardin, Derik ve Şanlıurfa'nın Viranşehir İlçesinin kesiştiği İpek Yolu'nun Üçyol mevkiindeki eylemi de sürüyor. 3 günden beri Derik ilçe merkezi ile bağlı köylere elektriklerin verilmemesini protesto eden çiftçilerin yol kapama eylemine destek veren dünyanın en uzun boylu adamı Sultan Kösen, AK Parti Mardin Milletvekilleri ile devlet yetkililerini sert bir dil ile eleştirdi. Boş gaz fişeklerini göstererek, güvenlik güçlerinin gerçek mermilerle çiftçilere ateş ettiğini iddia eden Kösen, '3 gündür bizim elektriklerimizi kestiler. Biz susuzluktan köyden kaçıyoruz, gerçekten suya muhtaç olduk, hayvanlarımız hepsi telef oldu. Tarlalar, ekinlerimiz çok zarara uğradı. Bundan dolayı bunu kınıyoruz. Devletten bunu beklemiyorduk. Biz 3 gündür buraya geldik, çözüm bekledik. Devlet bizi bomba gazları ile bizi karşıladı. Gerçekten biz perişan bir durumdayız. Bunlar hepsi gaz bombaları, binlercesini sıktılar, bu gaz bombaları hayvanlara sıkılmaz. Bu milletin, çocukların ve hayvanların ne suçu var? Artık bu devlet terörüdür diyorum. Mardin AK Parti Milletvekilleri, burada isimlerini de söylüyorum; sayın Muammer Güler, sayın Abdurrahim Akdağ, sayın Gönül Şahkulubey, bunları kınıyoruz. Siz bizim vekilimiz olarak meclise geldiniz, bizim karşımıza geçmek için değil. Bize gaz bombaları sıkmak için değil. Ben sabah hastaneye gitmek için evden çıktım, ne yazık ki gaz bombalarıyla karşılaştım. Hastaneye gidemedim. Mardin'den, Urfa'dan, Diyarbakır'dan askerler gelmiş, burada köylerde insanlara saldırıyorlar. Ne hakkı var devletin? Burada yaşlısı, çocuğu, hastası var. Ne yazık ki gaz bombalarıyla karşılaşıyorlar' dedi. Bazı çiftçiler de gaz fişeklerinin isabet etmesi sonucu vücutlarında oluşan morlukları gösterirken, bugüne kadar çıkan olaylarda 7 kişinin gözaltına alındığı öğrenildi. Öte yandan, Derik'ten Mardin'e yolcu taşıyan minibüslerin bağlı olduğu kooperatif, her iki taraftan da yolların kapalı olması yüzünden Mardin'e yolcu taşımayı durdurdu. Emrullah KARAKAŞ-Mehmet Ali DİNLER/DERİK-KIZILTEPE (Mardin), (DHA)
4 Eski Bakanın Yolsuzluk Fezlekeleri Yeniden Meclis'te
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, rüşvet ve yolsuzluk iddialarıyla ilişkin dört eski bakanla ilgili dizi pusulalarını ekleyerek, fezlekeleri TBMM Soruşturma Komisyonu'na gönderdiİstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, dört eski bakanla ilgili fezlekeleri, dizi pusulalarını da ekleyerek TBMM Soruşturma Komisyonu'na yeniden gönderdi.Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan , eski AB Bakanı Egemen Bağış , eski İçişleri Bakanı Muammer Güler ile eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkında kurulan Soruşturma Komisyonu, fezlekelerin yer aldığı klasörleri içindeki eklerle birlikte, dizi pusulasına bağlanarak gönderilmesi için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na 14 Temmuz tarihinde iade etmişti.Başsavcılık, dizi pusulalarını ekleyerek 11 klasör dosyayı TBMM Başkanlığı'na gönderdi. Dosyalar, kurye ile dört eski bakanla İlgili Meclis Soruşturma Komisyonu'na elden teslim etti.Soruşturma Komisyonu Başkanı, AK Parti Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü , 'Dizi pusulaları geldi, ne yapacaksınız?' sorusu üzerine, 'Ne yapacağız ki şu arada yapabileceğimiz bir zaman yok. 1 Ekim'e kadar toplantı yapamayız ama inceleyebiliriz, ben inceleyeceğim' dedi.'Komisyonun muhalefet üyelerinin, toplantı yapılması için komisyona başvuru yaptığının' anımsatılması üzerine Köylü, 'Ben onlara o zaman cevap verdim' dedi. Köylü, 'Muhalefet dosyaları görmek isterse' sözlerine, '1 Ekim'den önce görebilir ama toplantıyı 1 Ekim'den sonra yapabiliriz. Ekim ayının ilk haftasında da yapabiliriz toplantıyı' yanıtını verdi.T24
Ulvi Saran Görevini Bırakacağını Twitter'dan Duyurdu
Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Ulvi Saran görevinden ayrılma talebini ilettiğini Twitter hesabından duyurdu.Ulvi Saran gerekçesini açıklamadı, görevi bırakma talebini Twitter hesabından şu ifadelerle açıkladı:'İki yıldır sürdürmekte olduğum Kamu Düzeni/Güvenliği Müsteşarlığı görevinden ayrılma talebinde bulundum. Görevde bulunduğum süre içinde KDGM'deki mesai arkadaşlarımızla çözüm süreci ve demokratikleşme alanında yoğun bir çalışma dönemi geçirdik. KDGM'nin çözüm süreci ve demokratikleşme alanlarındaki koordinasyon ve strateji görevi İçişleri Bakanlığı bünyesinde de devam edecek.'Türkiye'nin orta ve uzun vadeli güvenlik stratejilerinin belirlenmesi ve bu çerçevede Emniyet, Jandarma ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) gibi güvenlik ve istihbarat kurumları arasında koordinasyonu sağlamak amacıyla kuruldu. Bu kapsamda Başbakanlık'a bağlı olarak çalışan Kamu Güvenliği Müsteşarlığı, bir süre önce İçişleri Bakanlığı'na bağlanmıştı.Muammer Güler ve Murat Özçelik'ten sonra göreve gelen Ulvi Saran, 2 Ağustos 2012'den beri bu görevdeydi.Al Jazeera
Gezi Parkı'nda Göz Çıkaran Plastik Mermi Ortada Kaldı
İstanbul'da, Gezi Parkı gösterileri sırasında 'Akrep' tabir edilen zırhlı polis araçtan atılan plastik mermi ile gözünü kaybeden Volkan Kesanbilici ile Emniyet arasındaki hukuk savaşı sürüyor.Savcılığın ısrarlı sorularına uzun süre yanıt vermeyen Beyoğlu Emniyeti, bünyesinde ‘Akrep’ tabir edilen bir aracın olmadığı, ‘şortland’ marka zırhlı araçlarının bulunduğunu, bu araçta da plastik mermi atan silah kullanılmadığını ileri sürdü. Çevik Kuvvet Şubesi de ellerindeki ‘Akrep’ marka araçlarının, Volkan Kesanbilici’nin savunduğu gibi siyah değil, beyaz renkli olduğunu savunarak, “Bizi ilgilendiren bir husus yoktur” dedi. İki yazıda da, araçlarda kamera bulunup bulunmadığına ilişkin soru yanıtsız bırakıldı. İçişleri Bakanlığı da, Emniyet envanterinde plastik mermi bulunmadığını iddia etmişti. Kesanbilici’nin avukatları müvekkillerinin gözünden çıkarılan ikinci plastik mermi parçası da savcılığa teslim edildi.İsmail Saymaz’ın Radikal’de yer alan haberine göre, İstanbul’da kırtasiyecilik yapan 38 yaşındaki Volkan Kesanbilici, geçen yıl 31 Mayıs günü Gezi Parkı gösterilerine destek için gittiği Tarlabaşı Bulvarı’nda yürürken, polise ait zırplı araçtan atılmış plastik merminin sol gözüne isabet etmesiyle yaralanmıştı. Bir gözünü kaybeden Kesanbilici’nin gözünden plastik mermiye ait bilyeler çıkarılmıştı. CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner’in sorusuna yanıt veren dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler Emniyet Genel Müdürlüğü envanterinde plastik mermi bulunmadığını, yalnızca boya kapsülü kullanıldığını savunmuştu. Güler ayrıca, Kesanbilici’nin plastik mermiyle yaralandığına dair Emniyet’e belge ve bilgi ulaşmadığını kaydetmişti.Bu arada, Kesanbilici’nin avukatı Aslı Kazan Gilmore, Tarlabaşı Bulvarı’nda görev yapan siyal ya da lacivert renkli ‘Akrep’ aracındaki açık kimliklerinin belirlenmesini ve bu araçta bir kamera kaydı yapılıp yapılmadığının belirlenmesini istedi. Kazan’ın bu talebi, savcılıkta üç kez sorulduğu halde Emniyet’ten yanıt verilmedi.Beyoğlu Emniyeti, nihayet geçen 9 Haziran’da gönderdiği yanıtta, müdürlük bünyesinde ‘akrep’ diye tabir edilen bir araç bulunmadığını, ‘şortland’ tabir edilen iki aracın olduğunu, bunlarda da plastik mermi atan FN silahının kullanılmadığını kaydetti. Araçta kamera olup olmadığı sorusu ise yanıtsız bırakıldı.İstanbul Emniyeti’nden gönderilen 14 Temmuz’da verilen yanıtta da, Çevik Kuvvet’te kullanılan ‘akrep’ tabir edilen araçların tümünün beyaz renkli olduğu kaydedilerek, “Bahse konu olayla ilgili tarafımızı ilgilendiren herhangi bir husus olmadığı anlaşılmıştır” denildi. Bu yanıtta da kamera sorusuna yanıt verilmedi.Bu arada, yeni atanan Savcı Mehmet Selim Kiraz, dün İstanbul Emniyeti’ne gönderdiği yazıda, Beyoğlu Emniyeti’nde bulunan iki adet ‘şortland’ aracın olay gününde kullanılıp kullanılmadığını, içinde kamera donanımı olup olmadığını sordu. Ayrıca araçta görev yapan personelin kimlik bilgilerini istedi.Öte yandan, Avukat Kazan, müvekkillerinin gözünden çıkarılan bir santimetre boyutundaki ikinci plastik mermi parçasını ve Polis Teftiş Kurulu’na bağlı müfettişler tarafından alınan Kesanbilici’ye ait ifade tutanağını savcılığa teslim etti. İki avukat, aradan 16 ay geçmiş olduğu halde Emniyet’in aydınlatıcı yanıtlar vermediğini, failleri ve kanıtları saklama çabası gösterdiğini savundu.T24