onedio
Görüş Bildir

İltica Haberleri

İltica ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. İltica ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Türk Polis Teşkilatı'nın Kuruluşunun 169. Yılı
Emniyet Genel Müdürlüğü , rütbeleri polis memurluğundan başlayıp emniyet genel müdürlüğüne kadar uzanan, tüm il ve ilçelerde örgütlenmiş, kırsalda görevini askeri polis olan jandarmaya bırakmış, kentte ise görevi kendisi yöneten iç güvenlikten sorumlu devlet teşkilatıdır. 1845 tarihinde temeli atılmıştır.Merkez teşkilatı bünyesinde Ana Komuta Kontrol, Strateji Geliştirme, Arşiv, Asayiş, Bilgi İşlem, Dış İlişkiler, Eğitim, Güvenlik, Haberleşme, Havacılık, İdari ve Mali işler, İkmal-Bakım, İnşaat-Emlak, İnterpol, İstihbarat, Kaçakçılık ve Organize suçlarla mücadele, Koruma, Kriminal, Özel Harekat, Personel, Sağlık İşleri, Sivil Savunma, Sosyal Hizmetler, Teftiş Kurulu, Terörle Mücadele Harekat, Trafik Eğitim ve Araştırma, Trafik ve Denetleme, Yabancılar Hudut İltica Daireleri vardır. Taşra teşkilatını ise, il emniyet müdürlükleri ve ilçe emniyet amirlikleri oluşturur. Genel müdürlük, üst kurum ve yönetim bakımından İçişleri Bakanlığı'na bağlıdır. Kurumun yapılanması iki şekilde olmuştur. Birincisi Merkez Teşkilatı ve ikincisi ise Taşra Teşkilatı'dır.Merkez Teşkilatı,Daire Başkanlıkları şeklinde yapılanmıştır.Taşra Teşkilatı ise 81 ilde İl Emniyet Müdürlükleri olarak faaliyet yürütmektedir. Merkez Teşkilatı'ndaki daire başkanlıklarının bazıları direkt olarak emniyet genel müdürüne bağlı olmak ile birlikte diğerleri ise 5 adet emniyet genel müdür yardımcısına bağlı olarak hizmet vermektedir. Taşra teşkilatında ise illerin başında il emniyet müdürü bulunmakta ve ildeki bütün birimler il emniyet müdürüne bağlı olmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde, belediye teşkilatlanması tamamlanmış olan il, ilçe ve beldelerde güvenlik, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından sağlanmakta; daha küçük birimlerin ve yapılaşmaya açılmamış alanların güvenliği ise Jandarma Genel Komutanlığı tarafından sağlanmaktadır. Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez ve 81 ilde teşkilatlanmış olup konularına göre uzmanlaşmış alt birimlere ayrılmıştır. Suç türlerinin değişken olması neticesi polis teşkilatında da bu değişen suç ile mücadele edebilmek için her geçen gün yeni uzmanlık birimleri oluşturulmaktadır. Türk Polisinin Hizmetiçi Eğitimleri Emniyet Genel Müdürlüğü Eğitim Dairesi Başkanlığı tarafından, Hizmetöncesi eğitimi ise Polis Koleji, Polis Akademisi, Polis Meslek Eğitim Merkezleri (POMEM) ve Polis Meslek Yüksek Okulları tarafından verilmektedir. Polis Akademisinde eğitim lisans seviyesinde olup mezunlar komiser yardımcısı rütbesi ile göreve başlar. Polis Koleji ise lise seviyesinde bir eğitim kurumu olup, Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Fakültesi'ne öğrenci yetiştirmekten mesuldür. Polis Meslek Eğitim Merkezlerinde çeşitli alanlarda lisans eğitimi almış olanlar 6 aylık mesleki eğitim ile polis memuru olarak göreve başlarlar. Polis Meslek Yüksek Okullarında ise eğitim 2 yıllık önlisans seviyesinde olup mezunlar polis memuru rütbesiyle göreve başlamaktadırlar. İnsanların hak ve özgürlüklerinin güven altında bulundurulması gereklidir. Günümüzde devletler, toplumda huzuru ve düzeni sağlama, insanların can ve mal güvenliğini koruma, yasa hakimiyetini sağlamak istemektedirler. Bunun için yasalara ve yasaları uygulayacak bir kuvvete gerek vardır. Türkiye sınırları içerisinde bu görevi yürüten teşkilatlardan biri, Polis Teşkilatıdır. Kulluk Neferi Karakol Bekleyen Yeniçeri Keçeli Yeniçeri Neferi Odabaşı Yeniçeri Kışlası Amiri Kulluk Bayrakdarı Emniyet Amiri Baş Falakacı Sadaret Ceza Amiri Vezir Baş Tebdili Sarıazamın Hususi Ziyaretlerinde Maiyet Amiri Kuloğlu Baş Cuhadarı Belediye Tahsildarları Amiri Baş Kılavuz