Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
The 100 İzlemeniz İçin 5 Sebep
The 100
'The 100', nükleer bir savaş sonrası yok olmaya yüz tutmuş Dünya'dan kaçıp uzayda koloni kurmuş olan topluluğun yaklaşık 97 yıl sonra 100 adet çocuk suçluyu Dünya'ya göndermesi üzerine, bu sudan çıkmış balık kıvamındaki arkadaşların başına gelenleri konu alıyor. Dizi, Isaiah Washington, Paige Turco, ve 'Lost' dizisinin sevilen karakteriDesmond'u da canlandırmış olan Henry Ian Cusick gibi ünlü oyuncuların yanı sıra, daha az tanınan yetenekleri (Bob Morley, Eliza Taylor, Ricky Whittle, Lindsey Morgan, Marie Avgeropoulos...) de barındıran bir kadroya sahip.
Mart 2014'te yayınlanmaya başlayan dizi kısa sürede dikkat çeken yapımlar arasında yer almaya başladı. Bilim kurgu türünde bir yapım olan 'The 100' hem yarattığı karanlık ve distopik evrenle hem de gün be gün katlanan kalitesiyle kendisine kemik bir hayran kitlesi yaratmayı başardı. 3. sezon finalini yapan dizi, 4. sezon onayını aldı ve gün sayıyor, ben de bu boşluktan istifade edip, “The 100” dizisinin neden izlenmesi gerektiğiyle ilgili küçük bir liste hazırladım.
1. Her Bölümle Daha da Artan Kalite
2. Yavaşlamayan Tempo
Dizi tam bir maraton; 1 bölümde o kadar çok şey oluyor ki, 45 dk.'nın sonunda kendinizi ruhsal ve hatta fiziksel bir yorgunluğa yenik düşmüş bulabiliyorsunuz. Aksiyon bu kadar yüksek olunca haliyle sıkılmıyorsunuz da. Hani bazen bir dizi izlerken sırf hikayeyi sündürmek için konulmuş bölümleri farkedersiniz; Hah! işte o bölümlerden 'The 100' dizisinde yok. Dizinin yapımcısı olan Jason Rothenberg de ısrarla diziyi boş bölümlerle doldurmak istemediğini belirtiyor ve işte bu yüzdendir ki dizinin ilk sezonu 13 bölümken. 2. sezon ve 3. sezon 16 bölüm. Çoğunluğu 24 bölümden oluşan Amerikan dizilerinin standartlarına göre bölüm sayısı oldukça az kalıyor ama hikayenin ilerlemesi bazında 24 bölümlük dizilerin bir çoğunu döver, benden söylemesi.
3. Zorlu Seçimler ve Ahlak Kavramının Sorgusu
Bu sanırım benim diziyi izlememdeki en büyük etken. Dizinin ilk bölümünden beri karakterler zorlu seçimlerle karşı karşıya kalıyor ve yaptıkları seçimlerin sonuçlarına katlanmak zorunda kalıyorlar - hem fiziksel, hem de psikolojik olarak. Buraya kadar çok şaşırılacak bir nokta olmasa da asıl güzel ve etkileyici olan kısım yapılan seçimin failleri ve kurbanlarıyla ayrı ayrı empati kurduğunda her birini kendince haklı bulmak. Seçimler hayatta kalma uğruna ve çoğunlukla da 'öl ya da öldür' ana fikri üzerinden yapılıyor. Hal böyle olunca da işin içine bir de seçimin ahlaki boyutu giriyor. Dizinin 2. sezon afişinde 'Hayatta kalmak için ne kadar ileri gidersin?' sorusu vardı ve dizi de başından sonuna kadar kendinize bu soruyu sordurtup, size kafayı yedirmeye yemin etmiş gibi; ahlaki doğru ve hayatta kalma adına doğrunun çatışmasını yaşatıyor size. Dizide Lincoln karakterine can veren Ricky Whittle'ın da dediği gibi 'Doğru veya yanlış yok, sadece bakış açısı var.
4. Dizide Sadece İnsan Var
Dizide sadece insan var derken hiç hayvan yok anlamında demiyorum, hatta çok ilginç hayvanlar var; demek istediğim dizide hiçbir ırk, cinsiyet, inanç ayrımının yapılmıyor oluşu ve her bir karakterin bir insandan öte başka bir vurgusunun olmadığı anlamında söylüyorum. Dizinin yükünü taşıyan karakterlerin çoğu kadın ve bu kadınlar daha çok lider pozisyonlarında bulunuyorlar ve kimse de onlara 'kadın başına ne işin var senin yönetimle' falan gibi cümleler sarfetmediği gibi, cinsiyetlerine yönelik en ufak bir vurgu dahi yapılmıyor. Keza aynı durum siyahi ve melez karakterler için de geçerli. 2. sezon itibariyle dizi bu eşitlikçi tavrını cinsel tercih konusunda da sergilemiş bulunuyor. Kim olduğunu söylemeyeceğim ama karakterlerden biri hatta bir kaçı biseksüel çıkıyor. :) Yine bu konuyla ilgili olarak da dizinin yapımcısı Jason Rothenberg 'kıyamet sonrası bazı şeyler yoluna giriyor' diyor. 'The 100' evreninde kadın/erkek, siyah/beyaz, heteroseksüel/homoseksüel olmanızın hiçbir önemi yok, burada asıl olan 'en güçlü olanın hayatta kalması ilkesi'.
5. Karanlık Daha da Karanlık
'The 100' TV'nin cesur dizileri arasında; ne karakterlerini öldürüp fanların seti basmasından korkuyor, ne de insanın adalet duygusunu, tiksinme duygusunu yerden yere vurmaktan. 'The Walking Dead' tadında kanlı sahnelere ve 'Game of Thrones' tadında karakter ölümlerine kendinizi hazırlayın çünkü bu dizi için karanlık asla yeterince karanlık değil ve izlerseniz eğer 3. sezonun sonunda göreceksiniz ki bu dizinin yapımcısı ve yazarlarının tek derdi karanlığın da daha karanlığına ulaşmaya çalışmak.
BONUS
Dizide kullanılmak üzere yeni bir dil ortaya çıkarılmıştır. Bunun için dilbilimciler yaklaşık 1 sene uğraşmıştır. Açıkçası bazen kendi kendime öğrendiğim kadar konuşmuyor değilim. Ve kulağa çok hoş geliyor.
Yorum Yazın