Tarihi Eserlerin Hep Toprağın Altından Çıkmasının Tahmin Edilmesi Zor Olmayan Sebepleri
Tarihi Eserlerin Hep Toprağın Altından Çıkmasının Tahmin Edilmesi Zor Olmayan Sebepleri
Günümüzde arkeolojik kazılarla ortaya çıkarılan tarihi kalıntıların çoğu yerin metrelerce altında gizli. Bu kalıntıların neden yerin altına gömüldüğü hem doğal hem de insan kaynaklı pek çok sebepten kaynaklanıyor. Antik kentlerin temelleri üzerine yeni yerleşimlerin kurulması, savaşlar ve doğal afetler, zaman içinde toprak altındaki yapıları korudu. Peki bu kalıntılar nasıl ve neden yerin derinliklerine çekildi? İşte tarihi eserlerin toprağın altında gömülü kalmalarının sebepleri...
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Hepimiz antik kalıntılarla ilgili bir şeyler duymuşuzdur: Toprağın altından çıkarılan heykeller, mezarlar, eski şehirler… Aslında çoğu tarihi eser bilinçli olarak gömülmemiş; bir şekilde zaman, doğa ve insanlar onları toprağa saklamış. Peki nasıl? Hadi birlikte keşfedelim:
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Bir şehri kurup bir süre sonra terk ettiğini düşün. Ya da savaştan sonra o bölgeye egemen olan yeni bir halk… Ne yapar? Eski kalıntıları kaldırıp taşımak mı? Tabii ki hayır!
O eski yapının üzerine yeni bir şey inşa eder. İşte tam da bu noktada eski yapıların toprağın altına kaymasının ilk sebeplerinden biri ortaya çıkıyor: Üst üste yerleşmeler!
Birçok antik şehirde bir medeniyet sona erdiğinde yeni gelenler ya hiç uğraşmadan eski yapıları üzerine inşa etmiş ya da tam tersi, her şeyi yıkıp yeni bir şey yaratmış. Böylece zaman içinde eski yapılar bir katman oluşturmuş, derinleştikçe derinleşmiş ve kaybolmuş.
Örneğin İstanbul’daki Sultanahmet Meydanı'nda bulunan Dikili Taş’a baktığımızda altındaki katmanları görmek hiç de zor değil. Çünkü zamanla her yeni medeniyet bir öncekinin üzerine çıkmış.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Bir şehri terk ettiğimizde doğa orayı ne kadar hızlı ele geçiriyor farkında mısınız? Özellikle terk edilen şehirlerde bitkiler bir anda büyümeye başlar. Çürüyen yapraklar, ağaçlardan düşen dallar birikir ve zamanla yerin altındaki eserleri örtmeye başlar. Çimenler, çalılar ve hatta ağaçlar, kökleriyle eski taşları sarar ve üstünü kapatır. Tıpkı doğanın kaybolmuş geçmişi saklamak istercesine yapmış olduğu bir gizli örtü gibi!
Ve tabii rüzgar da bu işte oldukça etkili. Gözle göremediğimiz rüzgarla taşınan kum ve topraklar zaman içinde bu eski kalıntıları nasıl da yavaşça gömebiliyor. Bu işin en ilginç kısmı doğanın yaptığı katmanlaşma sürecidir. Bir şehir bazen yüzyıllar boyunca toprağın altında gizli kalır tıpkı bir zaman kapsülünün içinde saklandığı gibi!
Şimdi biraz daha dramatik bir boyuta geçelim: Doğal afetler! Evet tarihteki birçok antik şehir büyük felaketler nedeniyle kaybolmuş. Mesela Vezüv Yanardağı'nın patlamasıyla Pompei'nin yok oluşu tarih kitaplarında anlatılıyor. Şehri bir anda lav ve kül kapladı ve hepsi toprağın altına gömüldü.
Yanardağ patlamaları, depremler, seller… Bu tür büyük felaketler yerleşim yerlerini yerle bir etmiş ardında sadece eski yapıların kalıntıları ve toprağın altına kaymış taşlar bırakmıştır. Bu tür olaylar yalnızca yapıları değil, bir dönemin izlerini de silmiş oldu.
Bazen toprağın altına gizlenen eserlerin ardında insan eli vardır. İmparatorluklar kuran, toprakları fetheden ve yerleşim alanlarını işgal eden halklar eski eserleri ve yapıları silip geçmeyi tercih etmişlerdir.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
İnsanlar düşmanlarının izlerini yok etme amacıyla eski kentleri yerle bir etmişlerdir. Yıkılan binalar, harabe haline gelen yapılar yerleşim yerleri zamanla toprağın altına kaymış ve eski kültürlerin hatıralarını saklamıştır.
Günümüzde arkeologlar yıllar önce kaybolmuş medeniyetlerin izlerini keşfetmek için toprağı kazmaya devam ediyorlar. Her kazı geçmişin gizemli sırlarını birer birer ortaya çıkarıyor. Bazı kazılarda toprağın altındaki eski yapılar çömlekler, heykeller ve taşlar gün ışığına çıkarılıyor. Ve her bir keşif o dönemin insanlarına dair yeni bilgiler sunuyor.
Bazen bir taşın altındaki yazı, bir heykelin içindeki figür ya da terk edilmiş bir yapının kalıntıları tarihin ne kadar derinlere uzandığını gösteriyor. Bu kazılar sayesinde kaybolan medeniyetlerin izleri yeniden gözler önüne seriliyor.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
Erciyes Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nden 2019 yılında mezun oldum. Mezuniyetimin ardından alanımla ilgili kendimi geliştirmek amacıyla çeşitli kurslara katıldım ve bu süreçte birçok sertifika aldım. 2020 yılından itibaren editörlük, muhabirlik ve içerik üretimi gibi farklı pozisyonlarda görev alarak medya dünyasında aktif bir şekilde yer aldım. 2024 yılı itibariyle Onedio’da Yaşam Editörü olarak çalışıyorum ve siz okuyucularımıza güncel, ilgi çekici ve farklı içerikler sunuyorum.
Tüm içerikleri
Yorum Yazın
Bu nasıl salak bir içerik, soru ve cevap anasını satayım. Gökte mi asılı dursalardı?
Bilim içeriği bölümünde "Yusuf Güney dedi de inanmamıştık" diye başlık var. Bilim içeriği!
tek buldukları zaten çanak ćomlek. hic altin degerli taş falan yok bunlar nerede bulanin mi oluyo. nereye gidiyo bunlar.