Alaylarda Yol Açan Çavuşların Amiri Cellât İdam Hükümlerini İnfaza Memur Cellât başı Cellâtların Amiri Subaşı Şehrin İnzibat Amiri Asesbaşı Yeniçeri Ocağı İnzibat Amiri Böcek Başı Gizli Polis Amiri Polis tarihi Türk tarihi ile başlamıştır. Tarih boyunca çeşitli devlet kurmuş olan Türkler kamu düzeni ve güvenliğini ulusal savunma ile birlikte yürütmüşlerdir. Eski Türkler'de kamu düzen ve güvenliği işleri Subaşı'lar tarafından belli yasalara uygun olarak yürütülmüştür. Oğuz Han'ın Oğuz Türesi, Cengiz Han'ın Uluğ Yasası, Timur'un Tüzükkatı o devirlerin belli başlı hukuk kuralları örnek olarak gösterilebilir. Bu yasalarda, suçların önlenmesi kadar işlenen suçlarda suçluların yakalanmasına da önem verilmiştir. Eski Türklerde Polis Teşkilatı bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere askeri teşkilat içinde yer almış ve Askeri özellikler göstermiştir. Osman Bey Karahisarı ele geçirdiği zaman, kentin yönetimini oğlu Orhan Bey'e vermiş ve onun yanına arkadaşı olan Gündüz Alp'i de Subaşı olarak tayin etmiştir. Bu kişi bugünkü anlamda ilk Polis Amiridir. Subaşılar barış döneminde savaş için gerekli olan askerleri disipline etmek ve eğitmekle birlikte, kentin dirlik ve düzenini de sağlamışlardır. Savaş zamanında ise yetiştirdikleri kıtalara komuta etmişlerdir. Osmanlı'da Polis Teşkilatı, Askeri Teşkilat kadrosu içinde yer almış, askeri amirler aynı zamanda Polis Amiri olarak da görev yapmışlardır. Devlet ve ordu teşkilatı zamanla büyümüş Padişahlar bütün yönetsel, askeri ve bunlarla birlikte ülkede kamu düzen ve güvenliğinin sağlanması işlerini, devlet ricali ve halk karşısında kendilerini temsil eden sadrazamlar vasıtasıyla yürütmüşlerdir. Bu nedenle sadrazamlar, bu görevler için özel memurlar, tebdil çuhadarlar kullanmışlardır. Emniyet makamları; Sadrazam, Yeniçeri ağası, Falakacı, Cebecibaşı ve Cebeciler, Kaptanpaşa, Topçubaşı ve Topçular, Bostancıbaşılar, Kadı ve Böcekcibaşından oluşmuştur. En büyük sorumlu olan Yeniçeri Ağası, suç işleyenleri Falakacılara dövdürmüş ve hapsettirmiştir. Falakacılar, Yeniçeri Ağasının emri altında, falaka taşıyan acemi oğlanlardan oluşmuştur. Cebecibaşı ve Cebeciler; Ayasofya, Kocapaşa ve Ahırkapı taraflarının, Kaptanpaşa; ve Galata semtinin, Topçubaşı ve Topçular; Tophane semti ile Beyoğlu'nun, Bostancıbaşı ve Bostancılar; Üsküdür, Eyüp, Kağıthane, Boğaziçi, Kadıköy, Adalar ve Kağıthane, Boğaziçi, Kadıköy, Adalar ve Ayastebanos'un, kamu düzen ve güvenliğini sağlamışlardır. Böcekçibaşılar ise, suçluları izleme ve yakalama işleriyle uğraşmışlardır. Ayrıca Başkent'de sadrazamın, illerde de valilerin emrinde 'Baştebdil' adı verilen İstihbarat Şefi çalışmıştır. Bu dönemde 'Kadı'lar da polis görevi yapmaya devam etmiş, Sadrazam ve Yeniçeri Ağası'ndan sonra, Adli, İdari ve Yerel Yönetim işleri yanında, İstanbul, Galata, Üsküdar ve Eyüp Kadılıkları, polisiyle işleri, özellikle ahlak zabıtasına ait işlerin yürütülmesinde polis amiri olarak görev yapmışlardır. Taşrada ise, Kapıkulu ve Eyalet Askerleri iç düzen ve güvenliğin sağlanmasından sorumlu tutulmuş, şehir ve kasabalarda Kollukçular, Yasakçılar, Bekçiler, Edirne Şehri ve çevresinde Bostancı Ocağı, Halep ve çevresinde Çöl Beyleri polis hizmeti görmüşlerdir. İkinci Meşrutiyet ilanı ile 1908 yılında Fransız ve Alman Polis Teşkilatları esas alınarak Polis Teşkilatının yeniden organize edilmesi kararlaştırılmış ve 1909 yılında çıkarılan 'İstanbul Vilayeti ve Emniyeti Umumiye Müdüriyeti Teşkilatına Dair Kanun' ile sonra artık yaşaması imkânsız olan Zaptiye Nezareti kaldırılarak, yerine Dahiliye Nezaretine bağlı ve memlekete şamil polis işlerinin yürütülmesiyle görevli 'Emniyet Umumiye Müdürlüğü' ve İstanbul Vilayetine bağlı bir polis müdüriyeti kurulmuştur. General Ali Galip Pasiner, Emniyet Umumiye Müdürlüğü'ne 12 Ağustos 1909 tarihinde tayin edilmiştir. Aynı yıl içinde Avrupa