Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Zuhal Gürçimen Yazio: Erkenci Horoz
‘Bu Yazı Bir Kariyer Klanlığı Hikayesidir’ ve ‘Erken Öten Horoz’un Akıbetini’ anlatır.
Sevgili okurlar,
Yazı yaşanmış olaylardan ve başımıza gelen işlerden çıkarılmış kıssadan hisse niteliği taşır ve önermeler içerir. İşinize yaramak zorunda kalmaması dileğiyle.
Kariyer klanlığını nasıl tanırsınız? Kariyer klanlığı nedir? İş üretenler kendini bundan nasıl korur? Başınıza geldiğinde durumu nasıl yönetirsiniz? Gibi sorulara yanıt arayacağız bu yazıda.
Neler oluyor?
Fikir en büyük farklılık
Girişimcilerin arasında veya bir kurumun işleyişinde ‘fikir’ üreten kişi olmak ve bunu hayata geçirebilme becerisini göstermek bugün artık çok önemli. Üründe ve iletişiminde farklılık, etkili öneriler, sadece marka yönetimiyle ilgili çalışanların değil, bütün takımın katkı vermesi gereken bir bütünsellik içeriyor. Markaya istediğiniz yatırımı ve reklamı yapın, telefonu açan kişi vizyonu yansıtabilecek şekilde karşılama yapamıyorsa siz tüketicinin gözünde kredinizi çoktan yitirmiş oluyorsunuz. Bu yüzden fark yaratacak şekilde öneri getirenlerin ve bu konuda çalışanların markalar için önemi her geçen gün artıyor. En çok da sahanın içinden gelen bilgi ve öneri çok değerli.
Erkenci horoz tehdit altında
Fikrin bulunduğu yerde hırsızlık olmaz mı?
En zahmetsiz hırsızlık buralardan çıkar.
Eğer iş süreçleri içerisinde gerçekleştirilebilir önerilerinizi ve ortaya çıkarmayı planladığınız ürünü yapılandırmadan, size ait olduğuna dair imzanızı atacak hale getirmeden bir öğlen yemeğinde konuştuysanız, ertesi sabah bunu sosyal medyada bir iş konusu olarak görmeniz çok muhtemel olabilir. Bazen de dirsek temasında olduklarınızın gözünde tavuğunuz çok lezzetli olmaya başlar. Belki de sizin dün öğlen yemeğinde konuştuğunuz o fikir, sabah siz ofis yolundayken, genel müdürün e-postasına gönderilmiş bir öneri olarak henüz okunmayanların arasında arz-ı endam ediyordur. Çünkü bir köşede duran ve adeta avını bekleyen bir grup gibi adı konmamış ‘klanlık’, fikrinizi ağzına almış ve bir kartal gibi havalanmış süzülüyordur.
Evet rekabetin rengi artık bu kadar koyu.
Tek başlarına yapamazlar
Kendi gelişme alanlarına odaklanmayanlar, daha iyisine kafa yormak yerine, minik bir ordu halinde çaldıkları fikirlerin üstünü örtmek istercesine kendilerini haklı çıkarmak için sizin değişik dönemlerde parçası olduğunuz, ancak gündemde olmayan her hikayenizin içinden cımbızla konu seçerek yeni gündemler yaratırlar ve örüntüler yazmaya başlarlar. En tehlikeli yalanlar da içine doğru karıştırılmış olanların arasından çıkar. Unutmayalım! Minareyi çalan kılıfını da hazırlar. O yüzden her sözünüze önceden düşünülmüş yanıtları vardır, neredeyse kendilerini de inandırmışlardır.
Tek başlarına yenilik yapma, yola çıkma, risk alma ve hata kültüründen ders çıkararak iş yapabilme potansiyeline sahip olmayan bu insanlar hep bir başkasını da bahane gösterip klanı büyütürler. Belki de farkında olmadan ya
da kendilerine başka bir yol bırakmadıkları için kötücül olma felsefesi içinde yaşamaya başlarlar. Kendileriyle ilgili anlattıkları her şey o kadar iyidir ki. Neyin altı fazla çiziliyorsa orada bir sorun vardır. Hatırlayın!
Nasıl daha fazla kendimi haklı çıkaracak hikayeler yaratabilirim? Cümlesi biraz mottoları olur.
Yanlış yapma lüksünü kendilerine göstermeye güçleri yetmeyeceği için bir duruma sarılırlar, bu çoğunlukla sizin fikriniz olur. Çünkü yalnızca oyunu yeniden kurmaya cesaret edenler, çemberlerinin dışına çıkmayı denerler.
Sizdeki yaratıcılık denizini, kovayla su çekerek kurutamazlar. Dayandıkça daha güçlü bir toprak haline gelirsiniz. Daha çok ağaçtan daha çok meyve vermeye başlarsınız. Başkasının fikrini alıp yola koyulmaktan, başka çaresi olmayanlar da adını ‘mükemmeliyetçilik’ koydukları bir kalkanla ona yenilik getiremeyip aynı yolu yürürler, aynılıksa bayatlık vermeye başlar.
Kariyer klanlarından kendinizi nasıl kollarsınız?
Eğer Girişimciyseniz;
Erkenci Horoz olmayın.
Fikri yapılandırmadan ve mümkünse patent sürecine almadan dışarıda paylaşmayın.
İş yapmak üzere yola çıktığınız partnerler varsa sessiz anlaşmalar değil yazılı anlaşmalar yapın.
Fikrinizin değerine sahip çıkın, fikriniz işin kalbiyse ve bunu bir grup halinde yapacaksanız diğerleriyle bunda mutabık kalın.
Ortaya koyduğunuz bu tavrı gereksiz bulanlarla devam etmenin ne kadar sürdürülebilir olduğuna bakın, objektif bir değerlendirme yapın ancak kendinizden vazgeçmeyin.
Fikrinize aşık olmayın, hayata geçme pratiğini fayda-emek-kazanım üzerinden iyi değerlendirin, vazgeçtiğiniz kişilerden ve olaylardan sonra hafiflemiş olmayı bir kenara sebep sonuç ilişkisinde not edin. Sadece iyi ürünler ismiyle cismiyle ve yaptıklarıyla taklit edilir, hep hatırlayın!
Eğer bir kurumda çalışansanız;
İnsanlarla iletişimizin ’iyi’ olmasına değil, ‘sağlıklı’ olmasına odaklanın.
Her ne pozisyonda olursa olsun diğerlerinin davranışlarını doğru kriterlerle gözlemleyin.
Fikri öncelikle gerçekten değerlendirebilecek olanlar ile paylaşın.
Emek verdiğiniz fikirlerinizi topladığınız ayrı bir çalışma dosyası üretin.
Zamanın ruhuna uygun olanları vakti geçmeden gündem haline getirin.
Her şeyi de üstünüze alınmayın, belki siz de başka bir yerden duymuşsunuzdur, önce kendinize objektif bakın.
Yorum Yazın