1. Estetik olması, haz uyandırması. (Ben buradaki hazzı umamiye benzetiyorum. Kesin bir şekilde tanımlayamıyorsun; o sadece duyumsadığın özel bir şey. Yani haz verdiğine yemin edebiliyorsun ama ispatlayamıyorsun.)
2. Uyumsuz, dengesiz hatta neredeyse rahatsız edici bile olsa yine de barındırdığı açıklanamayan uyum ve dengenin fark edilmesi, ayırt edilmesi. Bu açıdan beğeni ve hoşlanma yaratması… Kendine ait bir manyetik alan oluşturması.
3. Özgünlük ve buluşluluk. Öyle ki onu hem ilk defa göreceğiz, kendinden önce bir benzeri olmayacak hem de başlı başına bir buluş olacak. Özel olma hali yani. Ne anlattığı kadar nasıl anlattığı… Tüm o şeylerin hem biçim hem biçem olarak bir aradalığının etkileyiciliği.
4. Biriciklik, az bulunurluk. Burada söylenen şey şu: Ortaya konan eserde gösterilen hünerin, hüner olarak az bulunurluğu. Yine hem söz söyleme hüneri hem de kurgu, fikir, içerik, mesele ve ayrıntılardaki hüner. Bana kalırsa birine yetenekli dediğimiz yer.
5. Yazarın varoluş hâli. Bundan kastım şu: Yazar nasıl yaşamış? Kafasının içinde neler var? Cebinde neler biriktirmiş, bildikleri neler? Kafası nasıl çalışıyor? Neleri görebiliyor, neleri duyumsuyor, hayatta nelere dikkat kesilmiş? Tüm bunları nasıl sentezliyor?
6. Yazarın, nesnesi kelimeler. Düşündüğü, yapmak istediği şey her ne ise onu kelimeleri bir araya getirerek yapacak… Elindeki tek somut malzeme onlar. Yazarın söz varlığı, söz söyleme gücü, üslubu ve anlatımdaki nitelik, özellik, ayırt edilebilirlik de mühim.
7. Dolayısıyla metin çok aşamalı tasarlanır. Fikir ve kurgu olarak, yapı ve biçim olarak, kelimelerin yan yana getirilişi ve cümlelerin hizalanışı hatta paragraf sekmeleriyle… Bin türlü varyasyondan en biriciği, en özgünü, en görülmemişi…
8. Kurgu kitaplarda tüm bunlar olurken yani metin birim birim örülürken yazar, olmamış bir şeyi oldurulmuş hale getirir. Böylece biz, gerçek olanı değil mümkün olanı, henüz hiç yaşanmamış ve belki de hiç yaşanmayacak olanı gerçekmiş gibi okuruz. Orada bir hayat parçası tasarımı vardır, başka bir kader, başka bir evren, başka bir hal. Ve bu, bir insan tasarımıdır. Bir yazar zeki biri olmayabilir ama metnin zekâsı dikkate değer, parlak olmalıdır.
9. Kurgu dışında da bir gazeteci, bir dedektif gibi çalışmış bir yazar görürüz. Alanına hâkim, konusuna vakıf, anlatmada mahir… Az şey mi? Bazen okurken sıkıntıdan patladığın da olur ama yine de bir kelimesini bile kaçırmadan okuman gerektiğini bilirsin.
10. Ruhluluk… Bu çok kıymetlidir. Metnin sadece duygusundan bahsedilmez burada, onun da kendine has bir varlık hali oluşur… Bizi saran, ortak bir zihinsel alana çeken şeylerden biridir bu. Tıpkı bir insan gibi adeta metnin de içine bir ruh üflenmiş gibidir.
Yorum Yazın