memleketlerinin polis işlerine dair bir inceleme seyahati yapmış ve polisin teşkilatının bu günkü esasını oluşturmuştur 1913 tarihli Polis Nizamnamesi, İkinci Meşrutiyet devrinin koşullarına ve zamanın ihtiyaçlarına göre hazırlanmış ve bu Nizamname ile polisin örgütlenmesi, görev ve yetkileri, personelin dereceleri, sınıfları, mesleğe giriş, yükselme ve diğer tüm özlük işleri, soruşturma, yargılama, istifa, tayin, izin cezalandırma işleri, levazım işleri, polis karakolları ve görevleri, polisin kıyafeti ve davranış biçimleri yeniden düzenlenmiştir. Mondros Mütarekesi'nin yapıldığı 1918 tarihinden, Mili Polis Teşkilatının kurulduğu 1920 tarihine kadar, bütün yurtta Osmanlı Devletinin Polisi olarak hizmet etmiştir. 24 Haziran 1920 tarihinden, İstanbul Polis Müdüriyeti Umumiyesi'nin kaldırıldığı 24 şubat 1923 tarihine kadar geçen sürede ise polis teşkilatı ikilemiş, birisi merkezi İstanbul'da ve Osmanlı Devletine tabi olarak Kurtuluş Savaşı boyunca ve gittikçe daralmışolan bir bölgede ve yalnızca İstanbul'da, diğeri ise, merkezi Ankara'da hızla genişlemiş olan bir bölgede, İstanbul hariç Misak-ı Milli ile çizilen sınırlar içinde faaliyet göstermiştir. 24 Haziran 1920 de Milli Hükümetin Emniyeti Umumiye Müdürlüğü kurulmuş, 1 genel müdür, 1 genel müdür yardımcısı ile emniyet, seyrisefer, memurin şubelerinden ve 6 kişilik Teftiş Kurulundan oluşan küçük bir kadro ile çalışmaya başlamıştır. Ankara'da Milli Hükümetin Emniye-i Umumiyesi Erzurum Milletvekili Durak Bey tarafından 1920 de teşkilatlandırılmaya başlanmış, aynı yıl içinde A. Naci Bey, 1923 yılında Halit Bey Emniyet Genel Müdürü olarak görev almışlardır. AKKM Dairesi Başkanlığı Arşiv Dairesi Başkanlığı Asayiş Dairesi Başkanlığı Bilgi Teknolojileri Dairesi Başkanlığı Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı Eğitim Dairesi Başkanlığı Güvenlik Dairesi Başkanlığı Haberleşme Dairesi Başkanlığı Havacılık Dairesi Başkanlığı Hukuk Müşavirliği İdari Mali İşler Dairesi Başkanlığı İkmal ve Bakım Dairesi Başkanlığı İnşaat Emlak Dairesi Başkanlığı İnterpol Dairesi Başkanlığı İstihbarat Dairesi Başkanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlığı Koruma Dairesi Başkanlığı Kriminal Polis Labaratuvarları Dairesi Başkanlığı Özel Harekat Dairesi Başkanlığı Özel Güvenlik Dairesi Başkanlığı Personel Dairesi Başkanlığı Saglık İşleri Dairesi Başkanlığı Sivil Savunma Uzmanlığı Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı Tanık Koruma Dairesi Başkanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı Terörle Mücadele Harekat Dairesi Başkanlığı Trafik Eğitim ve Araştırma Dairesi Başkanlığı Trafik Planlama ve Destek Dairesi Başkanlığı Trafik Uygulama ve Denetleme Dairesi Başkanlığı Yabancılar Hudut İltica Dairesi Başkanlığı Trafik Araştırma Merkezi Müdürlüğü Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlığı Cumhurbaşkanlığı Koruma Dairesi Başkanlığı Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Türkiye Büyük Millet Meclisi Koruma Dairesi Başkanlığı Genel emniyet ve asayişin sağlanmasına yönelik hizmetlerin ilgili mevzuata uygun olarak yürütülmesini sağlamak, Asayiş suçundan toplumun nasıl korunacağı hakkında halkın bilgilendirilmesi, çocukların ve gençlerin suça yönelmelerini ve suçta kullanılmalarını önleyici tedbirlerin alınması hizmetlerini yürütmek, Asayiş suçları hakkındaki bilgi ve istatistikleri değerlendirmek, suç analizi yapmak veya yaptırmak ve bunları değerlendirerek asayiş suçlarının önlenmesi için suçla mücadele yöntemlerini belirlemek, taşra teşkilatının çalışmalarına yön vermek ve toplumun her zaman için Türk polisine güvenmesini sağlamaktır. Bu görevlerin uygulama sahası, ilgili yönetmelik uyarınca il ve ilçe belediye sınırlarının içidir.Deniz Polisi Liman sahalarında, körfezlerde ve iç sularda görevli polis gücüdür. Denizlerdeki adli ve idari işlerden emniyet adına