Sezeryan ve Annelik
Sezeryan ve Annelik
Annelik biz kadınları erkeklerden bir mertebe
daha yükselten Allahın bizlere bağışladığı yüce bir duygudur. Kimimiz
anne oluruz, kimimiz evlatlık alırız, kimimiz etrafımızdaki çocuklara
annelik şefkati ile yaklaşırız. Her halükarda anaçlık duygusu mevcuttur
kadınlarda.
Eli, ayağı, öpülesi, baştacı edilecek varlıklardır annelerimiz. Birde
annelerimizi “bana can veren, hayan veren yüce insan” diye tabir
ederiz. Aslında yanlış bir kavramdır. Rabbimdir bize can ve hayat veren.
Ana rahmine ilk düştüğümüz andan itibaren yaşamamıza veya yaşam
hakkımıza o son verir. Böyle olmasaydı eğer istenmeyen düşükler,
tutunamayan tüp bebekler olmazdı. Anneler dünyaya gelmemizde vesiledir.
Annenin vücudunda kan, kalsiyum, minarellerle beslenmemiz bile Allahın
takdiridir. Hal böyleyken zorunlu durumlar dışında sezeryan olan anneleri
anlayamıyorum. Hele hele “şu ay doğsun, şu burçtan olsun, sancı
çekemem, birbirini takip eden ay, yıl ve günde doğsun (12-12-2012,
13-13-2013 gibi)” düşüncelerin mantık ve annelikle bağdaştıramıyorum.
Annelik fedakarlıktır, dokuz ay karnında taşıyorsunda 2-3 saatlik
ağrıyımı çekemiyorsun? Türkiye dünya ülkeleri arasındaki sıralamada %40
sezeryan artışı olan ülke malesef. Sezeryan sonrası ağrı daha fazla,
hastanede kalma süresi fazla, rahime yakın bağırsaklar, mesane daha
fazla hasar görmekte, akciğere kan pıhtısı atma riski daha fazla, bunlar
anneleri bekleyen tehlikeler.
Bebekler ise astıma, şekere yakalanma olasıkları fazla, rahim duvarı
kesilirken bebekte de kesikler oluşabiliyor. Bir anne olarak öncelikle
bir mecburiyet yoksa bütün bunları göze alarak sezeryanı yinede düşünmek
bana bencillik olarak geliyor ve zevki sezeryan yaptıran anneler
anneliğe 1-0 yenik başlıyorlar ve fedakarlık yapmadıkları için yarım
anne olarak görüyorum. Oysa normal doğumda kanaldan geçen çocuk mikrop
ve bakterilere maruz kalarak sindirim sistemini mikroplara karşı
kuvvetlendiriyor. Doğal yoldan bağışıklık kazanıyor. Anne daha çabuk
ayağa kalkıyor, emziriyor. Çekilen o sancılarda adım adım çocuğunun her
ıkınmayla hayata akışını takip ediyor, yüzündeki boncuk, boncuk terlerle
bu doğumun zorluğunu gösteriyor ve çocuğun ilk ağlamasıyla ağrılar
anında bitiyor ve yerini derin huzura ve mutluluğa bırakıyor.
Kısacası anneliğin en ağır ve zorlu sınavını başarıyla veriyor.
Fedakarlık ederek önceliği çocuğuna tanıyor. Halk arasında erkeklerin
askerliği, kadınların doğum muhabbeti bitmez. Evladınıza nasıl dünyaya
geldiğini ballandıra, ballandıra anlatmak istiyorsanız normal doğum
yapın. Sezeryan olupta ne kendinizi, nede çocuğunuzu riske atmayın.
Annelikte fedakarlık başta geliyorsa eğer o ağrıları sancıları çekin,
avazınız çıktığı kadar bağırın ama o evreleri birebir doğal yaşayın.
Allahın her kadına annelik duygusu yaşatması temennisiyle.
Yorum Yazın