Ülkesi İçin Nazi'lere Karşı Korkusuzca Mücadele Veren Genç Lepa Radić'in Cesaret Dolu Hikayesi
Ülkesi Yugoslavya'nın Nazi kuvvetleri tarafından işgaline sessiz kalamayan ve bu uğurda canını ortaya koyarak mücadele eden 17 yaşındaki Lepa Radić'in cesaret örneği mücadelesini siz değerli okurlarımız için derledik. Bakalım siz bu konu hakkında ne düşüneceksiniz... 👇
Lepa Radić. İşgalci kuvvetler, doğup büyüdüğü ülkesi Yugoslavya'yı işgal ettiğinde kendisi sadece 15 yaşında genç bir kızdı.
Yine de genç ve cesur Radić, vatanını koruyabilmek adına Nazilere karşı mücadele vermek için bir araya gelen Yugoslav direnişçi güçlere katılarak sonunda hayatına mal olacak bir savaşın içerisine girdi. Gelin birlikte Lepa Radic'in 17 yaşında idamı ile sonuçlanan olaylar zincirini derinlemesine inceleyelim... 👇
Her şey 6 Nisan 1941'de, Hitler'in Sovyetler Birliği'ne yönelik nihai işgal operasyonu olan 'Barbarossa'yı güvence altına alabilmek adına Yugoslavya'ya saldırması ile başladı.
Tüm cephelerde Nazilerin saldırılarına karşı koymaya çalışan Yugoslavya, işgalci kuvvetlerin ezici üstünlüğüne daha fazla dayanamadı ve hızla yenilgiye uğrayarak parçalandı.
Ancak Miğfer kuvvetlerinin elde ettiği zafer nihai değildi.
Almanlar, ülkenin yolları ve kasabaları üzerinde sıkı bir kontrol kurmuş olsa da; savaş mağlubu Yuvoslavya'nın uzak dağlık bölgeleri üzerinde hakimiyet sağlamadılar. Bu yüksek dağlık alanlarda Sırp direniş kuvvetleri, tabiri caizse, küllerinden yeniden doğuyordu.
Alman kuvvetlerine karşı yürütülecek olan bu direniş dalgası iki ana kutba ayrıldı; Çetnikler ve Partizanlar.
Çetnikler, Yugoslav Ordu Albay'ı olan ve sürgündeki Yugoslav kraliyet hükümeti altında görevini ifa etmiş olan Dragoljub Mihailovic tarafından yönetiliyordu. Sadece ismen bir araya gelen Çetnikler, emelleri her zaman birbirine denk düşmeyen birçok alt gruptan oluşuyordu. Bu alt gruplardan bazıları Almanlara karşı kayıtsız şartsız bir mücadele sürdürürken; bazıları ise işgalci kuvvetler ile iş birliği içerisindeydi. Ancak Çetniklerin hemfikir olduğu bir nokta vardı. O da eski Yugoslav monarşisine olan sadakatleri ile sahip oldukları milliyetçi emeller doğrultusunda Sırp nüfusunun hayatta kalabilmesini sağlamak.
Partizanlar ise Çetniklerden çok farklı bir tutum sergiliyordu çünkü kendileri şiddetle komünizmi savunuyordu.
Liderleri ise Yugoslavya yeraltı Komünist Partisi'nin başkanı Josip Broz “Tito”ydu. Tito'nun liderliği altında olan Partizanların nihai hedefi; Miğfer güçlerini ülkelerinden def ederek bağımsız ve sosyalist Yugoslavya'yı kurabilmekti.
İşte bir dizi olay neticesinde genç Lepa Radić, 1941 yılının Aralık ayında Partizan kuvvetlerine katıldı ve kendini yoğun ve bir o kadar da karmaşık olan bu çatışmanın içerisine attı. Peki nasıl?
Lepa, 1925 yılında doğduğu, bugün Bosna Hersek'in kuzeybatısında bulunan Bosanska Gradiska yakınlarındaki Gasnica köyünden gelmişti. Komünist kökenli bir ailenin kızıydı. Genç amcası Vladeta Radić, çoktan işçilerin yürüttüğü hareketin bir parçası olmuştu bile. Babası Svetor Radic ve iki amcası Voja Radić and Vladeta Radić, kısa bir süre sonra Temmuz 1941'de Partizan hareketine katıldı.
Mücadelenin bir parçası olan Radić ailesinin tamamı muhalif eylemleri nedeniyle 1929 ile 1945 yılları arasında faaliyet gösteren Hırvat, faşist ve aşırı milliyetçi bir örgüt olan 'Ustaşa' tarafından tutuklandı.
Ancak tutuklanmalarının üzerinden birkaç hafta sonra Partizanlar, Lepa ve ailesini bulundukları durumdan kurtarmayı başardı. Sonrasında ise Lepa ve kız kardeşi Dara, resmi olarak Partizan hareketinin bir parçası oldular.
Lepa Radić, gönüllü olarak hayatını ortaya koyduğu bu mücadelede ön safta yer alarak savaş alanındaki yaralıların taşınmasına ve savunmasız insanların Alman kuvvetlerinden kaçıp kurtulabilmesine yardımcı oluyordu.
Ancak bu cesareti onun hayatına mal olacaktı. Şubat 1943'de Lepa Radić, Miğfer güçlerinin elinden kurtulmak isteyen 150 kadın ve çocuğun olduğu bir grubun kurtulma planını organize ederken yakayı ele verdi ve Alman kuvvetleri tarafından yakalandı. Ele geçirilmeden önce kalan son mühimmatı ile Nazi kuvvetlerine ateş açtığı ve sonuna kadar direndiği de bilinir.
Yakalandıktan sonra Lepa'nın asılarak idam edilmesine karar verildi.
İdam edilmesinden önceki 3 gün boyunca Lepa tecrit altında tutularak bilgi sızdırması adına işkenceye maruz kaldı. Ancak tüm bu baskılara ve işkencelere rağmen birlikte canını ortaya koyduğu silah arkadaşlarını satmadı.
Bu uğurda son nefesini vermeden önce bile tek kelime etmedi!
8 şubat 1943 tarihinde Lepa Radić, halkın gözü önünde idam edilmesi için alelacele kurulmuş bir darağacının önüne götürüldü. Darağacının önünde kendisine bir teklif ile gelindi; silah arkadaşlarının isimlerini paylaşması halinde affedilecekti.
Kendisinin ağzından ise şu cümleler döküldü;
'Yurttaşlarına hainlik edecek biri değilim. Hakkında soru sorduğunuz o insanlar, siz kötülük edenlerin kökünü kazımayı başardıklarında kendilerini göstereceklerdir.'
Bu sözlerinin ardından Lepa Radić asılarak idam edildi.
Ancak günümüzde bile Lepa Radić'in mirası yaşamaya devam ediyor. İnfazı bir dizi unutulmaz fotoğraf ile tarihe kazınan Lepa Radić, 20 Aralık 1951 tarihinde Yugoslavya hükümeti tarafından Ulusal Kahraman Nişanı ile ödüllendirildi.
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı ve düşüncelerinizi bizlerle paylaşmayı unutmayın... 👇
Bu içeriklerimiz de ilginizi çekebilir;
Görenlere "Yok Artık" Dedirtecek 10 Karanlık ve Çılgın Nazi Projesi
Yorum Yazın
Helal olsun be! Tek başına yıkmış zaten işgalcileri. Şerefli bir yurttaş haysiyetli bir kadın işte böyle dize getirir faşizmin canavarlarını!
Korkarak yaşamaktansa ayakta ölmeyi yeğlerim