sorumlu birimdir. Aynı zamanda Polis Kurbağa Adamlarda bu birime bağlıdır. Polis Kurbağa Adamlar denizlerde, göllerde nehirlerdeki arama kurtarma faaliyetlerini yürütür. İki çeşittir: Yunuslar ve Şahinler. Yunuslar daha çok asayişle ilgili konulara müdahil olmakla birlikte, genelde toplu gezerler ve bir motosiklete iki kişi binerler. Öndeki öncü, arkada oturan artçı diye adlandırılır. Artçı elinde silah taşır. Kıyafetleri kırmızı siyah ve beyaz renklerden oluşmaktadır. Armalarında başında kep bulunan bir yunus balığı figürü yer alır. Şahinler ise Yunusların aksine motosiklete genelde tek binerler ve tek motor halinde devriye gezerler. Bölgelerindeki trafik aksamalarına ve yoğunluklarına ayrıca trafik kazalarına bakarlar. Bu görevlerinin yanı sıra normal polislik görevlerini de (asayiş) sağlamakla yükümlüdürler. Şahinler genelde eskort ve yol açma hizmetlerinde kullanılmakla birlikte olaylara hızlı müdahaleleri ve sempatik polis tavırlarıyla insanlara daha yakın görünmektedirler. Şahinlerin kıyafeti fosforlu sarıdan yeşile dönmüş ayrıca lacivert ve beyaz da bulunmaktadır. Armalarında bir pençesinde şimşek gagasında da zeytin dalı bulunan şahin figürü yer almaktadır. Emniyet Genel Müdürlüğü Havacılık Dairesi Başkanlığı 19 Ekim 1981 tarihinde, Fransız yapımı 18 adet SA-318C Alouette marka, keşif ve gözetleme helikopterleriyle kurulmuştur. Havacılık Daire Başkanlığının görevleri asayiş ve kaçakçılıkla mücadele hizmetlerinde yardımcı olmanın dışında, terör örgütlerinin ve bölücü eşkıyanın yakalanması için özel harekat timlerinin ve malzemelerinin havadan nakli ve bu amaçla da özel hareket timleriyle müşterek eğitim yapılması, ayrıca karayolları üzerinde trafik kontrolü, V.I.P.'nin havadan taşınması, hasta ve yaralıların havadan nakli, belli noktalar arası kurye hizmeti gibi hizmetleri yapmakla birlikte, personelinin uçuş ve bakım konularında eğitimi ve tabii afetlerde de halkımıza havadan yardım malzemesi taşınmasıdır. Havacılık Dairesi Başkanlığı kuruluşundan bu yana geçen zaman içinde birçok konuda önemli mesafe kaydetmiştir. Kuruluş yıllarında bünyesinde emniyet hizmetleri sınıfı uçucu pilot yok iken, günümüzde emniyet hizmetleri sınıfı pilot sayısı 43, Emniyet hizmetleri sınıfı bakım yöneticisi ve uçuş ekibi sayısı 49'a ulaşmıştır. 18 adet SA-318C Alouette marka helikopteri ile kurulan Havacılık Dairesi Başkanlığı, 1989 yılında Fransa'dan satın alınan 4 adet 1981 model Puma ve 1991 yılında ABD'den satın alınan biri V.I.P. dizaynlı 5 adet UH-60 Blackhawk helikopterleri ile mevcut helikopter filosunu güçlendirerek, Başbakanlık V.I.P. ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde teşkilatımızın hizmetlerinin daha aktif olmasını sağlamıştır. Polisin çocuklara yönelik olarak yürüteceği hizmetler konusunda ve ayrıca 0-18 yaş grubu çocukların gelişim özellikleri, davranış bilimleri, mülakat teknikleri, iletişim becerisi ve en önemlisi topluma kazandırma gibi konularda özel eğitim almış bir polis birimidir. 1924 yılında Emniyet Umumiye Müdür Muavinliğine bağlı olarak devletin genel güvenliğine yönelen her türlü tehdit ve yıkıcı faaliyetlerle mücadeleyi yürütmek üzere kurulmuş olan 1.Şube ile başlamıştır. Birinci Şube, 04.06.1937 tarihinde yürürlüğe giren 3201 Sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 9’uncu maddesiyle Güvenlik Dairesi Başkanlığı bünyesinde Yıkıcı Faaliyetler Şubesine dönüştürülmüştür. Ülke güvenliğini tehdit eden yıkıcı faaliyetlerin 1971’li yıllardan itibaren silahlı eylemlere dönüşmesi ve terörün yoğunlaşması üzerine, terörle mücadelenin etkili şekilde sürdürülebilmesi ve koordine edilmesi amacıyla, Güvenlik Dairesi Başkanlığı bünyesinde bulunan Yıkıcı Faaliyetler Şubesi, 1986 yılında “Terörle Mücadele ve Harekat Dairesi Başkanlığı” adıyla yeni bir yapıya kavuşturulur. Küreselleşen sorunlar sadece bir ulus-devletin sınırları içinde güvenlik sağlamayı imkânsız hale getirmiştir. Suçlular sınır aşan suçlar işlemekte, bir ülkede suç işleyip, diğer ülkelere kaçmaktadırlar. Bazen de suçun kaynağı başka bir ülke olabilmektedir. Suçun uluslararasılaşması polisliğin de uluslararasılaşmasını kaçınılmaz hale getirmektedir. İstenilen düzeyde olmasa da İnterpol ve Europol uluslararası polislikte işbirliğine iyi birer örnektir. Dünya polisliği ile karıştırılmamalıdır. Dünya polisliği ulusları aşan bir yapılanma idealini ifade eder. Çevik Kuvvet , kanunlar çerçevesinde yapılan toplantı, gösteri ve yürüyüşlerde düzeni sağlaması, katılımcıları koruması ve gerektiğinde toplumsal olaylara müdahale etmesi amacıyla Emniyet Teşkilatı bünyesinde oluşturulan polis birimidir. 1965'te Toplum Polisi olarak Adana, İstanbul, Ankara, Zonguldak ve İzmir'de teşkil edilmiş ve halk arasında (giydikleri yeşil kıyafet ve beyaz miğferden ötürü) 'Fruko' olarak tanınmıştır.1982'de Toplum Polisi yerine Çevik Kuvvet kuruldu ve giydikleri korunma giysileri sebebiyle kamuoyunda daha çok robokop ( ingilizce: robocop ) adıyla tanınırlar. Özel Harekat , terorizm ve kaçakçılık gibi yasadışı olayların yerleşkelerine yapılan ani baskın görevlerinde yer alır.Olağanüstü durumlara hazırlıklıdırlar.Üstün eğitim ve tehçizata sahiptirler.. Emniyet Genel Müdürlüğü'nde bulunan rütbe dereceleri ve işaretleri Askeri statüyle görevli kolluk kuvvetleri Kolluk Yetkisini Kullanan Kamu Görevlileri Türkiye Cumhuriyeti Emniyet Genel Müdürleri
İklim Değişikliği İltica Gerekçesi
Yeni Zelanda, iklim değişikliği gerekçesiyle ülkeye iltica başvurusu yapan bir ailenin gerekçesini dikkate alarak bir ilke imza attı. Büyük Okyanus'un ortasında bulunan Tuvalu Adası'ndan Sigeo Alesana, eşi ve üç ile beş yaşlarındaki iki çocukları ile birlikte Yeni Zelanda'ya iltica başvurusu yapmıştı. Ailenin avukatı Carole Curtis'in verdiği bilgilere göre, aile Yeni Zelanda'da oturum hakkı kazandı. Göç mahkemesi, çocukların yaşlarından dolayı iklim değişikliğinin sonuçlarına bağlı olarak bir doğal afetle karşılaşma riskinin büyük olduğuna dikkat çekti. Ayrıca kararda ailenin yakınlarının da ülkede yaşadığı vurgulandı. 2013 yılında Kiribatili bir ailenin iklim değişikliğini gerekçe göstererek yaptığı iltica başvurusu reddedilmişti. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP), iklim değişikliğine bağlı olarak deniz seviyesinin yükselmesi nedeniye Kiribati, Maldivler, Marshall Adaları ve Tuvalu gibi ada devletlerinin varlığının tehlikede olduğu uyarısında bulunmuştu. © Deutsche Welle Türkçe
'Gülen'in Pasaportunun İptali Hukuka Uygun'
Danıştay 10. Dairesi, Gülen'in pasaportunu iptal eden Erzurum Valiliği işlemini iptal eden Erzurum 2. İdare Mahkemesinin kararını bozdu.Erzurum Valiliği, Fethullah Gülen'in hususi damgalı (yeşil) pasaportun, usulsüz yöntemlerle alındığı gerekçesiyle iptal etmişti.Erzurum Valiliğinin pasaportun iptaline ilişkin işleminin iptali istemiyle Erzurum 2. İdare Mahkemesinde dava açıldı. Erzurum 2. İdare Mahkemesi ise Gülen'in pasaportunun iptaline ilişkin Valilik işlemini iptal etti.Valiliğin, İdare Mahkemesi kararına itiraz etmesi üzerine dosya, Danıştay 10. Dairesine geldi.Danıştay 10. Dairesi, İdare Mahkemesinin kararını oy çokluğuyla bozdu.KarardanDairenin kararında, Pasaport Kanunu'nda kimlere 'hususi damgalı pasaport' verileceğinin hüküm altına alındığı, aynı kanunun ek 4. maddesinde de emeklilik veya istifa nedeniyle görevlerinden ayrılan devlet memurlarına, hizmet süreleri ve taşıdıkları unvan ve rütbeleri aynı ilk üç derece kadrolarına yükseltilen emsalleri gibi hususi damgalı pasaport alma olanağı tanıdığı belirtildi.Devletin belirli kademelerinde görev yapan, bu görevlerden istifa veya emeklilik nedeniyle ayrılan kamu görevlilerine hususi damgalı pasaport düzenlenmesini öngören ilgili yasa hükümlerinin, 'Emekli Sandığına tabi birinci, ikinci ve üçüncü derece kadrolarda bulunmayı veya Emekli Sandığı iştirakçiliği yoluyla anılan kadro dereceleriyle ilgilendirilmeyi' şart koştuğu hatırlatıldı.Kararda, 'Emekli Sandığına tabi bulunmayan ya da Emekli Sandığından emekli olmayan veya kamu görevinden çekildikten sonra Sosyal Sigortalar Kurumuyla ilgilendirilip bu kurumdan emekli olan ve böylece Emekli Sandığıyla ilgisi kesilenlerin, anılan yasaya göre hususi damgalı pasaport almalarına olanak bulunmamaktadır' denildi.Dairenin kararında, Pasaport Kanunu'nun ek 4. maddesi hükmünden, sadece devlet memuriyetinden emekliye ayrılan veya istifa edip de sosyal güvenlik kurumlarının tek çatı altında birleştirilmesinden sonra oluşturulan Sosyal Güvenlik Kurumundan 5510 sayılı Kanun'un 4/A veya 4/B kapsamında emekli olmayanların yararlanabileceği vurgulandı.Danıştay 10. Dairesinin, benzer nitelikteki davalarla ilgili yaptığı temyiz incelemesinde verdiği kararların da bu yönde olduğu ifade edilen kararda, Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığında 1966-1976 yılları arasında çalışırken istifa eden bir davacının açtığı davadan da örnek verildi.Gülen'in ilk pasaport başvurusu 1990'daÇanakkale İl Müftülüğü emrinde vaiz iken, 20 Mart 1981'de istifa ederek devlet memurluğundan ayrılan ve böylece Emekli Sandığı ile ilgisi kesilen davacının, özel sektörde bir süre işçi olarak çalışıp, 1 Şubat 1990'da Sosyal Sigortalar Kurumundan aylık bağlanmak suretiyle emekliye ayrıldıktan sonra yani işçi emeklisi olduktan sonra 7 Kasım 1990 hususi damgalı pasaport verilmesi istemiyle emniyete başvurduğu belirtildi.Diyanet İşleri Başkanlığınca aynı gün 7 Kasım 1990'da, Emniyet Genel Müdürlüğüne Gülen ile ilgili, '6. derece kadrodan 5. derecenin 7. kademesinden maaş almakta iken, Başkanlığımız Çanakkale Merkez Vaizliğinden 20 Mart 1981 tarihinde emekliye ayrılan Fethullah Gülen'in bugün görevde olan emsalleri 3. derecenin 1. kademesinden maaş almaktadırlar' şeklinde bilgi verildiği hatırlatılan kararda, bu yazıya dayanılarak aynı gün Emniyet Genel Müdürlüğünce davacı adına Pasaport Kanunu'nun ek 4. maddesi uyarınca hususi damgalı pasaport düzenlendiği belirtildi.Terör Dairesi, pasaport talebini uygun gördüPasaport düzenlendikten sonra Gülen'in yurt dışına çıkmasında sakınca olup olmadığı konusunun da araştırıldığı kaydedilen kararda, Terörle Mücadele Daire Başkanlığının 13 Kasım 1990 tarihli yazısıyla davacının 'pasaport talebinin yerine getirilmesinin uygun görüldüğü'nün Yabancılar Hudut İltica Daire Başkanlığına bildirildiği aktarıldı.Gülen'in değişik tarihlerde yaptığı başvurular üzerine, Diyanet İşleri Başkanlığının 7 Kasım 1990 tarihli yazısına dayanılarak, hususi damgalı pasaportunun süresinin uzatıldığı ifade edilen kararda, bu pasaportun, Gülen'in avukatının 24 Mayıs 2011'de yaptığı başvuru üzerine iptal edilerek, Gülen adına 2 Haziran 2011 tarihli hususi damgalı pasaportun düzenlendiği belirtildi.Bazı basın yayın organlarında 3 Mart 2014'te, 'gerçeğe aykırı bilgi ve belgelerle Gülen'e hususi pasaport verildiği' yönünde yer alan iddialarla ilgili Emniyet Genel Müdürlüğünce araştırma başlatıldığı anlatılan kararda, araştırma sonucunda 26 Mart 2014 tarihli raporda, 'Diyanet İşleri Başkanlığının 11 Kasım 1990 tarihli yazısında yer alan bilgilerin davacının özlük dosyasında yer alan bilgilerle örtüşmediği, yazıdaki bilgilerin gerçeği yansıtmadığı'nın tespit edildiği kaydedildi. Bunun üzerine, davacı adına düzenlenen 2 Haziran 2011 tarihli hususi damgalı pasaportun Erzurum Valiliğinin 28 Mart 2014 tarihli işlemiyle iptal edildiği anlatıldı.Geçirdiği hizmet süresi hususi pasaporta yetmiyorÇanakkale Merkez vaizi iken, 20 Mart 1981'de istifa ederek devlet memurluğundan ayrılan ve böylece emekli sandığı iştirakçiliği sona eren Gülen'in, istifadan sonra özel sektörde çalışıp 1 Şubat 1990'da Sosyal Sigortalar Kurumunca aylık bağlanmak suretiyle işçi emeklisi olduğu hatırlatılan kararda, şu tespitler yapıldı:'Emekli Sandığından emekli olmayan veya kamu görevinden çekildikten sonra Sosyal Sigortalar Kurumuyla ilgilendirilip, Sosyal Sigortalar Kurumundan emekli aylığı bağlanmak suretiyle Emekli Sandığı ve devlet memurluğu kadro dereceleriyle ilgisi kesilen davacının, Pasaport Kanunu'nun hususi damgalı pasaport verilmesine ilişkin hükümleri kapsamında bulunmadığı açıktır. Davacının ve Diyanet İşleri Başkanlığının gerçeğe uygun olmayan beyanlarına dayanılarak 7 Kasım 1990 tarihli düzenlenip daha sonra 2 Haziran 2011'de yenilenen hususi damgalı pasaportun iptal edilmesine ilişkin Erzurum Valiliği işleminde Pasaport Kanunu'na aykırılık görülmemiştir. Sigorta emeklisi olmayıp Emekli Sandığıyla ilgisini devam ettirmesi halinde de davacının, en son 6. derecenin 7. kademesinde iken ayrıldığı devlet memurluğu görevinde geçirdiği hizmet süresi itibarıyla da emsali ancak 4. derecenin 1. kademesinde olacağı için Pasaport Kanunu'nun ek 4. maddesinden yararlanması mümkün değildir.'Hizmet cetvelinin incelenmesinden, ilkokul mezunu davacının, 10 Temmuz 1959'da ilk defa 'Edirne Merkez Üç Şerefeli Cami imam-hatibi' olarak göreve başladığı, istifa ettiği tarih itibarıyla hizmet cetveline göre 6. derece kadroda bulunduğu, hizmet süresi itibarıyla emsalinin ise 4. derecenin 1. kademesinde olacağının anlaşıldığı belirtildi.Kararda, 'Sonuç olarak, sigorta emeklisi olmasının yanı sıra görevdeki emsalinin de dördüncü derecede bulunması karşısında, davacıya hususi damgalı pasaport verilmesine ilişkin işlemin iptal edilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır' denildi.Bundan sonra ne olacak?Danıştayın bozma kararı, Erzurum 2. İdare Mahkemesine gönderildi. Mahkeme, dosyayı inceleyerek yeniden karar verecek. İdare Mahkemesinin, bozma kararına uymayarak, ilk kararında direnmesi halinde dosya Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna gelecek. Kurul kararlarına karşı temyiz yolu bulunmuyor.Aylin Sırıklı, AA
Çipras, Türkiye Sınırındaki Dikenli Telleri Kaldırmak İstiyor
Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’ın partisi SYRIZA, Türk-Yunan sınırındaki dikenli telleri kaldırmak istiyor.SYRIZA’nın Yönetim Kurulu Üyesi Giorgos Chondros, Avusturya’nın başkenti Viyana’da APA ajansına verdiği demeçte ”Demokratik bir ülke için böyle bir sınır duvarı utanç vericidir” dedi.AB’nin mülteci akınını önlemek için kurduğu Frontex oluşumu bünyesinde 2012 yılı sonunda bitirilen Meriç sınırındaki 12 kilometrelik dikenli çelik tellerin yanlış mesaj verdiğini söyleyen Chondoros “Yunanistan, Avrupa’nın bir kapısıdır” dedi.Dikenli tellerle örülü sınır duvarı, mültecileri daha tehlikeli olan deniz yoluna yönelmek zorunda bıraktığı için insan hakları örgütlerince eleştirilmişti. Chondros, Yunanistan’ın sıkı mülteci politikasını sonlandıracağını söylerken, yeni Yunan hükümetinin, Yunanistan‘da doğan herkese Yunan vatandaşlığı vereceğini duyurdu. İltica sürecinin de kolaylaştırılacağını söyleyen Chondros “İltica politikası temelden yeniden düzenlenecek. Sadece Yunanistan için değil, tüm Avrupa için yeni bir mesaj vereceğiz” dedi.Chondros partinin yönetim kurulu üyesi ve çevre sağlığı sözcüsü olarak görev yapıyor.DHA
Dünya 60 Milyona Seyirci
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, 60 milyona yakın insanın evlerinden kaçmak zorunda kaldığını, ancak uluslararası toplumun gerekli adımları atmadığını belirtiyor. Bugün Dünya Mülteci Günü. BMMYK Küresel Eğilimler Raporu’na göre, 2014 sonunda evlerinden kaçmaya zorlanmış kişi sayısı 60 milyona ulaştı; yalnızca 126 bin 800 kişi ülkelerine geri dönebildi. Mültecilerin yarısından fazlası ise çocuk.  Uluslararası toplum İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşanan en kötü mülteci krizine karşı gerekli adımları atmıyor.
Fransa, Wikileaks Kurucusunun İltica Talebini Reddetti
Fransa hükümeti, Wikileaks kurucusu Julian Assange'ın iltica talebini reddetti.Cumhurbaşkanı François Hollande'ın makamından yapılan açıklamada Assange'ın iltica için bir mektup gönderdiği, derinlemesine incelenen talebin reddedildiği belirtildi. Açıklamada, 'Bay Assange yakın bir tehdit altında değil. Ayrıca Avrupa'nın yakalam emrine muhatap.' denildi.Fransa Cumhurbaşkanı Hollande'a açık bir mektup yazan Assange, hayatının tehlikede olduğunu belirterek Fransa'ya sığınmak istediğini belirtmişti.İsveç'in cinsel suçlardan yargılamak üzere tutuklanmasını istediği Assange, 3 yıldır Ekvador'un Londra Büyükelçiliği'nde kalıyor. Julian Assange, İsveç'e teslim edilmesi durumunda bu ülkenin kendisini ABD'ye göndereceğini ve Amerikan diplomatik yazışmalarını ifşa etmesi sebebiyle idamla yargılanacağını düşünüyor.CNN Türk
'Sığınmacılar Ülkelerine En Yakın Yerlerde Kalsınlar'
Avusturya, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Hırvatistan, Kosova, Makedonya, Karadağ, Sırbistan ve Slovenya içişleri ve dışişleri bakanları, ortak deklarasyona imza attı. Metindeki ifadelerden biri şöyle: Uluslararası korumaya ihtiyacı olanlar, mümkün olduğunca ülkelerine en yakın ülkelerde koruma almalı.
Şiddet Mağduru Kadına İltica Hakkı Geliyor
Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu, bugün yürürlüğe giren Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi, şiddete uğrayan kadınları korumak için mülteci olma hakkı tanıyor.Kadına karşı şiddetin önlenemediği Türkiye, çözümü uluslararası sözleşmede arayacak. Avrupa ülkelerince üzerinde mutabakata varılan ve ilk imzayı da Türkiye’nin attığı ‘Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi’ bugünden itibaren yürürlüğe girdi.  Sözleşmede şiddet mağduru kadına, mülteci olma hakkı ve ikametini değiştirme hakkı tanınıyor. Milliyet'ten Mithat Yurdakul'un haberine göre, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, yönetmelikler, panik butonları gibi uygulamalara rağmen kadına yönelik şiddeti önleyemeyen Türkiye, Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi’nin ilk imzacısı oldu. Bugün yürürlüğe giren sözleşme Mayıs 2011’de Avrupa Konseyi ülkelerince İstanbul’da imzaya açıldığı için bu ismi taşıyor. Arnavutluk, Avusturya, Bosna Hersek, Danimarka, İtalya, Karadağ, Portekiz, Sırbistan, İspanya sözleşmeye imza koydu. Son olarak Andora parlamentosundan da onay alan sözleşme, bugün itibarıyla geçerli hale geldi. Sözleşmede yer alan hükümler özetle şöyle: Devlet önlem alacak Sözleşmeye taraf devletler, şiddet gören kadınlara mülteci olma hakkı verebilecek. Bu anlamda sözleşme küresel ölçekte kadına şiddetle mücadeleyi öngörüyor. Devlet, ölüm riski ve durumun aciliyeti göz önüne alınarak her türlü önlem alınacak. Kolluk kuvvetlerinin, mağdurlara yönelik her türlü şiddete acil ve yerinde müdahale etmesi için çok daha etkin önlem almaları sağlanacak. İhbar mekanizmasının işleyişi hızlandırılacak. Yargı, polis ve sağlık birimlerinin eğitimine bütçe ve zaman ayrılacak. 90 dakika yayın Şiddet mağduruna ikametini değiştirmesi için destek verilecek. Mağdur korunacak ve psikolojik destek alacak, devlet tarafından geçici maddi destek verilecek. Kadına yönelik şiddete yataklık edenler de cezalandırılacak. Devlet radyo ve televizyonlarında her ay en az 90 dakika toplumsal cinsiyet eşitliğine dair yayın yapılacak. İlk ve ortaöğretim müfredatına, kadının insan hakları ve kadın erkek eşitliği konusunda dersler konulacak. Zorla evlendirmelerin suç sayılması için gereken hukuki, idari ve cezai önlemler alınacak. Mağdurların faillerden tazminat talep etmesi konusunda gerekli yasal düzenlemeler yapılacak. Kaynak: Milliyet
Türkiye'den Almanya'ya Tehlikeli Göç Yolculuğu
Ortadoğu'dan Avrupa'ya ulaşmak için yola çıkan binlerce mülteci ve göçmenin yeni bir yaşama giden yolu bugünlerde Yunanistan ve Balkanlar üzerinden Almanya ve diğer AB ülkelerine uzanıyor. Bu, Ege denizinin iri dalgalarını küçük teknelerle göğüsleyerek başlanan, Balkanların insan kaçakçılığı çetelerinin eline düşüren, tehlikelerle örülü bir yolculuk.BBC muhabirleri, bu yolculuğun her aşamasının izini sürdü ve göçmenlerin nelerden geçtiğini anlattı.